TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü, Sadece Adı Kaldı Elimizde: Kortejolar ve İstanbul’un Tam Kalbi’ni Gösteriyor

TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü’nün bu haftaki etkinliğinde IV. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali’nde ulusal ve uluslararası dalda gösterimi yapılan iki belgesel sunuluyor. 13 Nisan Çarşamba günü 18:30’da Raşel Meseri ile Nitsa Çukurel’in Sadece Adı Kaldı Elimizde: Kortejolar ve Nuray Demir ile Marius Ertelt’in İstanbul’un Tam Kalbi adlı filmler gösterilecek. Sadece Adı Kaldı Elimizde: Kortejolar, İzmir’de, bir avlu etrafında konuşlanmış birçok haneden oluşan bir mimari yapı ile tanımlanmış sosyal bir yaşantıyı ve bu dönemdeki kişileri kapsayan bir belgesel.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü, Sadece Adı Kaldı Elimizde: Kortejolar ve İstanbul’un Tam Kalbi’ni Gösteriyor yazısına devam et
  • 11’e 10 Kala Fransa ve Almanya’da Vizyonda

    Başrollerini Mithat Esmer ve Nejat İşler’in paylaştığı, yönetmenliğini Pelin Esmer’in yaptığı 11’e 10 Kala, Fransa ve Almanya’da vizyona giriyor. 14 Nisan’da Arizona Films’in dağıtımcılığıyla Fransız izleyicilerle buluşacak olan film, 28 Nisan’dan itibaren de Peripher Filmverleih dağıtımı ile Almanya’da vizyonda olacak. İstanbul Film Festivali’nde Jüri Özel ödülü, Adana Altın Koza’da En İyi Film ve En İyi Senaryo Ödüllerini kazanan 11’e 10 Kala, yurtiçi ve yurtdışında aldığı pek çok ödülün yanı sıra Pelin Esmer’e Abu Dhabi Ortadoğu Filmleri Festivali’nde En İyi Ortadoğu Yeni Yönetmen Ödülü’nü de kazandırdı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali, Altın Lale Uluslararası ve Ulusal Yarışma Jürileri Basın Toplantısı

    30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin Altın Lale Uluslararası ve Ulusal Yarışma Jürileri, 12 Nisan Salı günü saat 10:00’da Akbank Sanat’ta yapılacak bir toplantıyla basına tanıtılacak. Saat 10:00’da Fransız yönetmen Claire Denis’nin başkanlığını üstlendiği ve İtalyan oyuncu Anna Bonaiuto, Toronto Film Festivali Yöneticisi ve Yönetim Kurulu Başkanı Piers Handling, yazar Perihan Mağden, yapımcı Jim Stark, genç yönetmen Jacob Tierney ve 1983’te Sinema Günleri’nde çalışmaya başlayan ve İKSV’de görev yaptığı 24 yılın 17’si boyunca festival direktörlüğünü üstlenen Hülya Uçansu’dan oluşan Altın Lale Uluslararası Yarışma Jürisi basın mensupları ile biraraya gelecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    30. Uluslararası İstanbul Film Festivali, Altın Lale Uluslararası ve Ulusal Yarışma Jürileri Basın Toplantısı yazısına devam et
  • Tüm Dünya Belgeselcileri 1001’de Buluşacak

    Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB), 14 yıldır organize ettiği İstanbul Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali’ne katılacak filmleri belirlemek amacıyla yabancı ve Türk yönetmenlere davet göndermeye başladı. Bu yıl 29 Eylül – 03 Ekim 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan festivale katılmak isteyen yönetmenlerin 03 Haziran 2011 gününe kadar www.1001belgesel.net adresinden online başvuruda bulunmaları ve filmlerini Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB) ofisine göndermeleri gerekiyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Temps D’images Festivali’nde Anadolu’nun Kayıp Şarkıları Konseri

    garajistanbul, müziğin görsel sanatlar ile olan etkileşimine yer verdiği Temps D’images Festivali’nde önemli bir etkinliğe daha ev sahipliği yapıyor. Festival kapsamında Nezih Ünen’in yönetmenliğini yaptığı belgesel Anadolu’nun Kayıp Şarkıları önceki deneyimlerden farklı bir konsere dönüşüyor. Konuk sanatçıların da sürpriz katılımlarıyla Nezih Ünen Band, Anadolu’nun büyüleyici görselleri arasında bize olağanüstü bir konser deneyimi yaşatıyor. Konserin en önemli özelliği olağan koşulların dışına çıkıp farklı bir konsept yaratması, yer ve zaman algısını boyutlandırarak sahnede bir derinlik sağlaması.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Temps D’images Festivali’nde Anadolu’nun Kayıp Şarkıları Konseri yazısına devam et
  • Sabahattin Ali’nin Ayran Adlı Hikayesi Kar Beyaz’la Beyazperdeye Taşınıyor

    Katıldığı festivallerden ödüllerle dönen Kar Beyaz, Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Sabahattin Ali’nin Ayran adlı eserini sinemaya taşıyor. Selim Güneş’in, senaryolaştırdığı ve yönetmenliğini üstlendiği Kar Beyaz, küçük bir çocuğun yaşam mücadelesinden bir günlük kesitle ayrılıklar, hasretle bekleyişler, özlemler, pişmanlıklar ve her şeye rağmen insan yaşamında var olan umudu anlatıyor. Filmin başrollerinde Hakan Korkmaz, Sinem İslâmoğlu, Gürsan Piri Onurlu, Kaya Akkaya, Ziver Armağan Açıl, Ruhan Odabaş ve Sinan Koçal oynuyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sabahattin Ali’nin Ayran Adlı Hikayesi Kar Beyaz’la Beyazperdeye Taşınıyor yazısına devam et
  • 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde 11 Nisan Pazartesi

    30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde 11 Nisan Pazartesi günü, Atilla Cengiz’in yönettiği ve Rıza Akın’ın başrolünde oynadığı Oğul, 11:00’de Atlas Sineması’nda gösterilecek. Yönetmen Claire Denis, saat 11:00’de Fitaş Sineması’nda gösterilecek son filmi Beyaz İnsan’ın gösterimine katılacak. Film, adı belirsiz bir Afrika ülkesinde, kahve tarlalarına sahip Maria adında bir beyaz kadını izliyor. Başrolde usta oyuncu Isabelle Huppert yine büyülüyor. 1960’lar Çukurova’sında geçen, Hatice Yakar’ın ilk sinema filmi Öfkeli Çılgınlık Karamsar Çile, 13:30’da Beyoğlu Sineması’nda gösteriliyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde 11 Nisan Pazartesi yazısına devam et
  • Atilla Dorsay Kitaplarını İmzalıyor

    Duayen sinema yazarımız Atilla Dorsay, 13 Nisan Çarşamba günü saat 17:30 – 19:00 arasında Beyoğlu Mephisto Kitabevi’nde kitaplarını imzalıyor. 45 yıllık sinema yazarlığı hayatına 45 kitap sığdıran Atilla Dorsay bu yıl yayınladığı 7 kitap ile en üretken yılını yaşıyor. Sinemamızda Değişim Rüzgârları: Türk Sineması 2005 – 2010 adlı kitabı geçtiğimiz günlerde Remzi Kitabevi tarafından yayınlanan Dorsay’ın son yıllarda yayınladığı kitaplar arasında Sinema… ve Unutulmayanlar; Dorsay’ın Penceresinden: Kültür ve Sanat Dünyamızdan Portreler; Çağı Yaşamak Önyargıları Yıkmak; Hindistan Sıcağından Norveç Buzuluna; Ağız Tadıyla adlı kitapları var.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Atilla Dorsay Kitaplarını İmzalıyor yazısına devam et
  • Dağınıklar Kenti

    Yönetmen Uygar Asan’ın 4. uzun dijital çalışması Dağınıklar Kenti, 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali, Yeni Türk Sineması Bölümü dahilinde 12 Nisan Salı günü saat 13:30’da Beyoğlu Sineması’nda gösteriliyor.
    Uygar Asan’ın yeni minimal bağımsız çalışması Dağınıklar Kenti, sorular ve “oluş”lar üzerine bir ayrıntılar çalışması. Film, ait / aitsiz, yurt / yurtsuz, kök / köksüz olmayı ince bir şekilde sorgulamaya ve didiklemeye açıyor. Bu coğrafya sancıyla kıpırdanmakta, kendini ve yerini arayan çocuklar doğurmaktadır. Dağınıklar Kenti’nde ev(ler), anahtarlar, kaçaklık, kayıp anne, hopper, yeni sorulara açılıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • Köprüde Buluşmalar’da Türkiye ve Fransa Ortak Yapım ve Dağıtımları

    30. Uluslararası İstanbul Film Festivali bünyesinde düzenlenen Köprüde Buluşmalar’da 12 Nisan Salı günü Türkiye ve Fransa Ortak Yapım ve Dağıtımları başlıklı panelde Türkiye – Fransa ortak yapımlarında yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri, üç film üzerinden konuşulacak. Türkiye Eurimages temsilcisi Mehmet Demirhan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilecek panele konuşmacı olarak Eric Garandeau, Hüseyin Ülger, Zeynel Koç ve Julien Ezanno katılacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Diğer basın bültenleri ve yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Köprüde Buluşmalar’da Türkiye ve Fransa Ortak Yapım ve Dağıtımları yazısına devam et
  • Sinema ve NY, Lumet’siz kaldı

    Film Festivali’nin heyecanına kapılıp savrulduk ama Sidney Lumet’yi kaybettiğimizi elbette unutmadık. Nereden baksanız, dört yıl öncesine kadar film çekiyordu. Philip Seymour Hoffman ile Ethan Hawke’un oynadıkları “Before the Devil Knows You’re Dead”, 2007 yapımı. Televizyon filmleriyle dizilerini ve kısa filmi de ihmal etmemiştir. Ama modern dünya onu hiç heyecanlandırmıyordu. Son filmini çektiği sıralarda, “Twelve Angry Man / On İki Öfkeli Adam”ı yaptığından bu yana işlerin kötüye gittiğini söylüyordu.

    Lumet’nin ilk sinema filmi olan bu klâsikte (o zamanlar Melek Sineması adını taşıyan ‘kapalı Emek’te izlemiştim herhalde), oniki kişilik jüriden onbir kişi zanlıyı suçlu bulur. Bir tanesi ise, onları yanıldıklarına, delillerin yeterli olmadığına inandırmaya çalışır. Sonunda bunu becerir de. Lumet, şimdi çekse filmin hiç de böyle iyimser olmayacağı görüşünde. “İlginç, değil mi? Öylesine umut dolu bir filmmiş ki. Dünyanın bugünkü haline bakarsak, umutludan çok saf demek gerekir. Yani bugün onbir kişi, sırf bir kişi karşı diye vakit harcamaz. O sıralar zaten ülkenin kendisi daha saftı. Aynı şekilde berbat davranıyorlardı ama, hiç değilse bazı şeyler dile getirilmiyordu.” Lumet’ye göre bugün, insanlar televizyon yüzünden kendilerini daha yalnız, daha tecrit edilmiş hissediyor. “Başkalarına nasıl davranacaklarını bilmiyorlar, çünkü insan görmüyorlar. Hepimiz oturmuş gündüz gece kahrolası bir kutuyu seyrediyoruz.”

    Oysa kendisi de yönetmen olarak o kutuyu erken tanımış, son dönemlerine kadar da ihmâl etmemişti. Televizyonda yönetmenlik yapmaya 1950 yılında başladı. CBS’in en önemli yönetmenlerinden biriydi. İkisi de uzun soluklu olan “Danger / Tehlike” ile “You Are There / Oradasın” (1953) dizilerini yönetmişti. 1955’te de tiyatro yönetmeni olarak ilk oyununu sahneledi. Ama tiyatroyla ilk tanışıklığı aktör olarak, daha eskiye uzanır. Oyunculuğu ise, çok daha eskilere.

    İkisi de Eskenazi Tyatrosu’nun saygın oyuncuları olan Baruch Lumet ile Eugenia Wermus’un oğlu olarak 1924’te Philadelphia’da doğan Sidney Lumet de onların izinden gitti. New York’taki Eskenazi Sanat Tiyatrosu’nda sahneye çıktığında dört yaşındaydı. 1930’lu yıllarda Broadway’de birçok oyunda oynadı. Sidney Kingsley’in, New York’un yoksul mahallelerindeki hayattan vinyetler sunan ve sonra da beyazperdeye uyarlanan oyunu “Dead End”de de rol aldı. Yani o meşhur ‘çıkmaz sokak çocukları’ndan biri de oydu. Bir filmde oynamasının ardından, 1947’de aralarında Yul Brynner ve Eli Wallach’ın da bulunduğu bir grup oyuncuyla Broadway dışı bir grup kurdular. Bu grup, Lee Strasberg’in Actor’s Studio’da uyguladığı yöntemlerden şikâyetçi olup ayrılan oyunculardan oluşuyordu. Lumet sık sık, oyunculuğun çok acı veren bir şey olduğunu söylerdi.

    Ne var ki, bu grubu kurduktan on yıl sonra tümüyle bir jüri odasında geçen On İki Öfkeli Adam ile adım attığı sinema onun gerçek yuvası oldu. Daha ilk filminde Berlin’de Altın Ayı kazanıp üç dalda (Film, Yönetmen, Senaryo Uyarlaması) Oscar’a aday olan kaç yönetmen var? O filmden sonra da sinema dünyasının önde gelen yönetmenlerinden biri olmayı sürdürdü. Belki istikrarlı değil ama, daima tahlilci, deşici bir sinemacı oldu. Güldürdüğü zaman bile iğnelemekten, hatta cepheden saldırmaktan geri kalmazdı. Adaletle, hukuk dünyasıyla çok ilgiliydi, başından beri bu tür filmler yapmaktan vazgeçmedi. Sol eğilimliydi, filmlerinde de toplumsal bir anlamı olan konuları ele almayı tercih ederdi ama ille de siyasi film yapmak gibi bir arzusu yoktu.

    Bir de, filmlerinin çoğunu New York’ta çekmiştir. Bu konuda adının Woody Allen ve Martin Scorcese ile aynı solukta anılması gerekir. Sidney Lumet, Jean-Luc Godard ile birlikte, New York Film Eleştirmenlerinin 76 yıllık tarihinde Yaşam Boyu Başarı ödülü verilen iki yönetmenden biridir. Godard’ın, modern sinemanın en büyük ustalarından biri olduğu inkâr edilemez. Lumet ise onları, sokakla ilişkisini kesmemiş sinemanın havarisi olması, gerçekçiliğin meşalesini taşımasının yanısıra, yarım yüzyıl boyunca New York şehrinin ‘vakanüvis’i oluşuyla da etkilemişti. Evet, gerçi Boston, Chicago, Toronto, Londra, Paris, Texas, New Mexico ve Louisiana’da filmler çekmişti ama (Hollywood’da asla) esas olarak doğup büyüdüğü, yaşlandığı şehrin acı gerçeklerini araştırmıştı: “12 Öfkeli Adam”dan başlayarak “The Pawnbroker / Tefeci”, “Serpico”, “Dog Day Afternoon / Köpeklerin Günü”, “Network / Şebeke”, “Prince of the City / Şehrin Prensi” ve yukarıda bahsi geçen “Before the Devil Knows You’re Dead”, bu filmlerden sadece birkaçıdır.

    Filmlerindeki karakterler kadar hırslı ve atak olan, neyi istediğini bilen Lumet, 1957’deki ilk Filmi “12 Öfkeli Adam”dan 2007 yapımı “Before the Devil Knows You’re Dead”e kadar 43 uzun metrajlı sinema filmi çekti. Dört kez En İyi Yönetmen dalında Oscar adayı oldu, 2005’te Onursal bir Akademi ödülü aldı. Sonunda hikâyeleri bitti, hatta belki o engin yaratıcılığı da tükenmiştir. New York filmlerinin yanısıra tiyatro uyarlamalarıyla, Eugene O’Neill’in “Long Day’s Journey into Night”ı ve Çehov’un “Seagull / Martı”sı ile de hatırlanacak. Bir de, Agatha Christie uyarlaması, sırf birlikte olmanın keyfi için üç kuruşa oynayan starlarla dolu “Murder on the Orient Express / Şark Ekspresinde Cinayet”iyle. İyi oyuncularla çalıştı demiştik. Mevcut en iyi yazarlarla çalışmak da başka bir sırrıydı. Hepsi birbirine bağlandı, o yazarlar, kendisi de aktörlükten gelme Lumet’nin oyuncularına fırsat verdi. Filmografisi onun hayatını doğruluyor.

    (17 Nisan 2011)

    Sevin Okyay

    Sinetopya Grubu, Cezayir Savaşı’nı Gösteriyor

    Sinetopya Grubu, “Konur Sokak, No: 63/6, Ankara” adresindeki Sudem Cafe & Pub’da, 14 Nisan 2011 Perşembe günü saat 18:45’de Gillo Pontecorvo’nun Cezayir Savaşı (La Battaglia Di Algeri) adlı filminin gösteriminin ardından Sekans Sinema Grubu’ndan Gökhan Erkılıç tarafından bir sunum gerçekleştirilecek.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sinetopya Grubu, Cezayir Savaşı’nı Gösteriyor yazısına devam et
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu