Bir kuşağın sinema deyince aklına gelen filmlerin başında gelen Jurassic Park, bu kez “Jurassic World: Hakimiyet” (Jurassic World: Dominion) ile gösterimde…
Alan Grant’ın artık klasikleşmiş müziği, Sam Neill, Laura Dern, Jeff Goldblum gibi gelenekselleşmiş oyuncularıyla herkesin beklentisini yükseltiyor. Zaten, “dinozorlar Nubar adasından çıkıp tüm dünyaya yayılıyor” sözü bile yeterli buna.
Paleontoloji ile hepimizi buluşturan, her seferinde ilgiyi arttıran Jurassic Park dizisi, bu kez altyapısından başka bir şeyi vurguluyor: Dünya, geri dönülmez bir yolda, bırakın dinozorları da yaşamı kurtarmaya bakın.
Türkiye’de, 1950’li yıllardan başlayarak hemen tüm gölet ve bataklıkların (sırf sivrisinekten kurtulmak amacıyla) kurutulması sonucu yaşanmaya başlayan kuraklık, hâlâ en büyük tehlike. Genetiği değiştirilen organizmalar (GDO) güya açlıkla mücadele amaçlı geliştirilmişti, ama gördük ki, öyle değilmiş. Tarımda kullanılan gübre ve ilaçlar da benzer nedenlerle yaşamı zorlamaktan öte bir sonuç vermiyor.
Yukarıdaki durum, Jurassic World: Dominion’un en kısa özeti. Bir bakıma, Türkçe anlatamadık, filmce anlatalım yaklaşımı…
Dünya hepimizin…
Yeryüzünde yaşayan tüm canlıları kapsayan bir düşünce biçimi gelişiyor: İster kuş olsun, ister sokak köpeği/kedisi, isterse sinek veya (korktuğumuz) kene, hepimize bu dünyada yer var. Tabii ki, yaşamı daha kolaylaştıracak, kalitesini arttıracak gelişmeler yaşanacak. Tabii ki toplumsal refah düzeyi artacak ve muhakkak ki daha demokrat olunacak. Filmde bir el hareketiyle dinozorların durdurulması, atlarla kovalanıp “evcilleştirilmesi”, dinozorlara söz verilmesi gibi insanı şaşırtan ilginç(!) ayrıntılar yer alıyorsa da bir insancıllık, bir dünyayı barış içerisinde paylaşmanın vurgulanması önemli.
Colin Trevorrow’un, hareketli yakın plan çalışması heyecanı körüklüyor, ister istemez izleyici olarak siz de katılıyorsunuz o heyecanın, merakın içine. En iyi filmde bile birçok hata bulmuştu uzmanlar; bu filmde de birçok hata vardır, ama o koşturmaca, kovalamaca içinde hiçbirini görmüyorsunuz, umurunuzda bile değil aslına bakarsanız. Film, yeni bir bakış açısı geliştirerek dinozorları tüm dünyaya yayınca, filmin heyecanına kapılıp uzaklaştığınız dünya gerçeğini bir kez daha sorguluyorsunuz. Steven Spielberg, insanlardan da milyonlarca yıl önce yaşamış ve devrini kapamış dinozorları anlattığında, hepimiz biliyorduk bunun gerçek olmayacağını, ama yine de benimsemiştik. Ancak film, bu kez, bir gerçekliğe asıl dünyanın gelecekle ilgili sorununa (beslenme, açlık, verimlilik ve ticari kaygılara) parmak basıyor. Bu da gösteriyor ki, yeni bir Jurassic World (yani dinozor) filmi daha gelecek ve özellikle genç kuşağın düşünmesini sağlayacak.
Unutmadan… Dinozorları inceleyen bilimsel çalışmaların -ki, Jurassic Park paleontolojinin gelişmesi, yaygınlaşması ve buluntuların daha da artmasının temel nedenlerinden biridir- gelecek için önemini vurgulayan film, belki de klonlama ile yaşanacak olası gelişmelerin insanlığı nerelere götüreceğini de sorgulatıyor. Evet, haklısınız, otu böceği, çiçeği meyvesi, ürünü ve insanıyla bu dünya bizim ve başka bir dünya yok!
Jurassic World: Hâkimiyet (Jurassic Park: Dominion), aksiyon, gerilim, fütüristik, Yönetmen: Jolin Trevorrow, Senaryo: Emily Carmichael, Jolin Trevorrow, Oyuncular: Chris Pratt, Bryce Dallas Howard, Laura Dern, Sam Neill, Jeff Goldblum, DeWanda Wise, Mamoudou Athie, Isabella Sermon…
10 Haziran 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…
(09 Haziran 2022)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com