Copacabana: Düğün Hediyesi (Copacabana)
Yönetmen-Senaryo: Marc Fitoussi
Müzik: Tim Gane-Sean O’Hagan
Görüntü: Helene Louvart
Oyuncular: Isabelle Huppert (Babou), Aure Atika (Lydie), Lolita Chammah (Esmeralda), Jurgen Delnaet (Bart), Joachim Lombard (Justin), Noemie Lvovsky (Suzanne), Luis Rego (Patrice)
Yapım: Avenue B (2010)
Isabelle Huppert’in çarpıcı performans gösterdiği “Düğün Hediyesi”, gerçekçi ve coşkulu. Bu film özgür ruhlu kadınlara adanmış gibi.
Babou, alışveriş merkezlerinde bedava makyaj yapılan kozmetik ürünler satan yerde makyajını yaptırdıktan sonra, garsonluk yapan kızı Esmeralda’nın yanında alıyor soluğu. Kendisine soğuk davranan kızına yemek sipariş verdikten sonra oradan uzaklaşıyor. İşsiz bu özgür ruhlu kadın, kızının kendisine sormadan Justin’le evleneceğini öğreniyor. Babou, resmi ve dini nikâha karşı, sıradışı ve belki de anarşist bir kadın. Kızı, düğününde olmamasını istiyor annesinden. Esmeralda, annesinin bohemliğinden utandığı için nişanlısının ailesine Babou’nun Brezilya’da olduğunu söylemiş. Babou’nun en büyük düşü Rio’ya gidip Copacabana’yı görmek. Babou’nun dertleştiği ve karşılıklı içtiği tek dostu Patrice. O da Babou’ya aşık. Babou, Patrice’in Ostende şehrinde iş için başvurduğunu öğreniyor. Patrice arabası olmadığı için dairelerin devre mülk satışı işine girememiş. Arabası bozulan Babou, eskiden iyi arkadaşı olan Suzanne’ın arabasını ödünç alıp işe başvuruyor. Hiçbir işte dikiş tutturamamış Babou, bu devre mülk işine sıkı sıkıya sarılıyor. Çünkü kızına bir düğün hediyesi vermek istiyor. İşinde hemen yükselen Babou, oradaki patronu Lydie’nin gözdesi oluyor. Ama, Babou’nun yüreği iyi olduğu için yine işsiz kalıyor. Çünkü o, evsiz iki sevgiliye dairelerden birini ödünç olarak veriyor soğuk gecelerde. Yine kaybeden Babou, tazminatını oradaki bir “casino”ya yatırıp kızına sürpriz yapıyor finalde. Filmde çarpıcı bir sahne var. Babou, Ostende şehrinde balıkçı Bart’la tanışıyor. Bu tanışmanın en ilgi çekici yönü, genelde kadınlardan duyulmaya alışılmış serzenişleri Bart’dan duyulması. Bart, Babou’nun cinsel yönden kendisini kullandığını söylüyor. Dünya tersine dönmeye başladı sanki. Babou’nun özgür ruhu sarsıcı fırtınalar savurduğu için, erkekleri de ona mağlûp olmuş geçmişte. Oradan oraya dolaşan Babou’nun dolaşmaktan boğulan kızı Esmeralda’nın babası da, geride kalmış erkeklerden birisidir herhalde. Esmeralda da dolaşmaktan yorulduğu için, annesinin burjuva değerleri olarak gördüğü evliliğe sığınıyor sonunda.
Kuzeyin soğuk görüntüleri…
Kendisine Babou diyen Elizabeth’in çalışmak için gittiği Ostende şehrinin mimarisi genellikle 19. yüzyıl tarzında. Gotik ve Romanesk tarzında sinagog ve kiliseleri olan bu şehrin limanı ve balıkçılığı da ünlü. Belçika’nın Flanders bölgesindeki Ostende, Fransa’nın Normandiya bölgesiyle sınırda olan soğuk bir şehir. Bir an kendinizi Normandiya’daymış gibi hissediyorsunuz. Ama, Babou ve kızının yaşadığı şehir, Fransa’nın kuzeyinde Belçika sınırındaki Lille ve Roubaix şehirleri arasında kalmış Tourcoing şehri. 1974 doğumlu Fransız yönetmen Marc Fitoussi’nin filmleri büyük İngiliz yönetmen Ken Loach’la karşılaştırılıyor Fransa’da. Kadın kameraman Helene Louvart’ın çerçevelerinde bunu fark edebilirsiniz. Louvart’ı, Wim Wenders’in üç boyutlu “Pina” belgeselinden de hatırlayabilirsiniz. Hatta, Fitoussi’nin bu ikinci uzun filmi “Copacabana: Düğün Hediyesi”nde Chabrolyen taraflar da hissediliyor. Belki de, Isabelle Huppert’in Claude Chabrol’ün birçok filminin önemli bir parçası olmasından dolayı. Filmi görünce, bu iki yaklaşımı da fark ediyorsunuz. Fitossi’nin bu filmi, 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin açılışını yapmıştı.
(06 Mayıs 2011)
Ali Erden
sinerden@hotmail.com