Çömez: Acemi Şansı

Jeffrey Fine’ın yönettiği ve Kyle Gallner, Laura Allen, Britt Robertson ile Matt Walsh’ın oynadığı Çömez: Acemi Şansı (Cherry), 24 Haziran 2011′de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Aaron, mühendislik programında okuyan zeki ama sakin bir öğrencidir. Burada karşılaştığı, 34 yaşında yeniden okula dönen hayat dolu Linda, Aaron’u hayallere sürükleyen ilk kadındır. Linda onu evine yemeğe davet ettiğinde Aaron artık çok şanslı olduğunu düşünür. Eve gittiğinde Linda’nın 14 yaşındaki asi kızı Beth ile karşılaşır. O andan sonra Aaron için hayat yeniden şekillenir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Erden Yazıyor
  • Diğer basın bültenlerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Çömez: Acemi Şansı yazısına devam et
  • Yeni Kara Filmler Yayınlandı

    Selda Tan Özdemir’in Yeni Kara Filmler adlı kitabı Modern Dünyanın Derin Gölgeleri alt başlığı ile Nirengi Kitap Yayınları tarafından satışa sunuldu, raflarda yerini aldı.
    1970 yılında Ankara’da doğan Selda Tan Özdemir, Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun oldu. TRT’de belgesel yönetmen yardımcılığı, Siyah Beyaz Gazetesi’nde ve TÖMER Dil Dergisi’nde editörlük yaptı. Kültür Bakanlığı desteğiyle Ankara’nın Belleği adlı belgeseli gerçekleştirdi. Altıkırkbeş Yayınları Lull Sinema Dizisi Yayın Yönetmeni ve Dost Kitabevi Yayınları Berlitz Gezi Kitapları editörü olarak çalıştı.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğrafına haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Yeni Kara Filmler Yayınlandı yazısına devam et
  • Anadolu Kartalları Filminin Oyuncuları, Türkiye’nin Sembol Pilotlarıyla Buluştu

    Türk Hava Kuvvetleri’nin 100’üncü kuruluş yıldönümünü kutlamaları çerçevesinde gerçekleştirilen havacılık tarihinin en önemli gösterilerinden Türkiye Hava Gösterisi 2011, ikinci gününde anlamlı bir buluşmaya da evsahipliği yaptı. Yine Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. yılı vesilesi ile hazırlanan Anadolu Kartalları filminin başrol oyuncuları Engin Altan Düzyatan, Özge Özpirinçci ve Alpay Kemal Atalan, Türkiye’nin sembol hava gösteri ekipleri Türk Yıldızları ve Solo Türk pilotlarıyla buluştu.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Entelköy – Efeköy, Görmeyenlerin Gözünden Baktı

    Yüksel Aksu, daha çekim aşamasındayken imza attığı farklılılklarla öne çıkan Entelköy – Efeköy filminin bir sahnesini Kör Fotoğrafçılar Projesi üyesi görme engelli iki sanatçıyla beraber çekti! Didim’in Batıköy kıyılarında gerçekleşen çekimlerde Aksu, görme engelli sinema öğrencisi Devrim Tarım ve görme engelli fotoğraf sanatçısı Civan İlci ile hazırladıkları sahneyi çekerek, filme bir de görmeyenlerin gözünden baktılar! ODTÜ mezunu olan ve İstanbul Üniversitesi’nde sinema okuyan Devrim Tarım, filmin rüya sahnesini kendi hisleriyle yorumlayarak, oyunculara komutlar verdi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Şehr-i İstanbul: Renklerin Diyarı

    Yapımcılığını, yönetmenliğini ve yazarlığını Cezmi Kardaş’ın üstlendiği, renklerin büyüsüyle, müziğin ritmini İstanbul’un eşsiz kültüründe harmanlayan Şehr-i İstanbul: Renklerin Diyarı belgeselinin çekimleri tamamlanma aşamasında. Türkiye ve dünya film festivallerine katılacak olan Şehr-i İstanbul: Renklerin Diyarı, İstanbul’u tanıtacak çok güçlü bir proje olmayı hedefliyor. Görüntü yönetmenliğini Ozan Gül ve Cezmi Kardaş’ın, kurgusunu Zeynel Abidin Döş’ün üstlendiği belgeselin müziklerini Bahadır Tanrıvermiş yapıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Şehr-i İstanbul: Renklerin Diyarı yazısına devam et
  • 4. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri, Emek Sineması’nın Önünde Kapanıyor

    4. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri’nin kapanış töreni 05 Haziran 2011 Pazar günü (bugün) Emek Sineması sokağında gerçekleştiriliyor. Törende bu yılki Documentarist Yeni Yetenek Ödülü’nün sahibi de jüri tarafından açıklanacak. Ardından festival programından iki kısa belgesel yine aynı sokakta izlenecek. Gün içinde Okuluma Dokunma İnisiyatifi’nin İFSAK ve Mimarlar Odası desteğiyle gerçekleştirdiği Satılan Okullar Fotoğraf Sergisi’nin açılışı da Emek Sineması’nın sokağında yapılacak.

    Berlin’de Geceler Dişi Vampirlerin

    Geceler Bizim (We are the Night)
    Yönetmen: Dennis Gansel
    Roman: Wolfgang Hohlbein
    Senaryo: Jan Berger-Dennis Gansel
    Müzik: Heiko Maile
    Görüntü: Torsten Breuer
    Oyuncular: Karoline Herfurt (Lena), Nina Hoss (Louise), Jennifer Ulrich (Charlotte), Anna Fischer (Nora), Max Riemelt (Tom)
    Yapım: Constantin Film-Rat Pack (2010)

    Yönetmen Dennis Gansel’in Wolfgang Hohlbein’ın romanından sinemaya uyarladığı “Geceler Bizim”, Alman sinemasının korku geleneği kıyılarında dolaşan, ama fazla korkutamayan bir film.

    Alman yönetmen Dennis Gansel’in 2010 yapımı “We are the Night – Geceler Bizim”, dişi vampirlerle Berlin’in gecelerinde korku salıyor. Vampirlerin lideri Louise, gözlerinden etkilendiği kızları ısırıkla vampir yapıyor. Yüzyıllardır hayatta olan Louise, sessiz sinemanın yıldızı Charlotte’u, Fritz Lang ustanın Lüksemburglu yazar Norbert Jacques’ın kurgusal romanından uyarladığı 1922 yapımı “dışavurumcu” filmi “Dr. Mabuse: Der Spieler – Dr. Mabuse: Kumarbaz”ın galasında ısırmış. Tuhaf Nora da ekibe katılmış sonra. Lena, Louise’in ilgisini çekmeden önce hikâyeye dahil oluyor. Lena, yoksulluklar içinde hayatta kalma savaşı veriyor gri Berlin’de. Alkolik annesiyle bir döküntü bir evde yaşıyor Lena. Soğuk Berlin’de aylak aylak etrafa bakarken, ATM’den para çeken birini gözüne kestiriyor. Adama yaklaşan yankesici Lena, adamın cüzdanını götürürken polisin de operasyonunu mahvediyor. Cüzdanını götürdüğü adam Rus mafyasından bir muhabbet tellalı. Polis Tom, Lena’nın peşine düşüyor ve kovalamaca sonunda bir aşk başlıyor alttan alta. Lena’yı oynayan 1984’te, duvarların henüz yıkılmadığı Doğu Berlin’de doğan Karoline Herfurt, Juliette Binoche’un gençlik hallerini yansıtıyor sanki. Yeni keşfimiz Karoline Herfurt’u yönetmen Dennis Gansel 2001 yılında keşfetmiş ve “Mädchen, Mädchen – Kızlar Kızlar” filminde oynatmıştı. Herfurt’un canlandırdığı karakterin adı da yine Lena’ydı. Bu güzel oyuncu Almanya’daki yönetmenlerimizden Buket Alakuş’un 2005 yapımı “Eine Andere Liga – Başka Bir Lig” filminde Hayat karakterinde oynadı. Onunla tanışmamız ancak Tom Tykwer’in 2006 yapımı “Perfume: The Story of a Murderer – Koku: Bir Katilin Hikâyesi” filminde kıpkızıl saçlı “erikçi kız”la oldu. Güzel Herfurt, Stephen Daldry’nin 2008 yapımı “The Reader – Okuyucu” filmindeki Marthe karakterinden de hatırlayabilirsiniz.

    Geceler onların…

    Filmin hikâyesi basit ve kıskançlık üzerine gelişiyor. Louise, Lena’yı boynundan ısırarak kendi yanlarına almalarından sonra, hikâye derinleşiyor. Erkek vampirler, Louise’in dediğine göre açgözlülüklerinden ve şamatalarından dolayı nesilleri tükenmiş. Dişi vampirler, ölümlü dünyalılarla sevişebiliyorlar. Bu yüzden fazla kayıpları yok. Bu vampirler yaşamasını da biliyorlar ve hayatın zevkini çıkarıyorlar beyazperdede. Louise, güzel Lena’ya sırılsıklam aşık oluyor. Lena da polis Tom’a aşık, yeni hayatına ve kan içmeye alışırken. Louise, bu aşkın farkında ve kıskançlık yaşıyor. Finalde ihtiras yeniliyor ve gerçek aşk kazanıyor güzel Berlin’de. Yönetmen, yoğun olarak gece çekimleri yapsa da Berlin’in güzelliği filme çok şey katıyor. Filmin, disko tadı veren kaotik müziklerini bir tarafa koyunca fonda yer yer iyi müzikler de duyuluyor. Filmdeki önemli handikaplardan biri, filmin İngilizce konuşması. Bu durum oyuncuların performansını bir hayli düşürmüş. Film, Alman korku-gerilim romanları yazarı Wolfgang Hohlbein’ın “Wir sind die Nacht” (Biz Gece Varız) romanından uyarlanmış ama romanın filmden iyi olduğu söyleniyor. Yönetmen Gansel, 1973’te Hannover’de doğdu. Yönetmenin 2008 yapımı “Die Welle – Tehlikeli Oyun” filmi, mayıs 2008’de ülkemizde vizyona çıkmıştı. Yönetmenin, 2004 yapımı “Napola: Elite für den Führer – Napola: Çöküşten Önce” filmi de biliniyor. Bu iki filminin de iyi olduğunu belirtmeliyiz ve arşivlerde de bulunmalı.

    (11 Haziran 2011)

    Ali Erden

    [email protected]

    Digital Film Academy’de Özay Fecht Yönetiminde Oyunculuk Workshopu 20 Haziran’da Başlıyor

    Digital Film Academy’de Özay Fecht’in eğitmenliğinde 20 Haziran’da başlayacak olan Oyunculuk Workshopu’nda New York Actors Studio’nun ve Tom Cruise, Nicole Kidman, Jennifer Lopez gibi isimlere koç’luk yapan Susan Batson’ın tekniği ile çalışılacak.
    Beden dili, doğal oyunculuk, karakter yaratma, ses kullanımı, oyunculuk teknikleri, mimik, kamera ölçekleri, monolog çalışmalarının yer alacağı bir hafta süreli yoğun eğitim programı ile öğrenciler sinema oyunculuğu alt yapısını oluşturmak veya geliştirmek için önemli bir pratik olanağı kazanacaklar.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Digital Film Academy’de Özay Fecht Yönetiminde Oyunculuk Workshopu 20 Haziran’da Başlıyor yazısına devam et
  • Hopa’da Gazeteci – Sinemacı Cemil Aksu da Gözaltına Alındı

    Hopa’da yaptığı bir dizi etkinlikle adını duyuran Biryaşam Ekoloji ve Kültür Derneği Başkanı gazeteci Cemil Aksu’nun gözaltına alınması ilçede tepki yarattı. Olaylar sırasında fotoğraf ve kamera çekiminden başka bir şey yapmayan Aksu’nun neden gözaltına alındığı açıklanamadı. Hopa’da, Karadeniz Film Günleri, Dünya İşçi Filmleri gibi birçok etkinliğin yapılmasını sağlayan Aksu için Gazeteciler Cemiyeti’nin girişimde bulunacağı öğrenildi.

    Mary’nin Mevsimleri Geçip Giderken

    Ömrümüzden Bir Sene (Another Year)
    Yönetmen-Senaryo: Mike Leigh
    Müzik: Gary Yershon
    Görüntü: Dick Pope
    Oyuncular: Jim Broadbent (Tom), Lesley Manville (Mary), Ruth Sheen (Gerri), Oliver Maltman (Joe), Peter Wight (Ken), David Bradley (Ronnie), Karina Fernandez (Katie), Imalda Staunton (Janet)
    Yapım: Thin Man-Film4 (2010)

    İngiliz yönetmen Mike Leigh’in “Ömrümüzden Bir Sene” filminde, insana dair birçok şeye hüzünlü ve mizah yüklü bir dokunuşla beyazperdeye yansıtıyor.

    Ken Loach, nasıl genelde işçi sınıfını anlatıyorsa, Mike Leigh de yoğunlukla orta sınıfı kendine sorun yapan bir yönetmen. Bu iki İngiliz ustanın filmlerini gördüğünüzde gerçek Britanya’yla karşılaşıyorsunuz. Biraz da hayal kırıklığına yaşıyorsunuz elbette. 1943 doğumlu ve Yahudi kökenli yönetmen Leigh, 1970’lerden başlayarak tarumar olmuş İngiliz halkını zaman zaman belgeselci duyarlığıyla perdeye yansıtsa da, bireylerin toplumdaki yerlerini, kaybedişlerini, yoksullaşmalarını, yoksunlaşmalarını Yahudi mizahını da yanına alarak anlattı. Biliyorsunuz, Yahudi mizahı somut gerçeklikten beslenir. Yani buna hayata dair birçok şey giriyor: Hayat kavgası, yoksulluk, beslenme, aile vb. Bu mizah anlayışı, kinayeli, çekingen ve tasvirci. Leigh ve diğer bazı Yahudi yönetmenlerde buna benzer mizahi yaklaşımlar görebilmeniz muhtemel. Leigh filmlerinde, Thatcher döneminde hayatları enkaza dönüşmüş insanların hikâyelerini bulursunuz yoğunlukla. Vahşi kapitalizmin bir mengene gibi sıktığı insanların trajedileri vardır bu sinemada. Onun filmlerinde, bu ekonomik zorluklar içinde, insanın yabancılaşmasını ve iletişimsizliğini de bulursunuz. Bireyin tuhaf kasveti yansıyor bu ustanın filmlerinde.

    Sadece bir sene mi?..

    Filmin hikâyesi Londra’da geçiyor ve yönetmen birkaç insanı dört mevsim boyunca kamerasıyla izliyor. Tom ve Gerri, otuz yaşında Joe adında oğulları olan, daima birbirlerini seven mutlu bir çift. Tom ve Gerri’nin Londra’nın dışında yaşamaları çevreci olmalarından. Evlerinde ve bahçelerinde her türden çiçek yetiştiriyorlar tüm komşuları gibi. Hatta evlerinin az uzağında organik sebze bile yetiştiriyorlar. Tom, bir jeolog. İnşaat yapılmak istenen yerlerin inşaata uygun olup olmadığını analiz ediyor. Geri, bir muayenehanede danışman olarak çalışıyor. Geri’nin ve Tom’un yirmi yıldır arkadaşı olan Mary de, Gerri’nin çalıştığı muayenehanede çalışıyor. Mary, sanki Leigh’in bir önceki filmi 2008 yapımı “Happy-Go-Lucky – Daima Mutlu” filmindeki Pauline’in orta yaş hali gibi. Yirmi yıllık dostları Tom ve Gerri’nin derin ve sıcak aşklarını kendi hayatında arıyor belki de Mary. Dostlarının oğlu Joe’ya bile üstü kapalı ilânı aşk yapıyor. Üstelik Joe, sevgilisi Katie’yi ailesiyle tanıştırmak için eve getirince büyük bir yıkım yaşıyor ve hayal kırıklığı yüzüne yansıyor Mary’nin. Bu durum onu, bu kederlerle yüklü dünyadaki tek dostlarından koparıyor sanki. Artık ona sıcak bakmayan, soğuk davranan Tom ve Gerri, Mary’yi daha da yalnızlığa itiyorlar. Tom’un abisi Ronnie’nin karısı da ölüyor. Cenaze için Derby şehrine giden aile, dönüşte Ronnie’yi de Londra’ya getiriyorlar. Filmin orijinal anlamı “Bir Başka Yıl” demek. Buna Türkçede, “başka bahara kaldı” diyoruz mecazi anlamda. Yatağının bir tarafı her zaman soğuk olan Mary için de hızla geçip giden yılların herhangi baharında, belki de bu dünyadan çekip gitmiş romantik aşkı bulmasını diliyorsunuz. Tom gibi yemek yapmayı seven, sıcak ve sevgi dolu bir eşi de. Leigh filminde her şeyi sakinlikle anlatmış. Kameraman Dick Pope’un sinemaskop çerçeveleri bu sakinliğe destek olmuş. Fonda duyulan Gary Yershon’ın dingin tınıları da filme katkıda bulunmuş. 2010 yapımı “Another Year – Ömrümüzden Bir Sene”, Cannes’da “Ekümenik Ödülü”nü de kazandı. Bu film, 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde de gösterilmişti.

    Önemli bir yönetmen…

    Ustanın ilk filmi 1972 yapımı “Bleake Moments – Kasvetli Anlar” filmi mutlaka belleğe alınmalı. 1920’lerin sonunda Güney Londra’nın banliyölerinde geçen filmde, iletişimsizlik ve umutsuzluk vardı. Leigh’in filmlerine, yakından veya uzaktan, sinemanın en büyük ustalarından 12 Aralık 1903’te doğmuş ve yine 12 Aralık 1963’te ölmüş Japon Yasujirô Ozu’nun ruhu da yansıyor. 1990 yapımı “Life is Sweet – Hayat Tatlıdır”, 1993’te Cannes Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödülü kazandığı “Naked – Çıplak”, 1996’da yine Cannes’da “Altın Palmiye” kazandığı, yoksulluğu ve yoksunluğu derinden anlattığı “Secrets & Lies – Sırlar ve Yalanlar”, 1950’lerin başından, savaş sonrasından yansıyan, yoksullukla trajik bir hikâyeyi anlattığı 2004 yapımı “Vera Drake – Hemşire” filmleri de unutulmamalı Leigh’in.

    (10 Haziran 2011)

    Ali Erden

    [email protected]

    Arka Pencere Dergisi, X-Men’i Okula Kaydettiriyor

    Arka Pencere Dergisi, 84. sayısında, kapağına X-Men: Birinci Sınıf’ı yerleştiriyor. Tunca Arslan, köşesinde, Nazlı Eray usulü bir roman üzerinden Marilyn Monroe’nun 85. doğum gününü kutluyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında X-Men: Birinci Sınıf, Felekten Bir Gece Daha, Koğuş, Ateşli Oda, Gördüğüm En Güzel Kadın, Sevimli Cüceler Cino ve Jülyet, Dehşet Evi ve Kaledeki Yalnızlık yer alıyor. Derginin 84. sayısı, bir Alfred Hitchcock alıntısıyla sona eriyor: “Eğer sinema tarihini gözden geçirirseniz, sinema yapımının entelektüeller tarafından çoğu zaman küçümsenmiş olduğunu göreceksiniz.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi, X-Men’i Okula Kaydettiriyor yazısına devam et
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu