Korku sinemasına yakın ilgisi olduğu bilinen Scott Derrickson’ın, türün ilham kaynağı ünlü yazar Sephen King’in oğlu olan Joe Hill’in aynı adlı kısa öyküsünden yola çıktığı son filmi ‘Siyah Telefon / The Black Phone’ sıcak yaz günlerinin yeni ürpertisi olmaya aday. Son dönemde pek gözde olan Retro akımının ilginç bir örneği olan film, 1978 yılında Kuzey Denver’da geçen ürkütücü gelişmeler üzerinden ilerliyor. Sakin kasabanın ergenlik çağındaki çocukları yüzü maskeli bir adam tarafından siyah bir araçla kaçırılırken olay mahalline siyah balonlar bırakılıyor. Son kurban olan 13 yaşındaki içe dönük Finney’nin, ses geçirmez bodrum duvarına asılı kablosu kesik siyah telefon aracılığıyla esrarengiz seri katilin önceki mağdurlarıyla iletişime geçmesi ile olaylar doğaüstü bir boyut üzerinden yol almaya başlıyor.
Ön jeneriğe eşlik eden fon müziğinden başlayarak 70’ler 80’ler sinemasına selam çakan film büyük ölçüde 1966 doğumlu yönetmenin çocukluk anılarından, bastırılmış korkularından ilham almış. Stephen King’in alamet-i farikası sancılı büyüme sürecinin hüznüyle iyi dengelenmiş olan oğul King’in öyküsü Derrickson için biçilmiş kaftan olmuş. Bu ürkütücü büyüme hikâyesinin ortaya çıkardığı duygulara aşina olduğunu ifade ediyor bir söyleşisinde. O da Finney’nin kız kardeşi Gwen ve diğer çocuklar gibi babası tarafından kemerle dövülmüş. Okul hayatında diğer erkek çocukların zorbalıklarına maruz kalmış. Büyüme yılları korku filmleri izleyerek geçmiş. Finney gibi o da arkadaşlarıyla dönemin olay yaratan filmi ‘The Texas Chainsaw Massacre / Teksas Cinayetler’ini konuşmuş. Televizyon ekranından aynı Finney gibi William Castle klasiği 1959 yapımı ‘The Tingler’ın ünlü banyo küvetinden fırlayan kanlı el sekansı benzeri dehşet sahnelerini izlemiş.
King’in iki kez beyazperdeye aktarılmış kült romanı ‘O / It’ örneğine benzer bir biçimde çocukluk travmalarının ete kemiğe bürünmüş hali olan şeytan maskeli adamla başa çıkabildiğinde Finney özgüvenine kavuşacaktır. Ve bu konuda gereken yardım kanlı katilin kurbanı olan ölü arkadaşların hayaletlerinden gelecektir. Derrickson’ın pek yüzünü göstermeyen seri katili oynamaya ikna ettiği Ethan Hawke ile 2012 yapımı ‘Lanet / Sinister’dan sonra ilk kez bir araya geldiği ‘Siyah Telefon’ seri katil öyküsünü ustalıkla hayalet öyküsüne bağlayan özünde dokunaklı bir büyüme öyküsü. Öte yandan Finney ve geçmişi görme yeteneğine haiz kız kardeşi Gwen’in ortak serüveni üzerinden yürüyen çağdaş bir ‘Hansel ve Gretel’ meseli. Ufacık bir bodrum katında yaratılan dehşet ve kurtuluş mücadelesi boyunca Vietnam sonrası dağılmış Amerikan taşrasının tedirgin atmosferinde kendi çocukluğunun korkuları ile yüzleşen Derrickson, cep telefonlarının henüz icat edilmediği bir dünyada yakınlık duyduğu (teoloji okumuşluğu da var) mistik güçlerin ilhamıyla bir nevi katarsis hali yaşıyor. Dehşeti ağırlıklı olarak izleyicinin hayal gücüne bırakmayı tercih eden anlatımıyla izleyicinin övgüsünü hak ediyor.
(21 Haziran 2022)
Ferhan Baran