Türsak Vakfı 2020 Haziran Ayı Etkinlik Bülteni

Bu sene ilk defa çevrim içi olarak gerçekleştirilen 16. TÜRSAK Çocuk Filmleri Festivali kapsamında düzenlenen Filmimin Hikâyesi ve Genç Objektif yarışmalarının jüri üyeleri belli oldu. Senaryo Sohbetleri bu ay da Türk Sinema ve Dizi sektöründen önemli konukları ağırladı. Programda soruları yanıtlayan konuklar, sektörle ilgili bilgi ve deneyimlerini izleyicilerle paylaştılar. Sinema öğrencilerinin kısa film projelerini desteklemek için  hayata geçirilen TÜRSAK Geleceğin Sineması’nda kazanan 10 projenin sahibi sinema öğrencileri, online atölyelerde buluştu.

Türsak Vakfı 2020 Haziran Ayı Etkinlik Bülteni yazısına devam et

Ferzan Özpetek Tüm Listelerde 1 Numara

Ferzan Özpetek’in yeni romanı Bir Nefes Gibi, İtalya’dan sonra Türkiye’de de okurları tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Çıktığı andan itibaren listelerde ön sıralara yerleşen kitap, bir haftada ikinci baskısını yapıp 40.000 okura ulaştı. Ferzan Özpetek, yeni romanıyla okurlarını Roma ile İstanbul, şimdi ile geçmiş arasında, iç içe geçen yaşamların ve yazgıların hükmettiği gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. Et ve tırnak gibiyken yıllar önce meydana gelen bir olayla yollarını ayıran iki kız kardeşin karanlık sırları etrafında örülen Bir Nefes Gibi, tutkularına esir düşenleri, kadere meydan okuyanları, sevgiyi, ihaneti ve her şeye rağmen yılların tüketemediği umudu anlatıyor.

39. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma ve Ulusal Kısa Film Yarışması 17 – 28 Temmuz’da Yapılıyor

İstanbul Film Festivali, Covid-19 salgını nedeniyle ertelenen Ulusal Yarışma ve Ulusal Kısa Film Yarışması’nı 17 – 28 Temmuz tarihlerinde gerçekleştiriyor. Gösterimleri, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) işbirliğiyle yapılacak yarışmalarda, 11 uzun metrajlı ve 12 kısa film yer alacak. SSM’de kurulacak açık hava sinemasında her gece 21:00’de bir uzun ve bir kısa metrajlı film birlikte gösterilecek. Gösterimler, film ekiplerinin katılımıyla yapılacak. Festivalin diğer gösterimleri ise 09 – 20 Ekim 2020 tarihleri arasında yapılacak. Filmekimi ile birlikte gerçekleştirilecek festivalin zengin programı ilerleyen tarihlerde duyurulacak.

39. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma ve Ulusal Kısa Film Yarışması 17 – 28 Temmuz’da Yapılıyor yazısına devam et

Sabancı Vakfı 5. Kısa Film Yarışması

Sabancı Vakfı’nın toplumsal sorunlara sanat aracılığıyla dikkat çekmek amacıyla 2016 yılından bu yana düzenlediği Kısa Film Yarışması’nın 2020 yılı başvuruları başladı. “İklim Değişikliğini Kim Çekiyor?” sloganı ile beşincisi gerçekleştirilecek Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması’nın teması “Değişen İklimler, Değişen Hayatlar” olarak belirlendi. Sabancı Vakfı 5. Kısa Film Yarışması’na başvuracak olan kısa filmlerin en fazla 5 dakika uzunluğunda olması ve iklim değişikliği konusunu ele alması gerekiyor. Eserler, öncelikle ön jüri tarafından değerlendirilecek ve ana jüri, finale kalan en az 10 en fazla 15 adet kısa film arasından son değerlendirmeyi yapacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Tanıtım Filmi

Sabancı Vakfı 5. Kısa Film Yarışması yazısına devam et

26 İlde 34 Sinemada 33 Film Gösterimde

Salgın sebebiyle 108 gündür kapalı olan sinema işletmeleri 03 Temmuz 2020′den itibaren gösterimlere başlıyor. 15 yerli, 18 yabancı filmle Adana, Ağrı, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, İzmir, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Çorum, Diyarbakır, Erzurum, Hatay, Isparta, İstanbul, Karaman, Kastamonu, Konya, Mersin, Muğla, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Tokat ve Trabzon ilinde 116 kapalı salonda başlayan gösterimler, 17 Mart 2020′deki kapanış sırasında faaliyette olan genel sinema lokasyonunun %6’sına tekabül ediyor. Türkiye’de sinema zincirlerinin işletmelerini kademeli olarak 07 Ağustos 2020′den itibaren açacağı kamuoyuna açıklanmıştı. (Haber: Deniz Yavuz.)

