Senaryo Yazarları Antalya’da Oscar’lı Lorelle ile Buluşacak

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 2006 yılında Sedef Ecer’in küratörlüğünde yapılan senaryo atölyeleri, bu yıl da sürüyor. Fransa’nın 2007 Oscar adayı olan ve Cannes Film Festivali’nde En İyi Aktör ödülü kazanan, aynı yıl En İyi Film adayları arasında da yer alan Indigenes adlı filmin yazarı Olivier Lorelle bu yıl da Antalya’da. 13 – 14 – 15 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek olan Senaryo Atölyesi, tüm amatör ve profesyonel senaristlere açık. Senaristler, atölyeye sadece izleyici olarak veya yazmakta oldukları bir projeyle katılabilecekler. Seçilen projeler, Sedef Ecer’in küratörlüğünde, Olivier Lorelle tarafından analiz edilecekler.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Dehşet Treni (Yönetmen: Ryuhei Kitamura)

    Rhuyei Kitamura’nın yönettiği ve Vinnie Jones, Brooke Shields, Bradley Cooper ile Leslie Bibb’in oynadığı Dehşet Treni (The Midnight Meat Train), 10 Ekim 2008’de Tiglon Film dağıtımıyla Fida Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    New York’lu fotoğrafçı Leon, sanat galerisi sahibi Susan Hoff’un etkisiyle daha gayretle çalışmaktadır. Bir seri katille yolları kesişen Leon, insanlığın karanlık tarafına şahit olmaya başlayacaktır. Geceleri metrolarda seri cinayetler işleyen Mahogany, kurbanlarını korkunç şekilde parçalara ayırır. Leon’un Mahogany’e olan ilgisi, onu metroların içine ve şeytanın ta kendisine doğru çeker.

    Tüm Şirketler

    Tüm Şirketler,
    26 Eylül – 02 Ekim 2008 Haftalık (Weekly),
    04 Ocak – 02 Ekim 2008 Yıllık (Annual), Eski Yıllar Yıllık (Ex Years Releases Annual), Hafta Hafta (Week by Week) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.

    Yeşim Ustaoğlu, Altın İstiridye’li Pandora’nın Kutusu’nu Beyazperde’de Açıyor

    Ali Hakan ve Alin Taşçıyan bu hafta Hellboy II: Altın Ordu, Orijinal Cinayet(ler), Vol.İ ve Babil M. S. filmlerini fuaye sohbetlerinde değerlendiriyor. Nesli Çölgeçen’le, Son Buluşma üzerine sohbet sinemaseverlerle buluşuyor. Pandora’nın Kutusu filminin yönetmeni Yeşim Ustaoğlu, başrol oyuncuları Derya Alabora ve Övül Avkıran’la, yapılmış söyleşi; vizyondaki Cinnet ve Kartal Göz filmlerinden ilk görüntüler Beyazperde’nin diğer bölümlerini oluşturuyor. Yönetmenliğini Ediz Gülten’in, yapımcılığını Merve Genç’in üstlendiği Beyazperde, 02 Ekim Perşembe saat 20:00’de, 24’te.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Yeşim Ustaoğlu, Altın İstiridye’li Pandora’nın Kutusu’nu Beyazperde’de Açıyor yazısına devam et
  • Görücü Usulü, 24’te

    Ödül rekortmeni filmler Salı geceleri Tematik Film Kuşağı’nda 24 izleyicileriyle buluşmaya devam ediyor. Bu haftanın filmi Görücü Usulü’nü sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Kentel ile birlikte Film Önü’nde değerlendiriyor. Yönetmenliğini Ediz Gülten’in, yapımcılığını Merve Genç’in yaptığı Film Önü, 30 Eylül Salı gecesi 21:00’de; Tematik Film Kuşağı’nda Görücü Usulü (Arranged) 21:15’te 24 ekranlarında.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Görücü Usulü, 24’te yazısına devam et
  • 10 Ekim 2008 Haftası

    “Tropik Fırtına: Al Bakalım”, gerçek bir kaba güldürü örneği olarak, ‘film içinde film’ hikâyesini katmanlarla genişletip birkaç meseleyi anlatabiliyor ve yığınla saçmalık içinde bir şeyi asla yapmıyor, yani ‘kendi içinde saçmalamıyor’: Sinemada kabalığın ne denli zor olduğunun ve kolaya kaçmadan kotarmanın da herkesin harcı olmadığının kanıtı!

    “Dehşet Treni”, kentin karanlık bölgesine çekerken izleyici, gerçek anlamda bir ‘sıra dışı deneyim’ yaşatıyor: Kamera kullanımı, renk skalası, görsel etkiler ve tabii ‘ön görselleştirme’nin nasıl önemli olduğunun ispatı bir yönetim, inanılmaz!

    “Dinle Neyden”de, Batı’nın açgözlülük içeren yayılmacı siyasetinin gölgesinde, Mevlevihane’den genç Dervişin anlatımı ve yazdıkları, ‘hepimizin bir’ olduğu, gerçeğe ulaşarak mutlu olunacağı, bunun için de ‘aşk’ı, sabır, hoşgörü, vefa ile öğrenmemiz gerektiği felsefesine nüfuz etmemize yardımcı oluyor… Doğaldır ki, tasavvufun engin müziği içinde.

    Tanrı aşkının, insan aşkının, tüm yaratılmışlara olan aşkın yaşayarak öğrenilmesine dönük yüzyılların ‘sonsuz sevgi’ akımının damıtılarak anlatıldığı bu 18. yüzyıl sonu hikâyesi, dingin olduğu ölçüde güçlü… Mevlana’nın öncüsü Mevlevi yolunun, dramatik bir kurgu içinde anlatılması, ancak bu kadar iyi olabilirdi.

    Üç genç oyuncu Ahu Türkpençe, Alican Yücesoy ve Metin Hara, metne çok egemen bir yönetmen elinde tam da olması gerektiği gibi, vakur, incelikli, izleyene hem mesafeli ama hem de yakın bir oyun çıkarıyorlar; bravo! İnsan yaşamı gibi mevsimlere bölünmüş görüntü çalışması klâs. Eleştirilecek unsurlar ve bazı noktalar da var tabii: Giriş kısmının biraz fazla edebi kalarak sinema duygusunu geriye itmesi gibi, bazen kostümleri eğreti hissetmemiz gibi, Lale Mansur’un -aslında her filminde- rahatsız eden ön-üst diş protezlerinin baskın çıkması gibi, Burhan Öçal’ı kâhya gibi değil de Burhan Öçal hissetmemiz gibi. Fakat sonuçta, “Türk Sineması’na da bu yakışır” diyebileceğimiz türden bir çalışma olmuş “Dinle Neyden”. Tüm emek verenlerin yüreğine sağlık.

    “Aşkın Peşinde” bir yaşamı heba edip de bulamayanlardansanız ve hala umudunuzu koruyorsanız ya da kaybetmenin acısına dayanamayacağınız için aşktan kaçanlardansanız, aşkın tüm değerlerin üzerinde yer alabildiğini unutmayın ve de bu filmi izleyin. Biliyorsunuz zaten, itiraf edin, her konuda çok güçlü ve dünyalara da sahip olsanız, aşk söz konusu olduğunda rahatlıkla kırılabilirsiniz. Aşkın yaşının gerçekten de olmadığının bu enfes öyküsünde, bu aşk konçertosunda, ‘dağları deviren’ bir kadroyla, aşkın ve güzelliğin tadına bir kez daha varın.

    (08 Ekim 2008)

    Ali Ulvi Uyanık

    aliuyanik@superonline.com

    Kısa Film “Ayak Altında” New York’ta

    M. Cem Öztüfekçi’nin yazıp yönettiği kısa film Ayak Altında,Amerika’nın New York şehrinde yapılan New York Türk Filmleri Festivali kapsamında 04 Ekim 2008 günü saat 17:00’de gösteriliyor.
    Filmin öyküsü şöyle: İbrahim karısı ve iki çocuğuyla yaşayan bir işçidir. Her günü aynı geçer, evden çıkar, işe gider, kahveye ve birahaneye uğrar. İbrahim gündüz vardiyasında çalıştığı zaman gece uyanır, gece vardiyasında çalıştığı zaman ise gündüz vakti uyumak zorunda kalır.

  • Basın Bülteni
  • Festival Web Sayfası
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu