Edinburgh’da Kim Daha Pislik

İskoç yazar Irvine Welsh’in ilk basımı 2008’de yapılan romanından beyazperdeye uyarlanmış olan ‘Pislik / Filth’, bu haftanın ilgiye değer filmlerinden. Doğup büyüdüğü Edinburgh işçi mahallerinden daha sonra taşındığı Londra’ya uzanan yaşam serüveninden alıntılarla bezelidir 1961 doğumlu yazarın romanları. Welsh’in 1993 tarihli ilk romanından uyarlanmış olan başarılı Danny Boyle filmi ‘Trainspotting’in (1996) yazarın dünya çapında tanınmasında büyük katkısı olmuştur. Edinburgh’dan Londra’nın arka sokaklarına çeşitli işlere girip çıkan Welsh’in uyuşturucu ve alkolün yön verdiği punk yaşamından izler taşır Mark Renton ve tayfasının yaşadıkları. Eroin’in damar üzerinde bıraktığı tren raylarına benzer izlerden adını almış anlatı, 80’li yılların genç insanlarına dayatılmış orta sınıf iş / aile / iyi vatandaş düzenine bir başkaldırı niteliğindedir. İskoçları dünyanın kiri, medeniyetin içine saçılmış sefil ve zavallı pislikler olduğunu haykıran, eroin ve Iggy Pop hayalleri kuran genç tayfanın hikâyesini ahlâkçılığa düşmeden sergileyen Welsh’in karamsar mizahına denk düşmüş bir çalışmadır ‘Transpotting’ ve bir kez daha John Hodge senaryosuyla Welsh’in ‘Porno’sunu beyazperdeye uyarlamaya hazırlanan Danny Boyle’un filmografisinin de en iyisidir.

‘Pislik’in baş karakteri bir polis. Yoksul bir madenci kasabasında yetişmiş çavuş Bruce Robertson. Çocukluk travmaları ve bipolar arazlarıyla baş etmenin derdinde. Mutsuzluğunu ve korkularını gizleyebilmek için daha güçlü olmak istiyor. Tıpkı ‘Kış Uykusu’nun korkulu gözlerle bakan küçük İlyas’ı gibi polis olmayı seçmiş. Bu sayede kanunun kendine tanımış olduğu yetkiyle önüne geçeni ezip geçebilecektir. Tam bir makyavelisttir. Kariyerinde hızla yükselmek ve komiser olabilmek için her yol, her pislik mübahtır onun için. Küçük kızıyla beraber evi terk etmiş karısının Lady Macbeth edalı histerik hayalleri girer düşlerine. Kaybettiği ailesine kavuşabilmenin yolunun terfi etmekten geçtiğini düşünür umutsuzca. Bir kadını baştan çıkarmada kariyerden daha etkili bir yol yoktur demiyorlar mıdır. Çalışma arkadaşlarının arkasından türlü dedikoduyla iş çevirir, onları birbirine düşürür. Nazi artığı iş arkadaşı Dougie’den daha ırkçı, daha homofobik olmalıdır. En önemli rakibi Peter Inglis’e eşcinsel suçlamasıyla saldırmalıdır. Başarılı kadın polis Amanda’yı seksist darbelerle altetmenin bir yolunu bulmalıdır. Ayrımcıdır, düzenbazdır, gençlere karşı acımasız ve saldırgandır. Şişirilmiş hırslarına katık olan uyuşturucu ve alkol karanlık dünyasını iyice karıştırır, kabus yüklü hayaller onu giderek gerçek yaşamdan uzaklaştırır.

Welsh bir kez daha kötümser. İnsanlık adına, İskoçlar adına umutsuzluğu derin. ‘Kimseye güvenme, arkadaşlarına, ailene, kendine bile Bruce. Burası İskoçya ulan!’ dedirtiyor baş karakterine. ‘Herkes hayattan korkuyor. Ben de korkuyorum. Ama insanların bunu görmesine izin vermiyorum’ diye ilave ediyor çavuş Robertson.

İskoç yönetmen John S. Baird, yaşlı bir İngiliz çift tarafından evlât edinilmiş Jamaikalı gencin ırkçı bir dünyada şiddete karşı şiddetle varolma mücadelesini öykülediği ilk uzun metrajının (Cass, 2008) ardından çektiği bu yeni çalışmasında Welsh’in kendine özgü acı mizahını es geçmeden çürümüş bir dünyayı çizmede başarılı olmuş. Boyle’un ‘Traispotting’i kadar özgün ve evcilleştirilmemiş olmasa da, daha önce mülayim rollerde görmeye alıştığımız James McAvoy’un zengin Bruce Robertson kompozisyonu ve diğer rollerde İngiliz sinemasının saygın oyuncularının aksamayan performansları ile tavsiye edilir bir yapım, parlak bir karakter incelemesi ‘Pislik’.

(‘Pislik’, ‘Başka Sinema’ projesi kapsamında İstanbul, Beyoğlu Beyoğlu; Kadıköy Rexx; Altunizade Capitol Spectrum; Haramidere Cinetech Torium; Etiler Akmerkez Cinema Pink; Başakşehir Cinetech Mall of İstanbul; Ankara, Kızılay Büyülüfener; Bursa, Cinetech Korupark; Eskişehir, Kanatlı Cinema Pink Sinemaları’nda dönüşümlü seanslarda gösterilmektedir.)

(29 Haziran 2014)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Selin Sabit Yazıyor: Selin’le Film Başlasın – Yeni Diyaloglar

Aynı anda kaç yerde bulunabilirsiniz? Kaç şehir gezebilirsiniz bir gecede? Bir yüze bakarken aklınızdan neler geçer? Sakladıklarınız mı daha önemlidir yoksa söyledikleriniz mi? Sırdaş mısınız, sır mısınız? Aşık mısınız yoksa bir maceraperest mi? Yalanı sever misiniz? Kim bilir, belki de sadece ‘o adam’ın, ‘o kadın’ın bir yerlerden çıkıp gelmesini ve sizi kurtarmasını bekleyen bir ev kedisisiniz. Bilemem, hem hepinizi nasıl … Devamı… »

Transformers: Kayıp Çağ

Michael Bay’ın yönettiği ve Nicola Peltz, Mark Wahlberg, T. J. Miller ile Stanley Tucci’nin oynadığı Transformers: Kayıp Çağ (Transformers: Age of Extinction), 27 Haziran 2014’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
İnsanlık toparlanmaya çalışırken, tarihin akışını kontrol etmeyi amaçlayan karanlık bir grup kendini gösterir. Bu arada Dünya’ya kendi hedef göstergesinin içinde eskiden kalma, güçlü ve yeni bir tehdit gelir.  Optimus Prime ve Autobotlar, yeni insan kadrosunun yardımıyla bugüne kadar karşılaştıkları en korkunç meydan okumaya karşı koyarlar. Olağanüstü bir macerada, sonunda tüm dünyaya yayılan heyecanlı bir mücadeleye dönüşen iyi ile kötünün savaşına çekilirler.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Transformers: Kayıp Çağ yazısına devam et

Yeni Dünya

Caner Erzincan’ın yönettiği ve Erkan Petekkaya, Şükran Ovalı, Soner Erzincan ile Cenan Çamyurdu’nun oynadığı Yeni Dünya, 06 Mart 2015′de Chantier Films dağıtımıyla FG Digital tarafından vizyona çıkarıldı.
Köyde yaşayan bir aile daha kente doğru yola çıkarken geride ağırmış saçı sakalı ile yaşlı baba ve bir kenarda ağıt yakan anne olan biteni uzaktan izliyor. Ailenin, Down sendromlu oğulları Soner ise yolculuğun keyfini sürüyor. Kentte kurulacak ilişkilerin soğukluğu, çıkarcılığı ise Harun’un öyküye dahil olması ile belirginleşiyor. Filmde ortaya çıkan ayrıntılar, ailenin yüzleşmek zorunda kalacağı gerçeğin de üstünün açılmasına neden oluyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Yeni Dünya yazısına devam et