Birden Fazla Öykülü Filmler

Daha önce, birden fazla yönetmen tarafından (şu veya bu nedenle) çekilen filmlerden söz etmiştik. O filmler içinde yer alan Anlat İstanbul filmi beş yönetmen tarafından çekilmişti ve her yönetmen, dünya klâsiği olmuş bir “masalı” anlatıyordu. Yani bir nevi “öykülü filmdi” ama birbirinden bağımsız gibi duran öyküler, senaryoyu da yazan ve öykülerden birini yöneten Ümit Ünal yazılırken, birbirine bağlanmış, olaylar günümüz İstanbul’una taşınmış, film beş öyküden oluşan bir film değil öykülerin sindirildiği bir tek film olmuştur. Bu nedenle birden fazla yönetmenler grubunda anılmış, öykülü filmlerden ayrı tutulmuştur.

Bütün bir film olmasına rağmen, Yılmaz Güney’in Umut filmi de, öykülü filmmiş gibi eleştiriler almıştır. Bilindiği gibi Umut ilk yarısı itibarıyla faytoncu Cabbar’ın yaşamını anlatırken neo-realizm (yeni gerçekçilik) etkileri taşıyan bir dil kullanmıştır ki, bu dilin -hatalı kullanımı- değil, kullanılmış olması anılmıştır. Bu ise hiç de olumlu, bırak olumluyu, olumsuzu, bir eleştiri değildir. Filmin ikinci yarısı ise Cabbar ve arkadaşlarının (bir hoca ve hamal arkadaşı) hazine peşinde ve arayışında olmalarıdır. Bu bölüm filmin öyküsünün dışında bir öykü değil, öykünün devamıdır ve buradaki anlatım, anlatılanın gereği bir dille yapılmıştır ki, bu film içinde aksayan bir durum değildir. Tüm bunlar filmin bütünlüğünü bozan aksamalar değil, anlatımın gereği gibi yapılması sonucudur.

Öykülü filmler, 2’den başlayarak 9 öyküye kadar “öykülü filmlerin” grubunu oluşturmaktadır. Filmler hakkında kısıtlı bilgi veren yazıda 11 film yer almaktadır, eksikliği konusundaki her türlü bilgi makbulümüzdür. Aşağıda yer alan filmler, denildiği gibi birbirinden bağımsız öykülerin (kısa filmlerin) bir araya getirildiği filmlerdir. Kimileri ilgisiz, kimileri oyuncu birliği ile de birbirine bağlı, kimileri ise farklı filmler olmalarına rağmen “belli” bir konu birliği içindedirler:

KOLSUZ BEBEK / Münir Hayri Egeli – 1961
1. Talihsiz Fatoş (E.: Kemalettin Tuğcu)
2. Üç Küçük Afacan
3. Kolsuz Bebek
Egeli, sinemamızda az sayıda film (7 film) yapan ilginç bir yönetmendir. Son film olarak yaptığı Kolsuz Bebek’te de ilginç bir uygulama ile sinemamıza öykülü film yapma olgusunu başlatmıştır. Üç filmden ilki Kemalettin Tuğcu’nun Talihsiz Fatoş öyküsünden hareket eden ve “sevmediği halde bir oyun sonucu Cemil ile evlenmek zorunda kalan Fatoş’un öyküsü”nü anlatır (alıntı Özgüç: Türk Filmleri Sözlüğü c.1 s. 176 3. basım); Üç Küçük Afacan ise, “üç küçük yaramaz ile Muazzez Abla’nın öyküsünü” (Özgüç, a.g.e. s. 176); Egeli’nin öykülü filminin üçüncü öyküsü (Öğretmenin Kalbi) kendisine aittir, film “kolsuz bir bebekte kendinden bir parça bulan küçük bir kızın öyküsünü” (Özgüç, a.g.e. s. 176) anlatır.

BEŞ HİKAYE / Nuri Akıncı – 1962
Nuri Akıncı’nın yazdığı senaryo ile çektiği film, beş ayrı (kısa) filmden oluşan bir öykülü filmdir. Öykülerden biri bir İspanya kasabasında geçen, karı/koca/aşık arasında geçen olayları anlatırken, bir diğeri tam bir western filmidir! Film bir noel baba öyküsü (5. öykü) ile sonlanırken -“ne alâkası var” dememek için- filmleri görmek gerektiğini söylemekle yetinelim.

