44. İstanbul Film Festivali Altın Lale Yarışma Filmleri

İstanbul Film Festivali’nde 43 yılın ardından yeni bir dönem başlıyor. Uzun metraj dalında önceki yılların Ulusal ve Uluslararası yarışmaları yeni düzenleme doğrultusunda yerli ve yabancı filmlerin uluslararası jüri tarafından birlikte değerlendirileceği tek bir ‘Altın Lale Yarışması’ şemsiyesi altına alınıyor. Bu yıl jüri başkanlığını 6 dalda Oscar adayı 1998 yapımı ‘Elizabeth’ ile bilinen Hint asıllı yönetmen Shekhar Kapur’un yürüteceği Altın Lale seçkisinin merakla beklenen gösterimleri ise 13 Nisan Pazar gününden itibaren başlıyor.

Ana Yarışma seçkisi bu yıl 15 filmden oluşuyor. Bunlardan 6 tanesi yerli yapım. Tolga Karaçelik’in Steve Buscemi’nin başrolünü üstlendiği ‘Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi’ dünya prömiyerini 2024 New York Tribeca Film Festivali’nde yaptı. Auteur yönetmenlerimizden Tayfun Pirselimoğlu’nun yeni filmi ‘Idea’ şehirden uzak ıssızlıkta, karanlık bir iş adamına ait boş villada bekçilik yapan Kemal’in (Tarhan Karagöz) kapağında ‘İdea’ yazan kitap ile karşılaşmasının ardından cehenneme dönen yaşamını öykülüyor. ‘Meteorlar’ belgeseliyle ödüller kazan Gürcan Keltek’in dünya prömiyerini Locarno Film Festivali’nde yapan son filmi ‘Yeni Şafak Solarken’, gerçek benliği ile temasını kaybettikçe, zihni başka bir gerçekliğin istilâsı altında kalan Akın’ın (Cem Yiğit Üzümoğlu) hikâyesi üzerinden ilerliyor. Rotterdam Film Festivali seçkisinde ilk kez görücüye çıkan yeni Pelin Esmer filmi ‘O da Bir Şey mi’, İstanbullu ünlü yönetmen Levent’in (Timuçin Esen) bir festival otelinde kat görevlisi olarak çalışan Aliye’nin (Merve Asya Özgür) çetrefilli hikâyesi üzerinden birbirinden tamamen farklı iki hayatı karşı karşıya getiriyor. Beğeniyle karşılanan 2015 yapımı ‘Nefesim

Kesilene Kadar’ın ardından uzunca bir süre sessiz kalan Emine Balcı’nın son çalışması ‘Buradayım, İyiyim’ doğum sonu depresyonu henüz geçmemiş çalışan anne Filiz’in (Bige Önal) nefes alabileceği bir dünya kurma çabası üzerine kurulu. 2012 yılında ‘Sessiz – Be Deng’ adlı çalışması ile Cannes Film Festivali’nde en iyi kısa film ödülünü kazanan Rezan Yeşilbaş’ın dünya prömiyerini Rotterdam’da yapan ilk uzun metrajı ‘Uçan Köfteci’ uçma isteği ile yanıp tutuşan seyyar köfteci Kadir’in (Nazmi Kırık) absürt hikâyesini anlatıyor. Alman yapımı ‘Histeri / Hysteria’ Türk asıllı yönetmen Mehmet Akif Büyükatalay imzasını taşıyor. ‘Oray’ ile tanıdığımız sinemacının dünya prömiyerini Berlin’de yapan ikinci uzun metrajı, göçmenlerle yabancı kültürler çatıştığında hep mevcut olan ince ve üstü kapalı ırkçılık ve ikiyüzlülüğü işliyor. İran asıllı yönetmen Alireza Khatam imzalı ‘Öldürdüğün Şeyler / The Things You Kill’ dünya prömiyerini yaptığı Sundance Bağımsız Filmler Festivali’nden Dramatik Dünya Sineması kategorisinde en iyi yönetmen ödülü ile döndü. Filmin başrollerinde Ekin Koç, Erkan Kolçak Köstendil, Hazar Ergüçlü ve Ercan Kesal gibi ülkemiz sinemasının tanınmış iyi oyuncuları yer alıyor.

Altın Lale seçkisinin diğer yabancı yapımlarına bakacak olursak. Polonyalı yönetmen Damian Kocur ikinci uzun metrajı ‘Yanardağın Altında’da (Pod Wulkanem) İspanya’ya tatile giden Ukraynalı ailenin öyküsü üzerinden turistlikten mülteciliğe geçişi, mizahı elden bırakmayan bir incelikle anlatmayı denemiş. Kohei Igarashi’nin sevmek ve kaybetmek üzerine dokunaklı keşfi, geçmişle bugün arasında gidip gelen duygu yüklü dramı ‘Super Happy Forever’ Japon auteur yönetmenler Ozu ve Kore-eda’nın minimalist yapıtlarını çağrıştırıyor. Dünya prömiyerini Altın Aslan için yarıştığı Venedik Film Festivali’nde yapan ‘Hasat / Harvest’, ‘Yunan Tuhaf Dalgası’nın simge isimlerinden Athina Rachel Tsangari’nin imzasını taşıyan trajikomik bir Western uyarlaması. Kâbuslardan fırlamış 7 gün boyunca, belirsiz bir zaman ve mekânda aniden ortadan kaybolan köyün hikâyesini anlatan yapım, ekonomik kriz zamanlarında yabancıların günah keçisi ilan

edilmesini ele alıyor. İkiz kardeşi Silvan ile birlikte yönettikleri 2021 yapımı ‘Örümcek ve Kız / Das Mädchen und die Spinne’ ile bağrımıza bastığımız İsviçreli sinemacı Ramon Zürcher’in yeni filmi ‘Bacadaki Serçe / Der Spatz im Kamin’, aile dinamiklerinin ne kadar karmaşık, aile içi huzurun ne denli kırılgan olduğunu inceleyen bir dram. Geçtiğimiz yıl Venedik’te yarışma dışı gösterilmiş olan Fabrice du Welz’in yönettiği ‘Maldoror’ 1990’larda Belçika’yı sarsan bir seri katil ve adli skandaldan esinlenmiş. Macar yönetmen Bálint Szimler’in ilk uzun metrajı ‘Ders Olsun / Fekete Pont’, ders verdiği okuldaki eski usul eğitim yöntemlerine meydan okumak isteyen genç öğretmen Juci’nin hikâyesi üzerine kurulu. Dünya prömiyerini Rotterdam’da yapan, İranlı yönetmen Sahand Kabiri’den gelen ‘Tayfa / The Crowd’ ise arkadaşları için bir veda planlayan Z kuşağından gençlerin toplumun ataerkil gerçekliği ile çatışmasını anlatıyor.

(10 Nisan 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir