Günler geçiyor, bir yılın daha sonuna yaklaşıyoruz, yeni yılın ilk günlerinde bitirdiğimiz yılın olayları yazılırken, önemli olaylar sayılanacak, yitirdiklerimiz anılacak. Yitirdiklerimiz… Müzik ve televizyon dünyasından, sinemaya da bulaşmış Osman Yağmurdereli siyasi kişiliği nedeni ile de kalabalıklarca uğurlandı. Gazete sütunları arasında kaybolmuş bir haberde, aslında tiyatrocu ama sinemada da birkaç filmde oynamış, başrollere hiç çıkmamış Sevim Çalışgir de geçtiğimiz günlerde yitirdiklerimizden, duyulmadan, duyulsa da -çoğunlukça- kim olduğu bilinmeden, yakın çevresince anılarak aramızdan ayrıldı.
Sonraki günlerde bir sabah televizyonda bir zamanların Peri-Han’ının da ayrılış haberini izledim. Kimsesiz, yoksulluk ve yoksunluk içinde… Eski bir sinema oyuncusu idi, ilk filmi Peçeli Efe’de (Faruk Kenç) başrol oynamıştı, daha sonraki rollerinde -daha çok- olumsuz kadın tiplerinde seyrettik O’nu… Yeşilçam 30 yıla yaklaşan bir süreçte, kitleleri sinemalara doldurdu, başlangıç günlerinde 50’lerde dolaşan film sayısı gün geldi 300’lere ulaştı. Yıldızlar, karakter oyuncuları -ne demekse- figüranlar yetiştirdi, kimi uzun süreli, kimi kısa süreli, tek filmlileri bile var.
Başlangıcından sonra geçen zaman içinde ülkeler, kendi sinemalarını oluşturdu. Bunlar içinde sınırları dışına rahatça çıkan -tüm dünyayı pazarı olarak gören- Hollywood ve oyunu daha küçük oynayan bazı ülke sinemaları kendi düzenlerini kurdular. Sinematek’in yayınladığı “Yeni Sinema” Dergisi’nin 1. (veya 2.) sayısında yıllardır film çeken Polonya’da -başlangıçtan beri- 200. filmin çekildiği ve bunun kutlandığı yazıyordu, o yıl (1965) ise Yeşilçam 215 film çekiyordu. 43 yıl sonra film sayılarımız hayli gerilerde kaldı, Yeşilçam bitti, hiçbir zaman sermayesi olmayan / oluşmayan Yeşilçam “krallığının” çilekeş emekçilerinin çoğu sessiz sedasız aramızdan ayrılıyor. Bazıları hâlâ ayakta, çalışanlar bile var. Bu güne kadar 7000’e yakın -belki de fazla- film üretmiş sinemamızda bu “krallığın” çalışanlarının, artık çalışmadıkları günlerde -ve ilerlemiş yaşlarında- ki “sosyal güvenceleri” yeterince sağlanmış mıdır? Mevcut kuruluşların çalışmaları yeterli midir? Bu gün için dahi, çalışıldığı günlerde de -yukarıdakiler hariç- yeterince ekonomik güce kavuşamamış, o eski-lerden yardıma / bakıma muhtaç kaç kişi vardır ki öldüklerinde -o da duyulursa- anılırlar, yahut cenazelerini belediyeler kaldırır.
Peri-Han’ın sessiz sedasız ayrılışını görsel basından öğrendikten sonra, ağırlık olarak müzik dünyamızın bir duayeninin de haberi geldi. Ahmet Sezgin de tedavisini gördüğü kolon kanserine yenik düştü. Sezgin de popülerliğinin tırmandığı günlerde bir çok meslektaşını perdeye taşınması gibi sinemanın misafiri olmuş ve Türker İnanoğlu’nun Mirasyedi (1965) filminde Filiz Akın ile oynamış, oyunculuğu da denemişti. Müzik dünyamızın bu ünlü ismi arkasında da bir Yeşilçam anısı da bırakmıştı.
Haber: Bu Defa Kitap (Özellikle “Sinema”) Café
Epey zaman oldu, (sırf) “sinema” kitapları yayınlayan ES Yayınları, yeni bir atılımda bulunuyor. Evrensel Sanat Kitap Café açıldı. Yayınevinin bulunduğu, Kadıköy, Osmancık Sokak, No: 7’de bulunan, trafiğe kapalı sokağa da taşan kitap café, şimdilik ağırlıklı olarak sinema kitaplarına öncelik veriyor. Bu yelpaze genişleyecek, ayrıca okurların da katılabileceği sohbetler de önümüzdeki sezonda gündeme alınacak.
(11 Ağustos 2008)
Orhan Ünser