Türkler Çıldırmış Olmalı’nın Afişi Hazırlandı

Murat Aslan’ın yönettiği ve Peker Açıkalın, Önder Açıkbaş, Durul Bazan ile Erdal Tosun’un oynadığı Türkler Çıldırmış Olmalı’nın afişi hazırlandı.
27 Kasım 2009′da UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılacak olan Avşar Film yapımı filmde, teknesiyle dünya turuna çıkan Türkiye’nin en zengin ve ünlü işadamını kaçıran Somalili korsanlara karşı Türkiye’den gönderilen özel ekibin komik maceraları anlatılıyor.
Türkiye’nin ilk “yerli” filmi olan Türkler Çıldırmış Olmalı’nın çekim mekânları Türkiye, Los Angeles ve Güney Afrika.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türkler Çıldırmış Olmalı’nın Afişi Hazırlandı yazısına devam et
  • Türk Sineması Görsel Hafıza Projesi’nin Tanıtım Kokteyli “Mithat Alam Film Merkezi”nde Yapıldı

    Mithat Alam Film Merkezi’nin Türk Sineması Görsel Hafıza Projesi’nin tanıtım kokteyli yapıldı. Çalışmada sinema sanatçılarımızın anı ve bilgi birikimleri kamera önünde kendi sesleri ile kayda alınıyor. Çalışmada bugüne kadar Aram Gülyüz, Atıf Yılmaz, Aydemir Akbaş, Birsen Kaya, Bülent Oran, Duygu Sağıroğlu, Eşref Kolçak, Fikret Hakan, Filiz Akın, Giovanni Scognamillo, İlhan Arakon, İzzet Günay, Jeyan Mahfi Tözüm, Kadri Yurdatap, Memduh Ün, Muzaffer Tema, Nijat Özön, Orhan Günşiray, Rekin Teksoy, Safa Önal, Sezer Sezin, Şadan Kamil, Şeref Gür, Tuncel Kurtiz, Ülkü Erakalın, Vedat Türkali, Yılmaz Atadeniz gibi sinemamızın unutulmayan isimlerinin anıları kayıt altına alındı.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türk Sineması Görsel Hafıza Projesi’nin Tanıtım Kokteyli “Mithat Alam Film Merkezi”nde Yapıldı yazısına devam et
  • Bornova Bornova’nın Basın Gösterimi Yönetmen ve Oyuncuların Katılımıyla Yapıldı

    Başrollerinde Öner Erkan, Kadir Çermik, Damla Sönmez ile Erkan Bektaş’ın oynadığı Bornova Bornova’nın oyunculu basın gösterimi 11 Kasım 2009, Çarşamba günü Beyoğlu Alkazar Sineması’nda yapıldı.
    Gösterime filmin yönetmeni İnan Temelkuran ve Öner Erkan, Damla Sönmez, Erkan Bektaş ile filmin diğer oyuncuları katıldı.
    Hayatın tam ortasından, yargılamaktan ziyade düşündürmek isteyen film, “İşim olsun, evleneyim, çocuk sahibi olayım, emekli olup torunlarıma bakıp öleyim, gerisi detay” diyen insanları anlatılıyor.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Bornova Bornova’nın Basın Gösterimi Yönetmen ve Oyuncuların Katılımıyla Yapıldı yazısına devam et
  • Renklerin İçinde, Bambaşka Bir Film: Suluboya

    Birkaç saatliğine gerçek dünyanın kasvetli gri renginden sıyrılın… Yönetmenliğini, karikatürist-illüstratör Cihat Hazardağlı’nın yaptığı Suluboya sizi fırça darbeleri, maketler, heykeller ve Fazıl Say’ın şahane müzikleri eşliğinde sanat ve yaratıcılık dolu benzersiz bir sinema deneyimine çağırıyor. Birçok ünlü oyuncuyu bir araya getiren The Watercolor / Suluboya Türkiye’de yapılan ilk dijital film olma özelliğine sahip… Filmin konusu ise şöyle; 12 yaşındaki Marco babasının girişimiyle sokak ressamlarıyla tanıştırılır ve onların büyüttüğü güzel genç bir kızdan resim dersleri almaya başlar. Marco bu güzel kıza aşık olur; zamanla karşılıksız aşkı, cinselliği, dostluğu ve sanatın gerçek anlamını öğrenir…

    Sinemamız adına heyecan verici bu yapım dijital salonların sınırlı olması nedeniyle ancak bir hafta vizyonda kalabiliyor. Yani bugün son gün… Başka zaman, bir yerlerde izleyicilere ulaşacak diyor Cihat Hazardağlı ve bu kısa zamanda filmi izleyenlere çok teşekkür ediyor…

    Beyazperde de suluboya, daha önce sinemada alışık olduğumuz bir teknik değil… Belki dünyada benzeri vardır ama Türk sinemasında ilk kez karşılaşıyoruz… Nasıl karar verdiniz böyle bir teknikle film çekmeye?

    Bu tarz çalışmaları aynı kefeye koymadan önce tekniği iyi takip etmek gerekir. Bunu şimdiye kadar takip ettim. Benim teknik çalışma detayımda yapan yok. Video ile çekip suluboya filtresi vermeye çalışmışlar ama arka plân titriyor. Adam video çekmiş üsten boyamış veya skaner darkley farklı efeklerden yapılmış çalışmalar var. Kulak buruncu ile göz doktorunu aynılaştırmak gibi… İşte bunun zor ve emek isteyen ve bir tekniği olduğunu bildiğimden yapmaya karar verdim. Guaşla klâsik çizgi film yaparsınız ama suluboyayı her karede asla. Bütün yabancı art dergilerini sürekli takip ettim. Olsaydı da bende uğraşmasaydım. Ama gazeteci (sen değil) okumuyor, bilmiyor, ‘yapıldı’ diyor. Bu tekniklerden anlayanlar da hayrete düşüyor. Zaman içine kıyaslamalar olacaktır.

    Ayrıca film Türk sinemasının alışık olduğumuz yapısından da farklı bir yerde duruyor… Siz filminizi nasıl yorumluyorsunuz?

    Siz galiba filmi dikkatli izlemişsiniz. Nihayet… Çok şükür… Ben bu filme ilk başladığımda her ülkeden 10 kişi izlese bana yeter dedim, dolaştım. Bu bir denemedir. Bu tarz filmler daha çok yapılacaktır. Teknoloji önce militarizme hizmet eder en son sanatçıya… Bir defa teknik olarak epey yol aldı bu ülke ama sineması birkaç kişinin çabası dışında aynı. Bir defa ben televizyondan seyrettiğim şeyi neden sinemada izleyeyim ki… Bu halk anlamaz, halkına hakaret edeceksen ona kötü işler yaparak hakaret etme. Bu halk iyi şeylerden anlar ama ticarette sabır yoktur. Ona göre denk bütçe yapacaksınız. Nasıl bağımsız Amerikan Sineması varsa, Türkiye’de de tröstleşmenin önü kesilmeli. Benim filmim bir denemdir.

    Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Her işte sabır gerekli ama bu proje için biraz daha fazlasına ihtiyacınız olmuştur sanırım…

    Bunu hiç ticari beklentilerle yapmadım. Sevdiği iş yapanlar asla çalışmazlar… İşlerimin arasında deneme yanılmalarla yaptım. Burada herkes bunu tek bilgisayarda yaptığımı zannediyor. Bu filmde her şey boyandı. Özel yazılımla filtremi buldum. Fotoğraf makinesi ile kaliteyi yakaladım. Bu bize mahsus acelecilik… Hollywood’da normal bir film 3 yıldan ön bitmez. Bir yıl sadece senaryoyla uğraşırlar. Sabırsızsanız zaten bu işlerle uğraşmayın.

    Birbirinden değerli oyuncular filme ayrı bir tat veriyor… Filmi ilk anlattığınızda oyuncular nasıl yaklaştılar, ne gibi sorular sordular?

    Hepsi ama hepsi inanılmaz ve karşılıksız destek verdi. Fazıl Say’da aynı şekilde… Son gününe kadar yanımda oldular. Bence Tuba Ünsal bu filmle oyunculuğunu ispat etti. Halûk Bilginer’in yardımcısı, “Halûk Bilginer kontart imzalamadan sete adım atmaz” dedi. Daha yeni imzalaştık. Güven dostluk ve farklı bir işte buldular kendilerini. Bir yönetmenin yaşayacağı en büyük keyfi yaşattılar. Hepsinin resimleri Wallpaperlarda… Hepsi dostum, arkadaşım, çabamın destekçisi oldu. Sağolsunlar.

