70. Cannes Film Festivali’nin olay filmlerinden ‘Kalp Atışı Dakikada 120 / 120 Battements Par Minute’ (ya da kısaltılmış haliyle 120 BPM), doksanlı yılların başlarında dünyayı kasıp kavuran AIDS salgınına farkındalık yaratmak için Fransa’da faaliyete geçmiş ACT-UP’ın hikâyesi üzerine. 1987 yılında New York’ta Larry Kramer öncülüğünde temelleri atılmış olan ACT-UP Paris’in hedefi, hem toplumu öldürücü virüsten korunma yolları hakkında bilinçlendirmek, hem de hastalığa kayıtsızlığı konusunda Mitterand hükümetini eleştirmek, öte yandan ilaç şirketlerini mali çıkar gözetmeden araştırmalarını hızlandırmaları konusunda ikna etmektir.
HIV durumları ne olursa olsun, toplumun gözünde pozitif sayılmayı baştan kabul etmiş olan grup üyeleri, ‘su testisi su yolunda kırılır’ misali homofobik bakış açısıyla hastalığı, nefret ve ayrımcılığı alevlendirmek için kullanan bir düzene karşı yaşam mücadelesi vermektedir. ‘Umudun her türlüsüne varım’ sloganıyla yola çıkmıştır her biri. HIV genç yaşlarında örgütlü bir politik direnişte birleştirmiştir onları. Hükümet kaynaklı AFLS benzeri işlevsiz destek kuruluşlarının, kayıtsız ilaç şirketlerinin toplantıları basılır, direniş sokaklardaki gösterilerle sürer, liselerde cinsel ilişkiyle bulaşan virüsten korunma yöntemleri hakkında bilgilendirme çalışmaları yürütülür.
Aynı kişi farklı roller üstlenir grupta. Disiplinli bir tartışma ortamına sahne olan merkezlerinde ateşli politikacı tavırlı gençler, araştırmacı, hasta bakıcı, hemşire rollerine de talip olmuşlardır. Hayatta kalmak için mücadele ederken yaşamın kendisinden vazgeçmeye de niyetleri yoktur. Eğlenmeyi, aşık olmayı, gösteri yürüyüşünde yahut bir çatışmanın ortasında, ya da hararetli bir politik tartışmanın göbeğinde flört etmeyi unutmazlar. Ve böylece film, yoğun bir politik tartışmadan duygu yüklü şiirsel bir evrene doğru yelken açar.
‘120 BPM’ yönetmen Robin Campillo’nun üçüncü uzun metrajı. İlginç bilim-kurgu denemesi ‘Geri Döndüler / Les Revenants’ı sinemalarda, ‘Doğulu Çocuklar / Eastern Boys’u ise İKSV festivallerinden birinde izlemiştik. Fransız sinemacı özyaşamsal anılarından yola çıkmış bu kez. Bizzat aktif bir görev aldığı ACT-UP grubunun başrolde olduğu bir dönem panoraması çizmek istemiş. ‘Poustiyen bir tadı vardı filmin benim için’ diyor. ‘Bir dönemi ve anılarını filme aldığını, birlikte mücadele verdiği dostlarına saygı duruşunda bulunmak istediğini’ ifade ediyor söyleşisinde.
Campillo’nun adını Laurent Cantet filmlerinden de anımsıyoruz. Usta Fransız sinemacı Cantet’nin yıllar önce İstanbul Film Festivali’nde ilgimizi çekmiş olan ‘İş Yok Zaman Çok / L’Emploi du Temps’, ‘Güneye Doğru / Vers Le Sud’ ve de Cannes’dan Altın Palmiye’li ‘Sınıf / Entre Les Murs’ün senaryo yazarı ortağı kendisi. Özellikle ‘Sınıf’tan bildiğimiz belgeselci yaklaşımına son çalışmasında da tanıklık ediyoruz. Ancak coşkun politik söylemi ve yaşam dolu mizahıyla bir döneme tanıklık eden ‘120 BPM’ bir noktadan sonra, çok başarılı iki genç yetenek Buenos Aires doğumlu Nahuel Pérez Biscayart (Sean) ile Fransız Arnaud Valois’ın (Nathan) hayat verdikleri duygulu aşk hikâyesiyle zenginleşiyor. Trajedi ile kutlama, tartışma ve eylemle bedenlerin kutsanması iç içe geçiyor. Ve anlatısal olarak keskin manevralara sahip, sürprizlerle dolu bu dram, sadece geride kalmış bir döneme ayna tutan bir film olarak kalmayıp, örgütlü mücadele ve aktivizmin bugünü üzerine yaman sorular üreten bir belge niteliğine dönüşüyor.
(02 Ocak 2018)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com