Ekonomik Krizde Kaybedenlere Selâm

Kule Soygunu (Tower Heist)
Yönetmen: Brett Ratner
Senaryo: Ted Griffin-Jeff Nathanson
Müzik: Christophe Beck
Görüntü: Dante Spinotti
Oyuncular: Ben Stiller (Josh), Eddie Murphy (Slide), Casey Affleck (Charlie), Alan Alda (Shaw), Matthew Broderick (Fitzhugh), Tea Leoni (Ajan Denham), Michael Pena (Dev’Reaux), Judd Hirsch (Avukat Simon), Gabourey Sidibe (Odessa)
Yapım: Universal-Imagine (2011)

Amerikalı yönetmen Brett Ratner’ın “Kule Soygunu” filmi, temel olarak Amerika’daki ekonomik krizin ruhuna dalıyor ve soyguncu zenginlere yumruğunu indiriyor.

New York’taki en güvenli ve lüks kulesinin çatı katında yaşayan Arthur Shaw, hizmetinde bir dolu insan çalıştıran, dışarıdan bakılınca güven veren zengin bir adam. İşleri yürüten, organize eden Josh Kovacs, Shaw’un emirlerini akstmadan yerine getiriyor. Shaw’un çatı katında Mustang araba da var. Bu Mustang, ünlü aktör Steve McQueen’in 1968 yapımı “Bullitt – Gangsterin Kaderi” filminde kullandığı araba. Bu mücevher, bir yerden sonra filmin en önemli karakteri oluyor. Hikâyede her şey herkes için yolunda gibi görünüyor. Shaw kaçırılıncaya kadar. Josh, patronu kaçırıldığını sanırken patron şehri terk etmek için kendini kaçırtıyor. Shaw’un peşinde elbette FBI ajanları da var. Dolandırıcı olduğu anlaşılan itibarlı Shaw, FBI tarafından tutuklansa da kefaletle serbest bırakılıyor ve kuledeki çatı katında ev hapsinde tutuluyor. Kulede kendi çalışanlarının tüm birikimlerini dolandıran Shaw’un çatı katında para olduğuna inanan Josh, işten atılmış Charlie, Dev’Reaux ve her şeyini kaybetmiş borsacı Fitzhugh’la ekip kuran Josh, çocukluğundan beri tanıdığı küçük çaplı hırsız Slide’ı da yanına alarak soygun plânını uygulamaya koyuyor. “Şükran Günü”ne denk gelen bu soygunda bir dolu sürpriz de seyircileri bekliyor.

Soygun filmlerine selâm…

Florida’da 1969’da doğan yönetmen Brett Ratner’ı, 2000 yapımı muhteşem “The Family Man – Aile Babası” filminde fark etmiştik. Yönetmenin 2002’de “Red Dragon – Kızıl Ejder”, 2004’te “After the Sunset – Gün Batarken”, 2006’da “X-Men: The Last Stand – X-Men: Son Direniş” görülmeye değer filmleri de var. İşte bu Ratner, 2011 yapımı “Tower Heist – Kule Soygunu” filmini bir anlamda sinema tarihinin soygun filmlerine adamış. Film, bir noktadan sonra soygun filmlerinin ruh haline bürünüyor ve seyircisini hemen ekibin yanına çekiyor. Elbette hayatta devam ediyor. Hayatta bir kadını olmayan Josh, ajan Claire Denham’a bir an kendini yakın hissediyor. Onunla karşılıklı içmek ona iyi geliyor. Unuttuğu kurları yapıyor. Ama, Slide hikâyeye dahil olunca film eğlenceyi de hatırlıyor. Aslında filmde insanın zihninde kalan gerçek anlamda heyecan veren birkaç an da var. Mustang’i kuleden aşağı iple indirme çabaları insanda tam anlamıyla yükseklik korkusu yaşatıyor. Bu anı, sinemaskop olarak büyük perdede yaşamak gerekiyor. Güvenli kuleye giriş ve çatı katına ulaşma anları da heyecan yaratıyor perdede. Bu filmde, Eddie Murphy denilen muhteşem bir oyuncuyu da unutmamalı. Brooklyn’de 1961’de doğmuş Murphy, sinemaya insanları eğlendirmek ve mutlu etmek için düşmüş sanki. “Kule Soygunu” filmine de neşe getirmiş Murphy. Onu, 1982 yapımı “48 Hrs. – 48 Saat” ve 1984 yapımı “Beverly Hills Cop – Sosyete Polisi” filmiyle sevdik önce. Sonra da kaydadeğer filmleri gelmese de, 1996’da “The Nutty Profesor – Çatlak Profesör” ve 1998’de “Doctor Dolittle – Dr. Dolittle” onun epey eğlendiren filmleri oldu. Fonda duyulan müzikler de iyi ve filme ruh katmış. Filmin tüm oyuncularına da övgü göndermeli. Bu filmi, Amerika’da bazı salonlar göstermek istememiş. Çünkü vahşi kapitalizme eleştiri var ve “itibarlı” zenginlere yumruğunu indiriyor. Amerika’daki ekonomik krizin aslında ruhuna dalıyor “Kule Soygunu” filmi.

(Bu yazı 04 Kasım 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)

(04 Kasım 2011)

Ali Erden

sinerden@hotmail.com