Daha İyi Bir Dünya İçin

Ülkemiz sinemasından heyecan verici bir keşif olarak parlıyor ‘Körfez’. Genç sinemacı Emre Yeksan’ın dünya prömiyerini 74. Venedik Film Festivali’nin ‘Eleştirmenler Haftası’ seçkisinde yer almış ilk uzun metrajı bu hafta gösterime giriyor. Film, otuzlu yaşlardaki Selim’in sona ermiş bir evlilik sonrasında İstanbul’dan İzmir’e dönüşüyle başlıyor. Genç adam baba ocağında eski hayatının izleriyle karşılaşırken, körfezde meydana gelen bir tanker kazası hayatı derinden sarsıyor, olayın ardından insanlar akın akın şehri terk ederken Selim geride kalanlarla birlikte bambaşka bir dünyanın hayallerini kurmaya başlıyor.

‘Körfez’ otobiyografik özellikler taşıyor. Yazar Ahmet Büke ile ortaklaşa kaleme aldığı hikâyede Selim’in yaşadıklarının, kişisel yolculuğu ile paralelliğini vurguluyor Yeksan. Ailesinin yanına dönüş yaptığı, hayatın akışında bir nebze kaybolduğu ve arayış içinde olduğu yıllarına, çocukluk döneminde İzmir Körfezi’nden yayılan pis kokuların hatırası eşlik ediyor.

Kokuların anıları güçlü bir biçimde tetiklediğinin altını çizen yönetmen, ‘pis koku aniden ve çok daha beter biçimde yeniden hayatımıza geri dönse ne olurdu’ sorusundan hareketle hikâyesini oluşturmuş. Kokuyu ya da genel olarak kirlenmeyi, bozulmayı bir kent, hatta ülke boyutlarının ötesine giderek evrensel bir problem olarak sunmayı hedefliyor. Bunu yaparken distopik bir geleceği gerçekçi bir gündelik akış içinde anlatmayı seçiyor. İklim değişiklikleri, ekolojik felâketler ve kıtlık sorununun tehlikeli bir biçimde kendisini hissettirdiği günümüzde değişen hayatlarımızın erozyona uğramasını, sessiz sakin bir üslûpla aktarıyor.

‘Doğanın farklı biçimlerde alarm vermeye başladığı çağımızda, yakın gelecekte bizi bekleyen felâketlerden endişe duymamak mümkün değil’ diyor sinemacı bir söyleşisinde. ‘Körfez’in hikâyesinde geçmişe duyulan özlemle geleceğe dair böylesi bir endişeyi harmanlayarak, içinde bulunduğumuz durumun ne kadar komik ve saçma olduğunu da vurgulayıp, umuda doğru bir ihtimalin varlığına işaret etmek istediğini’ söylüyor. Bir ayı aşkın bir süre içinde İzmir’i sokak sokak arşınlayan filminde, bir belgeselci üslubuyla insan portreleri çiziyor. Selim’in ailesi, çocukluk arkadaşları, eski sevgilisi ve çevresindeki insanlarla iletişimi çerçevesinde içsel arayışını, çok sevdiğimiz Güney Koreli yönetmen Hong Sang-Soo’nun minimalizmine benzer bir sinema anlayışıyla gün be gün beyazperdeye taşıyor. Karanlık bir yakın geleceği çizer ve bir arada var olmanın yöntemlerini ararken son derece sakin ve umut dolu. Çevre ve insan gözlemleri ile ana karakteri Selim’i canlandıran Ulaş Tuna Astepe’nin dingin yorumu bir o kadar etkileyici. Türkiye prömiyerini yaptığı 24. Adana Film Festivali’nden aldığı ‘Jüri Özel Ödülü’ ve 54. Ulusal Yarışma’daki en iyi senaryo ödülünü hak ediyor ‘Körfez’.

(30 Kasım 2017)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com