Sinema eleştirmenliğinden gelme Brezilyalı yönetmen Kleber Mendanço Filho’nun ülkesinin kültürel değerlerinin işgaline karşı soylu isyanı sürüyor. Bizde de gösterime girmiş olan bir önceki filmi ‘Aquarius’, kendi çocukluğunun geçtiği Brezilya’nın Atlantik Okyanusu’na nazır sahil kasabası Recife’de kârlı rezidanslar inşa etme için yıkılmak istenen eski apartman dairesini terk etmeyip direnişini sürdüren yaşlı kadının hikâyesi üzerine kuruluydu. ‘Bizler mekânımızla bütünleşiyoruz. Anılarımız kimliğimizi oluşturuyor. Tarihi binaları yok ederek birkaç kuşağın kültürünü yok ediyorsunuz, anılarını siliyorsunuz’ sözleriyle itirazını dile getirmişti sinemacı.
Aynı filmin yapım tasarımcısı Juliano Dornelles ile ortaklaşa yazıp yönettikleri, geçtiğimiz Cannes şenliğinden jüri ödüllü son filmi ‘Bacurau’ konuya daha geniş açıdan bakıyor. Yıldızlarla dolu gökyüzünden dünyamıza inen kameranın işaret ettiği, filmle aynı adı taşıyan Brezilya kırsalındaki küçük köyde yaşayanlar ‘yabancıların’ tehdidi altındadır. Uluslararası bir komplo ile haritadan silinen topraklarını müdafaa etmek bu şirin bölgede yaşayan topluluğun bireylerine kalmıştır.
Bizlere çok aşina bu hikâyeyi, önceki filmlerinden çok farklı bir stilde anlatmayı seçmiş filmin çifte yazar yönetmenleri. Adını geceleri avlanan kuşlardan alan küçük ‘Bacurau’ köyü gözden ırak bir western kasabası olarak tasarlanmış. Topluluğun saygıdeğer büyüğü büyükannesinin cenazesi için doğduğu topraklara dönen Teresa’nın köy yolunda karşısına çıkan devrilmiş kamyondan etrafa saçılmış tabutlar, bedeninden ayrılmış bir başı ağzında taşıyan köpeğin görüntüsü, kaktüslerle beslenen çöl atmosferi ve pencerelerin ardından kuşkuyla bakan insanlar, bu daha çok spagetti westernlere özgü dünyayı kurmaya yönelik olarak düşünülmüş.
Anaerkil bir yaşamın sürdüğü köyde; alkolik kadın doktor, kazma dişli yaşlı çalgıcı, sevimli bir küçük fahişe, onun kızıl saçlı pezevengi, suç işlerini bırakmış eski gangster, köy meydanına kurduğu mobil ekranda her çeşit youtube videolarına ve şehir haberlerine yer veren matrak DJ, siyahlar, melezler, eşcinsel ve travesti bireyler eşit ve özgürlükçü bir dünyayı paylaşıyor. Ancak herşey göründüğü gibi yolunda gitmiyor aslında. Bölgedeki isyancı güçlere karşı yollar kapatılmış, yiyecek ve su sıkıntısı baş göstermiştir. Yeniden seçilmek isteyen üç kağıtçı belediye başkanı ise çoğunun kullanım süresi dolmuş ilaçlar ve yiyeceklerle köylülerin gönlünü kazanma derdindedir.
Köyün çevrimiçi bağlantısının kesilmesi ve haritadan yok olması işgali haberler. UFO biçimindeki dronlarla gözaltında tutulan yerleşim bölgesi hedef tahtasındadır. Aralarında İngilizce konuşan Amerikalısı, Almanı, Rusu, İngilizi ve anlaşmalı yerli işbirlikçileri, köyün elektriğini keserek kanlı ablukayı başlatır. İsyancı güçlerin de desteğini alan köy halkı, yaşlısıyla genciyle kendilerini ve kültürlerini koruyabilmek için silahlı mücadeleye girişmek zorundadır artık.
Brezilyalı sinemacıların bilim-kurgusal nitelikler de barındıran anti-westerni esin kaynakları açısından pek zengin. ‘Cinema Nuovo’nun kurucusu, ülkenin efsanevi sinemacısı Glauber Rocha’nın sosyal gerçekçi ve devrimci sinemasının izlerinin Western ikonografisine, 70’li yılların Amerikan sineması ve Vietnam savaşı anılarına karıştığı melez bir üslûp söz konusu. Farklı karakterlere eşit mesafede yaklaşan, farklı hikâyeleri paralel olarak sergileyen filmin temel hedefi çağdaş emperyalizmin ve vahşi kapitalizmin yerel kültürleri, tarihsel zenginlikleri yok etmeye yönelik hırslarına karşı mücadelenin bayraktarlığını yapmak.
Bir karakterin işgâlci yabancılara ‘benim ülkemde ne arıyorsun pislik!’ şeklindeki isyanı bu açıdan anlamlı. Dün Vietnam’da, Afganistan’da, bugün Irak’ta, Suriye’de sergilenen oyuna; güzel ülkemiz üzerinde planlı ve kanallı bir biçimde düzenlenen işgal tezgahına karşı bir isyanın çığlığı; yolsuzluğun ve çağdaş sömürgeciliğin ayyuka çıktığı Brezilya ve emsal ülkeler ahvalinin eşsiz bir metaforu niteliğinde bir politik alegori ‘Bacurau’. Bu yazı yayınlandığında sinemalardaki kısa gösterimini tamamlamış olabilir. Ne yapıp edin, bir yerlerde bulup izleyin.
(13 Ocak 2020)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com