Doğa Verir, Doğa Alır

‘Mısır Adası / Simindis Kundzuli – Corn Island’ yaşam döngüsü üzerine harikulade bir şiir. Yönetmen George Ovashvili’yi bir önceki filminden mimlemiştik zaten. Gürcü yönetmenin anavatanına adamış olduğu 2009 yapımı bol ödüllü ilk uzun metrajı ‘Öbür Kıyı / Gagma Napiri – The Other Bank’ Sovyet sonrası Güney Kafkasya’da yaşanan insanlık dramını 12 yaşında bir erkek çocuğun gözünden anlatır. Komşu Gürcü ve Abhaz halkları arasında 1992’de patlayan kanlı çatışmalarla yerinden yurdundan olmuş kimsesiz çocukların simgesidir küçük Tedo. Tarkovski’nin İvan’ı gibi acı çeker, etnik savaş cehenneminde babasının izini sürer.

Ovashvili’nin dört yıllık bir finansman arayışı sonucunda Eurimages desteğinin yanı sıra geniş katılımlı bir ortak yapım olarak (Gürcistan / Almanya / Fransa / Çek Cumhuriyeti / Kazakistan / Macaristan) çektiği bu ikinci uzun metrajı güncel askeri ve politik çatışmaların süregeldiği bir iklimde insan / doğa ilişkisini öne çıkarıyor. Gürcistan ile Abhazya arasındaki bin yıllık
doğal sınır teşkil eden Inguri nehri üzerinde oluşmuş, taşan nehrin dağlık araziden kopup getirdiği alüvyon adacıklardan birinde geçiyor hikâye. Abhaz yaşlı köylü doğanın hediyesi bu bereketli toprakları yaz ayları boyunca işleyerek kışlık mısırını yetiştirmek için kullanır. Çatışma halindeki komşu toprakların ortasında tarafsız bir bölgedir bu ada. Yaşlı adam keşfe çıktığı küçük toprak parçası üzerine keresteden kulübesini kondurur, sazla kaplı damın altında genç kızlığa yeni adımını atan torunuyla birlikte mevsimlik üretimine koyulur.

‘Mısır Adası’ anaakım sinemayla farklı bir kulvarda yol alan atraksiyondan uzak sade bir yapım. Günlük çatışmaların ötesinde insan / doğa ilişkisini sorgulayan duru bir sinema örneği. Doğa hem bereketli, hem de acımasız. Nehir verdiği gibi yok edebiliyor da. Gürcü yönetmen bu ezeli ebedi mücadeleyi aktarırken çok az diyalog ve müzik kullanıyor. Filmin benzersiz ritmi insan / doğa ilişkisinin bazen sakin bazen gerilimli ilişkisinden oluşuyor. Deneyimli Macar görüntü ustası Elemer Ragalyi’nin ellerine teslim
edilmiş sinematografi ise kusursuz. Başroldeki usta oyuncumuz İlyas Salman’ın etkileyici yorumundan da büyük destek alan bu çok uluslu yapımın genç oyuncusu Mariam Buturishvili beş bin küsur aday arasından seçilmiş. Malum finansman zorlukları dışında filmin çekim aşamasında da güçlükler yaşanmış. Nehrin oluşturduğu sahipsiz toprak alanda çekim yapmanın zorlukları ve Ragalyi’nin benzersiz kamera hareketlerine imkan vermesi açısından suni bir gölde insan eliyle yaratılmış filme mekân olan küçük ada. Üç mevsim boyunca büyüyen ve olgunlaşan farklı uzunluktaki mısır ekinleri kıyıdan adaya taşınarak yerleştirilmiş.

Harcanan emek karşılığını bulmuş ama. Karlovy Vary Film Festivali büyük ödülü Kristal Küre’nin ardından şimdi de yabancı film kategorisinde Oscar aday adayı dokuz film arasına girmeyi başardı ‘Mısır Adası’. İnsan / Doğa ilişkisinin bu şiirsel tasvirini kaçırmamaya çalışın.

(06 Ocak 2015)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com