DOSTLUKLAR YAŞADIKÇA / Semih Evin – 1963
1. İntikam
2. Kasa Hırsızı
3. Şoför
Her ne kadar Özgüç, Evin’in bu (üç) öykülü filmi için sinemamızda tür’ünde bir ilk olduğunu belirtiyorsa da 1963’den önce 1961 ve 1962’de öykülü filmler (yukarıda) yapıldığından, bunu belirterek, Evin’in öykülü filmlerine kısaca değinelim.
1. İntikam: İdama hüküm giymiş bir kişinin, uzun zamandır haber alamadığı bir akrabası olduğu şüphesi ile ziyaretine gelen bir kadın, konuşmaları sonucu sorularına cevap bulamayarak ayrılacaktır ama mahkûmda da bir takım şüphelerin uyanmasına neden olmuştur. (Bu bölüm, İstanbul Radyosu’nda “Konuşmayan Adam” adı ile temsil edilen bir Amerikan oyunundan uyarlamadır. – Özgüç a.g.e. s. 213 )
2. Kasa Hırsızı: Namlı bir kasa hırsızı, aşık olması nedeni ile, -işini gizlediği için- tövbekâr olursa da, sevdiği kızın kardeşi (?), küçük kızın -belli bir süre açılamayacak- bir kasada kilitli kalması üzerine -kendisi ile girdiği hesaplaşma sonucu- kasayı açarak kızı kurtarır, kimliğinin ortaya çıkması üzerine, bulunduğu yeri terk etmeye hazırlanırken, (sevdiği) kız ve akrabalarının ısrarı ile yanlarında kalacaktır.
3. Şoför: Bir kaza sonucu arkadaşının ölümüne sebep olup hapse giren bir şoförle, bir fabrikatör tarafından iğfal edilen kız kardeşinin öyküsü (Özgüç a.g.e. s. 123)

KADINLAR KOĞUŞU / Ülkü Erakalın – 1978
Senaryosunu da yazarak Ülkü Erakalın tarafından çekilen filmin ortak noktası üç mahkûm kadının öykülerinin anlatılmasıdır. Filmdeki öykülerde farklı oyuncular oynamaktadır.

ON KADIN / Gören – 1987
Filmin adı her ne kadar On Kadın ise de, filmde 9 öykü ve 9 kadın yer almaktadır.
1 / Gelin: Sofrayı Hazırla
2 / Gazeteci: Evlilik Cüzdanınız, Lütfen
3 / Çingene: Ben Çalmadım be
4 / Deniz: Yeşil Güzeldir
5 / Anne – Kız: Çok Süpersin Anne
6 / Fahişe: Biz Fahişeyiz ya Siz
7 / İkramiye: Ana Sevgisi Ne Güzel Şey
8 / Feminist: Erkek Kokusu Sinmiş
9 / Köylü – Ben İkinize de Yeterim…
9 öyküde yer alan kadınların hepsini Türkan Şoray oynuyor, bu filmi diğer öykülü filmlerden ayıran bir özellik, fakat 10 film yerine 9 filmin olması ise çekim olanakları ile ilgili bir sorun. Yazılmış olan 10. öykü, bir limuzin içinde geçtiği için ve o günün koşullarında (çekim süresinin kısalığı, gösterim gününün yaklaşması nedeni ile beklenilememesi) 10. bölüm çekilemeyerek, film 9 öykülü (fakat adı: On Kadın) olarak seyirci karşısına çıkıyor.

İKİ GÜNAHSIZ KIZ / Erksan – Pesen – 1969
Bu filmi diğer öykülü filmlerden ayıran özelliği tek değil çift (her filminki ayrı) yönetmeni olmasıdır. Film üç öykülü olarak düşünülmüş, ancak iki bölümü çekilebilmiştir.
Metin Erksan’ın çektiği Yılın Kadını Değil, filminde “yılın kadını olmayan” kadın, kızını sevdiği belâlısından korumak isterken kendi canını tehlikeye atacaktır. İkinci film Nevzat Pesen tarafından çekilir, filmin adı olarak Özgüç, İki Günahsız Kız adını vermektedir ama bu filmin (iki öykülü halinin) genel adıdır. Nazmi Özer’in çekmesi plânlanan fakat çekilmeyen film (üçüncü film) çekilse idi, filmin adı yine İki Günahsız Kız olur mu idi, bilemiyorum ama ana temaya göre orada bir üçüncü kızın öyküsü anlatılacak ve filmde iki değil, üç öykülü film olacaktı. O zaman Pesen’in filmine yakıştırılan ad, İki Günahsız Kız olmayacak, belki başka bir ad olacaktı. Özer’in filminin adının ne olacağı ise o zaman -konulursa- konulacaktı, filmin her (üç!) öyküyü kapsayacak adı da daha değişik bir ad olabilirdi.

ON YÖNETMEN İKİ FİLM – 1995
Sinema Vakfı, alınan bir kararla on yönetmene birer film (kısa film) yaptırır. Bunlardan oluşturulan iki film, 5’er filmlik kısa filmlerden oluşmaktadır.
(“sevgi” ve “hoşgörü”) temasının işlendiği bu filmler: AŞK ÜZERİNE SÖYLENMEMİŞ HER ŞEY ve YER ÇEKİMLİ AŞKLAR’dır.
AŞK ÜZERİNE SÖYLENMEMİŞ HER ŞEY
1 / Buluşma / Ömer Kavur
2 / Monte Kristo / İrfan Tözüm (E.: Nazlı Eray)
3 / Onu Çok Seviyorum / Yusuf Kurçenli
4 / Ay Hikâyeleri / Erden Kıral (E.: Hans Christian Andersern ve Alphonse Daudet’in “Ayna” öyküsü.)
5 / Hep Aynı / Zeki Ökten
YER ÇEKİMLİ AŞKLAR
1 (6) / Şövalye, Pamuk Prenses ve Hain / Orhan Oğuz
2 (7) / Sır / Ali Özgentürk (E.: Onat Kutlar “Hadi” ve “Kül Kuşları” adlı öykülerden)
3 (8) / Gül ve Adem / Barış Pirhasan ( E.: Flannery O’Connur)
4 (9) / Ona Sevdiğimi Söyle / Memduh Ün
5 (10) / Kazandibi – Tavukgöğsü / Atıf Yılmaz (E.: Zeynep Avcı “Misafir” öyküsü)
Görüldüğü gibi on ayrı yönetmene yaptırılan beşer filmden oluşan, iki grup halindeki -aslında tek film- üst isimleri ile iki film olarak gösterime çıkarılır. Ne yazık ki, böyle bir çalışma tek filmlik bir faaliyet olarak kalır, gerisi gelmez. Unutulmasın ki, kısa film başlı başına bir sinema türüdür, yoksa uzun metraj filme geçmede bir duraklama noktası veya deneyim kazanma alanı değildir.

TÜLAY ERATALAY’IN SEÇMELERİ – 1995
Tülay Eratalay TV.de yetişmiş bir yönetmendir ve TRT adına 13 öykücümüzden seçim yaparak, 13 filmlik (hepsi kısa filmler) bir gösterim düzeni hazırlar. Bu filmlerden altı tanesi üçer bölümlü iki film oluşturacak şekilde sinema filmi olarak hazırlanır.
DÜŞ, GERÇEK BİR DE SİNEMA adındaki birinci filmde:
Düş; Bahçeli Lokanta (E.: Reşat Nuri Güntekin)
Gerçek; Ev Ona Yakıştı (E.: Memduh Şevket Esendal)
Sinema; Sinema Düşleri ( E.: Muzaffer Buyrukçu) bir araya getirildik sonra,
ÖZLEM, DÜN’E… BUGÜN’E… YARIN’A’yı da, şu öykü – filmlerden oluşturacaktır:
Bir Yer Göstericinin Hayatı (E.:Hulki Aktunç)
Arabacı (E.: Kemal Tahir)
Bıldırcınlar (E.: Zeyyat Selimoğlu)
Eratalay, TRT için çektiği 13 öykü-filminden üçerden altı tanesini, üçlü öykülü filmlere dönüştürür. Bu filmleri ile de sinema alanına girerek, festivallere katılacak, dahası yönetmen-lik uğraşında (TV yönetmenliği yanında) sinema yönetmeni de olacaktır.

F TİPİ FİLM / 2012
Bu film, diğer öykülü filmlerden farklılık gösterir, bu farklılık konusundan gelmektedir. Ülke cezaevlerinde yasa gereği uygulanmaya başlayan ve mahkûm ve yakınlarınca protesto edilen, F tipi hücre cezasına, karşı olarak, ortak bir konu etrafında dokuz (biri grup) yönetmen tarafından çekilen 10’ar dakikalık kısa filmlerden oluşur. Yönetmenler Ezel Akay, Sırrı Süreyya Önder, Barış Pirhasan, Aydın Bulut, Reis Çelik, Hüseyin Karabey, Vedat Özdemir, Mehmet İlker Altınay gibi kişilerin yanında bir de Grup Yorum (FOSEM)…

Burada 11 filmde yer alan 48 kısa filme kısaca değindik. Sadece isimlerini verdik -bazısının ismi bile yok…- Bazı filmlerin konularına değinilmiş olması, diğerlerinin bu konuda eksik bırakılması, eldeki bilgilerle yetinmek fakat diğer filmlerin üzerlerine yeteri kadar gidilmemek, tamamen tarafımıza aittir. Fakat başlangıçta böyle bir iddiamız -her film hakkında açıklama yapmak gibi- yoktu, sırf liste hazırlamakla konunun bittiği kanısında değiliz, hiç bir zaman… Gerek listedeki, gerek içeriklerdeki her türlü eksikliğin giderilmesi daha sağlıklı bilgilerin oluşmasına neden olacaktır.

(21 Temmuz 2013)

Orhan Ünser

“Birden Fazla Öykülü Filmler” üzerine 2 yorum

  1. Yazınız oldukça ilginç bir konuya değinmiş. Yazınızda değinmediğiniz, ancak yazınız kapsamında yer alabilecek bir film önerisinde bulunmak istiyorum. Tunç Okan’ın 1985 yılında yönettiği Cumartesi Cumartesi. Film birbirinden (neredeyse tamamen) bağımsız birden çok öyküden oluşuyor. Saygılar.

  2. Sevgili Tayfun, Nazik katkına teşekkür ederiz. Değerli yazarımız Orhan Ünser’i 26 Şubat 2015 tarihinde kaybettik. Bu vesileyle onu rahmetle anıyoruz. Mekânı cennet olsun.

Yorumlar kapalı.