Roma

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Bir haberde hem doğru, hem yanlış bilgi verebilir misiniz? sadibey.com olarak son zamanlarda böyle haberler yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz Ancak bu bizim kabiliyetimizden kaynaklanmıyor. Gönderilen bültenleri orijinal haliyle kamuoyuna sunma prensibini uygulayan web sitemiz bu sorunu, şu sıra sürmekte olan bir film festivaliyle ilgili haberlerde mecburen yaşıyor. Her bültenin başına “Bu yıl ilk kez düzenlenen” ifadesini koyan festivale “geçen yıl aynı isimle İstanbul ve Ankara’da bir etkinlik düzenlendiğini, yaptıkları festivalin ilk olmadığını bildirdiğimiz halde gelen bültenlerde belirttiğimiz ifade aynen duruyor. Dolayısıyla yaptığımız haberlerde “ilk kez” ifadesini kullanmayarak doğru, bültenin orijinalini yayınlamakla yanlış bilgi vermiş oluyoruz. Bu dikkatsizliğin, festivalin arkasında duran kurumların büyüklüğü ile tezat teşkil ettiğini kamuoyunun bilgisine arz ederiz. (17 Haziran 2020)

Sinema filmlerinin TV yayınlarında bazı sahnelerin kesilmesi veya flulaştırılması olarak uygulanan ve keyfi sansür diye ifadelendirdiğimiz işlem, genellikle güzide TV kanalımız TRT.de türkü ve şarkılarda sözlerin değiştirilmesi şeklinde tezahür ediyor. Misalen az önce TRT Müzik’te Bekir Ünlüataer adlı sanatçımız bendenizin 40 yıldır severek dinlediği “Fikrimin İnce Gülü” şarkısının “Ateşli dudakların….” diye bildiğim kısmını “Aaateşli baaakışların…” şeklinde söyledi. Bu durum gelecekte ünlü sinema yazarı Sadi Çilingir’in adına da uygulanırsa 2050 – 60 – 70 yıllarında bendeniz muhtemelen Bedi Dillinger (Bedi, ünlü yazar Bedii Faik’ten, Dillinger de birçok filme konu olan ünlü gangster John Dillinger’den alınmış) olarak anılacağım. Hani o zamanlar geldiğinde sinemayla ilgili bir programda böyle bir isimle karşılaşırsanız biliniz ki o benim işte. (15 Haziran 2020)

Orhan abimiz şarkısında “meyler aşk şarabıdır” demekle Osmanlıca ile Türkçe’yi hemhal ediyor, derin ve gizemli bir mânâlandırma yapıyor; “gökyüzündeki bulutlar semayı kaplamış” gibi bir şey yani. (17 Haziran 2020)

Eski zamanlara fazla takmayın, bugünler de eski zamanlar olacak, onlar da bugünler olarak yaşandı ve geçip gittiler. Bugünü yaşamaya bak, hepimiz yolcuyuz. (20 Haziran 2020)

Deniz Yavuz’un sosyal medya ortamına koyduğu “Film Sinemalarda İzlenir” görselinin altına koyduğum yorum: Diğer ortamlarda seyredilenler film değil “filmgibi” aslında, seyredenler film sanıyor. Sinemada ilk gösterime girdiğinde seyredilen hareketli görüntülere “film” denir kanaatimce. Diğerlerinin film vasfında eksilme olur. Misalen DVD.deki % 90 film, paralı TV.deki % 80 film, parasız TV.deki % 70 film… gibi. Belki halt etmişim ben ama kanaatimce öyle. “Irisman”ı Netfilix’te izleyeyim dedim, 10 dakika sonra sütçü geldi, filmden koptum, giremedim tekrar, hâlâ öyle duruyor. “Roma”yı sinemada 2 kez izledim, denk getirirsem yine izlerim. (26 Haziran 2020)

Yol’un varlık sebebi bir yere ulaşmak olduğuna göre doğru yol, yanlış yol veya çıkmaz yol gibi ifadeler mânâsız, çıkmaz yol dahi bir yere götürüyor, varamadığınızda geriye döndürüyor sizi ve yeni yollara yöneliyorsunuz. (26 Haziran 2020)

