10. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri

Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri, 17 – 25 Haziran 2017 tarihlerinde 10. yılını kutluyor. Bu sene ilk defa Documentarist’teki tüm filmler sinemaseverlere ücretsiz olarak gösterilecek. Türkiye’deki yeni kuşak belgeselcileri ve seyirciyi her sene dünya belgesel sinemasının en iyi yapıtları ile buluşturan festivalin programı 10. yıla özel seçkiler ve bir dizi yenilikler içeriyor. Ayrıca bugüne kadar daha çok Avrupa yakasını mesken tutan festival, bu sene Asya’ya taşınarak iki kıtaya yayılıyor. Belgesel film gösterimleri Beyoğlu’nda Aynalı Geçit, Goethe Institut ve Atlas Sineması’na ek olarak Kadıköy’de Barış Manço Kültür Merkezi’ne de taşınıyor.

10. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri yazısına devam et

Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

3. Koruncuklar İçin BAK Liseler Arası Kısa Film ve Senaryo Yarışması’na birkaç gün önce start verildi. Yarışmanın basın bülteninde bu yıl yapılacak yarışmanın sadece kurmaca filmleri kapsadığı belirtiliyor. BAK kelimesinin açılımı “Belgesel, Animasyon, Kısa Film” olduğundan bu yılki yarışmanın içeriği ile adının uyuşmadığını görüyoruz. (26 Mayıs 2017)

Cuma günü vizyona giren 5. Karayip Korsanları filmi sinema sektörümüzde şu anda 4 isimle anılıyor. Basına yansıtılan ilk haberlerde “Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı” (Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell no Tales) adıyla duyurulan filmi sinema perdesinde “Pirates of the Caribbean: Salazar’s Revenge” adıyla izliyorsunuz. Türkiye’nin en genç sineması olduğunu duyuran Cinemo ise gönderdiği bültende filmin Türkçe adını “Karayip Korsanları: Ölü Adamlar Masal Anlatmaz” olarak belirtmiş, oysa ekte gönderdiği afişte “Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı” yazıyor. (27 Mayıs 2017)

Sadi Bey’in Beyazperde Yazıları: “Montesquieu iki tür yozlaşmadan bahseder: Birincisi insanların kanunlara karşı koymaya başlamaları, ikincisi kanunların insanları zorlaması.” (Genç Karl Marx – The Young Karl Marx. Yön: Raoul Peck) (27 Mayıs 2017)

Geçen 2016 yılında yapılacak olan 7. Malatya Uluslararası Film Festivali’nde Hülya Darcan’a onur ödülü verileceğini açıklanmıştı ancak festival iptal edilince kamuoyuna duyurulmuş olan bu vaad gerçekleştirilemedi. İptal edilen festivalin, bu yıl 09 – 16 Kasım 2017 tarihleri arasında yapılacağı geçen hafta düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Toplantıda geçen yıl duyurulan isimlere onur ödülü verileceği belirtilse de basına servis edilen bültende Hülya Darcan’ın adına rastlayamadım. Jüri başkanı Hülya’nın adaşı Hülya’ya onur ödülü vermesi ne güzel olurdu. Biz sinemaseverler de çifte Hülya görmüş olurduk. (28 Mayıs 2017) [Bu paylaşımım üzerine festival, aracı (yapımcı) firmanın olumsuz/nezaketsiz tavrı sebebiyle kararından vazgeçtiğini belirtti. Demek ki zannedilenin aksine festival sanatçıyı unutmamış.]

İnsan her an yeni bir şey öğreniyor. “Söyleyemem derdimi kimseye derman olmasın diye” başlayan şarkının “İnleyen kalbimin sesini ağyar duymasın” diye bildiğim dizesi “İnleyen kalbimin sesini o yar duymasın” şeklinde de söyleniyormuş. TRT Müzik’te yayınlanan “Eşref Vakti” programından öğrendim. Küçük bir sarsıntı geçirsem de sevilen bazı şarkıların reklâm müziği olarak kullanılmasının verdiği huzursuzluk kadar rahatsız olmadım. 40 yıldır Yıldırım Gürses’ten dinlediğimiz “Eller eller” şarkısının “Renkler renkler” şeklinde boya reklâmında kullanılmasına nasıl izin verirsiniz kardeşim? Şarkının mirasçısı, bestekârı, güftekârı, sazendesi, nazendesi siz olabilirsiniz ama dinleyeni olmayan şarkı şarkı mıdır? Sorarım size. (29 Mayıs 2017)

Dün kendime sinemasal bir nostalji yaşattım. Saat 15:00’te gittiğim Mecidiyeköy Cinemaximum Cevahir Sineması’nda sadece 16:10’da başlayacak olan film benim için uygundu. Bilet aldım ve zamanım kısıtlı olduğundan bir önceki matinesinde gösterilmekte olan aynı filmin 2. yarısında salona girdim. Film bittikten sonra da ilk yarısını izleyip çıktım. Günümüz sinemaseverlerinden bazıları “Nostalji bunun neresinde?” diyebilir. Anlatayım: TV.nin olmadığı zamanlarda bazı sinemalarda “devamlı matine” uygulaması yapılırdı. Sabah 10:00’da iki film birden, bazen üç film birden gösterilmeye başlanır, sinemaya gittiğiniz herhangi bir zamanda salona girer, filmleri seyreder, başladığınız yere geldiğinde çıkardınız. Bu uygulama genellikle kenar semt sinemalarında yapılan 2. vizyon film gösterimlerinde uygulanırdı. Benim gibi suriçi İstanbul’unda ikamet eden sinemaseverler ise bu uygulamadan o zamanlar 6 adede kadar yükselen Şehzadebaşı sinemalarının (Şehzadebaşı, Turan, Kulüp, Gül, Gündeş, Yeni) gösterimlerinde yararlanırlardı. (29 Mayıs 2017)

“Terminator 2: Mahşer Günü” sinemalarımızdaki ilk gösterimini 1991 Eylül’ünde yapmış. Aynı ay içinde “Danielle Teyze”, “Hudson Hawk”, Kevin Costner’ın Robin Hood olduğu “Robin Hood: Hırsızlar Prensi”, “Texasville” ve “The Doors” gibi çok bilinen filmleri izlemişiz. Bu bilgi muhtemelen internette yoktur, onun için yazdım. Biliyorsunuz “Terminator 2: Mahşer Günü”, 25 Ağustos 2017 tarihinde 3D olarak yeniden vizyona giriyor. Geçmiş yıllardaki ünlü filmlerin 3D formatına çevrilmelerini hiç tasvip etmiyorum. Bir ara eski klasik siyah – beyaz filmlerin renklendirilmiş kopyaları da TV ekranlarını sarmıştı, onları da hiç sevmemiştim. Ha filmleri 3D.ye çevirmişsin, ha zeytin yetişen arazileri imara açmışsın, ikisi de rant canavarlığı. Yapmayın. (03 Haziran 2017)

Kasabadan kasabaya giden belediye otobüsüne biniyorum, şoföre “Kaç para?” dedim; “Parayla binecek kadar küçük müsün?” diyerek soruyu bana döndürdü. Önce anlamadım. Gülünce anladım. “Para hanım için, ben nüfus kâğıdımı göstereceğim.” dedim. Yaşlılık hatırlatması olsa da ilk söylediği hoşuma gitti, iltifat olarak kabul ettim. (03 Haziran 2017)

Ꙟ Kağıt üzerindeki çizim, uygulamada her zaman randıman vermeyebiliyor. Bu gibi durumları “evdeki hesap çarşıya uymaz” lâfıyla özetleyebiliyoruz. (Bodrum, Zeki Müren Caddesi, Halikarnas kapısının karşı köşesi. Araziyi göremeyen ilgililer belki sanal alemde bu görüntüye nazar atfedebilirler.) (04 Haziran 2017)

(22 Haziran 2017)

Sadi Çilingir

[email protected]

Ferhan Baran Yazıyor: Kimlik Arayışı, Mistisizm ve Teknoloji

Sevdiğiniz birini kaybettiğinizde kendinizi bir boşlukta hisseder, onun artık sizle olmadığını kabullenmek istemezsiniz. Onunla iletişim kurmaya çalışmak bir umut, bir tesellidir bazen. Olivier Assayas’ın bizde ‘Hayalet Hikayesi’ adıyla gösterime giren Cannes’dan en iyi yönetmen ödüllü son filmi ‘Personal Shopper’ işte böylesine bir iletişim olasılığı üzerine kafa yoran ilgiye değer bir çalışma. ‘Cahiers du Cinéma’ eleştirmenliğinden gelmiş … Devamı… »