Üç Boyutlu Dünyaya Cinema 4D Adımı

Dünyanın dönüş hızını duyduğunuzda dudaklarınız uçuklamadıysa, teknolojik gelişimin hızını anlayamazsınız. Bugün yapılan bir şey (artık ne derseniz adına, ister alet, ister yazılım, isterse trük) yarın -hatta yarına bile kalmadan- eskimiş oluyor. Dünyanın hemen her yerinde, birileri harıl harıl yeni şeyler üretiyor. Bizler de izliyoruz…

24 Ekim günü Levent Cinemaximum Kanyon Sineması salonlarında FGA Mimarlık’ın “Cinema 4D, Release 20” Türkiye tanıtımı vardı. Adında sinema olup da ilgimi çekmemesi mümkün değildi ve aralarına karıştım.

Kabul ediyorum, eskide kalmışım… Biz, “senaryonuzda, ‘gözleri ışıldadı’, ‘sevinçten havalara uçtu’ gibi hayatta olamayacak şeyleri yazmayın” öğretisiyle eğitilmiş insanlarız. Şimdi, bırakın gözlerin ışıldamasını, dünyayı bile takla attırmak mümkün artık. Öyle olsa da, “eski tüfek” olunca insan, gördüğünde çok seviniyor, hoşuna gidiyor, ama ne uygulamayı düşünüyor ne de yazmaya soyunuyor, kaldı ki çekmek… Dinozor olmak böyle bir şey besbelli…

Yeni bir yaşam serili önünüzde…

Gösterdiklerinin bizim ülkemizde, bizim arkadaşlarımız tarafından yapıldığını bilmek müthiş özgüven verdi. Kendi dilimle anlattığımda, bu alandaki yeni nesil genç arkadaşlarım gülecek hatta küçümseyecektir belki de… Çünkü onların birçoğu anlaşılabilir bir karşılığı olsa da yabancı dilce bir sözcük kullanmayı maharet sayıyor. O nedenle onların “lansman” dediği, benim kuşağımızsa “tanıtım” sözcüğüyle tanımladığı etkinlikte yapılan ve söylenenleri aktaramayacağım, bağışlanmamı diliyorum baştan.

Miladı 1990…

Orada edindiğim Cinema 4D kitabının girişinde, “Tebrikler! Siz bu kitabı alarak artık 3 boyutlu çalışmaların nasıl yapıldığını merak eden insanlar grubuna katıldınız (…) Elinizde tuttuğunuz bu kitap Cinema 4D programı için bir ansiklopedi niteliğindedir” dendikten sonra, “Hayal gücünüzü kullanmaktan çekinmeyin ve sakın yılmayın” cümleleri yer alıyor.

1990 yılında açılan bir yarışmayla başlayan süreç, Amiga ile ilk adımını atmış, ardından da bu güne gelmiş… Bundan bir önceki R15 sürümüyle “After Effeckts” için render gereksiz hale gelmiş… Ah ki, R20 sunumunu görseydiniz!

Okyanustan bir damla…

Abaküs Yayınları’ndan çıkan kitabı H. Deha Etabek yazmış. Kitap yazmanın zor olduğunu, ama bu kitabı kılavuz olma amacıyla yazdığını söylemiş. Buradaki rehberlikle kendi düşlerinizin yolundan gitmenizi öneriyor yazar… Hak veriyorum kendisine… Yıllar önceydi, Ulusal Video zamanı… İlk bilgisayarlar gelmişti, şimdi cep telefonunuzda bile yapabildiğiniz için küçümsenecek denli sade ve yavan gelen çalışmalar için saatler, günler harcıyorduk. Emre Dağdeviren en tepedeki isimdi, bizimle birlikte olan ise Larry Simmons… Her ikisi de hocamdı, ta Eskişehir’den… Stüdyo bize kaldığı zaman, “Oynayalım” derdi Larry, “Bu iş oynamadan öğrenilmez”. Elimizde kağıt kalem, her yaptığımızı not ediyorduk, epey bir kısmını unuttuktan sonra.

Neyse… artık bunlara gerek yok, bilgisayarların bellekleri var (belki o zaman da vardı, ama ek para istendiği için almamıştı patron). Aklınıza gelecek, gelmeyecek, küçük bir olasılıkla bile hiç karşılaşmayacağınız bütün soru(n)ların yer aldığını belirtmiş Etabek. İstediğiniz zaman ulaşmak da mümkün kendisine ve FGA Mimarlık’a…

(25 Ekim 2018)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com