    Film boyunca Savaş Dinçel’i daha duygusal bir şekilde izliyoruz. Filmde de gerçek hayatta olduğu gibi ilk önce onu kaybediyoruz… O sahne ölümünden sonra mı öyle karar verildi yoksa zaten öyle mi plânlamıştı?

    Hepimiz bir gün öleceğiz ama sanatçı ölümün elinden bir şeyleri kurtaran adamdır. O bizimle olamadı, belki de oldu… Ama biz onu andık en azından. Savaş Dinçel bir karikatüristtir ve yüzü evrensel çizgilere sahiptir. Filmde ölmesi tamamen tesadüf… Yani biz çektikten aylar sonra aramızdan ayrıldı.

    Büyük ressamlar hayatları boyunca hep zorluk çekmişlerdir. Çoğu en güzel eserlerini kiralarını ödeyebilmek uğruna satmış ya da çok cüzi paralarla resim yaparak kendilerini geçindirmeye çalışmıştır… Biraz da onları yad ediyoruz sanki sokak ressamlarıyla…

    İşte film konusuyla biçimiyle de sanatın zorluklarını anlatıyor. Çocukluğumda Ankara’da birkaç ressamın hazin hikâyelerine şahit olmuştum. Bu hikâye, o alt yapı ile yazıldı. Belki de bu yüzden ressam olmadım, karikatürü seçtim, TV Programcılığı okudum. Hatta hep sinema hayali kurdum. Şimdi ev kadınları kocalarının parasıyla evde ressam oluyorlar.

    Yine sanatçıların zorluklarla dolu yaşamları bana biran Achero Manas’ın Noviembre filmini anımsattı… O filmde de gerçek sanatın sokakta yapılabileceği ve parayla satın alınamayacağı fikri üzerinde duruluyordu… Siz ne düşünüyorsunuz?

    Sanat sokaktan çıkar, saraya gider ve halka sonra ulaşır. Bütün cazcılar, repçiler sokaktan gelir… O filmi izlemedim. Sokak hikâyeleri sinemanın, sanatın özünü oluşturur. Benim filmim de bir bant kurulup işci gibi çalıştırılıyor. Çin’de bant kurulup yağlı boya tablolar yapıyorlar.

    Filmin masalsı yapısı var. Bir de telâffuzlar da ağır ve tane tane… Bu konuşmalar çocukların da daha rahat anlaması için bu şekilde yapıldı?

    Hayır, tamamen teknik bir zorluktan oldu… Bu fotoğraf makinesi ile çekildiği için hızları ayarlamakta zorluk çektik. Ama bu sene çıkan kameralar bu zorluğu aşacak. Evet, duru bir anlatım istedim ama biraz ağırlaştırdı. Zaten en çok eleştiriyi ağırlığından aldı. Televizyon için biraz hızlanacak…

    Filmin dilinin İngilizce olması bazı tartışmalara yol açtı… Sizin, “Ben bu filmi Türkiye için yapmadım, bu yüzden dili İngilizce” gibi bir çıkışınız olduğu söylendi… Aklıselim bir şekilde düşünürsek aslında bir evrensellikten bahsettiğinizi anlamak zor değil… Sizce de öyle değil mi?

    Bakın, Türk sineması yönetmenleri oyuncuları ve senaristleri ile dünyaya açılmalı. Ben açılırım açılamam. Türk sinemasında İngilizce de -‘de’nin altını çiziyorum- filmler yapmalı diyorum. Cem Yılmaz yapmalı, Yılmaz Erdoğan yapmalı… Evrensel konuları işlemeliler. O kadar paralar kazanıyorlar ama adları Edirne sınırında hâlâ. Yapmalılar, gerekirse para kaybetmeliler benim gibi. Artık teknik imkânsızlık diye bir şikâyet duymuyoruz. Bol paraları var, deneme yapmalılar. Ben borçla bu filmi bitirdim. Ama onlar binlerce işlenmiş konuları işleyip para kazanıyorlar. Üstelik sinema adına bana hiç bir şey vermeden. Burada kendi dilinde sinema yapıp dünyaya açılmış elbette binlerce isim var. İnternetten sonra, İngilizce evrensel dil oldu. Boolywood, Hollywood’a da hangi dille girdi?

    Film büyük bir hayalgücünün ürünü… Sinemada hayal gücü deyince Tim Burton ilk akla gelenlerdendir… Siz takip eder misiniz Tim Burton sinemasını, ya da etkilendiğiniz başka isimler oldu mu?

    Tim Burton’u bilmeyen sinemayı bilmez… Onun stop motionları dahicedir ama ben herkesten etkilendim… Zaten onun için ayrı bir yol denedim. Benim teknik olarak kullandığım hayal gücümün sınırlara çarpmaması. Film Venedik’te, Londra’da geçiyor. Su, suluboya ile çok örtüştü. İşte yaptığım yenilik ise, bunu denedim. İstanbul’da yaşıyorum. Üç sokak ressamını bir arada görmedim ki hiç… Bu tarz teknikler hayal gücünün sınırlarını da zorlayacaktır. Özellikle animasyon Türkiye’de sınıfta kaldı. O kadar yetenekli genç var ki. Bu arada Suluboya perşembe günü vizyondan kalkıyor. Bunun nedeni Dijital salonların sınırlı olması. Zaten anlaşmada bir haftalıktı. Başka zaman bir yerlerde izleyiciye ulaşacak… İzleyenlere teşekkür ediyorum…

    (19 Kasım 2009)

    Gizem Ertürk

    Haluk Bilginer, Kanal 24 Sanat Takibi’nde

    Usta sanatçı Haluk Bilginer, Kanal 24 Sanat Takibi’ne konuk oluyor. Şekspir Müzikali’nin sergilendiği Oyun Atölyesi’nin sahnesinde gerçekleştirilen sohbette Bilginer, müzikalin sahneye konma aşamasının yanı sıra The Watercolor – Suluboya ve 7 Kocalı Hürmüz filmlerinin setlerinde yaşanan keyifli anları izleyicilerle paylaşıyor. Merve Genç’in hazırlayıp sunduğu, Ediz Gülten’in yönetmenliğini üstlendiği Sanat Takibi, 14 Kasım Cumartesi 17:30’da Kanal 24 ekranlarında.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Haluk Bilginer, Kanal 24 Sanat Takibi’nde yazısına devam et
  • Gezici Festival’in Rotası, Afişi ve Web Sitesi Yenilendi

    04 – 20 Aralık tarihleri arasında Ankara, Artvin ve Üsküp rotasında ilerleyecek olan 15. Gezici Festival’in yeni web sitesi yayında.
    www.gezicifestival.org adresine girip, yeni, eski birbirinden güzel filmlerle kendi yol haritanızı yaratabilirsiniz.
    Festival’in Facebook adresi de güncellendi.
    15. Gezici Festival / 15th Festival on Wheels adresine girip üye olarak, hem yol boyunca yanınızdan eksik etmemeniz gereken şeyleri öğrenip hem de filmler, söyleşiler, parti ve atölyelerle dolu keyif duraklarından günü gününe haberdar olabilirsiniz.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Dünyanın Sonu Gelseydi Neyi Kurtarırdınız?

    Tüm dünyanın nefesini tutarak beklediği 2012 filmi, 13 Kasım Cuma günü ülkemizde de vizyona girecek. Film, Maya takviminin 12 Aralık 2012′de sona ermesi nedeniyle, birçok kişinin bu tarihte dünyanın sonu geleceğine inanması durumundan yola çıkıyor. Filmin yönetmeni Roland Emmerich ile başrol oyuncuları John Cusack, Amanda Peet ve Chiwetel Ejiofor’un gerçekten dünyanın sonu geliyor olsaydı neyi kurtarmak ya da bırakmak isteyeceklerine dair yanıtlarından oluşan bir de özel klip hazırlandı. Bu klipte, yanıtlarıyla ve film için hazırladığı “Time For Miracles” adlı şarkısıyla Adam Lambert da yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Kristal Klaket’te Heyecan Devam Ediyor, Finalistler Açıklandı

    Fatih Üniversitesi’nin organize ettiği 3. Kristal Klaket Kısa Film Yarışması’nın heyecanla beklenen finalistleri açıklandı. Yarışmaya katılan çok sayıda film arasından kurgu dalında 20, belgesel dalında 10, animasyon dalında 9, toplam 39 film finalist olarak seçildi. Tek tek seyredilerek yapılan müzakereler neticesinde adayların belirlenmesinde, filmlerin yenilikçi, sanatsal ve teknik özellikleri etkili oldu.

  • Basın Bülteni
  • Yarışma hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 4. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nin Programları Açıklandı

    4. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nin etkinlik, basın toplantısı ve söyleşi programları açıklandı. Programa göre festivalin açılışı 13 Kasım Cuma günü 18:30’da Bursa Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacak. Ali Sunal ve Ahu Türkpençe’nin sunacağı gecede açılış konuşmaları, Sertab Erener konseri, Muzaffer Tema, Nedret Güvenç, Baykal Kent, Hakkı Kıvanç ve Ghassan Massoud’a onur ve emek ödüllerinin takdimi, Uluslararası ve Ulusal Film Yarışması film ve jürilerinin takdimi, açılış filmi Entre Nos – Aramızda’nın gösterimi yapılacak.

  • Etkinlik Programı
  • Basın Toplantısı ve Söyleşi Programı
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Paul Verhoeven, İstanbul’da

    İstanbul Modern Sinema, Hollanda Konsolosluğu işbirliğiyle, 14 – 22 Kasım tarihlerinde yönetmen Paul Verhoeven’ın Avrupa sinemasına damgasını vuran filmlerini izleyicileriyle buluşturuyor. 14 Kasım Cumartesi günü saat 14:00’te Türk Lokumu filminin gösterimine katılacak olan Paul Verhoeven, gösterim sonrasında soruları yanıtlayacak. Programda yönetmenin altı film gösterilecek. Bu seçki, kariyeri boyunca Robocop, Gerçeğe Çağrı, Temel İçgüdü, Yıldız Gemisi Askerleri, Görünmeyen Tehlike gibi büyük gişe filmlerine imzasını atan Paul Verhoeven’ın özgün sinemasıyla tanışmak isteyenler için önemli bir fırsat.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Paul Verhoeven fotoğrafları için tıklayınız.
  • Afişlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Paul Verhoeven, İstanbul’da yazısına devam et
  • Üç Maymun’a Bir Ödül de Avrupa Konseyi’nden

    Avrupa Konseyi, yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın Üç Maymun filmine Yaratıcılık Ödülü verecek. Avrupa Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren Eurimages tarafından desteklenen ve gösterildiği ülkelerde büyük başarı elde etmiş filmlerden oluşan Avrupa Yıldız Filmler Ayı etkinliği sona erdi. Ödülü, bu akşam düzenlenecek törende, Avrupa Konseyi’nde görevli 8 büyükelçiden oluşacak jüri verecek. Nuri Bilge Ceylan’ın filmi, 2008 yılında 61. Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü kazanmıştı. Eurimages, bugüne kadar 1279 Avrupa ortak yapımı için 380 milyon avro tutarında maddi yardım yaptı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yenilmez

    Clint Eastwood’un yönettiği ve Morgan Freeman, Matt Damon, Scott Eastwood ile Langley Kirkwood’un oynadığı Yenilmez (Invictus), 26 Şubat 2010’da Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
    Film, Nelson Mandella’nın ülkesinde birliği ve beraberliği sağlamak için Güney Afrika futbol takımı kaptanıyla yaptığı işbirliğinin hikâyesini anlatıyor. Yeni seçilen Mandela, milletinin ırk ve ekonomik nedenlerden dolayı ayrımcılığa uğradığını bilmektedir. Mandela sporun uluslararası dili sayesinde insanları birleştireceğine inandığı için, 1995 Dünya Kupası’nda Güney Afrika futbol takımını destekler.

    Yenilmez yazısına devam et

    2012, 13 Kasım’da Türkçe Dublaj ve Altyazı Seçenekleriyle Sinemalarda

    Roland Emmerich’in yönettiği kıyamet filmi 2012, 13 Kasım’da Türkçe dublaj ve altyazı seçenekleriyle gösterime giriyor. Asırlar önce, Mayalar bize takvimlerini bıraktılar. Üstelik bu takvimin bir son günü vardı ve bunun anlamı açıktı. O günden beri, astrologlar onu keşfettiler, nümeroloji uzmanları kehanet için takvimden şifreler çıkardılar, jeologlar dünyanın o zaman vadesinin dolacağını söylediler. Hükümet bilimcileri bile dünyayı 2012’de bekleyen devasa çaplı afeti inkâr edemiyorlar. Mayalarla başlayan bir kehanet artık mercek altına alınmış, tartışılmış, didik didik edilmiş ve incelenmiş bulunuyor. 2012 geldiğinde bileceğiz ki uyarıldık.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu