Altyazı Dergisi’nden Yeni Yılda Çifte Kapak

Altyazı Aylık Sinema Dergisi yeni yılın ilk sayısında, Michael Haneke’nin filmi Aşk’tan (Amour) karelerin yer aldığı iki ayrı kapakla bayilerde. Edebiyat uyarlamaları konusundaki ustalığını Aşk ve Gurur ve Kefaret filmleriyle kanıtlayan Joe Wright’ın sıradışı ama romanın ruhuna sadık Anna Karenina’sı vesilesiyle Altyazı Sinema Dergisi, Tolstoy’un ölümsüz eserinden yapılmış sayısız uyarlamayı değerlendiriyor. Altyazı Sinema Dergisi’nde ayrıca Pi’nin Yaşamı, Umut Işığım ve No inceleniyor; Açlığa Doymak, Kibarca Öldürmek, Cherry’nin Hikayesi ve Hobbit: Beklenmedik Yolculuk eleştiriliyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altyazı Dergisi’nden Yeni Yılda Çifte Kapak yazısına devam et
  • Klak Sinema Programı’nda Yılbaşı

    Sinema programı Klak, yine eğlence dolu bir bölümle Bugün TV ekranına geliyor. 2012’nin son programında çok özel bir yılbaşı bölümü sizi bekliyor. Bir yıl daha geride kalırken hem heyecan verici hem de iç burkucu bir yıl değerlendirmesi. 2012’nin en çok ses getiren haberleri, ödül kazanan, konuşulan filmleri, Hugo, Artist. Klak’tan izleyicilerine yılbaşı hediyesi, yılın en başarılı yapımlarından Mar’ın DVD’sini kazanma fırsatı. Vizyon bu hafta adeta jübile yapıyor, yılın en iddialı son filmleri, en çok izlenenler ve çok daha fazlası Klak’ta sizleri bekliyor. Klak, 29 Aralık Cumartesi 13:20’de Bugün TV ekranında.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Klak Sinema Programı’nda Yılbaşı yazısına devam et
  • Kırık Kalpler İçin Umut Işığı

    Bağımsız sinema çıkışlı David O. Russell’ın son filmi hoş bir yeni yıl sürprizi. Romantik komedi türünün son dönemdeki en iyi örneklerinden. İki kırık kalbin hikâyesini anlatan ‘Umut Işığım / Silver Linings Playboook’ aynı zamanda Amerikan komedisinin altın çağının gözde türlerinden ‘screwball’ tarzı güldürüye günümüzden hoş bir gönderme.

    1930’lu 40’lı yılların yükselen Hollywood stüdyo sistemine damgasını vurmuş olan ‘screwball’ tarzı güldürünün merkezinde başlangıçta birbirinden nefret eden ve film boyunca gelişen gergin komik atışmalar ve kaçıp kovalamacalar sonrasında birbirine aşık olan bir çiftin romantik öyküsü yer alır. Kelime anlamı olarak ‘screwball’ beyzbolda falsolu topa verilen ad. Şöyle ki, top (yani film) başka yöne gidecek gibi dururken (ya da çiftler birbirinin gözünü oyacak gibiyken) ters tarafa döner (böylece çiftimiz mutlu son’da birleşir). Russell’in bu son çabası, altın çağ döneminde Frank Capra (It Happened One Night), Howard Hawks (His Girl Friday), Preston Sturges (The Lady Eve) gibi ustaların -parantez içindeki örnekleri çoğaltılabilecek- klâsik güldürüleriyle sinema tarihine damgasını vurmuş olan türü tazeleyen hoş bir çalışma. Önemli ayrıcalığı, kariyer peşindeki iddialı çiftlerden farklı olarak bu kez kahramanların dengesiz, sorunlu kişiler olması. Karısını iş arkadaşıyla yakaladıktan sonra adamı öldüresiye dövmüş ve psikiyatri kliniğine kapatılmış Pat (manik depresif bozukluk olarak da bilinen) bipolar ya da iki uçlu duygusal bozukluktan, polis kocasını talihsiz bir kaza sonucu kaybetmiş Tiffany ise şiddetli depresyondan muzdarip. Klâsik güldürülerin burnu havada çiftlerinin aksine yaralı, kırılgan bir o kadar da deliler.

    Russell bu alışılmadık dengesiz çiftin hikâyesine uyum sağlayan ve önceki filmlerinden aşina olduğumuz omuz kamerası, hızlı geçişler ve son jeneriğinde bazı sinema yazarı dostlarımızı ayağa kaldırıp dansettiren ritmik müzik kullanımı eşliğinde dinamik bir anlatım tutturmuş. Ama asıl marifeti bu tür güldürülerin yapıtaşı olan mükemmel işleyen senaryosunda. Ülkemizde Feniks Yayınları’ndan çıkan Matthew Quick’in çok satan kitabından uyarlanan senaryo bizzat Russell’in kaleminden çıkma.

    Russell orta sınıf Amerikan ailesini anlatmayı iyi bilen yönetmenlerden. 2010’da iki başarılı oyuncusuna (Christian Bale ve Melissa Leo) Oscar kazandırmış olan bir önceki filmi ‘Dövüşçü / The Fighter’ aile dayanışması üzerineydi. ‘Umut Işığım’ın sorunlu çifti de huzuru yine deli dolu ancak esirgeyen sıcak aile ortamında buluyor. Cadılar Bayramı ile başlayan Şükran Günü ve Noel kutlamalarıyla devam eden yıl sonu etkinliklerinin masalsı atmosferiyle uyumlu bu belki çok Amerikan öykünün ‘kendini iyi hissetmek isteyenlere’ iyi geleceği muhakkak. Hele drama ile komedinin tam kıvamında dengelendiği filmin oyuncu kadrosu da mükemmel olursa.

    Anne’de ‘Animal Kingdom’dan daha farklı anaç karakteri yine gözleriyle oynayan harika Jacki Weaver, baba’da uzun yıllar sonra klâasına çok yakışmış bir kompozisyonda döktüren futbol ve Eagles delisi Robert De Niro, bipolar Pat’de dokunaklı yorumuyla Bradley Cooper çok iyiler. Ama filmin esas kahramanı mutsuz ve dengesiz Tiffany’de harikalar yaratan Jennifer Lawrence. İki yıl önce ilk başrolünü oynadığı ve Oscar adayı olduğu bağımsız yapım ‘Gerçeğin Parçaları / Winter’s Bone’ ile hayranlığımızı kazanan Lawrence, bu bağımsız yapımın ardından büyük stüdyo filmi ‘Açlık Oyunları / The Hunger Games’ ile genç seyirci ikonlarından biri oldu. Ancak bununla yetinmeyerek bu filmde olduğu gibi farklı kompozisyonlarla gönüllerimizi fethetmeye devam edecek gibi duruyor. Sırf Meryl Streep ışığı taşıyan bu gencecik yeteneği izlemek için bile seyredilir ‘Umut Işığım’.

    (04 Ocak 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    Avrupalı Türkler Noel Tatilini Evim Sensin Filmini İzleyerek Geçirdi

    Vizyona girdiği ilk haftasında Almanya box office listesinde 6. sıraya çıkan Evim Sensin, dördüncü haftasında bu başarısını daha da arttırarak Avrupa genelinde 320.000 seyirciye ulaştı. Avşar Film ve DNZ Film imzasını taşıyan film, 4. vizyon haftasının Noel Tatili’ne denk gelmesi nedeniyle 2 günlük Noel tatilinde 25.000 kişi tarafından izlendi. Avrupa ülkelerinin yanı sıra diğer ülkelerden gelen yoğun talepleri de değerlendiren yurtdışı dağıtımcısı AF-Media, film dağıtım tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, Evim Sensin’in Avrupa’dan sonra Azerbaycan’da da vizyona girmesini sağladı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sanatçılardan F Tipi Film Dayanışması

    Gösterimi sürmekte olan F Tipi Film’e uygulanan baskılara karşı, 30 Aralık Pazar günü saat 13:00’de, İdil Kültür Merkezi’nde basın toplantısı düzenleniyor. F Tipi Film dayanışmasına katılacağı belirtilen oyuncu, yönetmen ve yazarlar arasında Mustafa Altınoklar, Onur Saylak, Ayşenur Arslan, Ahmet Hakan, Altan Erkekli, Işıl Özgentürk, Şevval Sam, Leman Sam, Şebnem Dönmez, Ataol Behramoğlu gibi isimler var. F Tipi hapishanelerdeki tecrit uygulamasını anlatan film 21 Aralık Cuma günü, Türkiye genelinde 70 sinema salonunda vizyona girdi ve ilk dört gün içerisinde, 20 bin kişi tarafından izlendi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sanatçılardan F Tipi Film Dayanışması yazısına devam et
  • Arka Pencere Dergisi, Anna Karenina Okuyor

    Arka Pencere Dergisi, 166. sayısında, kapağına, Joe Wright’ın Anna Karenina’sını yerleştiriyor. Tunca Arslan köşesinde, F Tipi Film üzerinden F Tipi cezaevlerini sorguluyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Aşk, Anna Karenina, Pi’nin Yaşamı, Kıyamet Günü, Medyum, Canım Öğretmenim ve Htr2b: Dönüşüm yer alıyor. Dergi bir Alfred Hitchcock alıntısıyla sona eriyor: “Bahse girerim ki, her 10 insandan dokuzu, yatağa girmek üzere soyunan çıplak bir kadın görse, hatta odasında dolaşan çıplak bir erkek görse, duracak ve bakacaktır. Kimse başını çevirip de ‘Beni ilgilendirmez’ demez.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi, Anna Karenina Okuyor yazısına devam et
  • Nazım Hikmet

    Yapı Kredi Kültür Merkezi ve Caddebostan Kültür Merkezi işbirliğiyle CKM Sanat Galerisi’nde açılacak Nazım 111 Yaşında sergisiyle eşzamanlı olarak bir dizi etkinlik gerçekleştiriliyor. Bu etkinlikler kapsamında Can Dündar’ın hazırladığı Nazım Hikmet adlı belgesel filmin de gösterimi yapılacak. 12 Ocak 2013 Cumartesi günü saat 14:00’de yapılacak belgesel gösteriminin ardındanOrhan Karaveli, Refik Erduran, Nazım Hikmet Kültür Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz’in katılacağı ve Ataol Behramoğlu’nun konuşmacı ve moderatör olarak yer alacağı söyleşide Nazım Hikmet anılacak.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Sabit Kanca

    Alper Mestçi’nin yönettiği ve İsmail Baki Tuncer, Volkan Kantoğlu, Rabia Yıldırım, Orhan Aydın ile Levent Aykul’un oynadığı Sabit Kanca, 22 Mart 2013’de UIP Filmcilik dağıtımıyla Muhteşem Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Kısa sürede fenomen olan, herkesin konuştuğu ve repliklerini ezbere bildiği Sabit Kanca’nın maceraları beyazperdede. Hayat, Sabit Kanca için çok farklı şeyler ifade ediyor. Haksızlığı bilgisiyle dövüyor, 100 bilim adamı kadar bilgili fakat mahalle kültürüyle yoğrulmuş beyninde hâlâ çocukça çözümler peşinde. Her soruna basit bir çözümü, ağır bir lâfı var.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Takıntılı İnsanlardan Bir Güldeste

    Umut Işığım (Silver Linings Playbook)
    Yönetmen-Senaryo: David O. Russell
    Roman: Matthew Quick
    Müzik: Danny Elfman
    Görüntü: Masanobu Takayanagi
    Oyuncular: Bradley Cooper (Pat Jr), Jennifer Lawrence (Tiffany), Robert de Niro (Pat), Julia Stiles (Veronica), Jacki Weaver (Dolores), Chris Tucker (Danny), Anupam Kher (Dr. Cliff), John Ortiz (Ronnie), Shea Whigham (Jake), Paul Herman (Randy), Brea Bee (Nikki)
    Yapım: Weinstein (2012)

    “Üç Kral” savaş-macera filmiyle tanınan David O. Russell’ın, içinde mizah olan “Umut Işığım” filmi, depresyon hallerindeki insanlara az da olsa ışık gönderiyor. İnsanın küçük de olsa amacı olmalı ve gelen aşka kapısını açmalı.

    Bu film, 1973 doğumlu Amerikalı yazar Matthew Quick’in aynı adlı ilk romanından uyarlanmış. Roman ülkemizde Feniks Kitap’tan “Umut Işığım” adıyla 2012’de çıktı. UIP’nin iyi taraflarından biri eleştirmenleri kitapsız bırakmaması. 2012 yapımı “Silver Linings Playbook-Umut Işığım” filmi, ruhen dibe çökmüş, depresyona düşmüş ve sekiz aydır akıl hastanesinde yatmış Patrick “Pat” Solitano’nun hayatından küçük bir hikâye. Bu filmdeki mizaha kadınlar daha çok gülüyor. Hem de salonu kahkahalara boğarak. Kendimizi zorlasak da gülmemiz sırıtmadan öteye geçemedi. Pat’in babası Patrizio “Pat” Solitano, Amerikan futbolunun, Philadelphia Eagles’ın öyle fanatiği ki (bizim Cimbom tutkumuzu aşıyor), maçta kavga çıkarmış ve bu yüzden emeklilik şansını kaybetmiş. Ailesinin bahislerle geçindiriyor. Tek hayali restoran açmak. Baba Pat, kendi evinde bahisçi arkadaşı Randy’yle televizyondan maçları izleyip bol bol bahis oynuyorlar. Evin annesi Dolores Solitano da bol bol yemek yapıp duruyor. Genç Pat’in hastalığına “bipolar bozukluğu” deniliyor. Yani bir tür manik depresyon bu. Okulda yedek öğretmenlik yapan Pat, akıl hastanesine düşmeden önce bir gün eve zamansız geldiğinde o büyük sarsıntıyı yaşıyor. Evin içinde Stevie Wonder’ın söylediği tatlı bir şarkı “My Cherie Amour”, öğretmen karısı Nikki de banyoda. Banyo kapısını açtığında duşun altında “Nirvana”ya çıkmış karısının mutlu anını gören Pat, duşa girecekken bir adamı, bir öğretmen banyoda fark ediyor. Akıl hastanesinde aylarca yatan Pat’in en büyük takıntısı Nikki. Bu bir aşk mı, yoksa başka bir şey mi? Pat’in Nikki’ye yaklaşması da yasak. Mahkeme onu serbest bırakırken bu yasağı getirmiş. Psikiyatrist Cliff Patel’in seanslarına da katılması gerekiyor. Pat, Nikki’nin çocuklara okuttuğu kitapları da analiz yapmaya başlıyor. Ernest Hemingway’in I. Dünya Savaşı’nda geçen “Silâhlara Veda” romanını sanki pembe romanmış gibi değerlendirip insanı geriyor Pat. Bununla yetinmiyor, John Steinbeck’in “Gazap Üzümleri” romanına da dil uzatıyor. Biz bunu yazar olmaya çabalayan Matthew Quick’in hezeyanları olarak değerlendirdik. Pat’in mahallede en iyi arkadaşı Ronnie, düzen takıntısı olan Veronica’yla evli. Pat, Ronne’nin akşam yemeği davetinde Veronica’nın kız kardeşi Tiffany’yle tanışıyor. O da depresyonun içinde. Kocası trafik kazasında ölmüş. Bu depresyondan çıkmak için bütün yoğunluğunu dansa vermiş Tiffany. Pat’i de yanına çekmeye çabalıyor. Tiffany öyle ısrarcı ki, Pat kendne doğru gelen bu aşka fazla direnemiyor ve mutlu sonla aşk kazanıyor. Gerçek hayatta da hep böyle olsa.

    Rocky’nin şehri Philadelphia’dan…

    Yönetmen David O. Russell, 1958’de New York’ta doğdu. Yönetmen, 1991’deki Körfez Savaşı’nda geçen 1999 yapımı hiciv yüklü “Three Kings-Üç Kral” filmiyle biliniyor daha çok. 1996’daki “Flirting with Disaster-Tatlı Bela ile Flört”, 2004’teki “I Heart Huckabees-Tesadüfler” ve 2010’daki iki Oscarlı “The Fighter-Dövüşçü” spor biyografisi de ülkemizde vizyona çıkmıştı. Yönetmen, “Umut Işığım” filminde hafif el kamerası kullanmış çoğunlukla. Sarsıntılı kamera, Pat’in içindeki fırtınayla buluşmuş. Film sinemaskop çekilse de yönetmen dar açılarla Pat’le Tiffany’nin sıkıştırılmışlığını görselleştirebilmiş. 1990 doğumlu Amerikalı oyuncu Jennifer Lawrence’ı, ilk Debra Granik’in 2010 yapımı “Winter’s Bone-Gerçeğin Parçaları” filmiyle fark ettik. Sonra Garry Ross’un 2012 yapımı bilimkurgusu “The Hunger Games-Açlık Oyunları” geldi. Genç oyuncu, birbiri ardına filmlere yüzünü ödünç veriyor ve yüzünü eskitiyor sanki. Pat’i oynayan Bradley Cooper, 1975’te doğduğu şehir Philadelphia’da hayli rahat. Adı bile koca Robert de Niro’nun üzerinde yazılmış. Evet De Niro… Sinemanın ağır işçisi ve binbir surat o. Martin Scorsese’nin filmlerini adadığı büyük oyuncu. Sergio Leone’nin 1984 yapımı gangster destanı “Once Upon a Time in America-Bir Zamanlar Amerika” filminde unutulmaz “Noodles” oldu. Oscar kazandığı Scorsese’nin 1980 yapımı siyah-beyaz “Raging Bull-Kızgın Boğa” boks filmi, “Taxi Driver-Taksi Şoförü” ve “Bir Zamanlar Amerika” filmleri de sinema tarihine geçti. “Umut Işığım” filmi, ağırlıklı olarak Pensilvanya’nın Philadelphia şehrinde geçiyor. Philadelphia, biliyorsunuz muhteşem Rocky Balboa’nın şehri. 1976 yapımı “Rocky” filmi Oscarlar kazandıktan sonra bu kadim şehir sanki birdenbire keşfedildi. 1970’lerde, işsizliğin ve umutsuzluğun dibe vurduğu bu şehre Rocky Balboa hayat getirdi. Turizm patladı ve şehrin ekonomisi düzeldi. Eğer bu şehre giderseniz, 1970’lerde işsiz insanların ucuza karınlarını doyurdukları sosisli sandviçlerinden de tatmanız gerek. Bir film bir şehrin kaderini değiştirebilir mi? Evet değiştirebilir. Eğer o film “Rocky” gibi modern klâsik olursa. Philadelphia, Sylvester Stallone’a her daim minnettar. Öyle ki, şehre Rocky Balboa’nın heykelini bile diktiler. Filmde Bob Dylan ve Johnny Cash’in beraber söyledikleri “Girl from the North Country” şarkı da duyuluyor. Yeni yılda aşkla çoğalsın insanlar…

    (03 Ocak 2013)

    Ali Erden

    [email protected]

    Berk Hakman, Kanal D Cinemania’da

    Ömür Gedik’in hazırlayıp sunduğu Kanal D Cinemania’da sezonun bu haftaki konuğu Tepenin Ardı filminin başrol oyuncusu Berk Hakman. Emin Alper’in yönettiği filmde Tamer Levent ve Mehmet Özgür’le birlikte rol alan ünlü oyuncu Tepenin Ardı’na nasıl dahil oldu? Rolüne nasıl hazırlandı? Bu film ona hangi kapıları açtı, dünyaca ünlü hangi isimlerle tanıştı? Müzikle iç içe bir sinema hayatını nasıl yaşıyor? Yeni projeleri neler? Editörlüğünü Fırat Sayıcı’nın yaptığı programda vizyona giren yeni filmler, haberler, vs. yer alıyor. Ömür Gedik tarafından sunulan Cinemania Programı Cumartesi günleri Kanal D ekranlarında.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Berk Hakman, Kanal D Cinemania’da yazısına devam et