Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

32. İstanbul Film Festivali’nde 08 Nisan Pazartesi

İstanbul Film Festivali Danışma Kurulu Onur Üyesi Atilla Dorsay, bugünkü “Veda Zamanı” başlıklı köşe yazısında mesleğini bıraktığını açıkladı. Gün içinde, yönetmen Marco Bechis’in Liderin Gülüşü, adlı filmi Beyoğlu Sineması’nda saat 11:00’de izlenebilir. Kesişen Hayatlar filminin Atlas Sineması saat 13:30’daki gösterimine, filmiyle ilgili soruları yanıtlamak üzere yönetmen Srdan Golubovic de katılıyor. Film, Bosna Savaşı’nda Müslüman bir sivilin hayatını kurtarırken kendi hayatını tehlikeye atan bir Sırp askerinin hikâyesinden esinleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    32. İstanbul Film Festivali’nde 08 Nisan Pazartesi yazısına devam et
  • Daire 1303

    Michael Taverna’nın yönettiği ve Mischa Barton, Rebecca De Mornay, Julianne Michelle ile John Diehl’in oynadığı Daire 1303 (Apartment 1303), 30 Ağustos 2013′de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Janet Slate özgürlüğüne kavuşabilmek için kız kardeşi ve annesinden ayrılarak bir apartman dairesi kiralar. Tek istediği sakin ve huzurlu bir hayata kurmaktır.
    Bulduğu daire, serseri ve garip görünümlü apartman görevlisi, garip davranışlı komşuları ve duvarlardan gelen garip seslerle huzur vericiden çok ürkütücü yeni bir yaşam vaad etmektedir.

    Korkunç Bir Film V

    Malcolm D. Lee’nin yönettiği ve Lindsay Lohan, Charlie Sheen, Ashley Tisdale ile Terry Crews’in oynadığı Korkunç Bir Film V (Scary Movie V), 12 Nisan 2013’de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Dan ve Jody mutlu bir evlilik sürdürürken her şey vahşi bir yaşam süren çocuklarının eve gelmesiyle değişecektir. Bu durum kendi iş hayatlarına da yansıyınca çocukların “Mama” diye adlandırdıkları ruhun evden uzaklaştırılmasına karar verirler. Tanışacakları uzman ruh çıkarıcılar ile bu ruhtan kurtulmak için ellerinden geleni yapacaklardır.

    • Basın Bülteni
    • Fotoğraflar
    • Web Sitesi
    • Fragman
    • IMDb

    Korkunç Bir Film V yazısına devam et

    İKSV’den Emek Sineması Yürüyüşüyle İlgili Açıklama

    İKSV – İstanbul Kültür Sanat Vakfı, Beyoğlu Emek Sineması’nın yıkımını protesto yürüyüşüne yapılan müdahaleyle ilgili açıklama yayınladı. Açıklama şöyle: “İstanbul Film Festivali’nin konuğu olarak İstanbul’da bulunan yönetmenler Costa Gavras, Mike Newell, Marco Becchis ile Jan Ole Gerster’in yanı sıra Türkiye’den birçok yönetmen ve oyuncu ile yerli ve yabancı birçok sinema yazarının da katıldığı yürüyüşte, Emek Sineması’nın sokağına girmek isteyenlere müdahalede orantısız güç …”

  • Açıklamanın devamı için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü logoya haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İKSV’den Emek Sineması Yürüyüşüyle İlgili Açıklama yazısına devam et
  • 32. İstanbul Film Festivali’nin Yaşam Boyu Başarı Ödülü Costa Gavras’a Verildi

    32. İstanbul Film Festivali kapsamında İstanbul’da bulunan usta yönetmen Costa Gavras’a, festivalin bu yılki Yaşam Boyu Başarı Ödülü takdim edildi. Costa Gavras ödülünü, son filmi Kapital’in 07 Nisan Pazar günü saat 13:30’da Atlas Sineması’ndaki gösteriminden önce İstanbul film Festivali Direktörü Azize Tan’dan aldı. Törende kısa bir konuşma yapan Costa Gavras, ödüle layık görülmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Gavras, filminde, Avrupa’nın en büyük bankasının yönetim kurulu başkanı olunca para dünyasının efendisi haline gelen Marc Tourneuil’in yükselişini anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    32. İstanbul Film Festivali’nin Yaşam Boyu Başarı Ödülü Costa Gavras’a Verildi yazısına devam et
  • 32. İstanbul Film Festivali Kapsamında Panel: Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu ile Ortak Yapımlarda Deneyimler

    Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu, Köprüde Buluşmalar kapsamında iki ülkede film yapma deneyimlerini ve ortaklık ihtimallerini ve sinema destek programını, fon olanaklarını anlatıyor.
    32. İstanbul Film Festivali kapsamında 11 Nisan 2013 Perşembe günü saat 16:00’da İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde düzenlenecek panelde, Komşular filminin yönetmeni Gor Baghdasaryan, Saroyan Ülkesi’nin yönetmeni Lusin Dink, Harutyun Khachatryan, Melek Ulagay Taylan ve Susanna Harutyunyan’ın yer alacağı paneli Çiğdem Mater yönetecek.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Birbirimizle Konuşmak Projesi Kapsamında Çekilen Yolun Başında Belgeseli 32. İstanbul Film Festivali’nde Gösteriliyor

    Yolun Başında belgeseli 32. İstanbul Film Festivali’nde gösteriliyor. Türkiye ve Ermenista’dan bir grup gencin altı ay arayla iki farklı kentte buluşmasını konu alan filmde gençler birbiriyle arkadaş olurken tarih, hafıza, soykırım, inkâr ve gerçeklik talebinin yanı sıra dostluk ve güven kavramlarını da sorguluyorlar. Önce Muş ve Ermenistan’ın Gümrü kenti çevresinde araştırma yapan gençler söylemlerini tutku ve içtenlikle tartışıyorlar. Yönetmenliğini Somnur Vardar’ın yaptığı Yolun Başında’nın görüntü yönetmeni Gor Baghdasaryan olurken, yapımcılığını Zeynep Güzel üstlendi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Arka Pencere Dergisi, Roger Ebert’ı Anıyor

    Arka Pencere Dergisi, 180. sayısında, kapağına, Brian De Palma’nın yeni filmi Öldüren Tutku’yu yerleştiriyor. Tunca Arslan, köşesinde, Necati Güngör’ün bir hikâyesi aracılığıyla kapanan sinemaların ardından ağıt yakıyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Öldüren Tutku, Koşulsuz Sevgi, Aşk Şimdi, Sıcak Kalpler, Koleksiyoncu 2, Karlar Kraliçesi ve El Cin yer alıyor. Dergi bir Hitchcock alıntısıyla sona eriyor: “Gizli Teşkilat’ın çekimleri sırasında Cary Grant yanıma gelerek ‘Korkunç bir senaryo bu. Filmin üçte birini bitirdik, hâlâ ne başını ne sonunu anlayabilmiş durumdayım’ demişti.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi, Roger Ebert’ı Anıyor yazısına devam et
  • 32. İstanbul Film Festivali’nde 07 Nisan Pazar

    32. İstanbul Film Festivali’ne uzun yıllar ev sahipliği yapan Emek Sineması’nın yıkılmaması için destek eylemleri devam ediyor. Bugün saat 16:00’da Taksim Tramvay durağından sinemanın önüne bir yürüyüş düzenleniyor. Yapılacak yürüyüşe sinema dünyasından isimlerin katılması bekleniyor. Kayıp, Z ve Cennet Batıda filmlerinin yönetmeni politik sinemanın ustası Costa-Gavras’a ödülü, Akbank Galaları kapsamındaki filmi Kapital’in Atlas Sineması’nda saat 13:30’daki gösteriminin öncesinde takdim edilecek. Stéphane Osmont’un kitabından uyarlanan film, kapitalist sistemin bir eleştirisi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    32. İstanbul Film Festivali’nde 07 Nisan Pazar yazısına devam et
  • Carrie: Günah Tohumu

    Kimberly Peirce’nin yönettiği ve Chloe Grace Moretz, Portia Doubleday, Julianne Moore ile Alex Russell’in oynadığı Carrie: Günah Tohumu (Carrie), 08 Kasım 2013’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
    Yaşıtlarının dışladığı, aşırı dindar annesinin ise büyük psikolojik baskı yaparak yetiştirdiği utangaç bir genç kız olan Carrie White hakkındaki klâsik korku hikâyesinin yeni bir yorumu. Mezuniyet balosunda patlama noktasına getirilen Carrie White telekinetik güçler geliştirerek, yaşadığı küçük kasabada dehşet yaratıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Carrie: Günah Tohumu yazısına devam et

    Vahşi Batının En Yalnız Kovboyu Red Kit Kadıköy’de

    Geçtiğimiz yıl ilk kez çizgi roman araştırmacısı Didier Pasomonik’in küratörlüğünde hazırlanan Red Kit İstanbul’da sergisi, Vahşi Batı’nın en yalnız kovboyunu İstiklal Caddesi’nde ağırlamıştı. Red Kit bu sefer de Red Kit Kadıköy’de sergisiyle Anadolu yakasındaki severleriyle buluşuyor. Türkiye’de bir çizgi roman kahramanı üstüne yapılan ender sergilerden biri olma özelliğini taşıyan Red Kit Kadıköy’de sergisinde serginin yapılacağı Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi (CKM) küçük bir Red Kit kasabasına dönüştürüldü.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Vahşi Batının En Yalnız Kovboyu Red Kit Kadıköy’de yazısına devam et
  • Bir Festival Daha Sona Ererken

    32. İstanbul Film Festivali’nin sonuna yaklaşıyoruz. Yarışmalı bölümlerdeki filmler -teknik nedenlerle basın gösterimi son güne ertelenen Laurent Cantet’nin ilk kez Fransa dışında İngilizce olarak çektiği filmi ‘Can Ateşi / Foxfire’ haricinde- birer birer izlendi. 14 Nisan Pazar akşamı kapanış töreninde ödüller sahiplerini buluyor. Ödül listesi açıklanmadan önce kişisel tercihlerimi siz okurlarla paylaşmak istedim.

