Çevresi mi onu evlenmeye iter. Yalnız kalma korkusu ile bir huzurevi ortağı mı arar. Ya da ebeveynlerinden farklı bir şey yapma umudu mu ağır basar. Bizde ‘Tam Bana Göre’ adıyla gösterime giren Celine Song yapıtı ‘Materialists’in ana karakteri Lucy (Dakota Johnson) içinse evlilik bir iş anlaşmasıdır. Lüks çöpçatanlık firması ‘Adore’un gözde satış elemanı olan 30’lu yaşlarındaki alımlı genç kadın potansiyeli güçlü eşlemelerin becerikli üstadıdır. 9. evlilik anlaşmasının düğün gününde tanıştığı damadın kardeşi Harry (Pedro Pascal) ona hayatının teklifini yapar. Vergiden önce yılda eline geçen 80 binle New York City’de geçinme derdini üstlenmiş Lucy’nin mükemmel evlilik kriterlerini fazlasıyla karşılayan, yalnızca Tribeca’daki çatı katı 12 milyon dolar eden aileden zengin iş adamı Harry hem çok varlıklıdır hem de boylu poslu çekici bir damat adayıdır.
Yönetmen Song’u geçtiğimiz yıl Sundance’te dünya prömiyerini yapan ve ardından sürpriz bir biçimde en iyi film ve senaryo dallarında 2 Oscar adaylığı elde eden ‘Başka Bir Hayatta / Past Lives’ ile izleme listemize almıştık. Kore asıllı sinemacı bu ilk uzun metrajında, yıllar öncesinde kalmış çocukluk aşkıyla başka bir diyarda karşılaşan genç bir kadının iki kültür ve iki sevda arasında bocalaması üzerinden gelişen masalsı gerçekçi hoş bir çalışmadır. Song yeni filmini daha önce kısa bir dönem çalıştığı çöpçatanlık firmasındaki deneyiminden yola çıkarak yazmış ve yönetmiş. Bu defa bir masal alemiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan çağımızın maddiyatçı ikliminde varlık ve statü üzerine inşa edilen evlilik meselesini neşter altına yatırıyor.
Lucy de diğer çalışanlar gibi ideal eş adaylarının, filmde geçtiği üzere ‘tek boynuzlu atlar’ yani ‘unicorn’ların izini sürmekte ustadır. Bu düzende benzer yetişme koşulları, eğitim durumundaki paralellikler, siyasi uyum, büyük mutlu aile algısı gibi kriterler ruh eşi bulmak için yeterlidir. Çiftler arasındaki randevuların her zaman riski olacaktır ama Lucy’nin deyimiyle ‘flört etmek zordur, acı doludur, sabır ister’. Oysa aşk kolaydır. Hesap kitap olmadan öylece hayatımıza girer. Lucy 7 yıl önce yollarını ayırdığı gençlik aşkı John (Chris Evans) ile karşılaştığında ‘Past Lives’ın Nora’sı gibi gerçek aşkın neye göre şekillendiğini sorgulamaya başlayacaktır.
Song’un ikinci uzun metrajı, ‘Maddiyatçılar’ anlamına gelen özgün ismine karşılık Türkçe yakıştırılmış adının da etkisiyle ilk bakışta klasik bir romantik komedi izlenimi uyandırıyor. New York City’yi mekân alan yapım özellikle 90’lı yılların Nora Ephron denemelerini hatırlatmıyor da değil. Ancak film yabancı bir sinema yazarının hınzır yakıştırmasıyla ‘içine Eric Rohmer diyalogları kaçmış’ farklı bir romantik deneyime davet ediyor izleyicisini.
‘Grinin Elli Tonu’ndan bugüne oyunculuk kariyerinde olgunlaşan Dakota Johnson’ın hayat verdiği Lucy karakteri her ne kadar kendini ‘soğukluk ve maddiyatçılıkla’ nitelendirse de, ona istediği düğünü veremeyecek ama ömür boyu garantili onu seveceğini söyleyen yakışıklı ‘Kaptan Amerika’ya ve parasızlık yüzünden bunaldığı eski beraberliğine geri dönmeye cesaret edebilecek midir. Filmin açılışında bir mağara adamının avcılık ve toplayıcılık uğraşı arasında aşık olduğu kadına çiçek topladığı ve çiçekten yaptığı yüzükle ona evlenme teklif ettiği romantik sevdanın çağımız dünyasında karşılığı var mıdır?
(14 Haziran 2025)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com