Kitapları çok satan Louis de Bernieres’nin “Kanatsız Kuşlar” adlı romanı Türkiye’ye dünyanın her yanından insanların akın akın gelmesine yol açmıştı…
Dan Brown’un yeni romanı “Cehennem”in büyük bölümünün İstanbul’da ve Ayasofya’da geçmesi, üstüne üstlük romanın yakında sinemaya uyarlanacak olmasıysa İstanbul’a ve Ayasofya’ya adeta turist yağdıracak.
“Da Vinci Şifresi” romanı ve filmi de konunun geçtiği Paris’teki Louvre Müzesi’nin ziyaretçi rekoru kırmasına neden olmuştu… Aynı etkileşim “Ramses” serisi romanlarında da yaşanmış ve Mısır’a gelen turist sayılarında tüm rekorlar kırılmıştı.
Türkiye’ye 2012’de 31 milyon 800 binin üzerinde yabancı turist geldiği ve Ayasofya’yı yine geçen yıl 3 milyon 250 bin kişinin ziyaret ettiği açıklanmıştı.
Dan Brown’ın romanları 52 dilde okurlara sunuldu, dünya çapında 300 milyona yakın sattı ve onun kitaplarının sinema uyarlamaları olan “Da Vinci Şifresi-The Da Vinci Code” ve “Melekler ve Şeytanlar-Angels & Demons” dünya sinemalarında 1 milyar 243 milyon dolar hasılat elde etti.
Dan Brown’un yarattığı Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon karakteri “Da Vinci Şifresi” ve “Melekler ve Şeytanlar” filmlerinde iki Oscar’lı oyuncu Tom Hanks tarafından canlandırıldı… Tom Hanks bu karakteri “The Lost Symbol-Kayıp Sembol” ve “Inferno-Cehennem” filmlerinde de canlandırmaya devam edecek… Hatta “Cehennem”in kadrosuna Oscar ödüllü Roberto Benigni’nin dahil olması için görüşmeler sürüyor.
Böylece, “Argo”, “Skyfall”, “Taken 2”, “The International” ve “Tinker Tailor Soldier Spy”dan sonra “Cehennem” de İstanbul bir kez daha uluslararası filmlerin gözde mekânı olacak.
Tom Hanks’in “Melekler ve Şeytanlar”dan Kazancı
Tom Hanks sadece “Melekler ve Şeytanlar” filminden 50 milyon dolar elde etmişti.
“Cehennem”in Kapıları Türkiye’ye Açılıyor!
Sanat eserlerini, şifreleri ve sembolleri büyük bir titizlikle araştırarak tüm dünyada fırtınalar koparan eserleri yaratan Dan Brown okurlarını “Cehennem” ile karanlık ve gizemli bir dünyaya sürüklüyor.
“Cehennem”in Konusu:
Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında alt üst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir.
Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında kendisine yardım etmesiyle hayatta kalır.
Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler.
Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır…
(15 Haziran 2013)
Hakan Sonok
hakansonok.sonok1@gmail.com