    Uluslararası yarışmada bu yıl 13 film yer aldı. Bruno Dumont imzalı ‘Camille Claudel 1915’, ustası ve büyük aşkı Auguste Rodin’in gölgesinde kalmış geçtiğimiz yüzyılın en yetenekli kadın heykeltraşının Avignon yakınlarındaki tımarhanede geçirmek zorunda bırakıldığı yıllarından kısa bir kesiti öykülüyor. Yönetmenin tıbbi kayıtlara dayanarak kaleme almış olduğu senaryosundan yola çıkmış, Juliette Binoche’un etkileyici oyunculuğundan da büyük destek alan ilgiye değer bir minimal sinema örneği bu. Erkek egemen toplumda ezilmiş ve yalnızlığa mahkûm edilmiş kadın sanatçı üzerine bu trajik hikâyenin öncesini merak edenlere ise Bruno Nuytten’in -sanatçının adını taşıyan- 1988 yapımı Isabelle Adjani’li filmini izlemelerini tavsiye ediyoruz.

    Bu bölümün özellikle klâsik müzikseverlerin büyük ilgisini toplayan bir diğer yapımı, Beethoven’in yaylı çalgılar için bestelediği arasız çalınan 7 bölümlü op.131 kuarteti eşliğinde sanat, sanatçı, yaşam ve ölüm temalarını incelikle işleyen ve dört büyük oyuncusundan büyük destek alan Yaron Zilberman imzalı Amerikan bağımsız filmi ‘Son Konser / A Late Quartet’ idi. Bu filmin festivalin son gününde iki kez daha gösterileceğini buradan duyuralım (14 Nisan Pazar / Beyoğlu Sineması, 11.00; Kadıköy Reks, 16.00)

    Uluslararası yarışmada büyük ödüle en çok yakıştırdığım film ise ilk günden beri favorim olan ve daha önceki yazılarımdan birinde sözünü etmiş olduğum Ukraynalı yönetmen Eva Neymann’ın Sovyet sineması ekolünün çağdaş bir örneği olan ‘Kuleli Ev / Dom S Bashenkoy’u oldu. Olağanüstü siyah beyaz estetiğiyle 13 filmlik seçkinin kanımca en iyi filmiydi bu.

    Ulusal yarışmada ülkemiz sinemasından yepyeni 10 örnek izledik. Kimi hayal kırıklıkları olmadı değil, ancak dünya prömiyerlerini yapan iki film bizleri hayran bıraktı. Bunlardan ilki olan ‘Sen Aydınlatırsın Geceyi’, özellikle son dönem televizyon işleriyle (Leyla ile Mecnun / Şubat) sadık bir hayran kitlesi edinmiş olan deneyimli yönetmenimiz Onur Ünlü’nün kişisel düşünceme göre bugüne kadarki en iyi çalışması. Adını Shakespeare’in 28 numaralı sonesindeki bir dizeden -when sparkling stars twire not thou gild’st the even / yıldızlar kör olduğunda sen aydınlatırsın geceyi- alan film, Ünlü’nün bilinen fantastik dünyasının bir kasaba (Akhisar) atmosferine uyarlanmış hali. Her birinin birtakım olağanüstü güçleri olan kasaba sakinlerinin olağan dertlerini anlatan ve Euripides’in ‘insan endişeden yaratılmıştır’ sözüyle açılan film, merkeze aldığı futbol hakemi berber Cemil ile yetim öksüz fabrika kızı Yasemin’in sevgi arayışlarının izinde, mükemmel siyah beyaz estetiğiyle varoluş ve yaşam üzerine hınzır bir mizah içeriyor. Bizzat Ünlü imzalı senaryosuyla ulusal yarışmanın en güçlü adaylarından olan film, ülkemizin önemli isimlerinin bir araya geldiği toplu bir oyunculuk şöleni adeta. Berber Cemil’de Ali Atay erkek oyuncu, Yasemin’de Demet Evgar kadın oyuncu ödüllerinin güçlü adaylarından.

    Ulusal Yarışma’da öne çıkan bir diğer önemli yapım Mahmut Fazıl Coşkun’un ikinci filmi ‘Yozgat Blues’oldu. ‘Uzak İhtimal’den sonra beklentilerimizi boşa çıkarmayan bu başarılı çalışma, çok iyi yazılmış (tebrikler Tarık Tufan), çok iyi oynanmış, Joe Dassin’in 70’li yıllara damgasını vurmuş mükemmel slow’u ‘L’Eté Indien’ eşliğinde çok iyi anlatılmış bir sonbahar sonatı. Eski hafif müzik yorumcusunun İstanbul alışveriş merkezlerinden Yozgat’ın bir gece kulübüne atlayan mutsuz yolculuğu, küçük insanların mutluluk arayışları dar kareler tercih edilerek etkileyici bir biçimde verilmiş. Muhteşem üçlü (Ercan Kesal, Ayça Damgacı, Tansu Biçer) ve nispeten daha kısa rolünde bir kez daha harikalar yaratan Nadir Sarıbacak oyuncu ödüllerinin güçlü adaylarından.

    ‘Sinemada İnsan Hakları’ bölümünde gösterilen ve ‘Avrupa Konseyi Sinema Ödülü (FACE)’ için yarışan filmlerin basın gösterimleri yapılmadığı için tümünü izleme fırsatı bulamadık. Bu bölümde yer alan Danis Tanovic’in Berlin Film Şenliği ödüllü ‘Bir Hurdacının Hayatı’ndan daha önceki yazılarımdan birinde övgüyle söz etmiştim. Yine aynı bölümde gösterilen Afgan yazar yönetmen Atiq Rahimi’nin ‘Sabır Taşı / Syngué Sabour’u hayranlığımızı kazanan bir diğer yapım oldu. Savaşın yerle bir ettiği köyünde koma halinde yatan kendinden epeyi yaşlı kocasına bakmak zorunda kalan bir kadının, gencecik bir askerle olan ilişkisinde kadınlığını keşfetmesinin ve özgürleşmesinin hikâyesini, melodrama yüz vermeden etkili bir sinema diliyle aktaran ‘Sabır Taşı’ bu bölümün öne çıkan çalışmalarından.

    FACE ödülü kapsamında Ali Aydın’ın son Venedik Film Şenliği’nde ilgi görmüş ilk işi ‘Küf’ de gösterildi. Aydın, çürümüş ve kokuşmuş bir adalet düzenini betimleyen filminde, 18 yıldır kayıp olan oğlunun izini süren kederli babanın hikâyesini, ana motif olan bekleme temasından hareketle, seyirciyi usandırma pahasına çok uzun plânlar kullanarak anlatmayı tercih etmiş. Görüntü çalışmasının mükemmelliğiyle dikkat çeken (tebrikler Murat Tuncel) ‘Küf’ bu yıl ilk kez verilecek olan ‘Seyfi Teoman İlk Film Ödülü’nün de adaylarından. Aynı ödüle aday bir diğer ilk film, ulusal yarışma kapsamında görücüye çıkan ‘Köksüz’ idi. Sinematografisi ‘Küf’ denli kusursuz olmasa da, bir öğrenci filmi amatörlüğü taşıyan bölümleri olsa da, orta sınıf ailenin çıkmazları, ezeli ebedi anne kız mücadelesi gibi meselelerine hakimiyeti ile dikkat çeken bir çalışmaydı bu. Yönetmeni Deniz Akçay Katıksız’ı izleme listemize aldık bile. Filmin profesyonel oyuncusu Ahu Türkpençe ise sade ve etkili kompozisyonuyla kadın oyuncu ödülünün öne çıkan adaylarından.

    Filmlerin sonuna geldik böylece. Festival, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenecek ödül töreniyle sona eriyor. 14 Nisan Pazar akşamı saat 20:30’da başlayacak olan geceyi NTV kanalından naklen izleyebilirsiniz.

    (13 Nisan 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    13. İstanbul Bienali Film Programı Söyleşisi 08 Nisan’da

    13. İstanbul Bienali Film Programı, Ben Kentli Vatandaş Değil miyim? Barbarlık, Sivil Uyanış ve Şehir Söyleşisi, 08 Nisan 2013 Pazartesi günü Pera Müzesi Salonu’nda yapılıyor. Çağımızda uygarlığın sınırlarını sorgulayan film ve videoların gösterileceği program, neoliberal sistemin istikrarsızlaştırıcı gücüne ve barbarlık, aktivizm ve sivil katılım gibi kavramların yeniden tanımlandığı farklı tepkilere odaklanıyor. Bu karmaşık kavramları sinema nasıl ifade edebilir? Mevcut gerçekliğe alternatifler önermede sinemacıların rolü nedir? Panelde bu sorular tartışmaya açılacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    13. İstanbul Bienali Film Programı Söyleşisi 08 Nisan’da yazısına devam et