Uluslararası 2. El Film Festivali, Festivale El Verenlere Meyve Veriyor

Uluslararası 2. El Film Festivali komitesi daha önce altı yıl boyunca festivale katkı ve katılım sağlayan 77 sinemacı adına kızılçam dikerek El Ele Ormanı adında bir hatıra ormanı oluşturulacağını açıklamıştı. Festival şimdi de, festivale el veren ve düzenlenmesi için elinden geleni yapan destekçileri için hatıra ormanı yapmaya karar verdi. Festivalin kurumsal destekçileri için oluşturulacak olan El Verdik adındaki bu hatıra ormanı meyve ağaçlarından oluşacak ve dikilmesi için arazinin iklim şartları ve toprak yapısı doğrultusunda elma, kayısı ve ceviz ağaçlarından biri seçilebilecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Uluslararası 2. El Film Festivali, Festivale El Verenlere Meyve Veriyor yazısına devam et
  • Korku Filmi Görünmeyenler Vizyona Giriyor

    Melikşah Atuntaş’ın yönettiği Caner Özyurtlu’nun Serhat Hasanoğlu ile birlikte senaryosunu yazdığı Görünmeyenler adlı korku filmi, sevenlerinin çok hoşlanacakları bir yapım olarak 30 Kasım’dan itibaren izleyicisiyle buluşacak. Nihan Okutucu, Duru Ok ve Deniz Özmen’in başrollerini paylaştıkları filmde bir ailenin yeni taşındıkları evde yaşadıkları garip olaylar gerilim lisanıyla anlatılıyor. Selin, Onur ve altı yaşındaki kızları Merve yeni taşındıkları evde başta çok mutludur. Fakat bir süre sonra bir dizi garip olaylar yaşamaya başlarlar. Onur’un iş seyahatine çıkmasıyla birlikte “Görünmeyenler”le evde baş başa kalan Selin ve Merve tüyler ürperten olaylarla karşı karşıya kalacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Taş Mektep Filmine Vatandaş Desteği

    Çekimleri Manisa’nın Kula ilçesinde devam eden Taş Mektep adlı sinema filminin setinde geçtiğimiz günlerde ilginç bir olay yaşandı. Kulalılar, sete giderek Kurtuluş Savaşı sırasında okullarını son sınıfta bırakarak cepheye giden 63 öğrencinin şehit olmasını hikâye edinen filmde gönüllü olarak oyunculuk yapmak istediklerini söylediler. Yunan işgâli sırasında birçok şehit vermiş olan Kulalılar, bu isteklerinin yerine gelmesiyle kamera karşısına geçtiler. Altan Dönmez’in yönettiği filmde başrolleri Orhan Kılıç, Ayça Varlıer, Feride Çetin ve Bora Akkaş paylaşıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Gözetleme Kulesi / Pelin Esmer

    Öncelikle yazmak istediğim, bir gazetenin (ilgili sayfasının) manşetine koyduğu gibi Esmer ile Ustaoğlu “pişti oldu” yargısı doğru değil. Bir konu (konular da aynı değil) aynı dönemde (farklı dönemlerde de olabilir ama bunlar aynı dönemde) iki yönetmen tarafından işlenebilir. Filmlerin benzerliği ileri sürülebilir ama yine de ayrı filmlerdir. Araf ile Gözetleme Kulesi konuları da ayrı olan filmlerdir; benzerlik aramaya kalkışmak, birçok şeyin görmezden gelindiği ortamımızda biraz garip olur.

    Olgun Şimşek ile Nilay Erdönmez’in oynadığı kişiler Araf’ın kişileri Neslihan Atagül ile Barış Hacıhan değildir. Seher’in (Nilay Erdönmez) durumu (ve konumu) ile Zehra’nın (Neslihan Atagül) durumu (ve konumu) da aynı değildir. Geldikleri yer-ler itibari ile Nihat (Olgun Şimşek) ile Olgun (Barış Hacıhan) da çok farklı kişilerdir.

    Sinemaları benzer görünse (bile – ?) Ustaoğlu ve Esmer’in sinemaları da farklıdır. Esmer’in filminde senaryodan (o da Esmer’in) kaynaklanan (askıda kalan) bazı sorunlar olabilir [‘bebeğin’ o kadar süre, -açık havada- kazasız belâsız (?) kalması…] ama bunlar bütün film içinde -görmezden gelinmese de- atlanabilecek şeyler. Zehra, düşünüp taşınıp, gidip cezaevindeki Olgun ile evleniyor -filmin finali ama sonu değil! Seher ise, Nihat gözetlemek durumunda olduğu ufkuna -hiçbir şey görmeden- bakarken, kulenin odasında (herhalde) uyuyor, üstelik Zehra’dan farklı olarak bebek de yanında, filmin finali. Nihat ile Seher için ise bilmem kaçıncı günün farkında olmadıkları bir saati ama biten film, Nihat ile Seher’in ne olduğu belirsiz ilişkileri (adı karı/koca konsa da, o zaruretten doğan bir şey…).

    Son dönem filmlerimiz, eski dönemlerde pek alışık olmadığımız finallerle -buna bitti denmez ama- bitiyorlar… dolayısı ile anlatılan öykü bitmiyor. Esmer de bilmiyor, Ustaoğlu da… Nihat ile Seher’in, Zehra ile Olgun’un sonlarını… bilmeleri de gerekmiyor. [Burada şunu yazmak istiyorum, Faruk Kenç’in son filmi Boş Ver Doktor’u (1962) ilk seyrettiğimde -ikinci kez görmedim zaten-, toplumun farklı katlarından gelen iki sevgilinin olaylardan sonra birbirlerine sarılarak öpüşmeleri (final) sırasında düşündüğüm şey, film -geçmişteki olaylar olmak koşulu ile- bu anda başlasa ne-ler olurdu?]

    Gözetleme Kulesi’ne dönersek, Nihat’ın ormanda bulduğu, “kuleye” getirdiği, yontmaya çalıştığı, biçimsiz, budaklı ağaç parçasını, bir süre seyrettikten sonra, o kadar emek (!) vermesine rağmen -Seher de eline alıp incelemişti- “altı çizilen hiç bir tepki / hareket yapmadan”, ocağa, ateşe atması… Filmlerimizde bunun gibi sahnelere alışmalıyız, fakat takılmamalıyız. (Ben çok beğendim.)

    Gözetleme Kulesi gösterime girdi. Çekilmiş olması ve gösterime girmesi önemli. Bu yıl hâlâ yeni filmler çıkmaya devam ediyor, çoğu da yönetmenlerinin ilk filmleri. Esmer ise bu ikinci filmi ile de ilginç bir olayı filme almayı başardığı gibi, film seyredilmeyi de hak ediyor. Gişesi ne kadar olur bilemem ve gişe sonuçlarını izlemiyorum ama bu filmlerde izlenmeli, filmlerin (yönetmenlerin) kaderi belirlenmeli…

    Yeni filmlerinin “merakla” beklendiği Esmer, sonraki filmini ne zaman çıkarabilir, bunu bilmek mümkün değil. Eski Yeşilçam günlerinde işi (yönetmenlik) meslek edinenler (yönetmen-ler) ilk filmini yaptıktan sonraki yıllarda yönetmenliğe devam ederlerdi… ama onlar çoğunlukla yapımcı filmleri idi. Şimdi “sinemamızın en önemli değişimi” yaşanıyor, yine eski tip filmler yapılıyor ama “yönetmen filmi” diyebileceğimiz filmler de var. Bir kaç yıl ara ile yapılıyormuş, ne gam. Yenilenen Türk Sineması diye onların adı anılıyor, yurt dışında -içeride salon bulamasalar da- festival festival dolaşanlar da onlar.

    Bütün bu yapım sürecinin işleri dışında, Gözetleme Kulesi birçok kusurlarına rağmen, anlatmak istediği (benim anladığım) Nihat ve Seher’in yaşamlarının keşişmesinden (filmi oluşturan bölüm) sonraki bölüm yönetmen tarafından bir yerden sonra izlenmiyor, film bitiyor ama daha yaşanacaklar var. Yeni filmlerimizde “son” yazmamasının bir özenme olmadığı sanıyorum, film bitiyor ama olay bitmiyor, sona eren bir şey yok, zaten hayat da bitmez (bazı durumlarda, bazı kişiler dışında).

    Nihat ile Seher bir gün şehre inerler (aynı anda olması gerekmez), Zerre’nin Zeynep’ine de bir gün rastlayabiliriz, Araf’ın Mahur’u da bir gün yolda (biz otobüste iken) yanımızdan kamyonu ile geçebilir, Zehra bir süre sonra Olgun’dan boşanabilir, Nihat ile Seher de yıllar sonra -belki isteyerek, belki istemeden- bir yerde karşılaşabilirler (!) ama biz (sinema seyircileri) Ustaoğlu’nun, Tepegöz’ün, Esmer’in anlattıkları ile yetinelim. Sanat, ne düzenleyicidir, ne yön gösterici, -kişilileri ele almak ön koşulu ile- bize yaşamlardan, “karar aşamalarından” kesitler gösterir. Bu yargı, standart, kesin değildir… Yazdıklarım -doğal ki bunlarla sınırlı değil-, şimdilik Gözetleme Kulesi’nin, Araf’ın, Zerre’nin bıraktığı genel izlenimler…

    (26 Kasım 2012)

    Orhan Ünser

    Rüzgârın Hatıraları’na HubertBals’tan Senaryo Destek Ödülü

    Özcan Alper’in üçüncü film projesi Rüzgarın Hatıraları, Rotterdam Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen HubertBals Fonu’ndan Senaryo ve Proje Geliştirme Desteği Ödülü’nü aldı. HubertBals Senaryo ve Proje Geliştirme Fonu’na dünyadan 399 proje başvurdu.
    Rüzgarın Hatıraları filminin senaryosu desteklenmeye değer görülen 11 proje arasında yer alıyor. Rüzgarın Hatıraları, bir sınırda geçen aşk ve ölüm teması üzerine bir film. Türkiye, Almanya, Fransa ve Gürcistan ortak yapımı olarak gerçekleşecek olan filmin önümüzdeki yaz çekilmesi plânlanıyor.

    Alman Kültür Merkezi’nde 19 Kısa Film

    Goethe-Insitut Istanbul, Oberhausen Manifestosu’nun yayınlanmasının 50. yıldönümünde 1958 – 1964 yılları arasında yapılmış 19 kısa film gösteriyor. Manifesto’nun 26 imzacısının ayrı ayrı katkısının bulunduğu bu filmler, Almanya’da 60’lı yılların başlarındaki toplumsal duruma ışık tutuyor. Projenin başlangıcında mevcut malzeme ve film haklarıyla ilgili durum, tahmin edilebileceği gibi oldukça sorunlu ve karmaşıktı. Filmlerin yönetmenleri ve diğer katkıda bulunanların çoğu artık yaşamadığı, üretim şirketlerinin pek çoğu kapandığı, malzemeler de dört bir yana dağılmış olduğu için büyük zorluklar yaşandı.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Diğer basın bültenleri ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Alman Kültür Merkezi’nde 19 Kısa Film yazısına devam et
  • KargART’ta Alkan Avcıoğlu Atölyesi: Bir Film Nasıl Okunur?

    Filmlere farklı bir gözle bakmaya başlamak ister misiniz? Sinemaya yaklaşımınızı değiştirecek olan Alkan Avcıoğlu’nun eğitmenliğindeki Bir Film Nasıl Okunur? atölyesinin amacı, sinemanın temel konseptlerini tanıtıp, çağdaş film gramerini kavramaya dair pratik geliştirmek olarak belirlendi. Filmlerden gösterilecek sahneler eşliğinde kamera, ışık, kurgu, ses, oyunculuk gibi sinemasal anlatım öğeleri ayrı ayrı ve nihayetinde bir bütün olarak incelenecek. Analiz edilecek filmler arasında Vertigo, Mulholland Çıkmazı, Taksi Şoförü, 12 Maymun, Piyano, Akıl Defteri gibi popüler klâsikler yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Diğer bağlantılar ve yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    KargART’ta Alkan Avcıoğlu Atölyesi: Bir Film Nasıl Okunur? yazısına devam et
  • Her Cuma Yeni Sinema, Levent Kültür Merkezi’nde Devam Ediyor

    Beşiktaş Belediyesi ve Yeni Sinema Hareketi işbirliğiyle ücretsiz olarak düzenlenen Her Cuma Yeni Sinema etkinliği hafta boyunca İlksen Başarır’ın Atlıkarınca’sının gösterimiyle devam ediyor. 16 Kasım 2012 Cuma akşamı, filmin yönetmeni İlksen Başarır ve başrol oyuncusu Mert Fırat’ın katılımıyla gerçekleştirilen film gösterimine Beşiktaş halkı ve sinemaseverler yine yoğun ilgi gösterdi. Film gösteriminin ardından, Yamaç Okur’un moderatörlüğünde, filmin yapım süreci, sinematografik ve teknik özellikleri, karakterleri ve ana teması “ensest” gerçeği üzerine yoğun katılımlı ve hararetli bir söyleşi gerçekleştirdi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Her Cuma Yeni Sinema, Levent Kültür Merkezi’nde Devam Ediyor yazısına devam et
  • Zerre, 3. Malatya Uluslararası Film Festivali’nden 2 Ödülle Ayrıldı

    Erdem Tepegöz’ün yönettiği Zerre filmi ödüle doymuyor. 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden 4 ödülle ayrılan film, 3. Malatya Uluslararası Film Festivali’nde de 2 ödüle layık görüldü. Gösterim günü salonda izdiham yaşanmasına sebep olan ve yoğun istek üzerine ikinci kez gösterilen Zerre, 15 Kasım 2012 Perşembe gecesi Malatya’da gerçekleşen ödül töreninden En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Kurgu ödülleriyle ayrıldı. Farklı anlatım dili ile dikkatleri üzerine çeken Zerre, kızı ve annesi ile küçük bir evde yaşayan Zeynep‘in haksız yere işten atılmasıyla, üç kişilik bir ailenin hayatta kalmak için verdiği zorlu mücadeleyi anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Zerre, 3. Malatya Uluslararası Film Festivali’nden 2 Ödülle Ayrıldı yazısına devam et
  • Arka Pencere Dergisi Superman’la Uçuyor

    Arka Pencere Dergisi, 160. sayısında, kapağına, Christopher Reeve’in canlandırdığı ‘süper kahramanların şahı’ Superman’i yerleştiriyor. Tunca Arslan, Trendeki Yabancı köşesinde, Nilgün Belgün’ün nehir-söyleşi şeklinde yayımlanan yeni kitabı Hayat… Sen Benimsin’i yazıyor.
    Vizyon filmleri eleştirileri arasında Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti Bölüm 2, Gözetleme Kulesi ve Dağ yer alıyor. Haftanın DVD’lerinin değerlendirildiği Aile Oyunu köşesinde İnanılmaz Örümcek Adam, Uyuyan Güzel, Almanya’ya Hoşgeldiniz ve Sağ Salim inceleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi Superman’la Uçuyor yazısına devam et
  • 4. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali

    DOCUMENTARIST ekibi tarafından düzenlenen ve bu yıl 4. yaşına basan Hangi İnsan Hakları? Film Festivali’nin ana teması ‘yaşam hakkı’ olarak belirlendi. 08 – 12 Aralık 2012 tarihlerinde yapılacak festivalin ana bölümünde Liberya’dan Honduras’a, Kamboçya’dan Türkiye’ye dünyanın hemen her kıtasından ‘yaşam hakkının ihlali’ne dair hikâyeler bir araya gelecek. 4. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali’nin film gösterimleri ve diğer etkinlikleri ücretsiz olarak SALT Beyoğlu, Aynalıgeçit Salonu, Dutch Chapel ve Tütün Deposu’nda gerçekleştirilecek.

    4. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali yazısına devam et

    Gezici Festival’de Tuncel Kurtiz’in ‘Bir Daha, Bir Daha’ İzlediği Filmler

    Gezici Festival bu yıl Tuncel Kurtiz’in ‘Bir Daha, Bir Daha’ İzlediği Filmler başlığı altında, 2000 Yılında 25 Yaşında Olacak Jonas (2000 Yılında 25 Yaşında Olacak Jonas), All That Jazz, Her Türlü Kuşkunun Ötesinde Bir Yurttaş Hakkında Soruşturma (Investigation of a Citizen Above Suspicion), Leopar (Il Gattopardo) ve Nashville adlı filmlere yer veriyor. Tuncel Kurtiz, 18. Gezici Festival için “bir daha, bir daha” izlediği seçkisine ışık tutan sinema manifestosunu, Brezilyalı sinemacı Globar Rocha’nın şu sözleriyle açıklıyor: “Biz hem Amerikan ticari estetiğine, hem Avrupa burjuva estetiğine, hem de Sovyet idealist estetiğine karşıyız. Kendi estetiğimizi arıyoruz, Üçüncü Dünya’nın estetiğini.”

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Gezici Festival’de Tuncel Kurtiz’in ‘Bir Daha, Bir Daha’ İzlediği Filmler yazısına devam et
  • Kerem Güney’i Kaybettik

    Aldırma Gönül, Elveda Meyhaneci, Yarım Kalan Aşk gibi şarkıların ünlü bestecisi, popüler olduğu yıllarda Kader Unuttu Beni ve Köyün Beş Güzeli adlı filmlerde de rol alan Kerem Güney, 16 Kasım 2012 Çarşamba günü Bitez’deki evinde hayatını kaybetti. İlk belirlemelere göre sevilen sanatçı Kerem Güney’in kalp yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtildi. Cenazesi 17 Kasım 2012 Cumartesi günü Bodrum Akyarlar Köyü’ndeki aile mezarlığına defnedilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kerem Güney’i Kaybettik yazısına devam et
  • Saklı Bahçede Aşk

    Zeynep Üstünipek’in yönettiği Saklı Bahçede Aşk, 27 Kasım – 06 Aralık 2012 tarihleri arasında düzenlenecek olan Kahire Film Festivali’nin uluslararası yarışma bölümünde yarışıyor. Filmde Istranca Dağları’nda şifalı bitkiler toplayan Cennet ile yaralanmış olarak kaçıp dağlara sığınan Ertan’ın imkânsız aşkı ve birbirleriyle çatışan hayat görüşleri konu ediliyor. Filmde Sezin Deniz, Mert Güçkıran, Şirin Öten ve İlker Elibol rol aldı. Çekimleri Ağustos ayında Demirköy’e bağlı Balaban köyü ormanlarında ve Şarköy’e bağlı eski bir Osmanlı köyü olan Güzelköy’de gerçekleştirildı.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu