Tek suçu, Taksim Meydanına, 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlamak için çıkmak olan 89 yaşındaki doktoru yerlere düşüren polisten çok, onların amirleri, yöneticileriydi haksız ve hadsiz olan…
“Ne işi var bu konunun filmle?” dediğinizi duydum, itiraz etmeyin! Ambulance (Ambulans) filminde de, bırakın küçük dağları, dünyayı ben yarattım havasındaki polis amiri hatalı tutumuyla onlarca insanın kanına girdi… Yani doğrudan bağlantılı…
Savaş gazisi, doğal olarak da işsiz ve hasta çocuğunu ameliyat ettirmek için çırpınan Will Sharp, düşüncesini okuyabilecek denli tanıdığı çocukluk arkadaşı, birlikte büyüdükleri, birçok maceradan birlikte sıyrıldıkları ama hâlâ suç dünyasında olan Danny’den yardım ister…
Yardım için yardım etmek gerekir
Danny, ikna kabiliyeti güçlü, yetenekli biridir ve Will’i de hemen takımına katar, hem çocuğunun ameliyat parasını çıkaracak hem de sonrasında rahat bir yaşam sürecektir. Danny “olmaz” demez. Will’den, kentin en iyi korunan bankasını soymalarına yardım etmesini ister. Her şey ayarlanmıştır, tereyağından kıl çeker gibi halledilecek bir iştir.
Evdeki hesap çarşıya uymaz…
Ama polisin bu soygundan haberi vardır.
…sonrası filmde.
Pedersen’in yazdığı Ambulancen adlı 2005 yılı Danimarka filminin orijinal hikâyesine ve senaryosuna dayandırarak Chris Fedak, Laurits Munch Petersen ve Lars Andreas tarafından senaryolaştırılan, Michael Bay tarafından çekilen film müthiş bir aksiyon filmi. Yönetmen, özellikle yakın plan çalışarak izleyiciyi tedirgin, huzursuz ve merak içerisinde bırakmayı başarıyor. Güçlü kreşendolarıyla ritmik müziğin etkisi ve oyuncuların da başarılı performanslarıyla filmi nefes nefese izliyorsunuz: Acaba ne olacak?
Yaralı polisi taşıyan bir ambulansın içinde kentin neredeyse bütün yollarında inanılmaz bir kovalamacayı yakın planda izlerken ister istemez seyirci de kendisini kaptırıyor. Ne kamera yerinde duruyor ne müzik susuyor ne gerilim bitiyor. Paramedik doktor, yaralı polisle mi ilgilensin, istemeden yaraladığı ve ölmesiyle ciddi cezalar alacağı kaygısıyla yardım etmeye soyunan soyguncuyla mı ilgilensin? Üvey de olsalar iki kardeş soyguncudan birinin koşullara göre değişen çıkış aramaları ve çare çabalarının karşısında eşi ve çocuğunun ameliyat parasıyla onları yalnız bırakma hüznü içerisindeki yardıma soyunması filmin psikolojik çatışmasının da doruğu aynı zamanda. Paramedik doktordan yana olsanız bir türlü, zorunlu nedenlerle istemeden soyguna katılan gaziden yana olsanız bir türlü, ama gönlünüzden aranan çıkar yolun onları kurtarmaya yeteceği düşüncesinin geçtiğini yadsımayın.
Birbiri ardına çözümler…
Özellikle bu tür, kovalamacanın ana etken olduğu filmlerde yakın plan sadece ayrıntıları vurgulamak amacıyla kullanılır. Ancak bu kez yepyeni bir anlayışla karşılaşıyoruz. Yakın plan izleyicinin de heyecanını yükseltiyor. Yönetmen Bay’in, baştan sona hareketli kamera ile yakın plan çektiği film, polisiye seven izleyici için biçilmiş kaftan. İki saati aşkın filmde sürekli bir koşuşturmayla sürekli çare arayan ama yeni sorunlarla karşı karşıya kalınınca sorun yumağı daha bir dağılan filmi izlerken yorulacaksınız. Kim bilir, belki de kendinize o polis yetkilisi işleri çıkmaza sürüklemese, acaba nasıl bir sonuç olurdu diye soracaksınız. Sahi, film sizin kafanızda devam edecek, salondan çıktıktan sonra bile…
Ambulans (Ambulance), Polisiye, aksiyon, macera, psikoloji… Yönetmen: Michael Bay, Senaryo: Chris Fedak, Laurits Munch Petersen ve Lars Andreas, Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Yahya Abdul Mateen II, Eiza Gonzalez, Devan Long… 18 Mart’tan başlayarak gösterimde…
(16 Mart 2022)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com