Koltuk

Meltem Parlak’ın yönettiği ve Meltem Parlak, İrfan Kangı, Esra Zümra Sarı ile Boğaç Özdöl’ün oynadığı Koltuk, yönetmen tarafından internet ortamında izlenmeye açılmıştır.
Koltuk, kocası tarafından aldatıldığını öğrenip boşanma kararı veren Meryem’in psikoloğu ile arasında geçen yer yer hüzün dolu, yer yer mizah dolu diyaloglardan oluşuyor. Bu seanslar sırasında Meryem, boşanma sürecindeki çelişkilerine, yalnız kalma korkusuna ve terapist ile danışan arasındaki ilişkinin sınırlarına dair sorulara cevap arıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Filmi izlemek için tıklayınız.

Koltuk yazısına devam et

Kuzeyli Ustadan Tehlikeli Masallar

Steven Spielberg’in televizyon için çektiği ‘Düello / The Duel’dan (1971), yıllar sonra ülkemizde bir kez daha ‘Bela’ adıyla gösterime giren bir diğer yapım olan ‘Borgman’, kuzeyli aykırı sinemacı Alex van Warmerdam’ın geçtiğimiz yıl Cannes Şenliği yarışmalı seçkisinde yer almış sekizinci uzun metrajı. ‘Elbise / De Jurk’ (1996) ve ‘Küçük Tony / Kleine Teun’ (1998) gibi kimi ilk dönem yapıtları İKSV festivallerinde gösterilmiş olan Hollandalı yönetmen, ülkesinde saygın bir yazar, grafik sanatçısı ve aktör olarak da tanınıyor.

1992’de ‘Abel’ ile başlayan sinema serüveninde aykırı, kışkırtıcı hikâyeler anlatıyor 62 yaşındaki yönetmen. Kadın erkek ilişkilerini masaya yatırıyor. Aile kurumuna çomak sokuyor. Mutlu aile düşlerini istilâ ediyor. İlk filmlerinden beri çevresine topladığı oyuncu ekibinin desteğiyle, kaleme aldığı hınzır oyunlarını bir bir hayata geçiriyor. Kusursuz bir öykü anlatıcısı olan van Warmerdam’ın statükoyu, mevcut düzeni tersyüz etmede, cinsel tatminsizlik ve şiddet barındıran kapalı ortamları deşmede üstüne yok. Dinsel kurumlar da bundan nasibini alıyor kuşkusuz. Kiliseyi ve aileyi itibarsızlaştırırken ırkçılığı, ayrımcılığı topa tutuyor. Bunları yaparken mizah duygusu hep ön plânda. Bu bakımdan, bazılarının Haneke kıyaslamasından ziyade, Bunuel’in gerçeküstücü ruhuna daha yakın Hollandalı yönetmen.

Son çalışmasının önceki filmlerine nazaran daha karanlık bir ton taşıdığını belirtiyor van Warmerdam. Yeraltında yaşayan Camiel Borgman, aralarında Katolik bir rahibin de bulunduğu üç avcının baskınıyla toprağın altından yeryüzüne çıkıyor. Kendisi gibi evsiz yoldaşlarıyla birlikte ortalığı birbirine katmak, uyumlu bir görüntü veren düzeni yerle bir etmek için. Kimdir Borgman? Bir düş mü, şeytanın ta kendisi mi, yoksa korkularımızın ete kemiğe bürünmüş hali mi? Önceki filmlerinin karakterleri gibi ‘oyun’ oynamaya, lüks bir rezidansta oynanan mutlu aile oyununu bozmaya gelmiştir Borgman ve müritleri. Bir kez daha hayal gücünün en karanlık noktalarına dalmayı hedeflemiş yönetmen. Borgman ve arkadaşlarının katalizör görevini üstlendikleri bu uçuk serüvende, kötülüğün gündelik hayata nasıl sızdığının, iyi yetişmiş düzenli bir hayat süren insanlarda nasıl vücut bulduğunun yaman araştırmalarından birini daha hayata geçirmiş.

Hansel ve Gretel masalının çağdaş uyarlaması olan ‘Grimm’ (2003) dışında tüm filmlerinde oyuncu olarak yer alır Alex van Warmerdam. ‘Elbise’nin seks düşkünü kondüktörü, ’Kuzeyliler / De Noorderlingen’in (1992) mektupları okuyarak tüm kasaba halkının cinsel mahremine dalan postacısı, ‘Küçük Tony’nin evdeki kadınların boyunduruğu altında ezilmiş, gençlik idealleri sönüp gitmiş küçük adamıdır. Yazgı, yaratıcılık ve iktidar ilişkilerini acı bir mizahla yorumlayan ‘Garson’un (Ober) (2006) baş karakteri yine odur. Kendilerini kanser hastanesinde ‘palyaçolar’ olarak tanımlayan ‘Emma Blank’in Son Günleri – De Laatste Dagen van Emma Blank’in (2009) aile bireylerinden tekinsiz (köpek) Thomas’dan sonra yine yan bir rolde, kötülükler meleğinin havarilerinden Ludwig olarak izliyoruz yönetmeni son çalışmasında. Yapımcılığı erkek kardeşlerinden Marc üstleniyor, en küçükleri Vincent ise müzikleri besteliyor her zaman olduğu gibi. Alex van Warmerdam’ın ürkütücü masallarının sonuncusunu beyazperdede izlemek istiyorsanız biraz acele edin. Sessiz sedasız başlayan gösterimi fazla uzun ömürlü olmayabilir.

(13 Temmuz 2014)

Ferhan Baran

[email protected]

Münih’in En İyisi Leviathan

32. Münih Film Festivali’nde En İyi Film ödülü Andrey Zvyagintsev’in Leviathan’ına verildi. Jüri, Leviathan’ın ince mizah ve draması ile farklı bir sinema şöleni sunduğunu vurguladı. Rusya’daki otoriter rejim ve yükselen kilise baskısına karşı evi elinden alınmak istenen bir adamın mücadelesini anlatan film, son Cannes Film Festivali’nde de En İyi Senaryo ödülüne layık görülmüştü. Zvyagintsev, Türkiye’de Sürgün ve Elena isimli filmleriyle tanınıyor. (Haber: Ali Mercimek.)

21. Altın Koza’da Jüri Başkanı Reha Erdem

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, bu yıl 15 – 21 Eylül 2014 tarihleri arasında düzenlenecek olan 21. Uluslararası Altın Koza Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda jüri başkanlığını ünlü yönetmen Reha Erdem’in üstleneceği bildirdi. Başkan Sözlü, “Sinemamızın 100. yaşını kutladığımız bu yılda son dönem sinemamızın en başarılı yönetmenlerinden biri olan Sayın Reha Erdem’in jüri başkanlığı görevini kabul etmesi bizleri çok memnun etmiştir.” dedi. İlk filmi A Ay’a 1988 yılında imza atan Reha Erdem gerçekleştirdiği Beş Vakit, Hayat Var, Kosmos, Jîn ve Şarkı Söyleyen Kadınlar ile ulusal ve uluslararası film festivallerinde önemli ödüller kazandı.

21. Altın Koza’da Jüri Başkanı Reha Erdem yazısına devam et

Filmini Bitirmek İçin Yardım Topluyor

Genç yönetmen Eray Eliçora, çekimleri biten 2. filmi O Günden Sonra: Ezgi Mira’nın post prodüksiyon aşamasını tamamlamak için internet ortamından yardım topluyor. İlk kısa filmi Köy, doğa yaşamına ayna tutan bir çalışma olmakla beraber ülkemizde beklenen ilgiyi görmedi fakat yurtdışında birçok festival ve marketlerde gösterildi ve oldukça ilgiyle karşılandı. Yönetmen Eray Eliçora’nın 2. filmi O Günden Sonra: Ezgi Mira’nın çekimleri bitti ancak post prodüksiyon aşamasındaki filmin tamamlanması için genç yönetmenin maddi desteğe ihtiyacı olduğu belirtiliyor. Yönetmen Eray Eliçora son çare olarak parlak projelere para toplanan Indiegogo adlı internet sitesine başvurdu.