8 Saniye’de Kamera Arkası

İzleyen herkesin kendi hayatına dair tanıdık bir şeyler bulduğu, kendini sevmeyi ve affetmeyi hatırlatan, Ömer Faruk Sorak’ın filmi 8 Saniye’nin kamera arkası görüntüleri yayınlandı. 8 Saniye’nin sosyal medya üzerinden yayınlanan kamera arkası videosunda, Tuz Gölü’nün etkileyici atmosferinde, İstanbul, Berlin ve Mardin’in sokaklarında gerçekleşen çekimlerden görüntüler yer alıyor. Videoda ayrıca, görsel efektlerle desteklenen heyecanlı rüya, aksiyon ve sualtı sahnelerinin çekimlerinden görüntüler de sinema meraklılarıyla buluşuyor. 8 Saniye, sarsıcı öyküsü, başarılı oyunculukları, görselliği ve müzikleri ile izleyicilerden büyük beğeni topluyor.

  • Basın Bülteni
  • Kamera arkası görüntüleri için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

34. İstanbul Film Festivali Boyunca Gösterilecek Avusturyalı Filmler

04 – 19 Nisan tarihlerinde düzenlenecek 34. İstanbul Film Festivali’nin bu yılki programında beş Avusturyalı yapım yer alıyor. Macht Energie, Enerji şirketleri grubu ve karşı duranlarla ilgili. Workingman’s Death, ağır işlerde çalışanlardan örnekler veriyor. Casanova Variations, Viyanalı Ronacher’in hayatını anlatıyor. My Talk With Florence, taciz ve aşağılama hakkında röportaj. Im Keller ise bodrum katlarındaki insanlara odaklanıyor.

34. İstanbul Film Festivali Boyunca Gösterilecek Avusturyalı Filmler yazısına devam et

Terkedilmiş Filminin Galası Yapıldı

Herkesin kendi hayatından kesitler bulacağı, terkedilmişlik hissiyatını ön plana çıkaran, göçmen bir ailenin organ mafyası ile yaşadığı dramı konu alan Terkedilmiş filminin galası, 25 Mart Çarşamba günü Beyoğlu Atlas Sineması’nda gerçekleştirildi. Filmin galasına yönetmen Korhan Uğur, oyuncular Sema Şimşek, Levent Ülgen, Hakkı Ergök, Hakan Vanlı, Mahmut Gökgöz, Burak Sarımola, Kyamran Agabalaev ve Konul Nagiyeva ile tüm ekip katıldı.

Terkedilmiş Filminin Galası Yapıldı yazısına devam et

Son Mektup Filmi New York’ta Bugün Vizyona Giriyor

Türkiye’de 18 Mart’ta gösterime giren Son Mektup, 27 Mart Cuma gününden itibaren New york`ta gösterime giriyor. Özhan Eren’in yönettiği ve Tansel Öngel ile Nesrin Cavadzade’nin oynadığı filmin konusu şöyle: Çanakkale savaşı sırasında filizlenen bir aşkın ve tam 40 yıl sonra adresine ulaşan satırların hikâyesi. Çanakkale’ye gönüllü giden ve orada birbirleriyle tanışan Yüzbaşı Salih Ekrem ile Nihal Hemşire, savaşın zorlu şartlarında koştururken, Fuat isminde kimsesiz bir çocuğu korumak için mücadele ederler. Bir hava baskınında Salih Yüzbaşı’nın yardımıyla kurtulan Fuat, Nihal Hemşire’ye sığınarak, onların yakınlaşmasına vesile olur.

TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü, Tallaght ve Çift Başlı Ejderha Belgesellerini Gösteriyor

TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü’nün bu haftaki etkinliğinde 27 Mart 2015 Cuma günü saat 17:00 ve 19:00’da Lilli Kuschel ile Anne Fiedler’in Tallaght ve Jadwiga Kocur ile Leszek Ptaszynski’nin Çift Başlı Ejderha adlı belgesel filmleri gösterilecek. Çift Başlı Ejderha Almanya ve Polonya’nın 1921’den 2. Dünya Savaşı başlangıcına kadarki döneminde, Yukarı Silezya bölgesinin Alman – Polonya tarzı mimarisine göz atıyor. Yapılan gösterimler ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor.

Eurasia Doc İstanbul Belgesel Film Atölyesi İçin Çağrı

Santralistanbul Kampüsü’nde 01 – 13 Haziran 2015 tarihleri arasında düzenlenecek olan Eurasia Doc İstanbul Belgesel Film Atölyesi, Türkiye ve Ermenistan’dan yönetmenlerin katılımını bekliyor. Atölye, Türkiye Fransız Kültür Merkezi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, Erivan Uluslararası Altın Kayısı Film Festivali, Anadolu Kültür ve Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu ile işbirliği çerçevesinde düzenleniyor.

Karınca – Kısa Film Sineması

Ülkemiz için bir ilk sayılabilecek çok özel bir oluşum hayata geçiriliyor. Sadece Kısa Film ve Belgesel gösterimleri yapacak olan bir Karınca – Kısa Film Sineması hayata geçirilecek. Genç sinemacıların kendilerini sunabilecekleri bir alan dahilinde, yine kendilerinin yöneteceği ve sektör temsilcilerinin farklı etkinliklerle destekleyeceği bir yapı yaratılıyor. Bu adıma destek vermek ve geliri genç sinemacılara aktarılmak amacıyla Galatasaray Meydanı’nda bir sergi açılıyor. Genç sinemacıların emek ve umutlarına sahip çıkılabilmesi ve sinema sektörünün temsilcilerinin varlığını hissedebilmeleri için sinema sevenlerin desteğine ihtiyaçları var.

Karınca – Kısa Film Sineması yazısına devam et

İstanbul Film Festivali Biletleri 28 Mart Cumartesi Günü Satışa Çıkıyor

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Film Festivali’nin biletleri satışa çıkıyor. 04 – 19 Nisan tarihlerinde düzenlenecek festivalin biletleri 28 Mart Cumartesi sabahından itibaren alınabilecek. Sinemaseverler festival biletlerini 28 Mart Cumartesi günü 10:30’dan itibaren, Biletix satış noktaları, Biletix Çağrı Merkezi (0216 556 98 00), Biletix web sitesi (www.biletix.com), Atlas Sineması ve Rexx Sineması’nda açılacak ana gişelerden alabilecek. 34. İstanbul Film Festivali’nde bilet fiyatları tam 17 TL, öğrenci ile 65 yaş ve üstü izleyiciler için ise 21.30 seansları ve Akbank Galaları’nın ilk gösterimleri haricinde 12 TL olacak.

Hocaların Hocası Nermin Abadan Unat’a Uçan Süpürge’den Ödül

Uçan Süpürge, Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’a ödül veriyor. Unat, dinamik yaşamıyla “18’in Halleri”nden “hep 18” kalabilmeye örnek en önemli isimlerden. 1953 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde asistan olarak göreve başlayan Unat, 1966 yılında profesör olmayı başardı. Yaşamı boyunca daima yeniye doğru adım atan Abadan Unat, kurmuş olduğu “Siyasal Davranış” kürsüsündeki ilk kadın asistan, ilk kadın doçent ve profesör olarak akademi tarihine geçti.

İstanbul Modern Sinema’da İki Festivalden ve Oscar Adaylarından Kısa Filmler

İstanbul Modern Sinema, 02 Nisan Perşembe günü kısa film dünyasından üç büyük festivali bir günde toplayarak Festival O³ başlıklı bir kısa film maratonu hazırladı. 2014’ün en çok konuşulan ödüllü animasyonlarının buluştuğu Ottawa Animasyon Festivali “en iyiler” seçkisiyle maratonun bir ayağını oluştururken, dünyanın en eski kısa film festivali olan Oberhausen Kısa Film Festivali, Çin’den Arjantin’e, belgeselden animasyona, 2014’ün en iyilerini sunacak.

İstanbul Modern Sinema’da İki Festivalden ve Oscar Adaylarından Kısa Filmler yazısına devam et

Evvelden ya da Bir Ulusun Çöküşünün Kronolojisi

34. İstanbul Film Festivali’ne Locarno Şenliği büyük ödüllü son filmi ‘Evvelden / Mula Sa Kung Ano Ang Noon’ (ya da İngilizce adıyla ‘From What Is Before’) ile konuk olan Lav Diaz çağımızın en güçlü yaratıcılarından biri. Filipinli sinemacının sadece bizde değil tüm dünyada keşfedilmesi biraz vakit aldı. Bunun başta gelen nedeni filmlerinin standartların çok ötesinde uzunlukta olması. Geçtiğimiz yıl festivalde gösterildiğinde hayran olduğumuz ve 2014 yılının en iyi filmleri listemizde başköşeye yerleşmiş olan bir önceki çalışması ‘Norte: Tarihin Sonu’ dört saati aşkın süresine rağmen yönetmenin önceki filmlerine kıyasla kısa bile sayılabilir. Filmografisinde yer alan kimi filmlerin altı, ikisinin dokuz, ‘Melancholia’ başlıklı olanın sekiz saat uzunluğunda olduğu biliniyor.

Konvansiyonel sinemayla işi yok Diaz’ın. Zaman algısı farklı. Malay insanına özgü bir zaman dilimi içinde klişelerden arınmış uzun planlar eşliğinde ülkesini mercek altına alıyor. 300 yılı aşkın İspanyol sömürge yılları (ülkenin adı İspanyol kral II. Philip’den miras) ardından Amerikan vesayeti, İkinci Dünya savaşıyla birlikte Japon işgali, 1965’ten başlayarak 20 yıllık Marcos diktası ve takibeden iç savaşla lanetlenmiş, ruhunu arayan memleketinin makus kaderinin izini sürüyor filmlerinde. Gözde yazarı Dostoyevski’nin etkisi tüm filmografisine sızmış. 1998 yapımı ilk filmi ‘Suç ve Ceza’dan bir alıntıyla başlar. Bir uyarlamadan ziyade bu ölümsüz romanın başlangıç olay örgüsünü kullanan ‘Norte: Tarihin Sonu’ ahlaki ve sosyal çöküş karşısında şiddet uygulamayı seçen nihilist entellektüel Fabian ile ailesini geçindirmeye çalışan köylü Joaquin’in kesişen hikâyesini, ülkenin yoksulların yaşadığı (filme adını veren) kuzey bölgesinden insan manzaraları eşliğinde anlatır. Visconti’nin ‘Lanetliler’de yaptığı gibi, bir ulusun ahlaki çöküşünü, bir ailenin benzer düşüşüyle paralel vermeyi dener. Tanrıyı, gerçeği, ahlakı, günahı, adaleti, ulus olma bilincini, tarihi tartışmaya açar. Bunları yaparken zamanı tamamen kontrol altına alırken benzersiz mizansenleri, uzun planları, ışık ve (11 yıl aradan sonra ilk kez kullandığı) renkler aracılığıyla kendi dünyasını kurar.

‘Evvelden’ yönetmenin siyah / beyaz estetiğine dönüş yaptığı son çalışması. Günümüzde geçen ve uluslararası dağıtıma çıkma şansı bulan ‘Norte’nin öncülü olarak da kabul ediliyor. Beş buçuk saati aşan süresiyle konvansiyonel sinemaya yine meydan okuyan Diaz bu kez Filipinler’in yakın geçmişine götürüyor izleyicisini. Diktatör Marcos yönetiminin ülkenin ruhunu kemirdiği döneme, sıkıyönetimin ilan edildiği 1972’nin hemen öncesine. Kaybolmuş çocukluğuna, kendi deyimiyle ‘lanetli yıllara’ uzanırken ülkesinin başına gelenlerin kronolojisini çıkarmayı deniyor.

Erken yetmişlerde merkezden uzak bir sahil köyündeki yaşamı, kadim gelenek ve görenekleriyle bölge insanlarını tanıyor, geniş bir zaman süreci içinde karakterleri tüm hal ve tavırlarıyla yakından inceleme fırsatı buluyoruz önce. Ardından tuhaf olaylar sakin yerleşim bölgesinin düzenini altüst etmeye başlıyor. Büyükbaş hayvanlar nedensizce parçalanmış halde bulunuyor ormanın ortasında. Gece yarısı kulübeler ateşe veriliyor. Uzaklardan feryat eden kadın çığlıkları işitiliyor. Geçmişe yönelik saklanan sırlar, yalanlar ortalığa dökülüyor ve askerler geliyor daha sonra.

Askerlerle yapılan konuşmalarda, Marcos ve karısı Imelda’nın portrelerinde, sıkıyönetim bildirgesinde duyulan sesinde diktatörün nefesini her an enselerinde hisseden Filipinlileri görüntülerken, mikrokosmos olarak ele aldığı ücra yerleşim bölgesi üzerinden bir ulusun çöküşünün allegorik hikâyesine girişiyor Diaz. Filmlerinde halkının asırlar boyu süregelen büyük kederini dile getirdiğini ifade eden sinemacı, Ferdinand Marcos’un aynı adı taşıyan oğlunun 2016 seçimlerine hazırlandığı, diktatörün yakınları ve sıkıyönetim dönemindeki yakın işbirlikçilerinin halen önemli mevkilerde bulunduğu bir dönemde bu filmi çekmiş olmasının önemini vurguluyor. Bir yıl önce çekimlerin yapıldığı Abulug köyüne elektriğin hala gelmediğini, yol ve köprülerin yapılmadığını sözlerine ekliyor.

Festivalin ilk günlerinde gösterilecek olan ‘Evvelden’ uzun süresi nedeniyle seyri kolay olmayan ancak sinefiller için gerçek bir şölen değerinde yapıtlardan. Sinema yapmak arzusunda olan gençler için kaçırılmayacak bir ders aynı zamanda.

[‘Evvelden’ 05 Nisan Cumartesi 19:00 Kadıköy Rexx; 06 Nisan Pazar 11:00 Atlas; 07 Nisan Pazartesi 20:30 (normal seanslardan bir saat öncesinde başlıyor, dikkat!) Beyoğlu Sinemaları’nda gösterilecektir.]

(02 Nisan 2015)

Ferhan Baran

[email protected]

26. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Yarışacak Kısa Film ve Belgeseller Belli Oldu

26. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde kısa film ve belgesel yarışma filmleri belli oldu. Festival  kapsamında bağımsız sinema ve farklı anlatım olanaklarının geliştirilmesine destek vermek amacıyla kısa film ve belgesel yarışması da düzenleniyor. Kurmaca, deneysel ve canlandırma dallarının her birinde birincilik, ikincilik ve üçüncülük ödüllerinin verileceği yarışmaların kısa film seçici kurulunda yer alan isimler Banu Bozdemir, Gökçe Bahadır, İlker Canikligil, Doç. Dr. Sevilay Çelenk ve Priit Tender oldu. En iyi üç belgeseli belirleyecek olan seçici kurulda ise Mithat Bereket, Mihriban Sezen, Nezahat Gündoğan, Su Yücel ve Uğur Kutay yer alıyor.

26. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Yarışacak Kısa Film ve Belgeseller Belli Oldu yazısına devam et

Danny Colllins

Dan Fogelman’ın yönettiği ve Al Pacino, Annette Bening, Bobby Cannavale ile Jennifer Garner’ın oynadığı Danny Collins, 27 Mart 2015’de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Yaşı ilerlemekte olan rock yıldızı Danny Collins görünürde her şeye sahiptir. Yıllarca yorucu bir hayat sürmesi, başarısız ilişkiler, beste yapamamak ve her gece aynı şarkıları seslendirmek, zamanın çılgın rockçısında olumsuz etkilerini göstermeye başlamıştır. Çıkacağı son turnesini iptal eder ve New Jersey’nin küçük bir kasabasında bir otele yerleşerek, müziğe olan sevgisini ve yıldızlık yolunda ihmal ettiği ailesini yeniden keşfetmeye çalışır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb