Bir Başka Kimliğin İzinde

Güzel sanatların farklı dallarında ürün veren çok yönlü sanatçı Tayfun Pirselimoğlu, İstanbul Film Festivali En İyi Film ve Senaryo ödüllü son filmi ‘Ben O Değilim’de kayıp şahıslar albümüne yeni karakterler ekliyor. Trabzon doğumlu ressam / yazar / sinemacının eserlerinde sürekli işlediği kendi tanımıyla ‘kimlik değiştirme takıntısı’ bu kez başköşeye kurulmuş.

Pirselimoğlu’nun büyük kentin görmezlikten gelinen bölgelerinde yaşayan insanların varoluşsal çabalarını izleyen kamerası bir hastanenin yemekhanesinde işçi olarak çalışan Nihat karakterine odaklanıyor bu defa. Bekâr evinde tek başına yaşayan orta yaşlı adamın hayatı aynı yerde çalışmaya başlayan genç kadının ilgisiyle değişime uğruyor. Ayşe’yi ziyaretlerinde hapis yatmakta olan kocasına ikizi denecek kadar benzediğini keşfeden Nihat, adım adım diğer adamın yani Necip’in kimliğine bürünmeye başlıyor.

‘Birinin yerine geçme hali’ gerek edebiyatın gerekse sinemanın gözde temalarındandır. Bu konuda Antonioni, Bunuel, Hitchcock gibi ustaların işlerinin yanı sıra, benzer bir iklimi paylaşan yakın tarihlerde izleyip yazdığımız çağdaş sinemanın iki ayrı örneği akla geliyor hemen. Bunlardan biri Dostoyevski’nin ilk döneminin aynı adlı etkileyici kısa romanını temel almış çağdaş bir şizofreni öyküsü olan İngiliz Richard Ayoade imzalı ‘Öteki / The Double’, diğeri ise Kanadalı sinemacı Denis Villeneuve’ün Nobel ödüllü José Saramago’nun başka bir hayata nüfuz etmenin cazibesi üzerine kurulu ‘Kopyalanmış Adam’ romanının parlak bir uyarlaması olan ‘Düşman / Enemy’.

Nihat’ın Necip haline dönüşmesinde durum sözünü ettiğimiz örneklerden daha farklı. Yönetmenin deyimiyle ‘bir başkasının kaderini üstlenme hali’ üzerinde durulan. Kimlik değişiminde sınıf atlama, daha refah bir hayata kavuşma gibi beklentiler söz konusu değil. Yine Pirselimoğlu’nun sözleriyle ‘ayrı kimliklerle benzer bir kader yaşanıyor, herşey başına dönüyor ve çember tamamlanıyor’. Bu kusursuz parabolde yer alan karakterler yönetmenin daha önceki vicdan ve ölüm temalı üçlemesinde (Rıza / Saç / Pus) olduğu gibi işçi sınıfı kökenli yoksul insanlar. Sıradan insanların bu sıradışı karanlık öyküsünde kara mizahı elden bırakmıyor yönetmen. Oyuncu seçimi yine son derece isabetli. Sinemamızın önemli kazançlarından yazar oyuncu Ercan Kesal’in parlak yorumunu İranlı tiyatro oyuncusu Meryem Zaare karşılıksız bırakmıyor.

Kamera hareketlerine pek itibar etmeyen Pirselimoğlu, bu kez beklenmedik bir kaza sonucu aramızdan ayrılan Yunanlı usta Theo Angelopoulos’un son döneminin değişmez görüntü yönetmeni Andreas Sinanos ile çalışmış. İstanbul Fatih ve İzmir Basmane’de çektiği filminde ilk kez müzik kullanmış. Yunanlı besteci Giorgos Komendakis’in minimal müzik çalışması bu yıl İstanbul Film Festivali’nde ödüllendirilen çalışmalar arasındaydı üstelik. Başka Sinema programı çerçevesinde gösterime giren ‘Ben O Değilim’ yılın en iyi filmlerinden biri. Kaçırmamaya çalışın.

(27 Eylül 2014)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com