Emmanuelle Arsan’ın 1967 yılında yayımlanan aynı adlı romanından uyarlanan ‘Emmanuelle’ 1974 yılında işbilir sinemacı Just Jaeckin tarafından beyazperdeye uyarlandığında büyük gürültü koparır. Film o yıllarda öylesine büyük ilgiyle karşılanır ki, ana karakteri canlandıran Sylvia Kristel çağın seks sembolü ilan edilir, devam filmleri çekilir. 70’ler kuşağından bir yazar olarak, lise yıllarımızın ergenlik hayallerinde iz bırakmış filme geriye dönüp baktığımızda onun dönemin eril bir gözle pazarlanmış istismarcı ucuz filmlerinden başka bir şey olmadığını fark ederiz.
İlk çevrilişinden tam 50 yıl sonra Emmanuelle’in öyküsü bir kez daha perdeye taşınırken bu kez dümen iki yetenekli kadın sinemacıya teslim edilmiş. Venedik Film Festivali’nden Altın Aslan ödüllü ikinci uzun metrajı ‘Kürtaj / L’Evénement’ ile bilinen Audrey Diwan, son olarak ‘Başkalarının Çocukları / Les Enfants des Autres’ adlı yapıtını izlediğimiz Rebecca Zlotowski ile birlikte senaryoyu kaleme almış, Diwan filmi yönetmiş. Emmanuelle’in 2024 sürümü (Noémie Merlant) 50 yıl öncesinin edilgen, istismara uğraya kadını değil, büyük bir otel grubunun kalite kontrol denetleyicisidir. Grubun Hong Kong’daki ultra lüks ‘The Rosefield Palace’ mekânının kaynak, personel, müşteri ve kriz yönetimini inceleyecek, otel yöneticisi Margot Parson’ın (Naomi Watts) açığını arayacaktır.
Emmanuelle’in meraklı gözlerle cinsel tatmin arayışı yine bir uçak yolculuğunda başlıyor. Lüks jetin business mevkiinden ayarladığı adamla uçağın tuvaletindeki sevişmesi sonrasında genç kadının yüzüne ve bakışlarına yerleşmiş hüznü, aynı uçakta yolculuk eden gizemli Kei Shinohara da (Will Sharp) fark edecektir. Cinsellik arayışı otel mekânında devam edecek olan Emmanuelle, hakkında hiçbir şey bilinmeyen Uzakdoğulu mühendis hakkında bilgi toplaması istendiğinde, geceleri otelde uyumayan esrarengiz Shinohara’nın peşine düşer, Mahyong oynanan mütevazi kulüpte ya da Hong Kong sokaklarında hayatın gerçek yüzüyle tanışma fırsatı bulur.
72. San Sebastián Film Festivali’nin açılışında dünya prömiyerini yapan film, gerek yazar ve yönetmenleri, gerekse iki önemli kadın oyuncusu ile kâğıt üzerinde hayli vaatte bulunuyor. Merlant’ın kararlı oyunculuğu, benzer deneyimler yaşamış roman yazarının güçlü kadın karakterine daha çok daha yakın. Yakınlarda aramızdan ayrılan David Lynch’in ‘Mulholland Çıkmazı’ndaki performansıyla belleğimize kazınmış olan Watts’ın zamana
dayanıklı etkileyici bakışlarıyla otel düzeninin mimarı olduğunu ifade ediyor Parson. Müziğin ritminden sunulan yiyeceklere, havuz başında sunulan içecekten cildin her gözeneğinden alınan zevki katlayan güneş ışınlarının, müşterinin cinsel arzusunu kamçılamak üzere inşa edilmiş bir sistemin parçası olduğunu buyuruyor ardından.
Yönetmenin lüks oteli çağdaş kapitalizmin yapay düzeni içerisinde çaresizce tatmin arayışının mekânı olarak tasviri çarpıcı. Laurent Tangy’nin kokular, renkler ve güneşli hayatların yanı sıra Hong Kong arka sokaklarının gizeminin izini süren görüntü çalışması da tatmin edici. 1974 yapımı filmin Pierre Bachelet imzalı erotik romantik ezgisinin yerini ise, 2017 yapımı Andrey Zvyagintsev başyapıtı ‘Sevgisiz / Nelyubov’ için yaptıkları olağanüstü müzik çalışmalarıyla gönlümüzde taht kurmuş Rus asıllı Evgueni ile Sacha Galperine ikilisinin karanlık ve gizemli tonlardaki çağdaş minimalist müziği almış. Bu denli birinci sınıf sağlam bir ekipten daha derinlikli, daha tamamlanmış bir çaba bekliyor insan doğrusu. ‘Emmanuelle 2024’ öyle bir film değil ama rahatlıkla göz atılabilir.
(15 Şubat 2025)
Ferhan Baran