7. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali

Garanti Bonus Card sponsorluğunda TÜRSAK gerçekleştirilen Bonus 7. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali, 14 – 20 Kasım tarihleri arasında seyirciyle buluşuyor. Festivalin bu yılki Onur Ödülü, Gazanfer Özcan’a veriliyor. Türk sinemasının bir başka unutulmaz ismi Ayşen Gruda ise “Ustaya Saygı” bölümünde yer alıyor. Festival 14 Kasım’da Beşiktaş Kültür Merkezi’nde (BKM) düzenlenecek galayla perdelerini açacak.
Festival filmleri, Beyoğlu Beyoğlu Sineması, Cinebonus Maçka G-Mall ve Alman Kültür Merkezi salonlarında izleyicilerle buluşacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Diğer basın bültenleri, haberler ve yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    7. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali yazısına devam et
  • Bunları Yazmak Gerek 7: Müjde; Nur Topu Gibi İşaretler ve Cezalarınız Oldu Ama…

    Bu konu üzerinde çok duruyor gibi görünüyorum fakat şunun için önemli: Eğer yasa ya da yönetmeliklerde sanatın özgürlük alanını ciddi biçimde kısıtlayan maddeler yer alıyorsa, pratikte çok katı uygulanmaması, ‘istenildiği zaman’ uygulanması demektir ki, bu çok tehlikelidir. Sanatın özgürlüğü kesindir; bakanlık memur ve memurelerinin yorumuna göre daraltılamaz. “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”te değişiklikler, daha doğrusu bir takım eklemeler içeren değişiklikler yapıldı. Peki, ne oldu? Bizlerin de önerisi doğrultusunda işaretlerde çeşitliliğe gidildi, bundan böyle sıkı denetimin ve uymayanlara ağır para cezalarının verileceği kesinleştirildi ama… İşte, hani Batı’ya özenen festivallerde siyaset insanlarımız gururla yer alsalar da, Batı’nın özgürlük anlayışının ne denli uzağımızda olduğunu ispatlayan maddeler aynen korundu. Bakınız, şu üç madde çok önemli:

    Madde 4g – “Değerlendirme ve sınıflandırma: Ülke içinde üretilen veya ithal edilen sinema filmlerinin ticari dolaşıma ve gösterime sunulmadan önce, gösterim ve iletim biçimleri dikkate alınarak kayıt ve tescile de esas olacak şekilde, kamu düzeni, genel ahlâk ile küçüklerin ve gençlerin ruh sağlığının korunması, insan onuruna uygunluk ve Anayasada öngörülen diğer ilkeler doğrultusunda denetlenmesi, değerlendirilmesi ve sınıflandırılmasını…”

    Bu madde yoruma son derece açıktır. Örneğin, ‘genel ahlâk kavramı’ kişiden kişiye öyle bir değişir ki, hiç ummadığınız filmler yasaklanıverir. Yani hem sınıflandırma, hem de yasaklama mevcut!

    Madde 9 – “Ülke içerisinde üretilen veya ithâl edilen sinema filmlerinin ticari dolaşıma ve gösterime sunulmasından önce kayıt ve tescile de esas teşkil edecek şekilde değerlendirilmesi ve sınıflandırması yapılır.

    Değerlendirme ve sınıflandırma sonucunda uygun bulunmayan filmler ticari dolaşıma ve gösterime sunulamaz.

    Değerlendirme ve sınıflandırma sonrası uygun bulunan, öngörülen kısıtlayıcı tedbirleri uygulanan veya istenilen gerekli düzeltmeleri yapılan filmler…”

    Sansür ve ‘kısıtlayıcı tedbir’! Yani, tümüyle yasaklama ve filmi gerektiğinde kesme açıkça yer almaktadır. Yoruma gerek var mı?

    Madde 15 – “Başka herhangi bir ticari dolaşım veya gösterim konusu edilmeksizin ülke içinde düzenlenecek fuar, film festivali, şenlik ve benzeri sanatsal etkinliklerde halka gösterilmek veya yarışmalara katılmak üzere yurtdışından getirilen yabancı menşeli filmlerin gösteriminden doğan her türlü sorumluluk, bu etkinliklerin düzenleme komitelerine aittir.”

    Fiilen sansürün olmadığı festivallerde bile festival yöneticileri sorumlu tutulmaktadır. Yineliyorum, uygulanmaması, uygulanmayacağı anlamına gelmez!

    Yeni yapılan değişikliklerle ağır cezalar da yürürlüğe konulmuş bulunuyor. Bir örnek: Madde 17c“Üzerindeki işaret ve ibarelere rağmen, bu işaret ve ibarelere uyulmaksızın dağıtım ve gösterim yapanlara elli bin Türk Lirası idari para cezası verilir.” Örneğin sinemalarda yaşı tutmadığı halde aradan içeriye sızan olur da, o seans denetime denk gelir ve de tespit edilirse, işletmeci yandı! Bu cezalar, çeşitlendirilen sınıflandırmanın uygulanması için gerekli tabii. Hem ebeveynler, hem de çocukların bilinçlenmesi ve işletmecilerin dikkatli olması için, ağır da olsa gerekli!

    Bakınız, profesyonel / uzun metrajlı sinema filmleri zaten mevcut yasalar çerçevesinde çekilmek zorunda. Daha sonra seyirciyle özgür biçimde -tabii ki çok katı bir sınıflandırma ve değerlendirmeye tabii tutularak- buluşmalı. Ama 18 yaşını doldurmuş seyircinin bile filmlere ulaşmasını engellemeye yönelik sansür ve kesinti kabûl edilemez! Ey okur / seyirci, şunu biliniz ki Türkiye’de sansür var! Kendi adıma sansürün kalktığını görmeye ömrüm yetmese de hep yazacağım.

    (16 Kasım 2008)

    Ali Ulvi Uyanık

    aliuyanik@superonline.com

    Buyurun aşağıdakiler de yeni işaretler:

    İÇERİK BELİRTEN İŞARET VE İBARELER

    1. İşaret

    İbare: Genel İzleyici Kitlesi

    2. İşaret

    İbare: 7 yaş ve üzeri izleyici kitlesi içindir

    3. İşaret

    İbare: 7 yaş altı izleyici kitlesi aile eşliğinde izleyebilir

    4. İşaret

    İbare: 13 yaş ve üzeri izleyici kitlesi içindir

    5. İşaret

    İbare: 13 yaş altı izleyici kitlesi aile eşliğinde izleyebilir.

    6. İşaret

    İbare: 15 yaş ve üzeri izleyici kitlesi içindir

    7. İşaret

    İbare: 15 yaş altı izleyici kitlesi aile eşliğinde izleyebilir

    8. İşaret

    İbare: 18 yaş ve üzeri izleyici kitlesi içindir

    9. İşaret

    İbare: Şiddet ve korku unsurları içerir

    10. İşaret

    İbare: Cinsellik Unsurları içerir

    11. İşaret

    İbare: Olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar içerir

    İki Yeni Sinema Sitesi Yayında

    29 Ekim 2008 günü itibariyle http://sinemagraf.com ve http://haftaninfilmi.com adlı iki yeni sinema sitesi daha yayın hayatına başladı. Bu sitelerden ilki sinemagraf.com’da sinemanın tüm türleri ve alanlarıyla ilgili detaylı bilgilerin yanı sıra filmler hakkında bilgiler, ropörtajlar, resimler, fragmanlar ve diğer bilgiler yer alacak. Sitenin amacı sinemayla ilgili her türlü bilginin yer alacağı bir içeriğe ulaşmak. Diğer site haftaninfilmi.com’da ise o hafta vizyona giren filmler arasından seçilecek bir film haftanın filmi olarak anasayfada yer alacak. Bu sitenin amacı ise sinema seyircisine filmleri tanıtmanın yanı sıra, bir film üzerine odaklanıp izleyicilere yardımcı olmak olarak belirlendi.

  • http://sinemagraf.com
  • http://haftaninfilmi.com
  • Kristal Klaket Adayları Belli Oldu

    Fatih Üniversitesi tarafından bu yıl ikinci kez düzenlenen Kristal Klaket Kısa Film Yarışması’nda ön elemeyi geçen filmler belli oldu. Bu yıl kurmaca, animasyon, deneysel ve belgesel türlerde toplam 120 filmin başvurduğu yarışmada, üçü belgesel olmak üzere 23 kısa film jüri karşısına çıkacak. Bank Asya ana sponsorluğunda ve New York Film Academy işbirliği ile düzenlenen yarışmada büyük ödül, New York Film Academy’de 6 haftalık sinema eğitimi. Yarışma sonuçları 18 Kasım’daki ödül töreniyle açıklanacak.

  • Basın Bülteni
  • Yarışma hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yarışacak bazı filmler ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kristal Klaket Adayları Belli Oldu yazısına devam et
  • Gezici Festival Konukları Kars’ı Gezdiler

    Serhat şehrimiz Kars’ta devam eden 14. Gezici Festival çerçevesinde konuklar şehri gezdiler. Barış ve İnsanlık Anıtı ziyareti sonrasında Kars’ın ünlü cami, kilise ve taş binalarını gezen konuklar Kars Kalesi’ni de ziyaret ettiler. Yıllardır ihmal edilen Kars, Sarıkamış ilçesi ve Ani Harabeleri gibi değerleri ile Kafkasyanın merkezi ve gözde şehri olmaya hak kazanıyor.

  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Gezici Festival Konukları Kars’ı Gezdiler yazısına devam et
  • KargART Film Gösterimleri: Aralık 2008

    6:45 Yayıncılık Ekim ayı itibariyle her ay bir Salı akşamı KargART Salonu’nda avangard ve underground film türlerinin önemli örneklerini sunuyor. 6:45 Yayınları’nın deneyim ve kişisel tercihleriyle oluşturduğu gösterimlerin sinema öğrencilerinden alternatif sanat takipçilerine dek farklı skalaların insanlarının ilgilerini aynı ekrana çekeceği belirtiliyor. 09 Aralık Salı günü saat 20:00’de Science Friction, Fuses, Meshes of the Afternoon, Pierce, Intestinal Fortitude, Punch, Der Fuehrer’s Face adlı filmler ücretsiz olarak gösterilecek. Ayrıca 04 Aralık Perşembe günü saat 18:30’da Yavuz Turgul’un Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni adlı filmi gösterilecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Bombalar Altında, 24’te

    Ödül rekortmeni filmler Salı geceleri Tematik Film Kuşağı’nda 24 izleyicileriyle buluşmaya devam ediyor. Bu haftanın filmi Bombalar Altında’yı sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan ve Radikal Gazetesi yazarı Nuray Mert, Film Önü’nde değerlendiriyor. Yönetmenliğini Ediz Gülten’in, yapımcılığını Merve Genç’in yaptığı Film Önü, 11 Kasım Salı gecesi 20:40’ta; Tematik Film Kuşağı’nda Bombalar Altında 21:00’de 24 ekranlarında.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Bombalar Altında, 24’te yazısına devam et
  • Kırıka, Kars Gezici Film Festivali’nde

    2008 yılında Kaba Saz adlı albümleriyle Ege kıyılarının tınılarını ve geçtiğimiz yüzyılın “şehirli halk müziği”ni günümüze taşıyan Kırıka, 11 Kasım akşamı Kars Gezici Film Festivali’nde bir konser verecek. Ege’nin tarihi ile bütünleşen iki yakasının müzik kültüründen beslenen ve bu kültürle bugünün şarkılarını yapan Kırıka Türkiye’nin unuttuğu deniz kokusunun peşinde. 19. yüzyılın İstanbul, İzmir ve Selânik gibi merkezlerinde üretilen müzikleri temel alan Kırıka müziği, müziğin hayatla iç içe olduğu, düğünler, meze ile süslenmiş masalar, şenlikler, kutlamaların olduğu zamanları çağırıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kırıka, Kars Gezici Film Festivali’nde yazısına devam et
  • Adapazarı Sinemacıları’nın 5. Kısa Film Gösterimleri

    Adapazarı Sinemacıları’nın 5. kısa film gösterimleri 17 Kasım Pazartesi günü saat 20:00’de Sakarya AKM Tiyatro Sahnesi’nde yapılıyor. Toplam 1 saat 30 dakikalık kısa film gösterimleri ücretsiz izlenebiliyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Önceki etkinlikler hakkında bilgilere ve yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Adapazarı Sinemacıları’nın 5. Kısa Film Gösterimleri yazısına devam et
  • 14. Gezici Festival Başladı

    Ankara Sinema Derneği ve Kars Belediyesi’nin işbirliği ile gerçekleştirilen 14. Gezici Festival başladı. Tarık Akan, Hale Soygazi, Taner Birsel, Atilla Saral, Yeşim Ustaoğlu ve Mazlum Çimen gibi sanatçıların katılımıyla yapılan açılış töreninden sonra Yeşim Ustaoğlu’nun büyük ilgi gören son filmi Pandora’nın Kutusu gösterildi.

  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    14. Gezici Festival Başladı yazısına devam et
  • Limon Ağacı

    Geçtiğimiz aylarda Elif Ayla adlı yazarın Kalbin Limon Hali isimli bir kitabı çıkmıştı. Neden kalbi limona benzetmişti yazar? Elma, portakal ya da dut ağacı değil de limona ağacına… Şöyle dedi: Sıcak iklimlerin kış aylarında on beş gün poyraz olur. Poyraz limon ağacını öldürür. İşte insanlar kışın o poyrazda, geceleyin sıcak yataklarından kalkıp bir tenekenin içine saman doldurup yakarlar. Limon ağacı üşümesin, limon ağacı ölmesin diye. Çünkü limonun hatırı vardır! İşte insanların kalpleri de limon ağaçları gibidir. Ara sıra sevdikleriniz için poyraza çıkacaksınız. Çok üşüyeceksiniz ama olsun o benim sevdiğim, ben onun için üşürüm, çünkü o benim limon ağacım diyeceksiniz. Kalbini ısıtacaksınız ki kalbi ölmesin. Çünkü kalpler de limon ağaçları gibi bir kere buz tuttu mu bir daha ısınmıyor…

    Yönetmen Eran Riklis ve senarist Sura Araf bu sırrı biliyor olmalılar ki hikâyelerini anlatmak için limon ağacını seçmişlerdi. Yıllardır baba yadigarı limon bahçesinde limonlarını satarak kıt kanaat geçinen dul, Filistinli bir kadın Selma. Biraz da babalarının ölmüş olmasının verdiği rahatlık ya da otorite boşluğu ile çocuklarının her biri de ayı bir yere dağılmış. Selma küçük dünyasında, ölen babası yerine koyduğu eski bir aile dostu ile küçük dünyasını paylaşıyor. Ara sıra gelen çocukları dışında bir ses-soluk yok hayatında. Tek yaşam kaynağı limon ağaçları ve limonlarının her bir tekine o hiç tatmadığı aşkla bağlı sanki…

    Ancak bu sade hayatı İsrail Savunma Bakanı’nın evinin tam karşına bir villa inşa ettirmesiyle kâbusa dönüşüyor. Yıllardır bitip tükenmek bilmeyen İsrail-Filistin savaşının bir limon bahçesinin iki yakasında yaşanan haline tanık oluyoruz. Selma’nın limon bahçesi öyle köklü, güzel ve sonsuz ki… İsrailli uzmanlar teröristlerin o ağaçların aralarına saklanarak bakanın villasına saldırabileceğini düşünüyorlar. Tabii orada yaşayan Selma’yı da potansiyel bir terörist…

    İşte bir inat hikâyesi de böylece başlamış oluyor. Yer yer gülümsediğimiz ama çoğu zamanda çaresiz, seyre daldığımız dünya hali bu… Limon ağaçlarının kesilmesine gönlü razı olmayan Selma’nın avukatı ile birlikte verdiği bir insanlık mücadelesi. Filmin gerçek bir hikâyeden temellenmiş olması hiç kuşkusuz filmin inandırıcılığını, samimiyetini kat ve kat arttırıyor.

    Selma’nın ölen kocasının salonun ortasındaki çatık kaşlı fotoğrafı bir kadının hiçbir zaman özgür olamayacağını, her zaman ölü, ya da diri tepelerinde dikilen bir adamın olacağını bir kere daha tekrar ediyoruz. Kadınların, kocalarından başka bir erkek tanımamışlığına, baskı ve çile dolu hayatlarına bir ağıt bu.

    Erkeklerin gözlerini kör eden iktidar ve güç gösterilerinin ardında birbirlerini teğet geçiyormuş gibi görünen ancak içten içe birbirlerinin ruhlarını gören iki kadının her şeyin ötesindeki dayanışmasına şahit oluyoruz.

    Aslında tüm bu hırslar, diplomatik kaygılar olmasa ne kadar da barış içinde yaşabileceklerini gösteren pırıltılar geçiyor yer yer gözümüzün önünden. İnsanların hayatlarına kasteden, nefret tohumları eken yıkılası duvarlarından ardında…

    Film öyle naif ama bir o kadar da keskin bir şekilde ilerliyor ki hangisinin ağır bastığına karar veremiyor, sersemliyor insan. Hiam Abbass’ın harika performansını izlemeye doyum olmuyor. Abbass, Selma karakterine öyle bir can vermiş ki artık izlediğiniz sadece Selma olmaktan çıkıyor, Filistinli kadınlar, İsrailli kadınlar, bütün kadınlar Selma oluveriyor. Selma gerçek bir kadının tüm cesaretini, gururunu taşıyor.

    Birileri hâlâ limon ağaçlarının da insanlar gibi, insanların da limon ağaçları gibi olduğunu biliyor. Ama karşılarında koskoca bir bilmeyenler ve görmeyenler ve asla bilmek ve görmek istemeyenler ordusu duruyor.

    İşte bu yüzden Selma fırtınaları gecelerde titreyen limon ağaçları için göz yaşı döküyor. İnsanların bile hayatlarının zerre kadar önemi olmadığı şu “ülke çıkarları” mevzularında değil bir limon ağacının çığlığı duyulsun.. Ama duyan birileri var ve hâlâ onlar bu dünyada bin bir güçlükle de olsa nefes alabildikleri için bizler hâlâ umut edebiliyoruz… Umuyorum Türkiyeli seyirci de Limon Ağacı’na sahip çıkar.

    (15 Kasım 2008)

    Gizem Ertürk

    Coca-Cola Zero, James Bond’un Sponsoru Oldu, Verilen Davette Ünlü Simalar Biraraya Geldi

    Coca-Cola Zero, sektörün en uzun süre oynayan filmi olan Bond serisi ile 35 ülkeyi kapsayan TV, sinema, dijital platform, yazılı basın, outdoor’u içeren entegre bir iletişim kampanyası başlattı. Tüm dünyayla aynı anda Türkiye’de de 07 Kasım 2008 tarihinde vizyona giren James Bond serisinin yeni filmi Quantum of Solace, Coca-Cola Zero’nun ilk uluslararası film işbirliği oluyor. Filmin 06 Kasım’daki ön gösterimi öncesinde Harvey Nichols İstanbul, Gilt Restaurant & Bar’da Zero Zero 7 Buluşması gerçekleştirildi. Geceye Pınar Altuğ, Yağmur Atacan, Tamer Karadağlı, Sinan Çetin, Menderes Utku, Muzaffer Yıldırım, Şebnem Işık, Emre Ergani katıldı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Coca-Cola Zero, James Bond’un Sponsoru Oldu, Verilen Davette Ünlü Simalar Biraraya Geldi yazısına devam et
  • 14 Kasım 2008 Haftası

    “Son Buluşma”da, artık aramızda olmayan son üç İstiklal savaşı gazisinin 2005 yılından gelen görüntüleri yüreğinizi yaralayacak; Türk Sineması onları keşfedemediği için de kızacaksınız duyarsızlığa. İyi ki, Nesli Çölgeçen -tesadüfen- onları öğrenmiş de, dramın ve mizahın çok yaşlı insanların doğasındaki son hallerine ‘hiç müdahalesiz’ tanıklık ettirmiş bizleri. Çoğunluğu tatmin edemeyen tecimsel “Mustafa”dan sonra iyi gelecek.

    “Rec: Ölüm Çığlığı”, bir apartmanın iç boyutları ile sınırlı mekânda, aktüel tek kameranın çektiklerinden ibaret olan ‘sıkıştırılmış bir şiddet ve korku dalgası’na kapılmak istiyorsanız tam isabet: Gelecek ay, bu bir tür zombi hikâyesinin, İngilizce dilinde çekilmiş tıpkısının aynısını da izleyeceğiz.

    “High School Musical 3: Senior Year”, biliniz ki, bizler için değil, öncelikle Kuzey Amerika pazarı için yapılmış bir gençlik müzikali: Bu açıdan değerlendirip “ne kadar da Amerikan!” olduğuna takılmayınız ve şarkıların/dansların tadını çıkarınız; zevk alacağınız garanti!

    “Gitmek: Benim Marlon ve Brandom”, dokuları oksijen yüklü, çok canlı, nefes alıp verdiğini en iyi hissettiren filmlerden… Yönetmen yaklaşık elli saatlik malzemeyi, çok ama çok yaman bir kurgucuyla çalışıp yaklaşık bir buçuk saatlik bir dinamizme dönüştürmüş; ülkemizin rengârenkliliğini ve en temel dayanağı olan insan zenginliğinin kültürel ahengini, Kuzey Irak ve İran’ı da kapsayan bir yol öyküsü boyunca yüreğimize akıtan bir dinamizm. Sınırlı bir zamanda birlikte olduğu ve çok sevdiği Kürt adamı unutamayan, bir süre sonra da İstanbul’un yoğunluğu içinde yalnız hissedip savaşa rağmen onu bulmak için yollara düşen Türk kızını yani filmdeki herkes gibi ‘kendini oynayan’ Ayça Damgacı, o kadar gerçek, o kadar samimi, o kadar insan ki!

    Bu filmi izledikten sonra düşünüyorsunuz ki, çıplak doğuyor, ölünce de eriyerek toprağa karışıyorsunuz; arada yaşam denilen bir süre var, hepsi bu işte! İnsanlar birbirine âşık oluyor, seviyor, sevişiyor, mutlu olmaya çalışıyor: Engel, savaş, sansür, sınır, kapalı yol, dil engeli vs. tanır mı hiç? Birileri savaş üzerinden para kazanmaya devam edecek… Bu belli ama birileri de barışı ve aşkı hep savunarak, sonra belki başka bir boyutta, geçmişte insan olduğu için utanmayacak.

    Harikasınız ya tüm emeği geçenler…

    “Fırtına”, tarafı olduğu siyasi görüş doğrultusunda ‘apolitik olmayan’ her üniversite öğrencisinin geçirdiği ‘metamorfoz’u, ana karakterine odaklanarak ve 90’ların başındaki üniversite gençliğine ‘özeleştiri’ de içeren oldukça kapsamlı bir bakış atarak anlatan, kısıtlı olanaklarla çekildiği belli ama oldukça sorunsuz bir film: Savunduklarını objektif dile getirdiğini düşünmesem de (ayrıca, böyle bir zorunluluğu da yok), sinemanın özgürlük alanının sonsuzluğuna saygı duyan biri olarak bana gençliğimdeki heyecanlarımı yeniden yaşattığı için seviyorum “Fırtına”yı.

    “Bahçemdeki Ateş Böcekleri”, çocuklukta ebeveynlerin açtığı kolay kapanmaz yürek yaralarının, belki bir gün, aile bağlarının, her şeye rağmen sevginin ve aile kurmanın mucizesiyle onarılabileceğine dair umudu işlerken, çoğu sahnesinde ılık bir melodi gibi akıyor: Duyguların doğasını ve doğanın duygularını başarıyla aktarırken, rahatça empati kurabileceğiniz karakterleri de, bir araya gelmesi her zaman kolay olmayan harika bir kadro canlandırıyor.

    (13 Kasım 2008)

    Ali Ulvi Uyanık

    aliuyanik@superonline.com

    Altın Koza Standı’nda Tuncel Kurtiz’e Yoğun İlgi

    Geçtiğimiz Haziran’da 15. kez düzenlenen Altın Koza Film Festivali’nde Türk Sineması’nda Bir Usta Oyuncu ödülünü alan Tuncel Kurtiz ile yine Festival kapsamında yayımlanan ve Kurtiz’in sanat yaşamı anlatan Aktör: Tuncel Kurtiz kitabının yazarı Burçak Evren, Altın Koza standında kitaplarını imzaladı. 06 Kasım 2008 Perşembe günü gerçekleştirilen etkinlik, yaklaşık 2 saat 30 dakika sürdü. Kurtiz, Altın Koza’nın çok iyi işlere imza attığını, bundan sonra çok daha iyi olacağını belirtti. Altın Koza standı, 09 Kasım 2008’e kadar Beylikdüzü TÜYAP Fuar alanında ziyaret edilebilecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Koza Standı’nda Tuncel Kurtiz’e Yoğun İlgi yazısına devam et
  • Tüm Şirketler

    Tüm Şirketler,
    31 Ekim – 06 Kasım 2008 Haftalık (Weekly),
    04 Ocak – 06 Kasım 2008 Yıllık (Annual), Eski Yıllar Yıllık (Ex Years Releases Annual), Hafta Hafta (Week by Week) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu