Van Gölü Canavarı

Mehmet Bükülmez’in yönettiği ve Selahattin Taşdöğen, Ceylan Yılmaz, Naci Taşdöğen ile Nazif Çetin’in oynadığı Van Gölü Canavarı, 30 Kasım 2012′de Özen Film dağıtımıyla Adar Medya Film Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Depremde ailesini kaybetmiş olan Behçet, arkadaşlarıyla İstanbul’a gitmeye karar verir. Yolda ailesinin öldüğü yeri görünce dayanamaz, otobüsten inerler ve Van Gölü sahiline gelirler. “Van Gölü’nde canavar ya gerçekten varsa?” derler ve bir çay ocağı açmaya karar verirler. Canavar yalanı şehre yayılınca halk ve basın göl kenarına akın eder. Canavar aslında depremdir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman: 1 / 2
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Van Gölü Canavarı yazısına devam et
  • Arka Pencere Dergisi Emmanuelle’in Ardından Ağıt Yakıyor

    Arka Pencere Dergisi, 156. sayısında, kapağına, Sylvia Kristel’i koyuyor. Tunca Arslan, köşesinde, Emmanuelle’in unutulmaz yıldızı Sylvia Kristel’in ardından ağıt yakıyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Meleklerin Payı, Çanakkale 1915, Mutlu Et Beni, ParaNormaN, Oğlum Bak Git ve Paranormal Activity 4 yer alıyor. 156. sayı bir Hitchcock alıntısıyla sona eriyor: “Ciddi bir konuyu işlerken insan her zaman alaycı bir yaklaşım göstermeli midir, göstermemeli midir? Bana öyle geliyor ki, İngiltere’de yaptığım bazı filmler çok hafif kaçtı, Amerika’da yaptıklarımın bazıları çok beceriksizceydi.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi Emmanuelle’in Ardından Ağıt Yakıyor yazısına devam et
  • Bayramı Cinecity Sinemaları’nda Hollywood Yıldızlarıyla Karşılayın

    Gişe rekorları kırmaya hazırlanan Bulut Atlası (Cloud Atlas) bayram tatili boyunca Cinecity Sinemaları’nda sinemaseverleri bekliyor. Tom Tykwer, Andy Wachowski ile Lana Wachowski’nin yönettiği ve Tom Hanks, Halle Berry, Hugh Grant ile Hugo Weaving’in oynadığı Bulut Atlası (Cloud Atlas), 26 Ekim 2012’de Wings Cinecity Etiler, Wings Cinecity Trio, Cinecity Olivium ve Cinecity Kipa Sinemaları’nda vizyona giriyor. Film, 1850′de aralarında ölüm sırasını bekleyen genetiği değiştirilmiş bir garsonun da bulunduğu Pasifik’i geçen bir grup gezginin tarihsel zaman dilimi içindeki yankılarını anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sinema Meslek Birlikleri ve Meslek Kuruluşları 49. Altın Portakal Film Festivali Basın Açıklaması

    Sinema meslek birlikleri ve meslek kuruluşları, geçtiğimiz hafta sona eren 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ödül alan Güzelliğin On Par’ Etmez filminin festivalin ulusal film yarışmasında yer alması ve sonrasında ortaya çıkan medyadaki bilgi karmaşıklığını gidermek için ortak bir açıklama yayınladı. Açıklama şöyle: “Ülkemizin en …”

    Fırat Sayıcı ve Banu Bozdemir, Klak Sinema Programı’nda

    Bugün TV, Klak Sinema Programı’nın bu haftaki stüdyo konukları olan sinema yazarları Fırat Sayıcı ve Banu Bozdemir, 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin tartışmalı sonuçlarını değerlendirdi. Stop motion tekniğiyle çekilen animasyon ParaNormaN renkli görüntüleriyle Klak Arkası’nda. Türk sinemasının büyük yapımlarından bir tanesi daha seyirciyle buluşuyor, Çanakkale 1915; bir korku efsanesi geri dönüyor, Paranormal Activity 4. Hepsi ve çok daha fazlası bu haftasonu Klak’ta sizleri bekliyor. Gizem Ertürk’ün hazırladığı Klak, 20 Ekim 2012 Cumartesi günü 13:20’de Bugün TV ekranında.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Fırat Sayıcı ve Banu Bozdemir, Klak Sinema Programı’nda yazısına devam et
  • Dolunay Soysert, Ölüm Orucunu Anlatan Filmde

    Okşan Dede’nin senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini de yapacağı Ölümden Kalma filmi Aralık ayında motor diyor. Wernicke Korsakoff hastası Behrem’in öyküsünün anlatılacağı filmde Behrem karakterini Dolunay Soysert canlandıracak. Filmin diğer oyuncuları Emre Karayel, Taies Farzan, Hande Kaptan ve Sezgin Cengiz gibi isimlerden oluşturuyor. Daha önce dramaturgluk ve sinema yazarlığı yapan Okşan Dede, proje için iki yıldır hazırlandığını belirtiyor. Proje danışmanlığını Ercan Kesal’ın üstlendiği filmin yönetmen yardımcılığını ise Ali Ata Bak adlı kısa filmi ile pek çok ödül alan Orhan İnce yapacak.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Asteriks ve Oburiks Gizli Görevde

    Laurent Tirard’ın yönettiği ve Gerard Depardieu, Edouard Baer, Guillaume Gallienne ile Vincent Lacoste’nun oynadığı Asteriks ve Oburiks Gizli Görevde (Asterix et Obelix: Au Service de Sa Majeste), 26 Ekim 2012’de Medyavizyon Film dağıtımıyla Medyavizyon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Roma imparatoru Sezar yeni yerler fethetmeye doymamaktadır. Görkemli ordusunun başına geçerek, bilinen dünyanın hemen kıyısında duran ve Britanya ismiyle bilinen adayı da işgâl etmeye karar verir. Zafer elde etmek neredeyse yine kaçınılmazdır ancak ufacık bir köy, tek başına işgâle direnmektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Erden Yazıyor
  • Sonuna Kadar… ve Sondan da Öteye Werner Herzog Belgeselleri

    Werner Herzog’un Goethe-Institut’la birlikte yayınladığı Werner Herzog Belgeselleri Edisyonu, dünya çapında tanınan yönetmenin 1962 – 2005 yılları arasında çektiği neredeyse tüm belgesellerini ilk kez bir araya getiriyor. 27 filmden oluşan seçkide, Werner Herzog’un çektiği belgesel ve kısa filmlerin yanı sıra, aralarında güncel bir röportajın da bulunduğu, yönetmenin son derece hareketli hayatını ele alan yapımlar da yer alıyor. Goethe Institut Istanbul, Werner Herzog belgesellerini, İstanbul Modern Sinema işbirliği ile İstanbullu sinemaseverlerle buluşturuyor.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Program: 1 / 2
  • Web Sitesi: 1 / 2
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sonuna Kadar… ve Sondan da Öteye Werner Herzog Belgeselleri yazısına devam et
  • Çağlar Boyu Adalet ve Özgürlük Mücadelesi

    Wachowski Kardeşler ve Tom Tykwer’ın ortaklaşa yönettikleri ‘Bulut Atlası (Cloud Atlas)’ projesi ilk anda sinemanın ilk büyük yaratıcılarından D. W. Griffith’in 1916 tarihli çılgın girişimini, ünlü sessiz filmi ‘Hoşgörüsüzlük (Intolerance)’ı anımsatıyor.

    Griffith, ‘Bir Ulusun Doğuşu (The Birth of a Nation)’ filminin büyük başarısının ardından varını yoğunu ortaya koyarak çektiği üç saati aşkın dev epikte, yaklaşık 2500 yıllık bir zaman dilimi içerisinde dinsel hoşgörüsüzlük, iktidar kavgaları, emek ve sermaye paylaşımının adaletsizliğinden yola çıkarak insanoğlunu yargılar ve onu barışa davet eder. Griffith filmini dört ayrı öykü üzerine kurmuş, Babil kralı Baltasar’ın Perslilere yenik düştüğü savaşı, Hz. İsa’nın Kudüs’te çarmıha gerilişini, 1572 Fransası’nda Aziz Bartolomeus katliamını ve 20. yüzyıl başlarında Amerikan toplumunda kapitalistlerle işçilerin mücadelesini birbirine paralel olarak anlatmıştı. Ancak bu deneme o dönemin seyircisine birkaç boy büyük gelmiş, film gişede büyük başarısızlığa uğrayarak Griffith’in iflâsına yol açmıştı.

    İngiliz Yazar David Mitchell’ın ülkemizde de yayımlanan dev hacimli romanından uyarlanan ‘Bulut Atlası’ yaklaşık yüzyıl sonra benzer bir yol izliyor. Bu defa zaman dilimi 500 yıla kadar inmiş ancak öykü sayısı altı’ya yükselmiş. İlk öykü 19. yüzyıl ortalarında Pasifik adalarından Amerika’ya ganimet taşıyan bir ticaret gemisinde sömürgeci efendiyle siyah kölenin ilişkisi üzerine. 1936 Cambridge öyküsünde biri yaşlı diğeri genç iki bestecinin ‘Amadeus’vari iktidar savaşımını izliyoruz. Bir kadın gazetecinin nükleer enerji reaktörü yolsuzluğunu ortaya çıkarmak için tehlikeli bir maceraya atıldığı ve şiddetle Pollack / Pakula siyasi gerilim filmlerini anımsatan üçüncü öykü 1970’ler San Fransisco’sunda geçiyor. Dördüncü ve filmin komik katmanında, erkek kardeşinin oyunuyla huzur evine düşmüş yayıncının günümüz İskoçya’sında geçen Ken Loach usulü ‘Guguk Kuşu’ serüveni yer almakta. 21. yüzyıl ilerlerken sular altında kalmış eski Seul’un yerine inşa edilen yeni şehirde sendikalı devrimci ile köle klonun şiirsel aşkını anlatan ve şahsi favorim olan beşinci hikâyede ‘Blade Runner’ tadı alırken, son öyküde nükleer kıyamet sonrası ilkel bir dünyaya savruluyoruz.

    Matrix serisinin yaratıcıları Andy ve Larry Wachovski, pek ilgi görmeyen ‘Speed Racer’dan dört yıl sonraki bu dönüş filmlerinde 19. yüzyıl, 70’li yıllar ve gelecekte geçen bölümleri yönetmişler. Aradan geçen dört yılda Larry’nin bir cinsiyet değiştirme operasyonuyla Lana’ya dönüştüğünü de bu arada hatırlatalım. İngiltere’de geçen iki bölüm ise filmin müziklerinde de imzası bulunan usta Alman yönetmen Tom Tykwer’ın ellerine teslim edilmiş.

    ‘Bulut Atlası’, Wachowski’lerin basına kapalı gizemli özel yaşantıları veya farklı türdeki cüretkâr filmleriyle seyircisini şaşırtan Tykwer’ın dünyaları denli sürprizler içeriyor, farklı zaman dilimlerinde geçen ve paralel olarak anlatılan altı ayrı öyküde aynı oyuncuları, farklı bedenlerde aynı doğum izlerini kullanıyor. Bu da anlatının, reenkarnasyon ya da yeniden doğuş felsefesinden yola çıkarak zamanın akışı içinde hayatlarımızın birbirine bağımlı olduğu, ölümün uzun süreli olmadığı, yeni bir bedende yaşamımızın seçimlerimiz (iyilik ya da kötülük) doğrultusunda yön bulacağı şeklinde özetlenebilecek meselesine uygun bir seçim. Buna uygun olarak, oyuncuların kimi zaman yaşları, kimi zaman fiziksel özellikleri, kimi zaman daha da ileri giderek cinsiyetleri değişmekte. Bu değişimlerdeki makyaj çalışması genellikle başarılı. Bu konuda filmin önemli handikapı, altı ana karaktere bürünmüş Tom Hanks veya Halle Barry gibi yüzü fazla eskimiş star oyuncuların kullanılmasının getirdiği inandırıcılık sorunu olmuş. Buna karşılık, Jim Sturgess, Ben Whishaw gibi yeni veya Jim Broadbent gibi kalıptan kalıba girebilen tiyatro kökenli deneyimli oyuncuların yer aldığı bölümler çok daha etkileyici.

    Griffith’in filminde olduğu gibi, ebedi ezen-ezilen mücadelesi çerçevesinde insanoğlunun temel günahlarını, doymak bilmez iktidar hırsını tartışmaya açan ‘Bulut Atlası’ yaklaşık üç saat süren yoğun bir meditasyon. Çizdiği gelecek tablosu ise oldukça karamsar. En büyük kozu ise çarpıcı görselliği. Burada filmin iki saygın görüntü yönetmeninin (‘Cesur Yürek’ten Oscar’lı Jon Toll, Tykwer filmleri ‘Koş Lola Koş’ ve ‘Koku: Bir Katilin Hikâyesi’nden Frank Griebe); özellikle de drama’dan gerilime, bilim kurgu’dan komediye atlayan bu çılgın serüveni kurgulayan Alman usta Alexander Berner’in adını anmadan geçmemek gerekir.

    100 milyon doları aşan bütçesiyle bugüne kadar çekilmiş en pahalı bağımsız yapım olan ‘Bulut Atlası’ Toronto Film Festivali’ndeki ilk halk gösteriminde ayakta alkışlanmıştı. Bu haftasonu ülkemizle birlikte dünya vizyonuna başlıyor, seyircinin ilgi göstermesi ve hoşgörülü olmasını dileyerek yazıyı noktalayalım.

    (25 Ekim 2012)

    Farhan Baran

    [email protected]

    Film Arası Dergisi’nde Gökhan Mumcu: Oyuncular Setteki Eşyadan Farksız

    Film Arası Dergisi’nin son sayısına konuk olan oyuncu Gökhan Mumcu, dizi setlerindeki çalışma koşullarına isyan etti. Miras, Mahpeyker: Kösem Sultan ve Kaos: Örümcek Ağı filmlerinde başrolü üstlenen Gökhan Mumcu, Suat Köçer’in sorularını yanıtladı. Oyuncu, “Ben hiçbir zaman, aksiyon oyuncusuyum demedim. Projede Gökhan’ın eline bir silâh verin, kavga etsin, agresif olsun vs. deniyor. Ben de oynuyorum” dedi. Setlerdeki çalışma koşullarına isyan eden Mumcu, bu kazalar sonucunda boyun fıtığı olduğunu, vücudunun çeşitli yerlerinde kaza izleri olduğunu söyledi.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Film Arası Dergisi’nde Gökhan Mumcu: Oyuncular Setteki Eşyadan Farksız yazısına devam et
  • Sabahattin Ali’nin Belgesel Filmi Kartal’da

    Yönetmenliğini Metin Avdaç’ın yaptığı edebiyatçı Sabahattin Ali’nin hayat hikâyesini ve Türkiye’nin çalkantılı dönemlerini anlatan, Sabah Yıldızı: Sabahattin Ali adlı belgesel filmin gala kokteyli ve gösterimi yönetmenin katılımıyla Kartal Sanat Tiyatrosu’nda gerçekleştirildi. Erkan Kırın, Emine Kolivar ve Eva Maria Balkenhol’ın yer aldığı film, Türk edebiyatının önemli ismi olan Sabahattin Ali’nin hayat hikâyesini ve Türkiye’nin çalkantılı dönemlerini anlatıyor. Yakın arkadaşlarının yazarın öldürülmesine giden süreci anlattığı belgeselde, faili meçhul cinayetlere de yer veriliyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sabahattin Ali’nin Belgesel Filmi Kartal’da yazısına devam et
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu