Sinema Dünyasının Değerli İsimlerinden, Fil’m Hafızası’nın 3. Yılına Özel Film Keşifleri

Fil’m Hafızası, yönetmen, oyuncu ve sinema yazarlarından oluşan değerli ismin severek izlediği ve ‘keşif’ değeri taşıdığını düşündüğü film önerilerini bir araya getirerek farklı filmlerle dolu bir keşif dosyası hazırladı. Fil’m Hafızası, hazırladığı bu keşif dosyası ile takipçilerini, unutulmuş filmleri keşfetmeye çağırıyor. Bu filmleri önerenler arasında Aslı Özge, Burcu Aykar, Defne Halman, Ercan Kesal, İmre Tezel, Serdar Akbıyık, Tunca Arslan gibi sinema sektöründen tanınmış isimler var.

Sinema Dünyasının Değerli İsimlerinden, Fil’m Hafızası’nın 3. Yılına Özel Film Keşifleri yazısına devam et

Postacı Pat: Bir Yıldız Doğuyor

Mike Disa’nın yönettiği ve Jim Broadbent, Robin Atkin Downes, Susan Duerden ile Greg Ellis’in seslendirdiği animasyon film Postacı Pat: Bir Yıldız Doğuyor (Postman Pat: The Movie), 22 Ağustos 2014’de Chantier Films dağıtımıyla Movie Box tarafından vizyona çıkarıldı.
Kıdemli bir postacı bir televizyon yarışmasına katıldıktan sonra inançlarını sorgulamaya başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Siccîn’in Afişi Yayınlandı

Musallat serisinin yönetmeni Alper Mestçi’nin yeni korku filmi Siccîn’in afişi yayınlandı. Yapımcılığını Muhteşem Film’in üstlendiği filmin başrollerinde Pınar Çağlar Gençtürk, Koray Şahinbaş, Ebru Kaymakçı ve Merve Ateş oynuyor. Filmin konusu şöyle: Güzel bir kadın olan Öznur, çocukluğundan beri teyzesinin oğlu Kudret’e aşıktır. Öznur ne yapar eder, Kudret’i beraber olmaya ikna eder. Fakat durumu içine sindiremeyen ve evli olan Kudret ilişkilerini bitirmek ister. Öznur, Kudret’i elde etmek için sevgilisinin karısı Nisa’ya büyü ile cin musallat ettirir. İfrit cin, karısını ele geçirecek ve Nisa ile onun kanından olanların hepsi mutlaka ölecektir.

Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu’nun 12. Buluşması Gerçekleşti

Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu, 12. buluşmasını 11. Uluslararası Altın Kayısı Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Platform bir kez daha iki ülkeden ve diasporadan 10 projeyi bir araya getirdi. 14 – 16 Temmuz 2014 arasında biraraya gelen Ermenistanlı, Türkiyeli ve diasporadan sinemacıların belgesel ve kısa film projeleri, Gideon Koppel, Çiğdem Mater, Melek Ulagay, Emine Yıldırım, Manana Aslamazyan, Gevorg Ter-Gabrielyan ve Naira Sultanyan’dan oluşan jüriye sunuldu.

Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu’nun 12. Buluşması Gerçekleşti yazısına devam et

İçimdeki İnsan Filminin Çekimleri Tamamlandı

İrfan Yalçın’ın Fareyi Öldürmek adlı romanından uyarlanan İçimdeki İnsan filminin çekimleri geçtiğimiz günlerde Afyon’da tamamlandı. Aydın Sayman’ın yönettiği filmin 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne yetiştirilmesi plânlanıyor. Afyon Belediyesi’nin destekleri yanında Budan Thermal Otel’in ana sponsorluğunu yaptığı film, sıradan bir memurun, hoşgörüsüz bir dünyada iyi kalmak için yaptığı mücadeleyi ve yenilgisini anlatıyor.

Hoşçakal Kaptan!

Ne zaman “eğitim sisteminin tepeden tırnağa yenileneceğine” veya “herşeyin öğrenci merkezli olacağına” ilişkin görüşler okusam, aklımdan o muzip gülüşün geçerdi.

Sen ve Sidney Poitier… 50’lerin öfkeli gençlerine ışık tutan “Karatahta Ormanı” ve “Sevgili Öğretmenim”, Norman Mailer’ın ‘en berbat on yıl’ olarak nitelendirdiği dönemde epey ses getirmişti, biliyorum; ama kendisini “aklın ve bilimin ışığında yol alan” (!) sistemin kollarından henüz kurtaran bizim kuşak için bir başka öneme sahipti kurduğun dernek.

Öğrenim yaşamım, Ç harfinin kuyruğunu çapraz atmamızın başımıza büyük belâlar açacağını, bazı şairlerin “sakıncalı” dizelerini öğrenmenin geleceğimizi nasıl karartacağını dinlemekle geçti. Çok soru sormak ve o sorular üzerine düşünmek tehlikeliydi. Çevremizde yatarken bile terliklerini disiplinli biçimde “hizaya sokan” insanlar çoktu; ama ne mutlu ki bize, “başka türlü bir şey benim istediğim” diyenler henüz sağdı!

Evet, biraz ürkek, biraz mahçup; ama her defasında kararlı olan o gülüşe hayat verdiğin için seni hiç unutmayacağım. Elbette bütün bir oyunculuk yaşamını tek bir filme sığdıracak değilim. Yine de en çok, sıranın üzerine çıkarak “sıradan çıkmanın” ne demek olduğunu bizlere çok iyi anlattığın için seni hatırlayacağım. Ve aradan geçen upuzun yıllar boyunca, bilmem kaçıncı kez yeniden karılan ve dağıtılan ellerde sonucun hiç değişmediğini, tek tip fabrikalarda hep aynı biçimde öğütülmeye çalışılan milyonlarca çocuğun olduğunu düşününce, böyle ansızın çekip gidişine de hiç kızmayacağım. Sonuçta Ahmet Telli’nin dizelerindeki gibi değil mi herşey:

“Mağlubuz…
Durmadan kazanan bu hayat
Basit bir üçkâğıtçı sadece, bir sahtekâr…”

(14 Ağustos 2014)

Tuncer Çetinkaya