Karakomik Filmler: 2 Arada – Kaçamak

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

“Karakomik Filmler: 2 Arada – Kaçamak” filminin basın gösterimine gidiyoruz, tam metro merdivenlerinden çıkarken ilham geldi, Cem Yılmaz’a espri yapmaya karar verdim. Sinemanın fuayesinde filmin başlamasını beklerken yanından geçip laf atmayı planladım. O kadar beklemeye gerek kalmadı; asansörden çıktık Kanyon’un restoranlarının bulunduğu koridordan yürürken bir ara arkama dönüp baktım, Cem Yılmaz ve arkadaşı arkamızdan geliyor. Tam bizi sollarlarken hanıma doğru -tabi ki Yılmaz’a duyurarak-: “Arkadaş ne kadar da Cem Yılmaz’a benziyor.” dedim. Güldüler, “Günaydın” diyerek sollamayı tamamlayıp önümüze geçtiler ve Cinemaximum girişine doğru yürümeye devam ettiler.

Atalarımız boşuna “Her işte bir hayır vardır.” dememiş. Geçirdiğim rahatsızlık şöhretimi mi arttırdı nedir, sağ olsun Cem Yılmaz, gösterim öncesindeki sunum konuşmasında ve gösterim sonrasındaki TV kameraları karşısında yaptığı konuşmada “Sadi Bey size anlatacak sonra. Sadi Bey'i aramıza görmekten çok mutlu olduk” mealinde onore edici sözler söyledi. Yılmaz’ın sinema sevgisinin filmlerine yansıdığını biliyorduk. Bugün anladık ki, çekip, gösterime sunduktan sonra da filmlerini takip etmeye devam ediyor. Seyirciden olsun, sinema yazarlarından olsun, aldığı müspet ve menfi tepkileri de dikkatle okuyor ve inceliyor, yoksa fanatik sinemasever Sadi Bey’in hayata yeniden dönüşünden nasıl haberdar olacak.

“Karakomik Filmler” önceleri basına “Tek biletle iki film seyredilecek” şeklinde yansımıştı. Sonradan öğrendik ki ilk 2 filmin süresi yaklaşık 2 saat kadar, ki bu süre genelde tek film ediyor. Hatta geçenlerde izlediğimiz tek bir yabancı filmin (O: Bölüm 2 – It: Chapter 2) süresi 169 dakikaydı. Bu süreyi “Karakomik Filmler”in ilk tanıtımlarına uygularsak tek seansta 3 film izlemiş gibi oluyoruz . Cem Yılmaz, filminde ilk yarıda ve 2. yarıda farklı iki hikâye anlatıyor. Buradan hareketle bu yazıyı olgunlaştırma aşamasında sinema literatürümüze yeni bir ifade daha hediye edeceğim sevincini yaşamaya başlamıştım. Gelgelelim Cem Yılmaz basın gösterimi öncesinde elindeki 4 farklı hikâyenin sürelerinin ne kısa, ne de uzun filme uygun olmayacağından bahisle 2’şer “orta metraj” filmi tek film olarak çektiklerini belirtti. Böylece bendenizimin hevesim kursağımda kaldı ve “orta metraj film” ifadesini sinema literatürümüze Cem Yılmaz kazandırmış oldu, ayrıca “Karakomik Filmler 2”yi de Ocak 2020’de izleyeceğimiz müjdesini verdi. (15 Ekim 2019)

Soğanda ithal vergisi sıfırlanınca yerli üreticiden yapılan talepler zınk diye kesilmiş. Hem yardan, hem serden vazgeçemeyen soğan üreticilerine önerimdir: Hemen bugün çekin gidin Sudan’a, orada arazi kiralayın, soğan ekin, soğanlarınız büyüyünce sıfır gümrük vergisi ile memlekete oradan ihraç, buradan ithal edersiniz. Hani hem yardan, hem serden vaz geçememiştiniz ya, böylece ne şiş yanar, ne kebap. (17 Ocak 2019)

40 yıllık türküyü günümüze uyarladım, şöyle oldu: Kadifeden kesesi, kahveden gelir sesi. Oturmuş beştaş oynar ciğerimin köşesi. (19 Ocak 2019)

Çiçeği koparmayacaksın, sulayacaksın; işte bütün mesele bu. (28 Ocak 2019)

Kahvaltımızı bitiririz, genelde klasik kazak bir Türk erkeği gibi davranıp hemen “Tiz orta kahvem getirile” deye ferman çıkarmam; yaklaşık yarım saat veya 45 dakika sessizce kahve beklentisine girerim ki hanım kendi istediği zamanda yapsın ve mutluluğumuz çifte katlansın. Beklentimin sonlarına yaklaşınca hanım canım, “Birer orta kahve yapayım da içelim” dedi. Hiç oralı olmadım, üstüne bir de “Aaa hiç de aklımın köşesinden bile geçmemişti” diye kışkırttım. Tam yüzü asılırken top çevirdim: “Köşesinden geçmedi, çünkü 45 dakikadır aklımın ortasında duruyor.” Sonra güldü. Yaptı. (30 Ocak 2019)

Ergenekon Caddesindeki yıllanmış pastahane, vitrinine bir kağıt asmış, mealen “Marketten yapacağınız alışverişte kullanmak için ücretsiz poşet istememenizi rica ederiz” yazıyor. Beka sorunu olup olmadığını bilemem ama pastahanemizi bu duyuruyu asmaya mecbur eden bir ortam oluştuğuna göre memlekette hakikaten zeka sorunu var. (30 Ocak 2019)

Sanıyorum Fatih Kısaparmak doğru söylemiyor. Nereden baksan 30 yıldır, “Bu adam benim baaa-bam, kara gün geçer baaa-bam” deyip duruyor. Kara gün bir türlü geçmiyor. Var bu işte bir tuhaflık. (02 Şubat 2019)

Filmin adının içine, dab6e / Hep Y3k / Yar1m / Scre4m şeklinde rakam yerleştirilen afişleri sevmiyorum. (03 Şubat 2019)

(15 Ekim 2019)

Sadi Çilingir

Sadicilingir@gmail.com