Dilimizde yaygınlaşmaya başlayan bulaş ve kısıt ifadelerinin verdiği ilhamla bir pazardan dönüş anlatımı: “Ev mey seb kalmam, paza git, domat, patat, soğa, mıs, sem otu, ıspan, fasul, hav, hıy, el, arm, karp, kav, şefta, er, kir, kayı aldım, geldim. Akşa çor, köf, pil yapacağ, yiyeceğ, çok şük.” (26 Haziran 2020)

Az önce haberlerde izledim. Antalya Yat Limanı’nda Yat Çetesi türemiş, polis baskın yapmış. Rastlaştıklarında polis çete elemanlarını ikaz ediyor: “Yat yere, yat…” Esprili bir milletiz vesselam. Eskilerde Aziz Nesin’e bol malzeme veren hayatımız bugünlerde Cem Yılmaz’a da bol miktarda veriyor. (29 Haziran 2020)

Filmlerde martıları hep gökyüzünde süzülerek vapurlara eşlik eden romantik kuşlar olarak görürüz; kargaları ise üstad Hitchcock’un “Kuşlar”ı ile hafızalarımıza kötü ve saldırgan olarak yerleştirmişizdir. Oysa bakınız gerçek hayatta neler oluyor. Kargalar, martıların kavgasını ayırmaya çalışıyor. Ateistler veya gayriateistler hadi bunu da açıklayın bakalım. (Bundan sonra vapur seyahatlerimde kargalara da simit atacağım.) (01 Temmuz 2020)

“İnsandır beşer, kuldur şaşar” sözünü restore edeyim dedim, “İnsandır beşer, kuldur İlhan Şeşen” oldu. Severim 65+’daşımı. (01 Temmuz 2020)

Kurban bayramı yaklaşırken ortama yansıyan bir habere göre, vatandaşın biri kurbanlık koçla kafa tokuşturmuş ve yaralanmış, inşallah iz kalmamıştır. Bu haberin verdiği hatırlatmayla, kafasından birkaç saç teli eksik olan Ahmedim ve şürekasına sorayım: “Darısı başınıza” sözüne muhatap olduğunuzda herhangi bir üstünüze alınma hissediyor musunuz? (01 Temmuz 2020)

“Dök zülfünü meydane gel / Sür atını ferzana gel” şarkısındaki Ferzan, yönetmen Ferzan Özpetek midir? (Cahillik ne kadar kötü bir şey. Şarkının bestelendiği tarihte Özpetek’in dedesi bile daha doğmamıştı. Aşık Hıfzî’nin güftesinden Tanburi Mustafa Çavuş’un 1700’lü yıllarda bestelediği bu şarkıyı en güzel terennüm eden sanatçılardan biri de Münir Nurettin Selçuk’tur.) (02 Temmuz 2020)

Herkes, her gün birilerini anıyor, bir şeylerin …nci, …ncı, …üncü, …uncu yıldönümünü, sene-i devriyesini kutluyor. Ben de 112. doğum yıldönümünde Edirneli peynir ustası Üsmen ağayı anayım dedim. Kendisi, en sevdiği arkadaşı Çorumlu leblebi ustası Asan ustayla birlikte Ayrabolu’da otururdu. Rahmetli tahin elvasını çok sever, yemeden iç gün geçirmezdi. Sinemada Üseyin Peyda’ya ayrandı, şiir dersen “Asretinden prangalar eskittim…”, şarkı dersen Amiyet Yüceses’ten “Er mevsim içimden gelir geçersin…” Öyleydi rahmetli. (05 Temmuz 2020)

(09 Temmuz 2020)

Sadi Çilingir

[email protected]

Coronavirüs’ün Sebep Olduğu Pandemi Sürecinin Ardından Türkiye’de Film Festivallerinin Geleceği Nasıl Şekillenecek?

Coronavirüs’ün sebep olduğu pandemi sürecinin ardından Türkiye’de film festivallerinin geleceği nasıl şekillenecek? Festival tutkunlarını bekleyen uygulamalar hangileri? Dünyada sinema verileri ölçümcüsü Comscore Movies temsilcisi Deniz Yavuz’un moderasyonuyla İstanbul Film Festivali Direktörü Kerem Ayan, Adana Altın Koza Film Festivali Direktörü Kadir Beycioğlu, Antalya Altın Portakal Film Festivali Direktörü Ahmet Boyaıoğlu ve Ankara Film Festivali Direktörü İnci Demirkol, 09 Temmuz’da tartışıyor.

Korona Krizi Sonrası İlk Çocuklarla Yüzyüze Sinema Atölyeysi Gerçekleştirildi

Çocuklar için sinema kitabı yazan Gürşat Özdamar, Kartal Atalar Yasemin Sokak’ta oturan çocuklarla eğlenceli bir sinema atölyesi gerçekleştirdi. Yüzyüze ve ücretsiz gerçekleştirilen bu çocuk sinema atölyesi, bir apartman girişindeki minik bir bahçede korona krizi sonrası yapılan ilk yüzyüze atölyeydi. Özdamar’ın kendi imkânlarıyla gerçekleştirdiği atölyede evlerden getirilen sandalye ve masalar kullanıldı. Ağaçların gölgesinde çocuklar sinema ile tanıştı. Hepsi gayet istekli olan sinemasever çocuklar bu tür yararlı atölyelerin devam ettirilmesini istiyorlar.

Korona Krizi Sonrası İlk Çocuklarla Yüzyüze Sinema Atölyeysi Gerçekleştirildi yazısına devam et

Kızım Gibi Kokuyorsun, 10 Temmuz’da Vizyonda

Olgun Özdemir’in yazıp yönettiği, bugüne kadar birçok yarışmadan ödülle dönen Kızım Gibi Kokuyorsun, 10 Temmuz’da Bir Film dağıtımıyla vizyona giriyor. Son olarak pandemiden dolayı dijital olarak gerçekleştirilen Uluslararası Göç Filmleri Festivali’nde En İyi Seyirci Ödülü kazanan Kızım Gibi Kokuyorsun aynı zamanda festival zamanı sosyal medyada en fazla etkileşim alan film oldu. Bir buluşma, kesişme ve arama hikâyesi olan Kızım Gibi Kokuyorsun, kültürel olarak kayıplar üzerinden bir birleşme sunuyor. Film, dünyayı etkisi altına alan İŞİD saldırıları sonucu farklı dil ve dinlerden bir araya gelen insanların ortak problemi olan kayıplar ve acıya odaklanıyor.

27. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali

Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, 14 – 20 Eylül 2020 tarihleri arasında Covid-19 salgını nedeniyle online olarak yapılacak. Sadece ulusal yarışma filmleri Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda gösterilecek. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde bu yıl Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Uluslararası Kısa Film Yarışması, Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması ve Adana Kısa Film Yarışması gerçekleştirilecek. Yarışmaların son başvuru tarihleri 21 Ağustos 2020 olarak açıklandı. Festival kapsamında dünya sinemasının en seçkin örnekleri, özel film gösterim bölümleri, eğitim atölyeleri, sergiler ve söyleşiler online olarak yer alacak.

27. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali yazısına devam et

Hüseyin Ay’ı Kaybettik

Ayvalık’ta son onbeş yılda çekilen sinema filmleri ve TV dizilerine yerel oyuncu temin eden ve yörede Ekip Başı olarak tanınan, sinema tutkunu, emekli polis memuru Hüseyin Ay, 01 Temmuz 2020 Çarşamba günü hayatını kaybetti. Hüseyin Ay’ın katkıda bulunduğu, Şerif Gören’in yönettiği, 2011 yılı yapımı  Ay Büyürken Uyuyamam adlı sinema filmi Necati Cumalı’nın aynı adlı eserinden sinemaya uyarlandı ve filmin başrollerinde Ayça Bingöl, Hazal Kaya, Fırat Çelik, Fırat Tanış, Ali Düşenkalkar, Selin Şekerci, Bülent Şakrak, Hakan Boyav gibi tanınmış isimler rol almıştı. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Evde Yok

Murat Emir Eren’in kendi yazdığı senaryodan yönettiği Evde Yok’un (As If I Never Existed) başrollerini Nihat Aker ve Emre Yetim paylaşıyor. Görüntü yönetmenliğini Deniz Eyüboğlu’nun gerçekleştirdiği filmin özgün müziğini Ekin Fil yaptı. Otuzlarında bir genç kadın, hayatı onun için yaşanmaz hale getiren huzursuzluk duygusuna son vermek için, kendisine ait izleri silip evini terk etmeye karar verir ancak her şeyi denemesine rağmen bir türlü evden ayrılamaz. O evden kurtulmaya çalıştıkça ev ona daha da tutunur. Kadın o gün, yok olmanın da var olmak kadar zor olduğunu keşfeder; anlar ki hayaletler vardır ve her an bizimledir.

Yokluğu Her Türlü Varlıktan Daha Gerçek: Bir Nefes Gibi

Filmlerin sonunun anlatılmasını istemez insanlar, çünkü o heyecanı, o gizemi, o bulma/bilme mutluluğunu kendilerinin yaşamasını isterler. Ben öyle değilim, bilsem de sonunu aynı keyfi alırım izlediğim filmden de, romandan da… Ama belki ilk kez Ferzan Özpetek’in yeni romanı “Bir Nefes Gibi”de yeniliği (!) keşfetmenin heyecanı sardı beni. Önceden bilseydim, onca heyecan verici, onca merak uyandırıcı olur muydu… soru işareti!

İki ayrı insan, iki ayrı kent…

Birbirlerini yıllardır görmeyen, birbirlerinden haber alamayan iki kardeşin iki ayrı öyküsü anlatılan, yan öykücüklerle desteklenmiş. Biri Roma’da diğeri İstanbul’da… İçten içe kardeş sevgisi varsa da asıl anlatılan hayatı bölüşmüş olmak, birbirlerinin duygularını hissetmek. İşte burada Ferzan Özpetek’in görsel anlatımı giriyor devreye, o duygularda nefret mi var, acıma mı? Yoksa sevgi mi yaşıyor hâlâ? Sayfa sayfa örüyor Özpetek bu umudu, heyecanlı gizemi…

Sinemacılığın en önemli yanlarından biri de izleyicinin (burada okurun) beklentisini fark etmek, tempoyu ona göre yükseltip alçaltmayı bilmektir. Bunu gerçekten başarıyor Ferzan Özpetek, filmlerinde olduğu gibi romanlarında da yaşatıyor okura bu heyecanı.

Ayrıntıların yaşattığı heyecan…

Kent(ler)in sokaklarını, yaşayanlarını değil ama romanın (belki de filmin) kahramanlarının evlerinin içini, odaların ışıklı olmasını, giysilerinin rengini, biçimini ayrıntıyla anlatırken hem bir dönemin hem de içinde bulundukları duygunun yansımasını takip ediyoruz.

İstanbul’u anlatırken… İstanbul her ne kadar medeniyetler beşiği, kültürler mozaiği olsa da ırkçılıkla da iç içe bir kent. Yaşanmış acıları gözden ırak tutmak pek mümkün değil. Geçmişin izlerinin bu denli yakıcı olmasını sadece duyguyla vermesi bir diğer başarısı yazarın.

Haklısınız, merak ediyorsunuz… Ben de merak, heyecan ve ne olacağı kaygısıyla okudum… Ummadığınız yerde ummadığınız biri çıkıyor karşınıza ve sizi yeni bir köşe taşıyla buluşturuyor hem de sürprizlerle dolu.

Yalnızlık ayakta tutar (mı?)…

Ferzan Özpetek, Doğu egzotizmini seven ve dozunda kullanan bir sanatçı. Filmini de çektiği “hamam” bu romanda da karşımıza çıkıyor. Bu kez yıllar önce yaşanan aşkın, aldat(ıl)manın, tutunamamanın arınmasını sağlamak için ve daha birçok şeye gebe olarak…

Dolmabahçe Sarayı’nda yaşanan o anlık arzu… İhanet nedir ve ihanetten korkmamak insanı nerelere savurur sorusunu sorduruyor. İster istemez merak ediyor, sayfaları müthiş bir hızla bir solukta okumak istiyorsunuz.

İnsan betimlemeleri, ister istemez kendi çevrenizde hâttâ kendi yaşadıklarınızla bir bağ kurduruyor ve acaba sorusu bir kasap çengeli misali büyüyor gözlerinizin önünde. Sahi, ne olacak bundan sonra? Öfke aşkı öldürür mü? Şiddet de yaşanmış olsa aşk söner mi bir çırpıda? Kim suçlu bu arada? Sahi, birbirinden asla ayrılmayacaklarına söz veren ve bunu uzun süre sürdürmeyi başaran iki kardeşin ayrılıklarına neden olan “şey” sadece aldatma olabilir mi? Dayatılan kimliksizliğin bunda hiç mi suçu yok? Alınan katı ve sevgiden yoksun eğitim aşkta insanı savunmasız bırakır mı? Peki, eğitim kurtulması güç zırhlar mı yaratır insanda, söz konusu aşksa? Kimdir daha suçlu olan metresiyle karısını aynı çatı altında idare eden erkek mi, yoksa birbirlerini kandıran iki kadın (kardeş) mi? Hayat siyahla beyaz gibi iki kutuplu değil ki, kim hangi kanatta belirli mi? Aşk, gerçekten aşk mı?

Bir gecede, elimden bırakamadım bitirmeden dediğiniz romanlardan biri olacak “Bir Nefes Gibi” adı üstünde.

Bir Nefes Gibi
Ferzan Özpetek
Roman
Can yayınları
Haziran 2020, 160 s.

(07 Temmuz 2020)

Korkut Akın

[email protected]

Bu yazının aslı Cumhuriyet Kitap Eki’nde yayınlanmıştır.

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu