2. Uluslararası Antakya Altın Defne Film Festivali & Fotoğrafçılar Buluşması’nın Galası Yapıldı Atölye Çalışmaları Başladı

2. Uluslararası Antakya Altın Defne Film Festivali & Fotoğrafçılar Buluşması’nın galası Meclis Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Galaya Eyşan Özhim, Muhammed Cangören, Serkan Keskin, Onur Ünlü, Engin Ayça ve Gülsen Tuncer katıldı, Arapça Müzik Atölyesi mini bir dinleti verdi, Onur Ünlü’nün Sen Aydınlatırsın Geceyi adlı filmi gösterildi. Festival kapsamında programda yer alan atölye çalışmaları başladı. Antakya’da Saklı Ev ve Ritim Sanat Merkezi’nde gerçekleşen atölye çalışmalarına sinema ve fotoğraf meraklısı gençler ilgi gösterdi. İlk günkü atölye çalışmalarında yönetmen Yücel Ünlü ve oyuncu Banu Başeren tarafından dersler verildi. Atölyeler sinema ve sinema oyunculuğu yanı sıra fotoğrafçılık alanında gerçekleştirildi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 2. Uluslararası Antakya Altın Defne Film Festivali & Fotoğrafçılar Buluşması’nın Galası Yapıldı Atölye Çalışmaları Başladı yazısına devam et

    Köprüde Buluşmalar Yeni Projelerini Bekliyor

    33. İstanbul Film Festivali bünyesinde 9.su gerçekleştirilecek olan Köprüde Buluşmalar kapsamında Film Geliştirme ve Yapım Aşaması Atölyeleri’nin yanı sıra sinema profesyonellerine yönelik birçok panel de düzenlenecek. Atölyelerin kazananları 17 Nisan Perşembe gecesi düzenlenecek Köprüde Buluşmalar Ödül Resepsiyonu’nda açıklanacak. Film Geliştirme Atölyesi’ne son başvuru tarihi 20 Ocak, Türkiye – Almanya Ortak Yapım Film Projesi Geliştirme Fonu’na son başvuru tarihi ise 17 Mart. Yapım Aşaması Atölyesi ile ilgili ayrıntılar ise önümüzdeki günlerde açıklanacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Üç Yol: Mostar’dan Hasankeyf’e, 22 Kasım’da Diyarbakır, Mardin ve Urfa’da Vizyonda

    Hasankeyfli bir şairin Mostar’dan Malabadi’ye uzanan yolculuğunun anlatıldığı Üç Yol: Mostar’dan Hasankeyf’e filmi 22 Kasım’da Diyarbakır, Mardin’ ve Urfa’da vizyona giriyor. Yönetmenliğini Faysal Soysal’ın üstlendiği ve başrollerinde Nik Xhelilaj, Turgay Aydın, Rıza Akın ve Kristina Krepela ve Alma Terzic’in oynadığı filmin Türkiye prömiyeri 50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yapılmış ve son olarak 4. Malatya Uluslararası Film Festivali’nde Ulusal Uzun Yarışma Bölümünde gösterilmişti. Film, hikâyesi ile Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinde de iki kardeş köprü sayılan, Batman’daki Malabadi Köprüsü’yle acılara tanıklık etmiş Mostar Köprüsü’nü birleştiriyor.

  • Basın Bülteni: Diyarbakır / Mardin / Urfa
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Vodafone Freezone’lu Gençler, Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak Filmini Özel Galayla Herkesten Önce İzledi

    Vodafone FreeZone “Türkiye’nin En Büyük Sinema Kampanyası” dâhilinde gençleri sinemayla buluşturmaya devam ediyor. Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak, bugün Vodafone FreeZone sponsorluğunda vizyona giriyor. Film için 21 Kasım Perşembe akşamı Nişantaşı City’s’de FreeZone’lulara özel olarak düzenlenen gala ile FreeZone’lu gençler filmi herkesten önce izledi. Vodafone FreeZone’un Facebook ve Twitter hesaplarını takip ederek gala davetiyesi kazanan gençler, hem filmi izledi hem de alandaki aktivilerle doyasıya eğlendi. Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak, Vodafone FreeZone’un yoğun ilgi gören, bir bilet alana bir bilet hediye kampanyası ile 40’tan fazla şehirde, 130’dan fazla sinemada bugünden itibaren izleyici ile buluşacak.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Vodafone Freezone’lu Gençler, Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak Filmini Özel Galayla Herkesten Önce İzledi yazısına devam et

    I II III IV

    Tufak Şimşekcan ile Ozan Sihay’ın yönettiği ve başrollerini Ali Düşenkalkar ile Didem Balçın’ın oynadığı, Atom Film yapımı I II III IV, tarihte ve süregelen yaşamımızda yer alan duyarsızlaşma üzerine yapılmış bir kısa film. Evinde kendine ait bir yaşam alanı kurup dışarıyla ilişkisini kesen bir adamın bir akşamını anlatıyor. Bir akşam bir kadın adamın kapısı çalar ve korunaklı evinde bir kırılma anı yaşar. Peki ama duyarsızlık çözüm müdür?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • I II III IV yazısına devam et

    Üç Yol: Mostar’dan Hasankeyf’e 22 Kasım’da Batman’da Vizyonda

    Hasankeyfli bir şairin Mostar’dan Malabadi’ye uzanan yolculuğunun anlatıldığı Üç Yol: Mostar’dan Hasankeyf’e filmi 22 Kasım’da Batman’da vizyona sunuluyor. Yönetmenliğini Faysal Soysal’ın üstlendiği ve başrollerinde Nik Xhelilaj, Turgay Aydın, Rıza Akın, Kristina Krepela, Alma Terzic, Faketa Salihbegovic’in yer aldığı filmin galası ise 23 Kasım akşamı saat 17:30’da Batman Park’ta yapılacak. Filmin galasına, yönetmen Faysal Soysal, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve bölge milletvekilleri katılacak. Üç Yol: Mostar’dan Hasankeyf’e, hikâyesi ile, Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinde de iki kardeş köprü sayılan, Batman’daki Malabadi Köprüsü’yle acılara tanıklık etmiş Mostar Köprüsü’nü birleştiriyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Bir Vampir Hikayesi

    İrlanda asıllı deneyimli sinemacı Neil Jordan’ın son çalışması ‘Byzantium’. Yine İrlandalı Moira Buffini’nin ‘Bir Vampir Hikayesi’ adlı oyunundan uyarlanmış olan film, bizde ilk kez görücüye çıktığı 32. İstanbul Film Festivali programında, oyunun özgün adıyla yer almıştı. Feminist çizgiler taşıyan bu ilginç metnin yazarı Buffini, ülkemiz tiyatro izleyicilerinin hiç yabancısı değil. Birkaç mevsim önce ‘Dinner’ (2002) adlı oyunu, ‘Şölen’ adıyla Ahmet Levendoğlu yönetiminde sahnelenmişti. Zuhal Olcay’ın parlak oyunculuğuyla gündeme gelmiş bu oyunun ardından geçtiğimiz yıl İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun repertuarına giren ‘Sessizlik / Silence’ (1999) yılın en iyi oyunları arasında sayılmış ve saygın ödüller kazanmıştı. Gencecik bir oyuncuyu, Funda Eryiğit’i sahnelerimize kazandıran bu parlak oyun, erkek egemen toplumda kadın olma ve iktidar savaşımını ince bir mizahla ele alır.

    Buffini uyarlaması ‘Byzantium’ yine bir kadın hikâyesi. Bu defa 18. yüzyılın erkek egemen dünyasından kaçıp gelmiş bir ana kızın öyküsü anlatılan. Clara ile Eleanor’un benzerlerinden farkı, kadın olmanın ötesinde, erkek egemen iklimlerde 200 yıldır doğalarını gizleyerek yaşamak zorunda kalmış iki vampir olmaları. Kimlikleri açığa çıkınca, vahşi bir cinayete mekan olmuş izbe daireyi yakarak ücra bir sahil kasabasına sığınırlar. Beş paraları yoktur. İki kaçak, Clara’nın dünyanın en eski mesleğini icra ederken tanıştığı Noel’e annesinden miras kırık dökük otele yerleşir. Muhtemelen egzotik çağrışımları nedeniyle filme adını vermiş Byzantium, işte bu kırık dökük pansiyondan bozma otelin adı. Uzun ömürlü iki kahramanımız Bizans dönemine yetişememiş, ancak finalde kafa uçurma silâhı olarak devreye giren Haçlı seferlerinden kalma kılıç Bizans işi.

    Clara’nın Byzantium’u bir randevu evine dönüştürme plânlarına karşılık, ebediyen 16 yaşında kalmış içe dönük Eleanor, sığınacak her yeni yer bulduğunda yaptığı gibi kendi gizemli hikâyelerini kağıda dökmeye başlar. Tesadüfen tanıştığı romantik Frank ile devam ettikleri toplu terapi seminerlerinde öyküsünü paylaşır. Eğitmenlerin, ‘sanki Edgar Allan Poe ile Mary Shelley’nin çocukları yazmış’ şeklinde şaşkınlıklarına neden olan gotik anlatısıyla gündeme gelir. Bundan sonrası, huzurlu sakin suların bir kez daha bulanması, ana kızın izlerini süren eril vampir tarikatı üyeleriyle ölüm kalım mücadelesi üzerinedir.

    Robert Pattinson’ın ergen gençlerin idolü haline geldiği Twilight (Alacakaranlık) serüvenleri ve onu takiben ‘True Blood’ ya da ‘The Vampire Diaries’ (Vampir Günlükleri) gibi televizyon dizileriyle gündeme yerleşen fantastik öyküler yönetmen Jordan için yeni bir alan değil kuşkusuz. Kariyerinin hemen başında çektiği 1984 yapımı ‘The Company of Wolves (Kurtlar Takımı)’, ‘Kırmızı Başlıklı Kız’ masalı ile ‘Kurt Adam’ efsanesini harmanlayan uçuk bir denemedir. Keza 1988 yapımı ‘High Spirits’ perili bir İrlanda şatosunda geçen matrak bir korku fantezisidir. Mona Lisa (1986), özgün senaryosuyla Oscar’a uzandığı ‘The Crying Game / Ağlatan Oyun’ (1992), Venedik Altın Aslan ödüllü ‘Michael Collins’ (1996) gibi klâsikleşmiş işleriyle adını ustalar arasına yazdırmış bulunan Jordan’a fantastik dünyada asıl ününü sağlayan film ise 1995 yapımı stüdyo filmi ‘Interview with the Vampire / Vampirle Görüşme’ olmuştur. Çok satan roman serisinden Anne Rice’ın senaryosunu bizzat kaleme almış olduğu bu kültleşmiş yapım, yazarın ünlü vampiri Lestat’ı canlandıran Tom Cruise ile birlikte Brad Pitt, Antonio Banderas gibi dönemin üç yakışıklısını aynı serüvende bir araya getirmiştir. Yine bu filmde canlandırdığı kimsesiz küçük vampir kız, günümüzün star oyuncularından Kirsten Dunst’ın sinemadaki ilk önemli rolüdür. Türe yeni bir soluk getiren, vahşi ve hüzünlü ötekilerin karanlık dünyasını başarıyla tasvir eden bir çalışmadır Jordan’ın filmi.

    Vampir hikâyelerinin yeniden gözde olduğu günümüzde, yaklaşık 20 yıl sonra aynı sulara dönmek istemiş Jordan. Film içinde yer alan 1966 yapımı ‘Dracula: Prince of Darkness’ (Drakula Karanlıklar Prensi) klibiyle klâsik Christopher Lee filmlerine saygı duruşunda bulunmayı da ihmal etmemiş. Ancak, küçük Dunst’ın yerini bu kez yükselen genç oyunculardan Saoirse Ronan’ın aldığı ve bizzat Buffini’nin senaryosunu kaleme almış olduğu ‘Byzantium’, Anne Rice’ın hacimli serisi kadar renkli bir malzeme içermiyor. Jordan ise Twilight seyircisinin ana akım beklentileriyle, bağımsız sinemanın ‘Let the Right One In / Gir Kanıma’ (2008) gibi örneklerinin hüznü arasında kararsız kalmış. Genç izleyicinin beklentileri karşılamaya yönelik sert açılış sekansı ve bol kanlı final arasında, iki kadının 200 yıl öncesinin Napoleon savaşları döneminde başlayan hüzünlü geçmişlerini güncel hikâyeye paralel biçimde aktarma yolunu seçmiş. Bu tercihle bir tempo sorunu yaşadığı söylenebilir filmin. Ötekileştirilmiş kahramanlarının günışığında yaşamlarını sürdürebilmeleri, ‘Byzantium’un klâsik vampir hikâyelerinden farklı bir diğer özelliği.

    (‘Byzantium’, ‘Başka Sinema’ projesi kapsamında İstanbul’da Beyoğlu Beyoğlu; Kadıköy Rexx; Altunizade Capitol Spectrum; Ankara’da Kızılay Büyülüfener Sinemaları’nda dönüşümlü seanslarda gösterilmektedir.)

    (28 Kasım 2013)

    Ferhan Baran

    ferhan@ferhanbaran.com

    Malatya’da Yozgat Blues’a Ödül Yağdı

    4. Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında yapılan Ulusal Uzun Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü, En İyi Yönetmen Ödülü ve SİYAD Ödülü Yozgat Blues’un oldu. Yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun bu ödülü almanın kendisi için değerli olduğunu belirtirken yapımcısı Halil Kardaş bundan sonra Malatya Blues’u da yapacağız diyerek, esprili bir dille teşekkürlerini sundu. En İyi Senaryo Ödülü ise Saroyan Ülkesi filmi ile Lusin Dink’in oldu. Ödülünü Jüri Üyesi ve Yazar Canan Tan’dan alan Dink, jüriye teşekkür ettikten sonra Saroyan Ülkesi’nin festivaller gezdiğini, ilk ödülünü Ermenistan’da Altın Kayısı Film Festivali’nde aldığını ikincisini de burada Kristal Kayısı ile aldığını söyledi. Ve “Umarım bir gün bütün okullarda Saroyan okutulur.” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Malatya’da Yozgat Blues’a Ödül Yağdı yazısına devam et