Sinema Yaz Okulu’nda Sona Doğru, Sinematek Dergi 4. Sayısı Yayında

Yazın gelmesiyle birlikte bir Sinematek klâsiği olan, 13 yıldır aralıksız her yıl düzenlenen Sinema Yaz Okulu son atölyeleri başlıyor. 27 Ağustos’da İstanbul’da, Film Yapım ve Yönetmenlik, Dramatik Yazarlık ve Senaryo, Kurgu/Montaj yaz okullarımız başlıyor. Ankara’da, Film Yapım ve Yönetmenlik, Dramatik Yazarlık ve Senaryo, Belgesel Film Yapım yaz okulları da aynı tarihte. Sinematek Dergi, 4. sayısının kapağına geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz büyük usta Metin Erksan’ı koyuyor. Filmden Sonra köşesinde, Duvara Karşı filminin unutulmaz karakteri Cahit Tomruk filmden sonra yaşadıklarını anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sinema Yaz Okulu’nda Sona Doğru, Sinematek Dergi 4. Sayısı Yayında yazısına devam et
  • Lincoln’ün İstilacı Vampirlerle Savaşı

    Vampir Avcısı: Abraham Lincoln (Abraham Lincoln: Vampire Hunter)
    Yönetmen: Timur Bekmambetov
    Senaryo: Seth Grahame-Smith
    Müzik: Henry Jackman
    Görüntü: Caleb Deschanel
    Oyuncular: Benjamin Walker (Abraham), Dominic Cooper (Henry), Anthony Mackie (Will), Mary Elizabeth Winstead (Mary), Rufus Sewell (Adam), Marton Csokas (Barts), Jimmi Simpson (Joshua), Joseph Mawle (Thomas), Robin McLeavy (Nancy), Erin Wasson (Vadoma), John Rothman (Jefferson), Cameron M. Brown (Willie)
    Yapım: Fox (2012)

    Rus sineması içinde yetişen Kazak yönetmen Timur Bekmambetov’un üç boyutlu “Vampir Avcısı: Abraham Lincoln” filmi, Lincoln’ü çocukluk, gençlik ve başkanlık dönemlerini anlatıyor. İntikam dolu Lincoln, vampir avcısına dönüşüyor.

    Film, 1818 yılında açılıyor. Gecenin derinliğinde vampir Jack Barts, Abraham’ın annesini uykusunda öldürürken, küçük çocuk bu ölüme tanık oluyor. Abraham, Barts’a karşı içindeki kinle büyüyor ve hukuk okumak için geldiği şehirde Joshua Speed’in dükkânında boğaz tokluğuna iş bulduktan sonra rıhtımda izini bulduğu Barts’ın gözüne tabancasıyla ateş ettikten sonra bayılan genç Abraham gözünü tanımadığı Henry Sturges’in malikanesinde gözünü açıyor. Henry bir vampir avcısı. Abraham’a yardım ediyor. Baltasının keskin tarafını gümüşleyen Abraham, Henry’nin vampir olduğunu söylediği insanları vahşice katletmeye başlıyor. Gecelerin kan revan olduğu şehirde hayatının kadını Mary Todd’la da karşılaşıyor Abraham. Bu aşk onun hayatının akışınıda değiştiriyor. İyi bir konuşmacı olan Abraham’ı politikacı olmaya teşvik eden Illinois Valisi’nin sözünü dinleyen Abraham, ileriki yıllarda ABD’nin geleceğini de şekillendirecek çok önemli bir başkanı da oluyor. Eski Mısır’da Firavunların piramitlerin inşasında binlerce Yahudiyi çalıştırdığına tanıklık etmiş vampirlerin başı Adam, kız kardeşi Vadoma ve vampir çetesiyle, iç savaş sırasında Güneylilerle beraber Kuzeylilere de savaş açıyor. Adam’ın amacı tüm Amerika’yı ele geçirmek. Konfederasyoncu Güneyliler, Başkan Lincoln’ün kölelik karşıtı söylemlerine öfke duyuyorlar. Lincoln, uğruna iç savaş olsa da Güneyle savaş giriyor ve kazanıyor.

    Oscarlık film gibi…

    Üç boyutlu perdede gördüğümüz 2012 yapımı “Abraham Lincoln: Vampire Hunter-Vampir Avcısı: Abraham Lincoln”, Oscarlık bir film gibi görünüyor. Filmin içerik ve biçim dili güçlü. Bazı anlarda, doğal olarak üç boyutun getirdiği estetik yönleri öne çıkartıyor film. Akademi, Rusya’dan gelip ABD’nin önemli bir politik bir figürünü anlatan Timur Bekmambetov’a Oscarları verebilecek mi? 1961 doğumlu Kazak yönetmen Bekmambetov, Rus sinemasında çektiği estetik aksiyonlarıyla Hollywood’u da büyüledi. Şimdi bu hayal fabrikasına hayal gücünü sunuyor. 2004’te “Nochnoy Dozor-Gece Nöbeti” ve 2006’da “Dnevnoy Dozor-Gündüz Nöbeti” estetik aksiyonlarından sonra Hollywood’da Angelina Jolie’yi oynattığı 2008 yapımı çizgi roman uyarlaması “Wanted” filmini çekmişti yönetmen. Bekmambetov, “Vampir Avcısı: Abraham Lincoln” fantastik korku filminde aksiyonu da kararınca kullanılmış. Filmde, fantastik taraflar olsa da ABD tarihinin en önemli dönemlerine gerçekçi bakış da getiriyor film. Çocukken gerçekten annesi ölüyor Abraham’ın. Hayatının de en büyük boşluğu annesinin yokluğu olabilir Abraham’ın. Filmde, bu boşluğu vampirleri avlayarak unutmaya çalışan Abraham, gerçeklikte kitaplara ve karısı Mary’ye sığınmıştır belki de. Beraberce ilk görüşte aşka düştüğü Mary karşısına çıkmasaydı Abraham kaybolabilirdi. Mary’nin aşkı ve desteği politikada yükselmesine neden oluyor Abraham’ın. O cesurca aldığı kararlarda da bu aşkın gücünü hissediyor. Abraham, Cumhuriyetçilerin ilk başkanı da oluyor.

    Çarpıcı bir görsellik…

    Vampirler, metaforik anlamda çoğu Güneyliyi de simgeliyor sanki. Köleliğin devam etmesini isteyenler bugünden bakışla kan içici vampir olabilirler. Çiftçinin oğlu Abraham, tek bildiği silâh baltasının ucunu gümüşleyerek geceleri vampir avlarken, gündüzleri de geleceğini kuruyor köleliğin ülkesi Amerika’da. Abraham’ın vampirlere savurduğu baltası kanları fışkırtıyor. Kafaları baltayla kopan vampirlerin kanları, üç boyutlu görüntüyle üzerinize sıçrayacakmış gibi oluyor. Estetik olarak da çarpıcı bu şiddet anları. O fışkıran kanlar, gerçeküstücü bir ressamın fırçasıyla tablosuna serptiği boyalar gibi sanki. Trendeki anlar da etkileyici. Yanan köprüye hızla yol alan trenin içindeymiş gibi de hissediyorsunuz. Abraham’la Mary’nin dükkânda karşılaşmaları da özel anlardan. Aşklar, zerafet ve kibarlığın buluştuğu anla başlıyordur belki de. Abraham’ın bu dünyadaki en iyi dostu da, çocukluk arkadaşı siyahi Will. Abraham’ın köleliğe ve ırkçılığa karşı savaşında bu dostluğun da payının olduğunu düşünüyorsunuz. Filmde, zihninizde kalacak unutulmaz fotoğraflar olacak. Üç boyutlu perdede yaşamak ve keşfetmek gerek. Film, Seth Grahame-Smith’in 2010’da yayımlanmış aynı adlı romanından uyarlanmış. Senaryoyu da Seth Grahame-Smith bizzat kendisi yazmış. 1982 doğumlu Amerikalı Benjamin Walker, gerçekten Lincoln’ün gençliğini ve orta yaşlılığını yüksek bir oyunculukla yaşatıyor. Filmde İngiliz Rufus Sewell da unutulmamalı. O, filmin vampir “kötü adamı” Adam’la insanın sinirlerini tam anlamıyla geriyor, tedirginlikler içinde bırakıyor.

    (17 Ağustos 2012)

    Ali Erden

    [email protected]

    Müşfik Kenter’i Kaybettik

    Akciğer kanseri tedavisi gören, 15 Ağustos’ta kaybettiğimiz 80 yaşındaki Türk tiyatrosunun çınarı Müşfik Kenter bugün ebedi istirahatgâhına defnediliyor. Kenter bir süredir akciğer kanseri tedavisi görüyordu. Tedavi sırasında ani gelişen bir enfeksiyon nedeniyle birkaç gün önce İstanbul Çağlayan’daki Florence Nightingale Hastanesi’nde yoğun bakıma alındı.

    65 yıldır tiyatroya emek veren Kenter, daha 15 yaşındayken Ankara Devlet Tiyatrosu Çocuk Bölümü’nde tiyatroya başladı. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde eğitim gördü. Okulu 1955 yılında bitirdi ve Devlet Tiyatrosu’na girdi. İlk oyunu “Oğuz Ata”ydı…

    1959’da Devlet Tiyatrosu’ndan ayrıldı ve İstanbul’a giderek ablası Yıldız Kenter ile beraber Muhsin Ertuğrul ile çalıştı… Birlikte Küçük Sahne’de oyunlar sergilediler. Şükran Güngör ve Kamuran Yüce ile bu dönemde bir araya geldiler ve dörtlü olarak uzun yıllar birlikte tiyatro yaptılar.

    1960-1961 yılları arasında Site Tiyatrosu’nu kurdular. 1962’de Kent Oyuncuları adıyla bir tiyatro topluluğu kurdular. 6 yıl sonra da Şişli’deki Kenter Tiyatrosu’nun binasını tamamladılar. Tiyatroyu yapmaları için tüm paralarını ortaya koymaları, büyük bir turne ile Anadolu’yu gezmeleri ve bir koltuk satma kampanyası ile destek toplamaları gerekmişti. Seyircilerin pek anlamayacağı düşünülen oyunları sahnelemekten çekinmediler. Yıllarca o binada yüzlerce oyun sahneye koydular…

    İngiliz Kültür Heyeti ve Rockefeller’den burslar alarak Amerika ve İngiltere’de tiyatro araştırmaları yapan ve incelemelerde bulunan Kenter, İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya, Yugoslavya, Kıbrıs gibi bir çok ülkede oyunlar sergiledi.

    Müşfik Kenter, Murathan Mungan’ın Orhan Veli şiirlerinden derlediği “Bir Garip Orhan Veli” adlı oyunu 30 yıl boyunca tek başına oynadı. “Bir Garip Orhan Veli” aynı oyuncuyla Türkiye’de en uzun süreli sergilenen eserlerden biri oldu…

    Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan emekli olduktan sonra, Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Başkanlığı ve Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmenliği görevlerinde bulundu.

    Sanatçı, tiyatro oyunculuğunun yanı sıra sinema oyunculuğu da yaptı. 1966 Antalya Film Festivali’nde, “Bozuk Düzen” filmiyle “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü kazandı. Yerli, yabancı televizyon filmlerinde, belgesel ve reklamlarda seslendirme yaptı. üç kez evlendi…

    Ödülleri:

    1966 – 3. Antalya Film Şenliği – En İyi Erkek Oyuncu (Bozuk Düzen)
    1993 – Olağanüstü Yorum Ödülü – Konken Partisi
    1997 – 1. Afife Tiyatro Ödülleri – Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü
    2002 – 6. Afife Tiyatro Ödülleri – En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
    2005 – 8. Uluslararası Kukla Festivali Onur Ödülü

    Tiyatro Oyunları:

    Nasrettin Hoca Birgün
    Çözüm
    Kuvayi Milliye
    Huysuz İhtiyar
    Anlat Şehrazat (Binbir Gece Hikayeleri)
    Martı
    Helen Helen
    Martı
    Lütfen Kızımla Evlenirmisin
    İvanov
    Nükte
    Ramiz ile Jülide
    Ver Elini Brodvey
    Konken Partisi
    Görünmez Dostlar
    Van Gogh
    Kim Kimi Kiminle
    Kökler
    Kahramanlar ve Soytarılar
    Arzu Tramvayı
    Vanya Dayı
    Çöl Fresi
    Buzlar Çözülmeden
    Ders
    İnsan Denen Garip Hayvan
    Ayak Takımı Arasında
    Sanalyeler
    İçerdekiler
    Salıncakta İki Kişi
    Bedel
    Üç Kız Kardeş
    Bir Garip Orhan Veli
    Üç Kuruşluk Opera
    Kapıcı
    Yarın Cumartesi
    Öfke
    Nalınlar
    Mary-Mary
    Antigone
    Mikado’nun Çöpleri
    Cyrano De Bergerac
    Hamlet
    On İkici Gece
    Deli İbrahim

    Sinema Filmleri:

    Sessiz Harp (1961)
    Dişi Kurt (1963)
    Dişi Örümcek (1963)
    Bozuk Düzen (1965)
    Murtaza (1965)
    Sevmek Zamanı (1965)
    Şeytanın Kurbanları (1965)
    O Kadın (1966)
    Üç Arkadaş (1971)
    Kara Doğan (1972)
    Kızını Dövmeyen Dizini Döver (1977)
    Seni Kalbime Gömdüm (1982)
    Hayallerim Aşkım ve Sen (1987)
    Rumuz Goncagül (1987)
    Piano Piano Bacaksız (1992)
    Ay Vakti (1993)
    >Elveda Yabancı (Lebewohl Fremde) (1993)
    Amerikalılar Karadeniz’de 2 (2007)
    Mevlana: Aşkı Dansı (2008)
    Usta (2008)

    Televizyon Dizileri:

    Avrupa Yakası (2009)
    Sessiz Gemiler
    Elveda Yabancı
    Çöl Faresi (1977)
    Emekli Başkan (1979)
    Geçmiş Bahar Mimozaları (1989)
    Ateşten Günler (1988)
    Gecenin Öteki Yüzü (1987)
    Kurtuluş (1994)
    Hayat Bazen Tatlıdır (1996)
    Şapkadan Babam Çıktı (2003)
    Zümrüt (2004)
    Kapıları Açmak (2005)

    (17 Ağustos 2012)

    Serpil Boydak

    360

    Peter Morgan’ın yönettiği ve Anthony Hopkins, Jude Law, Rachel Weisz ile Ben Foster’nun oynadığı 360, 17 Ağustos 2012’de Tiglon Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Dünyaya bir kez geliyoruz. Peki kaç şansımız var? Birbirinden çok farklı hayatlar süren bir grup insanın hayatları, heyecan yüklü bir aşk hikâyesiyle de birleşerek Viyana, Paris, Londra, Rio, Denver, Bratislava gibi farklı ve büyüleyici şehirlerde kesişir. Aşk, ihanet ve tutku onları çevrelerken, karakterler arasındaki gizemli ilişki, aralarındaki çekimi ve bağı çözmemize yardımcı olacak mıdır?

    • Basın Bülteni
    • Fotoğraflar
    • Web Sitesi
    • Fragman
    • IMDb

    360 yazısına devam et

    Oyuncu Olmak İsteyenler Bilgisayar Başına

    Sinema ve televizyon dünyasının popülerliği arttıkça sektörde oyuncu açığı da doğuyor. Tabii oyuncu olmak isteyenlerin de sayısı az değil. Arz ve talebi buluşturmak için artık cast ajansına gitmenize gerek yok. İnternette ücretsiz kayıt olabileceğiniz bir cast ajansı var: oyuncuariyorum.com
    İnternet sitesi, televizyon, sinema ve tiyatro dünyasının en büyük ihtiyaçlarından birisi olan oyuncu bulma sıkıntısını ortadan kaldırmak amacıyla kuruldu. oyuncuariyorum.com adlı web sitesinin en büyük özelliği tüm üyelerini ücretsiz olarak siteye kayıt etmesi.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Oyuncu Olmak İsteyenler Bilgisayar Başına yazısına devam et
  • Derviş Zaim: Hayatımda Hiç Bitmesin Dediğim Projelerden Biri Oldu

    Usta Yönetmen Derviş Zaim’in merakla beklenen son filmi Devir, 19. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Başrolünde Burdur’un Hasanpaşa Köyü’nde yaşayan çobanların yer aldığı filmde, Böyet adı verilen koyun yıkama şenliği konu alınıyor…

    Devir’in hikâyesini sizden dinleyelim…

    Burdur’a bağlı Hasanpaşa Köyü’nde çok eski bir gelenek var. Çobanlar yaz sonunda bir yarışma yapıyorlar. Koyunlar bir göletten geçiyor ve suyu en hızlı geçen sürü kazanıyor. Aslında bu halk arasında bir arınma şenliği. Halk, koyunların kışa girmeden önce temizlendiğini düşünüyor. Ve ben de böyle bir durumu film yaparsam, doğa ve insan ilişkileri üzerine bir şeyler anlatabilirim diye düşündüm.

    Elinizde hazır bir senaryo olmadan yüzyıllardır devam eden bir geleneği film yapmak üzere Hasanpaşa’ya gittiniz…

    Evet, oraya gittiğimde elimde net bir senaryo yoktu fakat neye ulaşmak istediğimi çok iyi biliyordum. Zaten böyle bir projede neye ulaşmak istediğinizi bilmezseniz, çökersiniz. Ben de bunun farkında olarak gittim.

    Bu film sizi epey etkilemişe benziyor…

    Hayatımda “hiç bitmesin” dediğim projelerden biri oldu. Bu film için, daha önce yaptığım işlerin üretilme yordamından çok daha farklı bir iş olduğunu söyleyebilirim. Önce gördüm, yazdım, çektim, montajladım ve tekrar çektim diyebileceğim bir çalışma oldu. Öyle bir esneklik içinde çalışabilmemin filme çok şey kattığını düşünüyorum. Devir 2 gelmez ama bu kulvarda bir film daha yapacağım.

    Filmde hiç profesyonel oyuncu yok. Hatta başrol oyuncularınızı da Hasanpaşa’da tanıdınız. Elinizde bir senaryo yok, oyuncular belli değil. Aslında riskli bir başlangıç olmuş.

    Çok riskliydi tabi. Ama risk almazsanız başka taraflara yelken açamazsınız. Benim o anda o riski almam gerekliydi ve iyi ki de yapmışım diyorum.

    Sinema bilinmeyen bazı gerçekleri en iyi anlatım biçimi ve bu film de bize bilmediğimiz bir geleneğin varlığından bahsediyor. Ben kendi adıma böyle bir şey olduğunu ilk sizden duyuyorum…

    Bir film çekiyorsunuz. Bu film hem size bir şeyler öğretiyor hem de başkalarına bir şeyler anlatabiliyor, öğretebiliyorsa o zaman yaptığınız işten çok daha büyük keyif alırsınız. Ben de bu işte bunu hissettim.

    Filmde fantastik öğelerin de olduğu söyleniyor…

    Bu filmin gerçekliği ele alış biçimi ve bunu yansıtma biçiminin çok farklı olduğunu söyleyebilirim. Bu duruşu ile insanları etkileyecektir.

    Bize vakit ayırdığınız için teşekkür eder, başarılar dileriz.

    (16 Ağustos 2012)

    Yeliz Bozkurt

    Sadece Sinema Programı Bu Hafta Metin Erksan’a Saygıyla Açılıyor

    Sadece Sinema Programı, Yedinci Sanat tutkunlarının ilgi odağı olmaya devam ediyor. Ezgi Sütçü’nün sunduğu program bu hafta da yine dopdolu. Türk Sineması’nın yapı taşlarından Metin Erksan, 83 yaşında aramızdan ayrıldı. Program, bu hafta Metin Erksan’a saygıyla açılıyor, vizyondakiler bölümünde bilim kurgu filmi Gerçeğe Çağrı var. Cosmopolis’le aramıza dönen David Cronenberg ve sineması, sinema yazarı Uğur Vardan ile mercek altına alınıyor. Sadece Sinema Programı, 11 Ağustos 2012 Cumartesi günü saat 12:20’de TRT Haber’de.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sadece Sinema Programı Bu Hafta Metin Erksan’a Saygıyla Açılıyor yazısına devam et
  • Gerçeğe Çağrı, Klak Sinema Programı’nda

    Bugün TV Klak Sinema Programı, bu hafta açılışını, orijinalinden tam 22 yıl sonra gelen bir yeniden çevrim, Gerçeğe Çağrı ile yapıyor. Arıza filmlerin yönetmeni David Cronenberg ve genç kızların sevgilisi Robert Pattinson, Cosmopolis’te birarada. İspana’dan bir Paranormal Activity denemesi Lanetli Ruh. Romantik filmlerin anavatanı Fransa’dan yeni bir hikâye, İlk Aşkım. Hepsi ve daha fazlası, yıl boyunca stüdyo konuklarıyla yapılan en keyifli sohbetlerin ekranlarınıza getirileceği Klak’ta sizleri bekliyor. Klak, 11 Ağustos 2012 Cumartesi günü 13:20’de Kanaltürk’ün haber kanalı Bugün TV.de.

  • Basın Bülteni
  • Bu Kez Kitap Arası Verdiler

    Yaptıkları haber ve röportajlarla gündeme damgasını vuran Film Arası Dergisi ekibi, bu kez yayınladıkları kitaplarıyla okurlarının karşısına çıktı. Derginin Yayın Koordinatörü Ahmet Toklu’nun Halit Refiğ röportajlarından oluşan Bir Yorgun Savaşçı, Halit Refiğ isimli çalışması ile derginin Yayın Yönetmeni Suat Köçer’in Dokuz Canlı Hikâye isimli kitabı ile piyasaya çıktı. Bir Yorgun Savaşçı, Halit Refiğ’de yönetmen Halit Refiğ’in Kemal Tahir’in aynı adlı romanından uyarladığı ve 12 Eylül yönetimi tarafından önce yasaklanıp ardından da yakılan Yorgun Savaşçı filminin trajik hikâyesi, olayın tarafları ve şahitleriyle bir kez daha gündeme geliyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Bu Kez Kitap Arası Verdiler yazısına devam et
  • Altın Portakal’da Ustalar Geçidi

    Altın Portakal Film Festivali’nin gelenekselleşen bölümlerinden “Ustaların Gözünden” bu yıl da dünya sinemasının usta yönetmenlerinin son yıllardaki yapımlarını 06 – 12 Ekim 2012 tarihleri arasında seyirci ile buluşturacak. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, bu yıl Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması Jüri Başkanı Istvan Szabo’nun son yapımının yanı sıra, ünlü yönetmenler Michael Haneke, Abbas Kiarostami, Ken Loach ve Bernardo Bertolucci’nin son yapımlarını da sinemaseverlerle buluşturacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Portakal’da Ustalar Geçidi yazısına devam et
  • d@bbe: Bir Cin Vakası, Dev Bütçeli Hollywood Yapımlarının Vizyon Mücadelesinde Ben de Varım Dedi

    Geçtiğimiz Cuma günü, 214 salonda vizyona giren d@bbe: Bir Cin Vakası, 03 – 05 Ağustos hafta sonu 36.724 kişi tarafından izlenerek, Kara Şövalye Yükseliyor ve Buz Devri 4: Kıtalar Ayrılıyor filmlerinin ardından ilk üç gün sonuçlarına göre vizyon mücadelesine üçüncü sıradan giriş yaptı. Korku filmi severleri yaz sıcağında sinemaya çeken, d@bbe ve Semum filmleriyle korku sinemamızın dünya çapında tanınmasını sağlayan Hasan Karacadağ’ın yeni korku filmi d@bbe: Bir Cin Vakası, “Gişe hedefleyen bir Türk filmi yazın vizyona girmez” geleneğini de kırıyor.

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu