Kartal

Kevin MacDonald’ın yönettiği ve Channing Tatum, Jamie Bell, Donald Sutherland ile Mark Strong’un oynadığı Kartal (The Eagle), 24 Haziran 2011′de Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Kartal (The Eagle), Rosemary Sutcliff’in klâsik hikâyesi The Eagle of the Ninth’dan Jeremy Brock tarafından beyazperdeye uyarlandı. 2. yüzyıl Britanya’sında, köle ve efendi konumundaki iki adam, sadakat ve ihanet, dostluk ve nefret, kahramanlık ve madrabazlığın sınırlarında gezinecekleri tehlikeli bir görevi gerçekleştirmek üzere bilinen dünyanın ötesinde heyecanlı ve destansı bir maceraya atılırlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Erden Yazıyor
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kartal yazısına devam et
  • Filmlerimizin “İsim”lerinde Yer Alan “Kadın” Tasvir ve İsimleri Üzerine Bir Ön Çalışma

    Film isimlerinde yer alan kadın ve erkek tasvir ve isimleri ile ilgili bu derlememizde, film isimlerinin yanında (parantez içinde) o filmi çeken yönetmenin adını verdik, aynı ismin birden fazla kullanılması halinde / ayrımı ile diğer yönetmenlerde belirtildi, iki yönetmen adı arasında – işareti varsa o filmde şu veya bu şekilde birlikte çalışmış oldukları anlaşılmalıdır. Film isminde yer alan tasvir ve isimleri koyu harflerle yazarken aldıkları ekleri normal harflerle kelime ile ilişkilendirdik. Tasvirler kadın ve erkek (adam) gibi genel kavramlardan başlayarak, film isimlerinde rastlanan tasvir ve isimlerin taranması ile listeye alınmıştır, fakat bu listede alfabetik bir sıralama yoktur, bu inceleyici için zorluk doğurabilecek bir kusurdur. İsimlerde geçen birden fazla tavsir ve isime ayrı ayrı listede yer vermeye çalışılmıştır.

    Kadın Tasvirleri / İsimleri

    Öncelikle neden (?) tasvir… Osmanlıca – Türkçe Sözlük’te tasvir, “suret’ten, resmini yapma, resmini yapar gibi anlatma, resim” olarak açıklanıyor. Sinema da bir yerde hareketli resimler, fotoğraflar… bunlara da film diyoruz. Her filmin de bir ismi oluyor; bu isimlerde “kadın”a atıfta bulunan çeşitli kelimeler bulunmakta, bunlar birçok kez kullanıldığı gibi zaman olur bir kez kullanılır, bunun yanında film isimlerinde kullanılan “kadın isimleri” de var. Araştırmalar çoğunlukla kadın düzeyinde yapılıyor ama unutmamak gerekir ki bir de erkek tasvirleri, erkek isimleri var. Bizde çoğunluğa uyarak “kadından” başladık ama araştırmayı “erkekler” üzerine de yönlendireceğiz. Dediğim gibi önce kadın tasvirleri…

    Kadın: “kadın” tasviri, filmlerin isimlerinde birinci kelime olarak yer aldığı gibi ikinci (v.d.) kelime olarak da yer alabilir. Kadın Asla Unutmaz (Tengiz / Aksoy), Kadın Avcıları (Demirağ), Kadın Berberi (İnanoğlu), Kadın Bir Defa Sever (Elmas), Kadın Değil Baş Belâsı (diğer adı ile -yine bir kadın tasviri ile- Hapishane Gelini) (Erakalın), Kadın Dul Kalınca (Efekan), Kadın Düşmanı (Engin), Kadın Hamlet (İntikam Meleği) (Erksan), Kadın İntikamı (Engin), Kadın İsterse (Saydam / Eşici), Kadın Okşanmak İster (Kazankaya), Kadın Paylaşılmaz (Engin), Kadın Severse (A. Yılmaz / Erakalın), Kadın ve Tabanca (Gülyüz), Kadın Yapar (Ökten), Kadınca (Gürsu), Kadınım (Ün), Kadının Adı Yok (A. Yılmaz), Kadının Dünyası (Temizer), Kadının Fendi (Aslan Bacanak) (Erçin), Kadınlar (Engin), Kadınlar Dövülmez (Alpaslan), Kadınlar Hamamı (Erakalın), Kadınlar Hayır Derse (Dinler), Kadınlar Hep Aynıdır (Saydam), Kadınlar Koğuşu (Erakalın), Kadınlara Dayanamam (Kete)…
    Devam edersek: Acıların Kadını (Erakalın), Affetmeyen Kadın (Seden), Ağa Düşen Kadın (N. Özer / Uçanoğlu), Ağlayan Kadın (Seden – Evin), Ah Bu Kadınlar (İnci / Erakalın), Aile Kadını (Tibet), Asılacak Kadın (Eşici / Kafadar / Sabuncu), Aşk Kadını (Temizer), Ateş Gibi Kadın (Gülyüz), Ateşli Kadınlar Çetesi (C. Okçugil), Bar Kadını (diğer adı ile -tabii kadın tasviri- Üvey Ana) (Nuyan), Beklenen Kadın (Yurter), Ben Bir Sokak Kadınıyım (Eğilmez), Beni Kadınlara Sor (Özonuk / Temizer), Beyza’nın Kadınları (Altıoklar), Bir Gün O da Kadın Olacak (Servidal), Bir Kadın (Efekan), Bir Kadın Bir Hayat (Tuna), Bir Kadın Düşmanı (Karakaş), Bir Kadın Kayboldu (Önal), Bir Kadın Tuzağı (Muhtar / Oraloğlu / Gök), Bir Kadın Uğruna (Akpolat), Bir Kadın Yüzü (İlhan), Bir Kadın Yüzünden (Gülgen), Bir Kadının Anatomisi (Özkan), Bu Kadın Benimdir (Zavallı Necdet) (Bengü), Canavar Kadın (Günal), Cilalı İbo Kadın Avcısı (Dinler), Çamurdaki Kadın (Yurter), Çıldıran Kadın (Gelenbevi), Damgalı Kadın (Aksoy), Denizden Gelen Kadın (Uçanoğlu / Gültekin), Dul Bir Kadın (A. Yılmaz), Dünyanın En Güzel Kadını (Saydam), Ekmekçi Kadın (Davutoğlu / Dinler), Elmacı Kadın (Tuna), Esrarlı Kadın (Akıncı), Felaket Kadını (Cantürk), Gazi Kadın (Seden), Gece Yaşayan Kadın (Yurter), Gecelerin Kadını (Erakalın / Seden), Günah Kadını (Gürses / Gürses), Günahını Ödeyen Kadın (Figenli), Günahkâr Kadın (Erakalın / Erakalın), Günahsız Kadın (Beddua) (İnanç), Güzel Kadınlar Çetesi (Özonuk), Haremde Dört Kadın (Refiğ), Hayat Kadını (Elmas), Hayat Kadınları (Erakalın), Hayatımı Mahveden Kadın (Kenç / Hançer), Hayatımın Kadını (Erakalın / Yücel), Herhangi Bir Kadın (Gören), Hırçın Kadın (Erakalın), İki Kadın Özkan), İki Kocalı Kadın (Erakalın), İki Vatanlı Kadın (Yalınkılıç), İntikam Kadını (Yurter), İşte Kadın (S. Utku / Gök), Kafesteki Kadın (Düz), Kamçılı Kadın (İnanç), Kamelyalı Kadın (Sırmalı), Kaplan Kadın Dehşet Adasında (Arıkan), Karanfilli Kadın (Pesen), Kıskanç Kadın (Ergün), Kiralık Kadın (Erakalın), Kukuriku: Kadın Krallığı (Ok), Nankör Kadın (Kirli Dudaklar) (Özakbaş), Lekeli Kadın (Erakalın / Erakalın) (ikinci çevrim -bir başka kadın tasviri adı ile- Kızım) (Erakalın), Macera Kadını (Alyanak), Mağrur Kadın (Bolan / Pesen ) Meçhul Kadın (Akad / Sağıroğlu / Polam), O Kadın (Davutoğlu / Refiğ / Bozkurt ), O Kadınlar (Göreç), O Kadınlardan Biri (Akarar / Erakalın ), On Kadın (Gören), On Kadına Bir Erkek (Atadeniz), On Korkusuz Kadın (Başaran), Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi (Erksan – Evin), Ölmüş Bir Kadının Mektupları (Erakalın), Ölümsüz Kadın (Dinler), Öyle Bir Kadın ki (Yurter / Turgut), Para Kadın ve Silah (Atadeniz), Paylaşılmayan Kadın (Figenli), Pembe Kadın (A. Yılmaz), Sahildeki Kadın (Arakon), Sapık Kadın (Elmas), Satılık Kadın (Gülyüz), Seven Kadın Unutmaz (Seden), Siyahlı Kadın (S. Duru), Sokak Kadını (İnanç), Sokaktan Gelen Kadın (Alyanak / Aksoy), Suçumuz Kadın Olmak (Uçanoğlu), Süper Adam Kadınlar Arasında (Yörüklü), Süper Kadın Dehşet Saçıyor (Kete), Şahane Kadın (Pesen), Şehirde İki Kadın (Akarsu), Tapılacak Kadın (Saydam / Gürsu), Tehlikeli Kadın (Polam), Tehlikeli Kadınlar (Yurter), Toplumun Kadını (Zorlu), Uçuruma Giden Kadın (Balkır), Uçurumdaki Kadın (Arakon / Erakalın), Unutamadığım Kadın (Erakalın), Unutulan Kadın (A. Yılmaz), Vur Hançeri Kadınım (Önal), Yakılacak Kadın (Seden), Yalnız Kadın (S. Utku), Yaratılan Kadın (Gülyüz), Yılan Kadın (Ergün), Yılın Kadını (Erakalın), Yılın Kadını Değil (Erksan / “İki Günahsız Kız” (Pesen) filminin öykülerinden biri)… Hepsi “kadın” kelimesi ama “isim” içinde farklı kostümler giyebiliyorlar.
    Abla: Ablam (Erakalın), Bitirimsin Hanım Abla (Hançer), Fahriye Abla (Turgul)
    Ana: Ana (Akad), Ana Bizi Eversene (Gürses), Ana Gibi Yar Olmaz (Evin / Erakalın), Ana Hakkı Ödenmez (Seden), Ana Hasreti (Ün / Evin), Dertli Ana, Ana Kalbi (Gülyüz), Ana Kucağı (Akad / Uçanoğlu), Ana Kurban Can Kurban (Tuna), Ana Mezarı (Utku), Ana Ocağı (Seden), Ana Yüreği (Karamanbey / Yalınkılıç), Anadan Ayrı (Uçanoğlu), Analar Ölmez (Göreç / Elmas), Anaların Günahı (Saner), Anası Gibi (Arslan), Anası Yiğit Doğurmuş (Kurthan), Anasına Bak Kızını Al (Yurter), Anasının Kızı (Uçanoğlu), Anasının Kuzusu (Erakalın), Ağlarsa Anam Ağlar (Akbaşlı), Asker Anası (Tengiz), Ben Anayım (Ezici), Bir Ana Bir Kız (Seden), Bir Ana Bir Oğul (Uçanoğlu), Dertli Ana (Ana Hasreti) (Evin), Fedakâr Ana (Havaeri), Gülsüm Ana (Ün), Söyleyin Anama Ağlamasın (Peyda / Figenli / İnanç), Toprak Ana (Ün), Üvey Ana (Nuyan / Erakalın)
    Anne: Anne: Çok Gördü Felek (Akıncı), Anne ya da Leyla (Uçakan), Anneler ve Kızları (Akad), Annem (Gürsu), Annemi Arıyorum (Kenç), Annemin Gözyaşları (Akıncı), Ayşecik Canım Annem (Gülyüz), Bana Annemi Anlat (Seden), Beni Anneme Götür (Kan), Bir Annenin Gözyaşları (Gültekin), Bütün Anneler Melektir (Aksoy), Gülşah Küçük Anne (Elmas), Kırk Küçük Anne (Ün), Kiralık Anne (Hoşsöyler), Korkuyorum Anne (İnsan Nedir ki) (Erdem), Öp Annenin Elini (Ün)
    Büyükanne: Teşekkür Ederim Büyükanne (Seden)
    Kaynana: Kaynanam Kudurdu (Gültekin), Kaynanalar (Ökten)
    Dişi: Dişi Akrep (Kete), Dişi Canavar (Burçkin), Dişi Düşman (Saydam), Dişi Eşkiya (Elmas), Dişi Hedef (Davutoğlu – Dinler – Evin), Dişi Kartal (Uçanoğlu), Dişi Killing (Gülyüz), Dişi Köpek (Figenli), Dişi Kurt (Akad), Dişi Melek (Uçanoğlu), Dişi Örümcek (S. Duru), Dişi Tarzan (Arıkan), Dişi Yılan (Elmas), Asyalı Dişi Cengaver (Arıkan), Erkek ve Dişi (Refiğ), Zorro Dişi Fantomaya Karşı (Kete)
    Bakire: Çılgın Bakire (Havaeri), Çılgın Bakireler (Doğan / Yurter )
    Bayan: Bayan Bacak Tabanca Bıçak (Arıkan), Sayın Bayan (Dinler), Sevgili Bayan (Tokatlı)
    Bacak: Bayan Bacak Tabanca Bıçak (Arıkan), On Güzel Bacak (Gülyüz)
    Dilber: Dilber Dudağı (Yurter), Dilberler Yuvası (Alyanak), Ateşli Dilber (Erakalın), Çılgın Dilber (Düz), Kaldırım Dilberi (S. Utku), Kara Dilber (Yalınkılıç), Kenarın Dilberi (Seden), Romalı Dilber (Uçanoğlu)
    Bebek: Bebek (Elmas), Bebek Gibi Maşallah (Dinler), Aşk Bebe(ğ) i (Akakar), Bir Kırık Bebek (Akman), El Bebek Gül Bebek (İnanç), Katran Bebek (Kosova), Nenni Bebek (T. Tibet)
    Avrat: Alman Avrat’ın Bacısı (Avaz), At Avrat Silah (Kazankaya), Almanya Avrat 40 Bin Mark (Avaz), Bana Beş Avrat Yetmez (İnanç), Gramafon Avrat (Kurçenli)
    Bacı: Bacım (Olgaç), Ağa Bacı (Evin), Alman Avrat’ın Bacısı (Avaz), Fatma Bacı (Refiğ), Salak Bacılar (Gülyüz)
    Baldız: Baldız (Gürsu)
    Yenge: Yengem (Kardeş Uğruna) (Ayanoğlu), Çılgın Yenge (Gültekin / Güçlü), Yengen (Erakalın)
    Kuma: Kuma (A.Yılmaz)
    Bal: Arım, Balım, Peteğim (Arslan),
    Kedi: Vahşi Kedi (Tema), Çizmeli Kedi (Uskan), Yağmur Altındaki Kedi (Uçanoğlu)
    Çiçek: Baharda Solan Çiçek (Utku), Bir Çiçek Üç Böcek (Doğan / Uçanoğlu), Gülüm, Dalım, Çiçe(ğ) im (Seden), Kaldırım Çiçe(ğ) i (Gelenbevi / Ergün), Küskün Çiçek (Arkın), Nilüfer: Orman Çiçe(ğ) i (Saner), Vahşi Çiçek (Akad), Zehirli Çiçek (Dinler / Pekmezoğlu / Dinler / Polam), Bozkırda Bir Çiçek (Karcı)
    Gelin: Gelin (Akad), Gelin Ayşem (Doğan / Gültekin), Gelin Kız (Elmas), Gelin Oy (Yalınkılıç), Gelinin Muradı (A. Yılmaz / Kan), Gelinin Ödü Patladı (Gültekin), Gelinlik Kızlar (A. Yılmaz), Ağlayan Gelin (Elmas), Allı Gelin (Gürses), Alman Gelin (Akıncı), Ayşem Kınalı Gelin (Tomaç), Beş Fındıkçı Gelin (Saner), Bir Gecelik Gelin (A. Yılmaz), Bir Gelin Gitti (Durukan), Cüppeli Gelin (Gültekin), Dertli Gelin (Şirvan) (Gürses ), Dört Gelin Dört Damat (Pekmezoğlu), Duvaksız Gelin (Körner / Kaner), Eğreti Gelin (A. Yılmaz), Fındıkçı Gelin (Erçin), Gelinliksiz Gelin (Temizer), İnatçı Gelin (Gültekin), Kozalı Gelin Başaran), Köprüden Geçti Gelin (Figenli), Köye Giden Gelin (Erakalın), Mahalleye Gelen Gelin (Seden), Mısır’dan Gelen Gelin (Seden), Rus Gelin (Alasya), Satılık Gelin (Evin), Sevdalı Gelin (Gültekin / Gültekin), Sultan Gelin (Refiğ), Şaşkın Gelin (Gültekin), Talihsiz Gelin (N. Özer), Toprağın Gelini (Eşici / Güney “Seyit Han”), Üç Çapkın Gelin (Doğan), Üç Gelin Altı Damat (Gültekin), Üç Kardeşe Bir Gelin (Dinler), Vahşi Gelin (Saydam / Seden), Yaslı Gelin (Elmas), Gelin Çiçeği (Saydam), Gelin Kayası (Y. Yılmaz)
    Güzel: Güzeller Kumsalı (İnci), Güzeller Resmigeçiti (Dinler), Balıkçı Güzeli (Bin İkinci Gece) (Gelenbevi), Basmacı Güzeli (Sedat), Beyoğlu Güzeli (Bengü – Laskos / Eğilmez), Çamaşırcı Güzeli (Saner), Çingene Güzeli (Pekmezoğlu), Pamukçu Güzeli Halime (Gürses), Kahveci Güzeli (Ertuğrul / Arslan), Kıyma Bana Güzelim (Dinler), Köyün Beş Güzeli (Özonuk), Köyün Güzeli (Tomaç / Servidal), Pamukçu Güzeli (Gürses), Vahşi ve Güzel (Gök), Yavaş Gel Güzelim (Ün), Yayla Güzeli (Gürses), Yayla Güzeli Gül Ayşe (Gürses)
    Hanım: Hanım (Refiğ), Bitirimsin Hanım Abla (Hançer), Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri (Tözüm), Dilâ Hanım (Aksoy), Hostes Hanım (Uludağ), Küçük Hanım Avrupa’da (Saydam), Küçük Hanım’ın Kısmeti (Saydam), Küçük Hanımın Şoförü (Saydam / Başaran)
    Hanımefendi: Küçük Hanımefendi (Saydam / Eğilmez)
    Kız: Kız Kolunda Damga Var (Refiğ), Kızı da Anası Gibi (Figenli), Kızım (Erakalın / Gürsu), Kızım Ayşe (Çakmaklı), Kızım Duymasın (Evin), Kızım Sana Emanet (Pelit), Kızım ve Ben (Aksoy / Refiğ), Kızımın Başına Gelenler (Pesen), Kızımın Kanı (Refiğ), Kızımla Beraber Ağladık (Alyanak), Kızın Adı Fatma (Olgaç), Kızın Var mı Derdin Var (Refiğ), Kızını Dövmeyen Dizini Döver (Gürsu), Kızlar Büyüdü (Alyanak), Kızlar Sınıfı (Efekan), Kızlar Sınıfı Tatilde (Güçlü), Kızlar Sınıfı Yarışıyor (Elmas), Adalı Kız (Pekmezoğlu), Alev Gibi Kız (Kazankaya), Almanya’da Bir Türk Kızı (Pekmezoğlu), Anadolu Kızı (Cantürk), Anasına Bak Kızını Al (Yurter), Anasının Kızı (Uçanoğlu), Anneler ve Kızları (Akad), Avare Kız (Erakalın), Aysel: Bataklı Damın Kızı (Ertuğrul – Davutoğlu), Babanın Kızları (Gülyüz), Bal Kız (Şenlik Var) (Saydam), Balıkçı Kız (Gürsu), Balıkçının Kızı Gülnaz (Gürses), Balıkçının Kızları (Yurter), Bar Kızı (Otyam / İnanoğlu), Bataktaki Kız (Özonuk), Berduş Kız (Gültekin), Beş Şeker Kız (Seden), Bir Ana Bir Kız (Seden), Bir Genç Kızın Romanı (Önal), Bir Hizmetçi Kızın Hatıra Defteri (Saydam), Bir Kız Böyle Düştü (Karamanbey), Bir Kız Kaçınca (Durukan), Bizim Kız (İnanoğlu), Bomba Gibi Kız (Aksoy), Cam(n)baz Kızın Aşkı (İnanoğlu), İki Günahsız Kız (Erksan “Yılın Kadını Değil” + Pesen “İki Günahsız Kız“), Cevriye’nin Kızları (Gürsu), Cici Kız (Saydam / Düz), Cici Kızlar (Gülyüz), Cilalı İbo Kızlar Pansiyonunda (Ergün), Cilveli Kız (İnanoğlu), Çalsın Sazlar Oynasın Kızlar (Oyna, Kızım Oyna) (Akad), Çapkın Kız (Ün), Çapkın Kızlar (Gürsu), Çiçekçi Kız (Saydam), Çoban Kızı (Ün), Çölde Bir İstanbul Kızı (Kenç), Çömlekçinin Kızı (Kan), Dağları Bekleyen Kız (A. Yılmaz / S. Duru), Dağların Kızı Ruhsar (Tomaç), Deli Kız (N. Okçugil), Deniz Kızı (Gelenbevi / Çetinkaya), Denizden Gelen Kız (Gören), Düşen Kızlar (Gürses), El Kızı (Saydam), Evde Kalmış Kızlar (U. Duru), Fakir Bir Kız Sevdim (Gültekin), Fakir Kızı Leyla (Aksoy), Fakir Kızın Kısmeti (Karamanbey / Evin), Fakir Kızın Romanı (Gülyüz), Gazeteci Kız (Gülgen), Gelin Kız (Elmas), Gelinlik Kızlar (A. Yılmaz), Genç Kızlar (Pesen), Genç Kızlar Pansiyonu (Engin), Genç Kızların Sevgilisi (Gülyüz), Güllü Kız (Alpaslan), Günah Kızları (İnci), Halıcı Kız (Ertuğrul), Halime’nin Kızları (İnanç), Hancının Kızı (Ergün), Hırçın Kız (Jöntürk), Hırsız Kız (İnanoğlu), İçli Kız Funda (Karamanbey), İki Genç Kız (Ataman), İki Günahsız Kız (Pesen) (Erksan’ın “Yılın Kadını Değil” ile birlikte), İslamın Kahraman Kızı (Arıkan), İstanbul’un Kızları (Refiğ), İşportacı Kız (İnanoğlu), Kahpenin Kızı (Kıpçak), Kapıcının Kızı (Akıncı / Erakalın), Kara Çadırın Kızı (Elmas), Karaoğlan Şeyhin Kızı (Yalaz), Karateci Kız (Aksoy), Kaatilin Kızı (Davutoğlu), Kayıp Kızlar (Elmas), Keloğlan ve Can Kız (Erksan), Kenarın Kızları (Servidal), Kirvenin Kızı (Yalınkılıç), Kolejli Kızın Aşkı (İnanoğlu), Köyde Bir Kız Sevdim (İnanoğlu), Kupa Kızı (Sabuncu), Kurt Kız Aybike (Aslan), Liseli Kızlar (Elmas), Meyhanecinin Kızı (Akad), Milyonerin Kızı (İnanoğlu), Mini Etekli Kızlar (Akıncı), NewYork’lu Kız (Seden), Oniki Çılgın Kız (Eşici), Oyuncu Kız (Özgürel), Öksüz Kız (Aksoy), Ömre Bedel Kız (Eğilmez), Paşa Kızı (İnanoğlu), Patronun Kızları (Temizer), Piyangocu Kız (Gültekin), Reisin Kızı (Gülyüz), Sarı Kız (Kız Evliya) (Akıncı), Satılık Kızlar (Doğan), Sokak Kızı (Seden / Erakalın), Sokaklardan Bir Kız (Saydam), Söyleyin Genç Kızlara (Kazankaya), Sözde Kızlar (Ertuğrul / Saydam / Elmas), Sürtüğün Kızı (Eğilmez), Şarkıcı Kız (N. Duru), Şeker Gibi Kızlar (Arslan), Şekerpare Kız (A. Yılmaz), Şeytan Kız (Palay), Şoför Nebahat ve Kızı (S. Duru), Şoförün Kızı (Erakalın), Şu Kızların Elinden (Hekimoğlu), Taşra Kızı (Elmas), Taşralı Kız (Alyanak / Erakalın), Tavşan Kızlar (Pekmezoğlu), Tele Kızlar (Seden), Tütüncü Kızı Emine (Gürses / Gürses), Uçan Kız (Evin), Üç Balıkçı Kız (Akovalıgil), Üç Kızın Hikayesi (Elmas), Üç Sevdalı Kız (Gültekin), Üzümcü Kızın Kaderi (Kan), Vahşi Bir Kız Sevdim (Akad / Saydam), Vahşi Kız (Gürses), Vuruldum Bir Kıza (Ün), Yaban Kız (Alyanak), Yayla Kızı (Göreç), Yayla Kızı Yıldız (Evin), Yosmanın Kızı (Hançer), Yüzbaşının Kızı (Gülyüz), Zavallı Kız (Akbaşlı), Mommo: Kız Kardeşim (Taşdiken)
    Karı: Karılar Koğuşu (Refiğ), Karım Beni Aldatırsa (Ertuğrul / Gülyüz), Karımın Sevgilisi (Havaeri), Alamancının Karısı (Elmas), Aman Karım Duymasın (Dinler), Kocamın Karısı (Göreç), Naylon Karı (Ü. Utku), O Benim Karımdı (Ezici), Şoförün Karısı (Doğan)
    Nişanlı: Kocamın Nişanlısı (Demirağ)

    Aşağıdaki bölüm yeni eklenmiştir:

    Abbase Sultan: Abbase Sultan (Demirağ)
    Adile: Adile Teyze (Akakar)
    Afife Jale: Afife Jale (Kaygun)
    Afrodit: Afrodit (Jöntürk – Gülyüz)
    Ahlâksız: Ahlâksız (Eşici)
    Ahu Gözlüm: Ahu Gözlüm (Gürsu)
    Al Dudaklı: Al Dudaklım (N. Özer)
    Aliye: Aliye (Akarsu)
    Anjelik: Anjelik Osmanlı Saraylarında (Erakalın), Anjelik ve Deli İbrahim (Doğan)
    Arzu: Arzu (Gürsu), Arzu ile Kamber (Akad / Bozkuş)
    Asiye: Asiye Nasıl Kurtulur (Saydam / A. Yılmaz )
    Aslı: Kerem ile Aslı (Körner / Elmas)
    Assolist: Assolist (Erakalın)
    Aybike: Kurt Kız Aybike (Aslan)
    Ayça: Hemşire Ayça (Uğurlu / U. Duru )
    Aysel: Aysel: Bataklı Damın Kızı (Ertuğrul / Davutoğlu )
    Ayşe: Ayşe’nin Çilesi (Ün), Ayşe’nin Duası (Bengü), Ayşem (Saydam / Tatlıses), Ayşem Kınalı Gelin (Tomaç), Gelin Ayşem (Doğan / Gültekin), Gül Ayşe (Gürses / Palay), Kızım Ayşe (Çakmaklı), Öksüz Ayşe (Evin), Ve Recep Ve Zehra Ve Ayşe (Kurçenli), Yayla Güzeli Gül Ayşe (Gürses)
    Ayşecik: Ayşecik (Ün), Ayşecik Ateş Parçası (Saner), Ayşecik Bahar Çiçeği (Gülyüz), Ayşecik Boş Beşik (Saner), Ayşecik Canım Annem (Gülyüz), Ayşecik Canımın İçi (Saner), Ayşecik Cimcime Hanım (Saner), Ayşecik Çıtı Pıtı Kız (Saner), Ayşecik Fakir Prenses (Göreç), Ayşecik Sana Tapıyorum (Gülyüz), Ayşecik Şeytan Çekici (A. Yılmaz), Ayşecik ve Yedi Cüceler Rüyalar Ülkesinde (Başaran), Ayşecik Yavru Melek (Seden), Ayşecik Yuvanın Bekçileri (Gülyüz), Ayşecikle Ömercik (Aksoy)
    Ayşegül: Ayşegül (Pesen)
    Azize: Azize (Kan), Lâleli’de Bir Azize (Sabancı)
    Bakire: Bakireler Çiftliği (Uçanoğlu), Azgın Bakireler (Servidal), Üç Yaman Bakire (Pekmezoğlu)
    Bal Badem: Bal Badem (İnanç)
    Bal Peteği: Bal Peteği (Temizer)
    Bedia: Bedia (Kan)
    Belma: Trafik Belma (Gültekin)
    Beyza: Beyza’nın Kadınları (Altıoklar)
    Binnaz: Binnaz (A. Fehim / Yener ),
    Bir İçim Su: Bir İçim Su (Aksoy / Uçanoğlu)
    Bir Tane: Bir Tanem (Gültekin / Ün )
    Bomba: Bomba Gibi Kız (Aksoy), Esmer Bomba (Yurter), Kara Bomba (Akıncı)
    Büşra: Büşra (Çağlar)
    Cadı: Tatlı Cadı (Kayhan), Tatlı Cadının Maceraları (Göreç), Minik Cadı (Saydam)
    Canım: Gitme Canımın Canı (Yılmaz)
    Caniko: Canikom (Aksoy)
    Cano: Cano (T. Oğuz)
    Cazibe: Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri (Tözüm)
    Cemile: Cemile (A. Yılmaz), Cemile’nın Kaderi (Figenli), Cemo ile Cemile (İnanç), Güldağlı Cemile (Ener)
    Cemo: Cemo (A. Yılmaz)
    Cevriye: Cevriyem (Ün), Cevriye’nin Kızları (Gürsu), Fosforlu Cevriye (Arakon), Fosforlu Cevriyem (Saydam)
    Cıbıl: Cıbıl (Peyda)
    Çam Sakızı: Çam Sakızı (Saner / Pesen)
    Çırılçıplak: Çırılçıplak (Akıncı “Emmanuella” / Pekmezoğlu)
    Çıtkırıldım: Çıtkırıldım (Ergün),
    Çiğdem: Çiğdem (Baytan)
    Çingene: Çingenem (Zorlu), Ateşli Çingene (Erksan), Çingene (Akıncı / Par), Çingene Aşkı Paprika (Dinler), Çingene Güzeli (Pekmezoğlu)
    Dansöz: Dansöz (Ay), Köye Gelen Dansöz (Alpaslan)
    Dilâ (Hanım): Dilâ Hanım (Aksoy)
    Dilan: Dilan (Kıral)
    Dudak: Ilık Dudaklar (İnanç), Islak Dudaklar (N. Özer), Kirli Dudaklar (Nankör Kadın) (Özakbaş), Nemli Dudaklar (Ü. Utku), Zehirli Dudaklar (Karamanbey), Çıldırtan Dudaklar (Alyanak / Yurter)
    Dul: Dul Bir Kadın (A. Yılmaz) / Dullar Tercih Edilir (Kazankaya), Genç ve Dul (Düz), Kadın Dul Kalınca (Efekan)
    Eksik Etek: Eksik Etek (Gülyüz)
    Eli Maşalı: Eli Maşalı (Saydam)
    Elif: Elif ile Seydo (Jöntürk)
    Elma Şekeri: Elma Şekeri (Gürsu)
    Elvan: Elvan (Y. Duru), Elvanım (Gözen)
    Emine: Emine (Aksoy), Benli Emine (Dilligil), Bombacı Emine (Akıncı), Ceylan Emine (Gürses / Gürses), Çakır Eminem (Akıncı), Oy Emine (Ergün), Tütüncü Kızı Emine (Gürses / Gürses), Yatık Emine (Kavur)
    Emmanuella: Emmanuella (Çırılçıplak) (Akıncı)
    Enrica: Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak (İlhan)
    Esmer: Esmerim (Kan), Esmerim Kıyma Bana (Utku), Esmerin Adı Sarışının Tadı (Yurter), Esmerin Tadı Sarışının Adı (Evin / Elmas)
    Eylül: Eylül (Zorlu), Eylül (Seni Kalbime Gömdüm) (Tuna)
    Ezo Gelin: Ezo Gelin (Elmas / Elmas / Tuna)
    Fadile: Fadile (Pekmezoğlu)
    Fahişe: Küçük Fahişe (Gürsoy)
    Fahriye: Fahriye Abla (Turgul)
    Fatma: Fatma Bacı (Refiğ), Erkek Fatma (Palay / Erakalın), Erkek Fatma Evleniyor (Palay), Galatalı Fatma (Evin / Erakalın), Kızın Adı Fatma (Olgaç), Kimse Fatma Gibi Öpemez (Davutoğlu), Güllü Fatma (Zeyneb’in Aşkı) (Ün)
    Fatmagül: Fatmagül’ün Suçu Ne? (S. Duru)
    Fıstık: Fıstık Gibi Maşallah (Saner), Fıstık Gibi (Saner), Fıstıklar (Ergün), Bizim Fıstıklar (Erakalın), Sıra Sende Fıstık (Saylav)
    Fato: Fato: Ya İstiklâl Ya Ölüm (Demirağ / Tuna)
    Fatoş: Fatoş Sokakların Meleği (N. Okçugil), Fatoş’un Bebekleri (Alyanak), Fatoş’un Fendi Tayfur’u Yendi (Eğilmez)
    Fazilet: Fazilet (Tözüm)
    Feride: Feride (Erksan)
    Fidan: Fidan (Tokatlı)
    Firuze: Neredesin Firuze (Akay)
    Funda: Funda (Hançer / Dinler), İçli Kız Funda (Karamanbey)
    Gece Kuşu: Gece Kuşu (Saner), Gece Kuşu Zehra (Alyanak)
    Gökçe Çiçek: Gökçe Çiçek (Akad)
    Gözde: Harun Reşit’in Gözdesi (A. Yılmaz), Üçüncü Selim’in Gözdesi Mihriban ile Sadullah Ağa (Ar)
    Gül: Gülüm, Dalım, Çiçeğim (Seden), Cam(n)bazhane Gülü (İnanoğlu), Cilalı İbo ve Tophane Gülü (Ergün), Çadır Gülü (Çakuş), Dikenli Gül (Alyanak), Hoşçakal Gülüm (Ererez), Meyhane Gülü (Pesen), Solan Gül (Gülyüz), Gül ile Adam (Pirhasan “öykülü filmin -Yer Çekimli Aşklar- bir bölümü”)
    Gülbeyaz: Gülbeyaz (Kütükoğlu)
    Gülizar: Gülizar (Saner)
    Güllü: Güllü (A. Yılmaz), Güllü Geliyor Güllü (A. Yılmaz), Güllü Kız (Alpaslan)
    Güllüşah: Güllüşah ile İbo (A. Yılmaz)
    Gülnaz: Balıkçının Kızı Gülnaz (Gürses), Öksüz Gülnaz (Gürses)
    Gülnaz Sultan: Gülnaz Sultan (Gürses / Seden), Şehzade Murat ve Gülnaz Sultan (Akıncı)
    Gülpembe: Gülpembe (Alpaslan),
    Gülsüm: Gülsüm Ana (Ün)
    Gülşah: Gülşah (Aksoy), Gülşah Küçük Anne (Elmas)
    Gülüşan: Gülüşan (Olgaç)
    Halime: Halime’den Mektup Var (Doğan), Halime’nın Kızları (İnanç), Halime’yi Samanlıkta Vurdular (Gültekin), Pamukçu Güzeli Halime (Gürses)
    Handan: Handan (Servidal)
    Hazreti Ayşe: Hazreti Ayşe (Akıncı / Y. Yılmaz “İslamiyetin Doğuşu”)
    Hatice: Can Hatice (Gültekin)
    Havva: Adem ile Havva (Gören)
    Hayroş: Hayroş (Erakalın)
    Hizmetçi: Bir Hizmetçi Kızın Hatıra Defteri (Saydam), Hizmetçi Dediğin Böyle Olur (Saydam)
    Hostes: Hostes (Gürsu), Hostes Hanım (Uludağ)
    Hülya: Hülya (Pesen), Hülyam (Seden)
    Hürmüz: Yedi Kocalı Hürmüz (Atadeniz / A. Yılmaz / Akay)
    İffet: İffet (Utku / Tibet)
    İpekçe: İpekçe (Olgaç)
    Kahpe: Kahpe (Arakon / Erakalın / Düz), Kahpe Tuzağı (Davutoğlu), Kahpenin Aşkı (Arslan), Kahpenin Kızı (Kıpçak), Ben Kahpe Değilim (Hün), Sazlı Damın Kahpesi (Gürses / Gültekin), Vurun Kahpeye (Akad / Aksoy / Refiğ )
    Kaşık Düşmanı: Kaşık Düşmanı (Olgaç)
    Katerina: Katerina 72 (Uçanoğlu)
    Katır Tırnağı: Katır Tırnağı (Evin)
    Kâtibe: Cici Kâtibem (Alyanak)
    Kezban: Kezban (Akbaşlı / Alyanak / Aksoy), Kezban Paris’te (Aksoy), Kezban Roma’da (Aksoy), Yanık Kezban (Gürses / Gürses)
    Kısrak: Kısrak (Erakalın), Kara Kısrak (Uçanoğlu)
    Kibariye: Kibariye (Kimbilir) (Gürsu)
    Kiraz: Kiraz Çiçek Açıyor (Seriner)
    Köçek: Köçek (Saydam)
    Köle: Köle (A. Yılmaz)
    Kraliçe: Çöplükler Kraliçesi (Saydam), Taçsız Kraliçe (Elmas), Kraliçe Fabrikada (Güven)
    Kül Kedisi: Kül Kedisi (Saydam / S.Duru)
    Leman: Tilki Leman (Saydam)
    Leylâ: Leylâ (Evin / Uçanoğlu), Leylâ ile Mecnun (Sağıroğlu / Refiğ), Leylâ ile Mecnun Gibi (Saydam), Leylâ Neclâ Mücellâ (Gülyüz), Leylâ’nın Kaderi (Evin), Anne ya da Leylâ (Uçakan), Fakir Kızı Leylâ (Aksoy), Naylon Leylâ (Palay), Sende mi Leylâ (Seden)
    Lokum Sultan: Lokum Sultan (Fosforoğlu)
    Mabude: Aşk Mabudesi (Saydam)
    Melâhat: Kokla Beni Melâhat (Gürsu), Şıngırdak Melâhat (Gülyüz)
    Melek: Melek mi Şeytan mı (Dinler), Melek Yüzlüm (Gök), Meleklerin İntikamı (Seden), Ağlayan Melek (Önal), Aşk ve Cinayet Mele(ğ)i (Ergün), Dişi Melek (Uçanoğlu), Fosforlu Melek (İnanç), Gece, Melek ve Bizim Çocuklar (A. Yılmaz), İntikam Mele(ğ)i (Evin / Erksan “Kadın Hamlet”), Kaldırım Mele(ğ)i (Evin), Karanlıklar Mele(ğ)i (Dinler), Kelepçeli Melek (Dinler), Kirli Yüzlü Melek (Uçanoğlu), Kürklü Melek (Aydın), Lekeli Melek (Bozkuş / Jöntürk), Mavi Melek (Ererez), O Bir Melekti (Elmas), Sarayların Mele(ğ)i (Sindirella Kül Kedisi) (Gülyüz), Sen Bir Meleksin (Saydam), Tatlı Mele(ğ)im (Dinler), Tatlı Melek: Ateş Parçası (Atadeniz), Yeryüzünde Bir Melek (Aksoy), Mele(ğ)in Düşüşü (Kaplanoğlu), Melekler ve Kumarbazlar (Akpınar), Beyaz Melek (Kırmızıgül)
    Melike: Hazreti Süleyman ve Saba Melikesi (Gürses)
    Meryem: Meryem (Çallıoğlu / Tınaz / Yalınkılıç), Meryem ve Oğulları (Seden), İsa Musa Meryem (Turgut), Talihsiz Meryem (Düz)
    Metres: Metres (Elmas)
    Meyro: Meryo (Y. Duru)
    Mihriban: Üçüncü Selim’in Gözdesi Mihriban ile Sadullah Ağa (Ar)
    Mine: Mine (A. Yılmaz)
    Minik Serçe: Minik Serçe (A. Yılmaz)
    Muâllâ: Muâllâ (Pesen / Erakalın ) Ah Muâllâ Oh Ne Alâ (Yurter)
    Mücellâ: Leylâ Neclâ Mücellâ (Gülyüz)
    Mühür Gözlüm: Mühür Gözlüm (Erakalın)
    Müjgân: Ah Müjgân Ah (Dinler)
    Mürebbiye: Mürebbiye (Ahmet Fehim)
    Naciye: Naciyem (Gültekin)
    Nazife: Zilli Nazife (Ün)
    Nazlı: Nazlı (Ozon), Nazlı ile Emir (Elmas), Murat ile Nazlı (Ün), Şirvan ile Nazlı (Figenli)
    Nazmiye: Nazmiye’nin Koltukları (Pakel)
    Nebahat: Şoför Nebahat (Erksan / S. Duru), Şoför Nebahat Bizde Kabahat (S. Duru), Şoför Nebahat ve Kızı (S. Duru)
    Neclâ: Konforlu Neclâ (Gülyüz), Leylâ Neclâ Mücellâ (Gülyüz), Zavallı Neclâ (Nuyan)
    Necmiye: Sarı Necmiye (İt Adası) (Atadeniz)
    Neriman: Otobüs Neriman (Yalınkılıç)
    Nigâr: Kanlı Nigâr (Erakalın / Ün), Tatlı Nigâr (Aksoy)
    Nilgün: Nilgün (Egeli / Eğilmez)
    Nilüfer: Nilüfer: Orman Çiçeği (Saner)
    Ninno: Ninno (Doğan / Evin )
    Papatya: Papatya (Yener), Papatya ile Karabiber (Efekan)
    Paprika: Paprika: Gaddarın Aşkı (Erakalın)
    Patroniçe: Patroniçe (Gülgen), Patroniçe 2 (Gülgen)
    Peçe: Kara Peçe (Ün)
    Piliç: Beyoğlu Piliçleri (İnanoğlu / Servidal)
    Prenses: Prenses (Çetin), Ayşecik Fakir Prenses (Göreç), Hırsız Prenses (Pesen), Şövalye, Pamuk Prenses ve Hain (Oğuz) (“Yerçekimli Aşklar” filminin bir öyküsü)
    Püsküllü Bela: Püsküllü Belâ (İnanç / İnanç)
    Rabia: Rabia (Seden), Rabia İlk Kadın Evliya (S. Duru)
    Ramize: Ramize (Gözen)
    Raziye: Raziye (Kurçenli)
    Reyhan: Reyhan (Erksan)
    Roz(e?): Benim ve Roz’un Sonbaharı (Öztürk)
    Safiye Sultan: Safiye Sultan (Di Martino – Rutkay)
    Salkım Hanım: Salkım Hanımın Taneleri (Giritlioğlu)
    Sarışın: Sarışın Tehlike (Gülyüz), Sarışınım (Gürsu), Esmerin Adı Sarışının Tadı (Yurter), Esmerin Tadı Sarışının Adı (Evin / Elmas)
    Sebahat: Arabacı Sebahat (Akıncı)
    Sekreter: Sekreter (Gürsu)
    Selvi Boylum: Selvi Boylum Al Yazmalım (A. Yılmaz)
    Sevgili: Ağlama Sevgilim (Gültekin / Gözen), Çukulata Sevgilim (N. Özer), Elveda Sevgilim (Seden), Hatırla Sevgilim (Alyanak), Herkesin Sevgilisi (Saydam), İkibin Yılın Sevgilisi (Göreç), Karımın Sevgilisi (Havaeri), Küçük Sevgilim (Elmas), Mahallenin Sevgilisi (Ün), Sahte Sevgili (Bolan), Tatlı Sevgilim (Dinler), Tatlı Sevgilim Kaymaklı Lokum (Düz), Üç Sevgili (Arkın), Üç Sevgilim (Eşici), Vahşi Sevgili (Ziyal)
    Siyabend: Siyabend ile Heco (Gök)
    Sultan: Sultan (Tibet), Sultan Gelin (Refiğ)
    Süreyya: Süreyya (Erksan / Y. Duru)
    Sürtük: Sürtük (Körner / Eğilmez / Eğilmez), Sürtü(ğ)ün Kızı (Eğilmez)
    Sütü Bozuk: Sütü Bozuk (Atasoy)
    Şabaniye: Şabaniye (Tibet)
    Şadiye: Şıngırdak Şadiye (Ergün)
    Şalvar Davası: Şalvar Davası (Tibet),
    Şeftali: Şeftali (Akıncı / Gürsu), Şeftalisi Ala Benziyor (Kaya)
    Şehrazat: Şehrazat (Refiğ)
    Şıllık: Şıllık (Gülyüz / Erakalın )
    Şıngırdak: Şıngırdak Melâhat (Gülyüz), Şıngırdak Şadiye (Ergün)
    Şirin: Ferhat ile Şirin (Akıncı), Ferhat ile Şirin (Bir Aşk Masalı) (İbrahimof)
    Taş Bebek: Taş Bebek (Saner)
    Tatlı: Tatlı Belâ (A. Yılmaz), Tatlı Cadı (Kayhan), Tatlı Cadının Maceraları (Göreç), Tatlı Meleğim (Dinler), Tatlı Melek: Ateş Parçası (Atadeniz), Tatlı Nigâr (Aksoy), Tatlı Sevgilim (Dinler), Tatlı Sevgilim Kaymaklı Lokum (Düz), Tatlım (Gülyüz), Çılgın Ama Tatlı (Uçanoğlu), Üç Tatlı Belâ (Arkın)
    Tatlı Dillim: Tatlı Dillim (Eğilmez)
    Tavuk: Beş Tavuk Bir Horoz (Pekmezoğlu), Komşunun Tavu(ğ)u (Davutoğlu / Eşici)
    Teyze: Teyzem (Refiğ), Adile Teyze (Akakar)
    Türkân Sultan: Köroğlu ve Türkân Sultan (Kenç)
    Vasfiye: Adı Vasfiye (A. Yılmaz)
    Yaban Gülü: Yaban Gülü (Utku / Utku )
    Yar: Adalardan Bir Yar Gelir Bizlere (Palay), Ağlama Yârim (S. Utku), Almanyalı Yârim (Aksoy), Bahtı Kara Yârim (Bozkuş), Kara Sevdalı Yârim (Uçak), Vesikalı Yârim (Akad), Yalancı Yârim (Eğilmez)
    Yasemin: Yaseminin Tatlı Aşkı (A. Yılmaz), Yasemin (Tokatlı)
    Yıldız: Yayla Kızı Yıldız (Evin)
    Yosma: Yosma (Erakalın / Erakalın / Elmas), Yosmalar Tuzağı (C. Okçugil), Yosmanın Kızı (Hançer), Ajan 14 Yosmalar Arasında (Yılmazbaş), Gecekondu Yosması (Otyam), İki Yosmaya Bir Kurşun (Evin), Kırbaçlı Yosma (Evin), Köye Dönen Yosma (Erakalın), Liman Yosması (Özonuk), Sıra Sende Yosma (Figenli / İnanç / C. Okçugil), Dört Ateşli Yosma (Eşici)
    Yumuşak Ten: Yumuşak Ten (Aksoy),
    Zahide: Zahidem (Alpaslan / Gözen)
    Zehra: Zehra (Çakmaklı), Gece Kuşu Zehra (Alyanak), Rüzgâr Zehra (Hançer), Turist Zehra (Arıkan), Ve Recep Ve Zehra Ve Ayşe (Kurçenli)
    Zennube: Zennube (İnanoğlu)
    Zeynep: Kır Çiçeği Zeynep (Saydam), Öğretmen Zeynep (Efekan), Yedi Köyün Zeyne(b)i (Gürses / Kan), Zeyne(b)in Aşkı (Güllü Fatma) (Ün), Zeyne(b)in İntikamı (Ün), Zeynep(ler) Ölmesin (Uçakan), Zeynep’in Sekiz Günü (Şan)
    Zeyno: Zeyno (Evin / A. Yılmaz / Akıncı)
    Zühre: Tahir ile Zühre (Akad / Bozkuş)
    Züleyha: Yusuf ile Züleyha (İnanoğlu), Züleyha (Bozkuş)
    Zümrüt: Zümrüt (Akad)

    Yukarıdaki dökümün eksiksiz olduğunu ve bazı tasvirlerin -niyetlendiğimiz gibi- kadınların “kadınlığını” öne çıkardıklarını iddia etmiyoruz. Eksikleri bir yana bıraksak bile yazmış olduğumuz bir kısım tasvirler, daha farklı anlamlar içerebilir. Örneğin uzun bir liste oluşturan “kız” tasvirlerinde geçen bazıları, kadının “kız”, dişiliğini değil, çocukluğunu içermektedir. Bu diğer maddeler içinde geçerlilik taşımaktadır. Bunun nedeni bir kısım filmlerin öncelikle görülmemiş olması ve haklarında yeterli bilgi bulunmamasından doğmaktadır. Ama genelde yinede konu hakkında toparlanmış bir liste olduğunu ummaktayım. Başlangıçta dediğim gibi, “kadın tasvirlerini” ele almaya çalışan bu girişimi “erkek tasvirleri” ile de tamamlamak istiyoruz. Biraz zaman alsa da erkek ayağını eksik bırakmamak niyetindeyiz.

    Listeye girenler, sırf film isimlerinde yer alış halleri iledir, filmlerin içerikleri ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Olması gereken bu durum derlemenin boyutlarını araştırma boyutlarına taşıyacağı için, özellikle böyle derinlemesine bir çalışma yapılmamıştır.

    Belirtilmesi gerekir ki, yukarıda da değindiğimiz gibi liste eksiksiz değildir, bazı tasvir ise özellikle alınmamıştır. Bebek gibi isimler genç kadın / kız yerine kullanılmış, bu haller alınmaya çalışılmış ama Bebek (Yüce) filminde gerçek bir “bebek” (kundaktaki bir bebek) “annesi tarafından camii kapısına bırakılan bir bebek” için, Bebek Yüzlü (Pakel) filminde, filmin erkek kahramanı Tarık Akan için, yine Kolla Kendini Bebek (Gülyüz) filminde ise filmin kötü adamlarından Hasan Ceylan için kullanılmıştır. Bunun gibi “özellikle” alınmayan “tasvir”ler olmuştur. Son dönem filmlerinden Kukuriku: Kadın Krallığı’(Ok)nda ise, “kadın”-lık erkeklere tasvir olan “krallık” ile birlikte kullanılarak, kadın-lığa değişik bir tasvir getirilmiştir. (Başkaca örnekler: “Erkek Fatma”lar – “Güzel Şoför / Şoför Nebahat” (şoför-lük genel olarak erkek “mesleği” olarak algılanır.)

    (22 Mayıs 2011)

    Orhan Ünser

    16 Ton

    Ümit Kıvanç’ın yönettiği belgesel film 16 Ton, adını bir zamanların çok meşhur parçasından alıyor. 16 Ton adlı parçanın pek çok versiyonunun dinlenebildiği film, kaba bir insanlık tarihi özetiyle başlıyor, keşifler çağından geçiyor, halkla ilişkiler çağına dalıyor, serbest piyasa ve özgürlük çağına ulaşıyor. Yol boyunca sağı solu epey kırıp döküyor. Aslında serbest piyasa ve vicdan üzerine bir film. Ağırlıkla, fotoğraf, resim, desen gibi “hareketsiz” malzemenin hareketlendirilmesiyle yapıldığı için, estetik bakımdan alışılmadık bir manzara sunuyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Tiyatronun “Heves”lileri Erol Günaydın Dedi

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A. Ş.’ye bağlı Gösteri Sanatları Merkezi’nin düzenlediği 9. Üniversitelerarası İstanbul Tiyatro Festivali, şehrin çeşitli semtlerinde tiyatro heyecanını yaşatmaya devam ediyor. İki Kıta Bir Deniz, İki Kalas Bir Heves sloganı ile başlayan festival süresince bir yandan oyunlar oynanırken öte yandan festivalin web sitesinde katılımcıların oyları sonucu onur ödülüne layık görülen isim belirlendi. 15 Mayıs Pazar günü itibariyle sona eren oylama neticesinde, tiyatromuzun duayen isimlerinden Erol Günaydın gençlerin seçimiyle onur ödülüne değer bulundu.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Tiyatronun “Heves”lileri Erol Günaydın Dedi yazısına devam et
  • Korsan Cephesinde Yeni Dönem

    Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde – Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides
    Yön: Rob Marshall
    Oyn: Johnny Depp, Penelope Cruz, Geoffrey Rush

    4 yıllık bekleyiş sona erdi. Korsanlar geri döndü. Peki yeni filmde bizi neler bekliyor? Hâlâ izlememiş olanlar için birkaç bilgi vermekte fayda var. Filmin yapımcılığını serinin diğer üç filminde olduğu gibi yine Jerry Bruckheimer üstleniyor. Yakışıklı, komik ve zeki korsan tabi ki Johnny Depp… Filmin sürprizi ise Penelope Cruz… İlk filmden bu yana severek izlediğimiz Kaptan Hector Barbossa rolünde ise yine Geoffrey Rush var. Buraya kadar her şey güzel. Fakat kişisel fikrim, yönetmenlik koltuğunu Gore Verbinski’den alıp Rob Marshall’a vermenin büyük bir hata olduğu yönünde… Chicago ve Nine gibi müzikallerinden hatırlayacağınız Rob Marshall, filmografisinden de anlaşılacağı gibi görselliği ön plânda tutan bir yönetmen. Hal böyle olunca da zaten ilk filmden sonra yavaş yavaş kaybolmaya başlayan o nefis karanlık ve heyecan dolu atmosfer iyiden iyi yok olmuş. Evet, yine çok güzel görüntüler, müthiş açılar, muazzam bir dekor ve kostüm yaratıcılığı var. Özellikle de denizkızı saldırısının gerçekleştiği sahne gerçekten küçük dilimizi yutturacak ustalıkla çekilmiş. 3D ve IMAX teknolojisi de filmi oldukça cazip kılıyor. Ama bu kez filmin ruhu yok. Sanki diğer üç filmden bağımsız, bambaşka bir filmle karşı karşıyayız. Bir de dördüncü filmin Johnny Depp’den sonraki yıldızı Penelope Cruz da role pek uymamış bence. Kendisini çok sevmeme ve performanslarını hayranlıkla izlemem rağmen bu filmde bana hayal kırıklığı yaşattı. Dördüncü filmdeki Johnny Depp – Penelope Cruz ikilisindense ilk filmdeki Johnny Depp, Orlando Bloom ve Keira Knightley üçlüsünü hâlâ tercih ederim. Bir de keşke süre bu kadar uzun olmasaymış da tadı yine damağımızda kalsaymış. Bitsin artık diye bizi kıvrandırmasaymış. Nihayetinde Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde’yi izlememek olmaz. 4. değil 14. filmi çekilse yine koşa koşa gidip izlerim. Ama böyle dev prodüksiyonlu bir işte hayal kırıklığı yaşamanın dozu da yüksek oluyor.

    (23 Mayıs 2011)

    Gizem Ertürk

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nde Gran Torino

    Bursa Uludağ Üniversitesi Sinema Topluluğu, 17 Mayıs 2011 Salı günü saat 16:00’da İİBF B Blok Bordo Salon’da gerçekleştireceği film gösteriminde Clint Eastwood’un yönettiği ve başrolünü oynadığı ırkçılık, önyargılar, ayrımcılık ve farklılıklara hoşgörünün oluşmasına yönelik, son derece önemli bir film olan 13 ödüllü Gran Torino yer alıyor.
    Günlerini evde yaptığı tamirat ve bira içmekle geçiren, amaçsız kalmış emekli otomobil işçisi Walt, gördüğü hemen her şeye kızmakta, vadesinin dolmasını beklemektedir. Ta ki biri onun ’72 model Gran Torino’sunu çalmaya çalışana kadar.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Hazım Körmükçü, Dizi ve Film Müzikleri Yapmaya Başladı

    Seslendirme sanatçısı, tiyatro ve sinema oyuncusu Hazım Körmükçü, Kadıköy’de film ve dizi müziği ile seslendirme yapacağı bir stüdyo açtı. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü mezunu olan Hazım Körmükçü tiyatrocu bir aileden geliyor. Şu sıralar film ve dizi müziklerine yoğunlaşan Hazım Körmükçü, “Kadıköy’de kurduğum stüdyoda yapımcı ve yönetmen Abdullah Oğuz, yönetmen Cem Akyoldaş’ın filmlerinin müziklerini yaptım.” dedi. Hazım Körmükçü’nün seslendirdiği önemli isimler arasında David Hasselhoff, Michael Douglas, Robert Redford, Tom Cruise, Robert Wagner ve Mickey Rourke gibi sinemanın ünlü isimleri bulunuyor.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hazım Körmükçü, Dizi ve Film Müzikleri Yapmaya Başladı yazısına devam et
  • Yakın Plan Yeni Türkiye Sineması: Sinemamızın 80 Sonrası Serüvenine Dair …

    “İyi Sarsan” Bir Çalışma

    Zahit Atam’ın, hazırlıkları uzunca bir süreye yayılan “Yakın Plan Yeni Türkiye Sineması” (*) adlı kitabı, geçtiğimiz günlerde okurla buluştu. Sinemamızdaki insan kavrayışının ve ahlâki ideallerin tersyüz edilmesinin nedenlerini, anlatı yapılarının çözümlenmesini, yönetmenlerin sosyo-politik açıdan tarihle hesaplaşmasını ve kişisel biyografilerini içeren eser, ‘ülkemizde yeni sinema üzerine yazılmış en kapsamlı çalışma’ olma iddiasına sahip.

    Kitabın somut olarak yazılışının 16 ay sürdüğünü belirten Atam; kurucu yönetmenler Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Derviş Zaim(ağaoğlu) ve Yeşim Ustaoğlu’nu kapsayan çalışmasının önsözünde, Yeni Sinema’nın dört yönetmeniyle olan kişisel ilişkilerine açıklık getiriyor: “Hepsiyle ya ilk filmlerini yaptıktan sonra, ya da daha öncesinden tanışmış birisiyim. Onlarla o zamandan bu yana belirli şeyleri konuştum ve paylaştım.” Böylelikle, 750 sayfayı aşan eser, kimi zaman bireysel yaşanmışlıklar sonucu ortaya çıkan gözlemlere, kimi zaman da Atam’a özgü -ve yazara, özellikle “Yeni İnsan Yeni Sinema Dergisi”ndeki yazılarından aşina olan sadık okuyucularına hiç de şaşırtıcı gelmeyecek- sarsıcı yorum ve değerlendirmelere kapı aralıyor. (Kitaba “Sinema Tarihçisi Olmak” başlıklı bir sunuşla katkı koyan Sırrı Süreyya Önder, bu durumu “Film analizlerini okurken Zahit’in düşünceleriyle hiç dar polemiğe düşmeyeceksiniz. Belki gerçekliğin farklı yorumları arasında kalabilirsiniz; ama siz farklı düşündüğünüzde, sizin öyle düşünmenizin nedenini de size anlatacaktır” şeklinde açıklıyor ve ekliyor: “Ana caddelerimizin dar, siyasetimizin boğucu, kültürümüzün kurumuş olduğu bir ortamda kitabı tek kelimeyle özetlemem istenirse, ‘iyi sarsıyor’ diyebilirim.”)

    Kitabın yayınlanmasının hemen ardından gerçekleştirdiğimiz söyleşide, çalışmasının bir anlamda Yeni Sinema’nın Türkiye’de kuramsal bir çerçevede ilk incelenme çabası olduğuna değinen Zahit Atam, eserin daha önce yazılan hiçbir çalışmanın tekrarı olmadığına ve daha da önemlisi çok geniş bir literatürden beslenerek yazıldığına vurgu yapıyor: “Amacım kuramsal çerçeveyi oturtmak, Türkiye’de bundan sonra Yeni Sinema hakkında yapılacak çalışmalara sağlam bir zemin inşa etmekti. Sosyolojik, estetik, siyasal ve psikanalitik açıdan 1980 darbesi ve sonrasını hem yaratıcı yönetmenlerin bünyesinde, hem de toplumun yaşadığı travmanın sosyo-kültürel boyutlarıyla incelemeyi amaçlıyordum. Bu anlamda kitabın bütününe diyalektik bir sorgulamanın damgasını vurduğunu söyleyebilirim.”

    İsmet Özel’e Gönderme

    Bütün bunların ışığında, Atam’ın farklı yaklaşımı “Yakın Plan Yeni Türkiye Sineması”nın ilk satırlarından itibaren okuru kucaklıyor, en çok da 17 sayfaya yayılan otobiyografiyle doruğa çıkıyor. “Gerçekçi olmayan ozan ölür; ama yalnızca gerçekçi olan ozan da ölür. Yalnızca akla aykırı yazan, kendisince, bir de sevgilisince anlaşılır; ancak bu da oldukça umut kırıcıdır. Yalnızca akılcı olanı ise eşekler bile anlar; ama bu da epey hüzün vericidir!” şeklinde başlayan otobiyografiye dair sorularımızı, “Sıradan bir biyografi yerine nesir şiir formatında, bir yandan özgeçmişimi; ama öte yandan kitabın konusu olan darbe sonrası dönemin analizini yapmayı amaçladım.” diye yanıtlıyor Atam. “Nesir şiirin bir başka amacı daha vardı. Yıllar öncesinde İsmet Özel’in sola saldıran bir söylem kullanırken, ‘sol, aklıyla – fikriyle benim şiirime meydan okusaydı’, diye bir ifadesi vardı, ben onun asla yazamayacağı bir nesir şiir yazarak, onun aklına ve fikrine meydan okudum. Eminim ki eğer okursa, kendi meydan okuma tavrından ricat yollarına girecektir.”

    Sinema Eleştirisi Tarihine Katkı

    Merkezinde Yeni Türkiye Sineması ve kurucu dört yönetmen olmakla birlikte, Zahit Atam’ın incelemesi “Türkiye Sinema Tarihi Nasıl Dönemlendirilebilir?” sorusuna yanıt arayarak yola çıkıyor. Nijat Özön’den Rekin Teksoy ve Giovanni Scognamillo’ya uzanan çizgide, sinema tarihçilerinin çalışmaları ekseninde yapılan değerlendirmeler, yeni bir dönemlendirme çabasını da beraberinde getiriyor. Atam’ın bu çabası, ilerleyen sayfalarda “Türkiye Sinemasının Devraldığı Miras”, “Yeni Dünya Düzeni ve Küreselleşme” ve “Yeşilçam Döneminin Bitişi” süreçlerini de kapsayan analizlerle devam ediyor. Kitabın bir bütün olarak bakıldığında Yeni Sinema eleştirisinin yanı sıra, sosyal ve siyasal tarihimizin özellikle 80 sonrasına yönelik değerlendirmelerden oluştuğunu söylemek mümkün. Zahit Atam, çalışmasının oldukça geniş bir alana yayılan kapsamını, “Önsöz ve giriş bölümü tam olarak teorik çerçeveyi kurmak için yazıldı. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ile dünya tarihindeki değişimlerin nasıl paralellikler gösterdiğini açıklamak önemliydi. Daha en başında Türkiye’de yapılan askeri darbe, bir tür NATO bünyesinde planlanmış ve Türkiye dünyanın köklü olarak sağa evrildiği bir aşamada darbeyle yüz yüze gelmiştir. Öte yandan darbe, Türkiye’nin siyasal haritasını değiştirmiştir, çünkü 78 kuşağı iktidarı istiyordu, egemen ideolojinin bütün önermelerini ters yüz eden bir yaklaşımı toplum genelinde meşru hale getirmişti. Darbe, baskıyla ve inanılmaz bir ahlâksız söylemle Türkiye’nin rotasını değiştirirken, aslında ülkede egemen ideolojinin en belirgin karakteristik temasını oluşturdu. Toplum riya üzerinden bütün ilişkilerini yeni bir eksene kaydırdı. Bu sürecin hem birey-sanatçıların düzleminde, hem de çok değişik gibi görünen filmlerin içinde tematik bir süreklilik taşıdığını göstermek sosyolojik açıdan çok önemliydi. Psikanaliz ise özellikle her bir yaratıcı yönetmen nezdinde, topluma dayatılan çatışmanın nasıl yansıdığını anlamak için öne çıkıyordu. Nihayetinde, aslında toplumumuz ve bireylerimiz kendi gerçekliklerini yaşamadılar. Kendilerine sunulan bir düzlemde sınırlı-sorumlu bir hayat sürdüler. Bütün özgürlük ve bireysellik söylemlerine rağmen, hayat toplumsal olarak kurulur. İnsanlar toplumun bütünüyle yenilgiye uğradığı, bütün değerlerini sorguladığı ve inançsız bir ortamda, yeni sinemanın kötümser söylemi çok daha net anlayabilir.” şeklinde ifade ediyor.

    Minimalist Anlatı, Kitlesellik ve “Amerika’nın Çöplüğü”

    Dört yönetmen ekseninde bir dönem panaroması çizen ve ele aldığı sanatçıları hemen hemen tüm filmlerini masaya yatırarak irdelemeye gayret gösteren Atam, çarpıcı başlıklar halinde, sözgelimi “Üç Maymun”u Yılmaz Güney ve devrimci sanat ile, Demirkubuz’u Nietzche paradoksuyla, “Tabutta Rövaşata”yı statükoyla çatışma noktasında ve Yeşim Ustaoğlu’nu 78 kuşağıyla ilişkilendirerek anlamlandırmaya çalışıyor. Bu noktada akla bir soru takılması da kaçınılmaz oluyor: Yeşilçam’ın çöküşü ve 12 Eylül neticesinde geniş kitlelerle bağlarını yitiren yedinci sanat, ulusal / uluslararası festivallerde övgüye boğulan Yeni Türkiye Sineması ile özlemi duyulan bir çizgiye ulaşabildi mi? Başka bir deyişle (çoğunlukla) politik yaklaşım sergilemekten uzakta duruyor gibi görünen ve “minimalist” bir anlatı modeline yaslanmaya çalışan yeni dönem sinemacıları adına kitlelerle bağ kurmak (şimdilik) olanak dışı mı? Atam, bu sorunun yanıtının Amerikan sinemasından bağımsız düşünülemeyeceğini savunuyor: “Türkiye’de sinemacılar, halkın beğenisinin, anlama düzeyinin, estetik tercihlerinin büyük oranda darbenin kanalize ettiği haliyle, Amerika’nın çöplüğünden beslendiğini biliyordu. Öyle ki bugün ülkemizde iki üç kuşak üst üste Amerikalıların imgeleriyle beslendi, onların dilini öğrendi, onların kavramlarıyla konuşuyor. Brezilyalı bir yönetmenin deyimiyle, ‘kendi ulusal sinemasını yapan yönetmen, Amerika’nın egemenliği nedeniyle, kendi ülkesinde bir yabancı olarak algılanıyor. Amerikanlaştırılmış film yapmadan bir üçüncü dünya ülkesi filmini halka benimsetmek giderek bir imkânsız çabaya dönüşüyor.’ Tam da bu nedenle İslami korku filmlerinden güncel siyasal değerlendirmelere, hatta siyasette propaganda araçlarına kadar, ülkemiz Amerika’nın çöplüğü haline gelmiştir. Yeni Sinema tam da bu veri tabanını reddederek işe başladığı için, bir anlamda “kendi yurdunda sürgün” olarak yaşamayı göze almıştır. Bu minimalist olduğu anlamına gelmez; hatta apolitik olduğu düşüncesi tamamen yanlıştır, kendi söylem dağarcığını bir başka alana taşımıştır, toplumun histerik çıkışlarına seslenmeyi ise birincil görevi olarak görmez.” Yazara göre yeni dönem sinemacıları Avatar’la heyecanlanmıyorlar, onun sosyalist propaganda olduğu ya da Matrix’te felsefe yapıldığı yalanlarına da karınları tok! “Kaldı ki Türkiye köklü bir apolitikleşme yaşadığı için, zaten politik filmler daha köklü olarak yalıtılmış durumdalar.”

    Kitaba Sığmayanlar

    Çalışmanın son dönemlere damgasını vuran iki yönetmene, Reha Erdem ve Semih Kaplanoğlu’na yer verilmemesinin nedenini soruyoruz Atam’a. Yazar, bunun nedenlerini bir kaç başlıkta ele alabileceğini belirtiyor: “Birincisi, ikisi de kuruluş sürecinde yer almadılar, daha sonra aktif üretime geçtiler, bu nedenle yeni bir kitapta ele alınacaklar. İkincisi, Reha Erdem aslında yeni sinemanın bir parçası değildir. Nuri Bilge Ceylan ilk söyleşilerinde, ‘sinemaya geçerken, reklâm estetiğinden büyük oranda kopmam gerektiğini biliyordum’ diyor, hakikaten de kopmuştur, üstelik reklâm için en yetenekli isim olmasına rağmen. Ama Erdem’in hikâyelerinin kuruluş sürecinden çekimlerine kadar “fake” bir imajinasyon vardır, reklâm kokar. Kaplanoğlu sineması da önemli farklılıklar içerir; örneğin ele aldığım yönetmenler metin üretir, Kaplanoğlu ise meta-metin üretir. Ama kitaba alınmamalarının nedeni ilk söylediğimdir, daha sonra ele alacağım. Ben bu iki isimden çok, kitaba Yeni Sinema Hareketi’ni sığdıramadığıma hayıflanıyorum, çünkü onları da çok önemli buluyorum. Üstelik bu hareket incelendiğinde çok önemli bir fark daha ortaya çıkıyor: Yeni Sinema’nın kurucu yönetmenlerinin filmleri reaksiyonerdir, Yeni Sinema Hareketi’nin yönetmenleri, yani ikinci kuşağın sineması ise aksiyonerdir, yeniden bir dirim enerjisini sinemamıza getirir.” Zahit Atam’a göre sinemamız giderek daha politik bir söylemi içten içe üretiyor, özellikle 1990 sonrasında ortaya çıkan yönetmenlerin sinemaları giderek ülkemizde yeni bir politik-duygusal zemini, yeniden angajmanı öngören ve iktidara karşı direnmenin güzelliğini anlatan bir söylemi inşa etme sürecinde. Atam: “Bütün bunlar, Erdem ve Kaplanoğlu sineması yanında önemsiz özellikler değildir.” diyor ve bu süreci kuramsallaştırmak ve analizini yapmak için, yeni yönetmenlerin bir kaç filmini daha beklememiz gerektiğine vurgu yapıyor.

    Yeni Eleştiriyi Kurmak

    Son olarak, kitabın teşekkür bölümünde vurgu yapılan bir dizi ifade dikkatimizden kaçmıyor. Bu kısımda Atam, bundan sonraki süreçte kendisine düşen görevin “yeni eleştiriyi kurmak” olduğunun altını çiziyor. Bu iddialı vurguyu açmasını istiyoruz. Öncelikle varolan eleştiri ortamını özetliyor yazar: “Türkiye’de eleştiri tarihsel süreç içinde çok ciddi bir evrim geçirmiştir. 1960-80 arasında eleştiri aksiyonerdir, yani kendi istediklerini sunmuş, üretilen filmleri bunlardan yola çıkarak eleştirmiş, kendi geleneğini yaratmıştır. Bir perspektife sahiptir. Oysa darbeden sonra eleştiri bir fikir eseri olmaktan çıkmış, büyük oranda malûmat bildiren bir yapıya bürünmüş, tanıtımın bir parçasına indirgenmiş, hatta anonimleşmiştir. Türkiye’de eleştiride iki köklü eksiklik vardır. Birincisi, fikir değeri taşıyan gövdesi aşınmıştır, ikincisi ise eleştirinin kuramsal ya da felsefik dayanakları zayıfladığı için -tam da bu anlamda anonimleşmiştir-, perspektifsiz kalmıştır.” Atam, çıkış yolunu ise şöyle özetliyor: “Eleştiri tarihsel bir felsefi disipline dayanmalı, kendisi felsefik bir çatıya sahip olmalı, yazarın imzası belirli bir dünya görüşüne ve estetik varoluşa karşılık gelmelidir. Bu anlamda telif eseri olmalı ve kişilik kazanmalıdır. Eleştiriyi yeni bir yörüngeye oturtmak, kimlik kazandırmak ve yeniden saygınlığını elde etmek önemli görevlerimizden birisidir. Ki eleştirinin zayıflamasının en acı sonuçlarından birisi, seyirci ve sanatçılar nezdinde inandırıcılık taşımamasıdır. Bir tür yazdıkları önemsenmeyen birisini dönüşmüştür eleştirmen, önemli yönetmenlerin değil, ticari isimlerin karşı çıkışları karşısında bile eleştiri kendini güçsüz hissetmektedir. Eleştiri bir tür toplumsal fikir hayatımız içindeki rehberimiz olarak yeniden tanımlanmalı ve bizzat ürünleriyle bu fonksiyonu üstlenmelidir.”

    Yılmaz Güney’e Doğru

    Bu kapsamda, önümüzdeki döneme ilişkin projelerine açıklık getiren yazar, kitapta belirlediği genel çerçevenin dışında kalan yönetmenleri başka ciltlere taşımaya karar verdiğini; ama öncelikle Yılmaz Güney üzerine bütün literatürü inceleyen ancak hiç kimseyi tekrar etmeyen bir eser yazma konusunda sabırsızlandığını ifade ediyor.

    “Yakın Plan Türkiye Sineması”nın, içeriği ve sarsıcı / düşündüren anlatımı ile son dönemde sinemamız üzerine yapılan en kapsamlı incelemelerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    (*) “Yakın Plan Yeni Türkiye Sineması”, Cadde Yayınları, 2011, 770 Sayfa

    (Bu yazı, ilk olarak Birgün Gazetesi Kitap Eki’nde 21 Mayıs 2011 tarihinde yayımlanmıştır.)

    (22 Mayıs 2011)

    Tuncer Çetinkaya
    ModernZamanlar Sinema Dergisi Editörü

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu