Bağımsız film çekmek, hele ülkemizde hiç kolay değil. Filmin finansmanı kadar zorlu bir dağıtım sürecini de göze almak gerekiyor. Belmin Söylemez’in ‘Şimdiki Zaman’ı da ilk kez gösterildiği geçtiğimiz yılın İstanbul Film Festivali’nde geniş bir beğeniyle karşılanmasına, ulusal ve uluslararası festivallerde saygın ödüller kazanmasına rağmen ticari dağıtıma çıkması hayli gecikti. Haftasonu itibarıyla sınırlı bir dağıtımla gösterime giren bu başarılı ilk filmin, sinemaseverlerden layık olduğu ilgiyi görmesini umut ederek söze başlayalım.
Söylemez, kısa film ve belgeselden gelen bir sinemacı. Doksanlı yıllardan başlayarak sinema yapmak için mücadele vermiş. Ödüller almış kısa çalışmalarında, ‘hergün aşina olduğumuz ve üstüne kafa yormadığımız sokak hikâyeleri üzerinden hayatımıza dair bir şeyleri sorgulamaya odaklandığını’ belirtiyor şöyleşilerinde.
’34 Taksi’de taksiciler üzerinden İstanbul yaşamını anlatmaya soyunmuş, insan ilişkilerinin dinamiği, şehre bakış açıları, önyargıları gibi meseleleri deşmeye çalışmış. ‘Dalgalar’da, boğazda yüzen çocukların gözünden yine yaşadığı kent İstanbul’u, büyük şehre göçü ve şehrin değişimini kurcalamış. Bir diğer kısa filmi ‘Bıyık’ta, bu erkeklik sembolü üzerinden eril iktidar ve güce nasıl baktığımızı anlamaya çalışmış.
Söylemez’in zorlu bir sürecin ardından gerçekleştirme fırsatı bulduğu ‘Şimdiki Zaman’ özyaşamsal özellikler barındırıyor. Tıpkı baş kişisi Mina gibi, yönetmen de işsiz ve çaresiz kaldığı bir dönemde yaşadığı ülkeyi terk etmek, her şeye yeniden başlamak istemiş. Boş bir vize formuna bakarken ve formun içerdiği klişe sorulara cevap ararken kendini o bomboş kağıt gibi hissetmiş. Mina’nın para biriktirmek için bir kafede fal bakmaya başlaması ve hikâyeye damgasını vuran kahve falı metaforu filmin eksenine sonradan dahil olmuş. Benzer hayalkırıklıklarını yaşayan kadınların ortak bir iletişim aracı halini almış kahve falı ritüeli. Mina’nın deneyimli olduğu bir uğraş değildir bu. Olsa olsa, yönetmenimiz gibi daha önce annesinden, anneannesinden gördüklerinden, işittiklerinden aşinalığı vardır. Telve izlerinde bireysel geçmişinin izlerini, gelecek umutlarını dillendirir genç kadın. Ve ustaca yazılmış bir senaryo eşliğinde, sinemamızda daha önce hiç rastlamadığımız bir yöntemle, Mina’nın yaşadıklarını belli belirsiz keşfederiz kahve falı seansları boyunca. Tüm bu yaşanmışlıklar ve gelecek hayalleri müşterilerinin dertleri ve beklentileriyle buluşur. Ve böylece genç kadının kahve falıyla dillenen hikayesi üzerinden, gelecek, kader ve dostluk temaları çarpıcı bir biçimde sorgulanır.
Farklı hayatların düşünü kuran, çıkış arayan arafta kalmış kadın hikâyelerinin öne çıktığı son dönem sinemamızda ilgiye değer bir başka çaba ‘Şimdiki Zaman’. Yönetmen, Mina ve diğer kadınların öykülerinin fonuna bir kez daha ustalıkla yerleştirmiş İstanbul’u. Karakterlerin hüznüne ve ruh hallerine paralel olarak ilerleyen İstanbul’un değişim sürecinin arka plândaki yansıması son derece başarılı.
(08 Eylül 2013)
Ferhan Baran
[email protected]