Transit

Dünyanın birçok ülkesinde, birçok farklı konumlardaki -yoksul veya varsıl, muhalif veya değil, işli ya da işsiz- insanlar huzur ve güven içinde yaşamak için evini, yurdunu, hatta ailesini bile terk edip başka yerlere göçüyor, sanki oralar daha iyiymiş gibi… Sahi, oradaki insanlar da başka ülkelere göçmenin yollarını arıyor. Bu, bin yıllardır süregeldiği gibi günümüzde de tüm acımasızlığıyla devam ediyor. İpekyolu gibi ticari ağlar insanlar için de var, hâlâ.

İkinci Dünya Savaşı sırasında, özellikle faşist Almanya’dan kaçıp kurtulmak isteyenler çoktu. Herkesin kendince haklı nedenleri vardı ve herkes kendini kurtarmayı düşünüyordu ilk olarak. Anna Seghers’in, bu durumu gerçekçi ve bir o kadar da psikolojik açıdan anlattığı Transit romanı, doğal olarak sinemacıların da ilgisini çekti. Ancak yönetmen Christiran Petzold, o dönem romanının mekânlarını ve diyaloglarını bırakarak bugüne uyarlamış.

İlginç bir yorum

Filmin hemen başında bir merak, bir sabırsızlık ile ne olacağını bekliyorsunuz… Bir süre sonra film sizi sarıp sarmalıyor, içine alıyor ve siz de Alman Georg gibi çıkış yolları aramaya başlıyorsunuz. Doğru ya, göçmenlik hâlâ sürüyor ve göçmenler güvenlik teşkilatlarınca hapsediliyor veya vuruluyor (denizde boğulanların büyük bir kısmı yine polis/asker korkusuyla zamansız ve önlemsiz kaçışlardan…). Kimi para yedirerek (insan tacirlerinin insafına kalmış artık), kimi sınırlardan geçerek, kimiyse sahte pasaport ve/veya biletle kaçmaya çalışıyor. Tek amaç var: Huzur ve güven.

İyi bir film…

Petzold, sakin kamerası, iyi mizansenleri, güçlü oyuncuları ve tabii, müthiş bir romana dayanan senaryosuyla gerçekten iyi bir film çıkarmış. İzledikçe savaşlardan kaynaklansın kaynaklanmasın, siyasi veya ekonomik göçmenliğin acımasızlıkla ve büyük acılar yaşatarak devam etmesinin artık bir son bulmasını diliyorsunuz sadece. Filmdeki her kahramanla özdeşleşiyorsunuz ister istemez; anne ile anne, doktorla doktor, sevgilisine ulaşmak isteyenle âşık oluyorsunuz.

Transit, yönetmen Christian Petzold, oyuncular Franz Rogowski, Paula Beer, Lilien Batman, Ronald Kukulies, Godehard Giese… 7 Eylül’den başlayarak gösterimde…

(01 Eylül 2018)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

19. Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Başvuru Heyecanı

İzmir’de aralıksız olarak devam eden tek sinema festivali olan İzmir Kısa Film Festivali’nin Altın Kedi ödülleri için son başvuru tarihi 01 Eylül 2018 olarak belirlendi. Bir kent klasiği haline gelen Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nin 19. kez sinemaseverlerle buluşması için çalışmalar sürüyor. Sinema dünyasının yoğun ilgisiyle karşılaşan festival heyecanı sosyal medyayı da sardı.

19. Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Başvuru Heyecanı yazısına devam et

Filmdeki Bir Sahne İçin Üç Hafta Ders Aldı

Vizyon için geri sayıma başlayan Gürbüz: Hadi Allah’a Emanet filmi için Emre Mutlu tam üç hafta boyunca ders aldı. Ekibin “Spartan” adını verdiği bölüm için filmin başrol oyuncusu Emre Mutlu, tam 13 ders aldı. Daha önce dövüş sanatlarıyla ilgilenmemiş olan Mutlu, yeni filmi için “Stage Combat” öğrendi. Emre Mutlu’ya Hakan Bulut, Gökhan Yıkılkan ve Ayhan Taş’ın eşlik ettiği filmin en adrenalinli sahnelerinden biri olan sahnede motokurye Gürbüz (Emre Mutlu) kaskıyla kötü adamlara haddini bildirecek. Yapımcılığını TRY Yapım’ın üstlendiği, yönetmen koltuğunda da Orhan Erkal’ın oturduğu Gürbüz: Hadi Allah’a Emanet, 30 Ağustos Perşembe günü sinemalarda.