Adı Aşk Bu Eziyetin

Suat Oktay Şenocak’ın yönettiği ve Yusuf Günay Güney, Altuğ Görgü, Murat Liman ile Arzu Tan Bayraktutan’ın oynadığı Adı Aşk Bu Eziyetin, 03 Eylül 2010’da Medyavizyon Film dağıtımıyla İnSanat Sinema Derneği – Logos Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Gerçek taraftarlığı ve taraftar ruhunu anlatan film sinemaseverleri futbol aşkıyla tanıştırmaya hazırlanıyor. Filmde, geçtiğimiz sezon süper ligde Bursaspor’u şampiyonluğa ulaştıraran teknik direktör Ertuğrul Sağlam’da rol aldı. Başta Bursa olmak üzere Eskişehir ve İstanbul’da çekimleri tamamlanan filmin galası Bursa’da yapılacak.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Diğer haberler ve basın bültenlerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Adı Aşk Bu Eziyetin yazısına devam et
  • Mafyada İntikam Derin Olur

    Ölümsüz (L’Immortel)
    Yönetmen: Richard Berry
    Roman: Franz-Olivier Giesbert
    Senaryo: Richard Berry-Alexandre de La Patellière-Mathieu Delaporte
    Müzik: Klaus Badelt
    Kurgju: Camille Delamarre
    Görüntü: Thomas Hardmeier
    Oyuncular: Jean Reno (Charly Mattei), Kad Merad (Tony Zacchia), Marina Foïs (Marie Goldman), Gabriella Wright (Yasmina Telaa), Claude Gensac (Bayan Fontarosa), Jean-Pierre Darroussin (Martin Beaudinard), Fani Kolarova (Christelle Mattei), Venantino Venantini (Padovano), Musa Maaskri (Kerim), Josephine Berry (Eva), Catherine Samie (Stella Mattei), Malglaive de Max Baissette (Anatole Mattei), Richard Berry (Aurelio Rampoli)
    Yapım: Europa Corp. (2010)

    Aktör – yönetmen Richard Berry’nin filmi “Ölümsüz”, çarpıcı, gösterişli ve çok kanlı bir gangster filmi. Yer yer melodramın kuşattığı filmde sonunda kazanan mutluluk oluyor.

    1949’da Amerika’da doğan Yahudi Alman gazeteci-yazar Franz-Olivier Giesbert’in gerçek olaylardan ilham alan aynı adlı romanından aktör-yönetmen Richard Berry tarafından gösterişli perdeye yansıması “L’Immortel – Ölümsüz” filmi. Sinemada daha çok oyuncu tarafıyla öne çıkan Richard Berry, “Ölümsüz”le dördüncü filmini yönetmiş oldu. Filmin hikâyesi Marsilya’da geçiyor. Marsilya, Fransa’nın gangster ocağı. Tıpkı Amerika’daki Şikago gibi. Kendini mafya işlerinden emekliye ayırmış Charly Matei, küçük oğlu Anotole’la arabayla küçük bir yolculuğa çıkıyor. Opera dinlemeyi seven Charly, arabayı park ettikten sonra yüzü maskeli adamların kurşun yağmuru altında kalıyor. Yirmi iki kurşun yiyen Charly kurtuluyor. Sonra da her şey usul usul açılıyor. Çocukluk arkadaşı Zacchia’yla yeraltı dünyasında itibarlı yer edinen Charly, uyuşturucu vb. işlerden hep uzak durmuş bir mafya lideri. Emekliye ayrılırken her şeyi de ortağına bırakmış. Filmin derinliğinde suikastı düzenlettiren de ortaya çıkıyor. Filmde sürprizler var. Elbette mafya yapılanmasında ailen dışında pek güvenebileceğin yer olmuyor. Mafya dünyasında insanlar sürekli paranoyaların içerisinde yaşıyor. Ama bu filmde aileler de öne çıkıyor. Alile, korunması gereken en önemli şey.

    İntikam alınmadan asla…

    Charly, operaya ve ailesine değer veren bir gangster. Bu güvenilmez dünyada tehlike her yerden gelebilir. Hiç beklenmedik bir anda saldırıya uğrayan Charly, olayı çözmek, belki de mafyayı çökertmek isteyen kadın polis Marie’yle mesafali iletişim kursa da intikamını polisi atlatarak tek tek alıyor. Sonunda işin başındaki “kötü adamı” polise teslim ediyor Charly. Marie’nin kocası mafyanın saldırısında ölmüş ve Marie, sanki Charly gibi intikam peşinde gibi. Aslında, Marsilya mafyasını, imkânsız olsa da, çökertmek istiyor. Politikacılardan başlayıp polis müdürlerini kendi taraflarına çekmiş bir mafya bu. Her şey kirlenmiş. Filmin çekimlerinin ve kurgusunun da çarpıcı olduğunu belirtelim.

    1948’de Kazablanka’da doğan İspanyol-Fransız karışımı oyuncu Jean Reno’yu daha çok Luc Besson’un 1988 yapımı “Le Grand Bleu / The Big Blue – Derinlik Sarhoşluğu” filmiyle tanıdık. Sonra 1994 yapımı “Leon”la sevdik. Hollywood filmlerinde de oynuyor zaman zaman. 1998 yapımı “Godzilla”, 2006 yapımı “Da Vinci Codec – The Da Vince Code – Da Vinci Şifresi”, 2006 yapımı “The Pink Panther – Pembe Panter” vb. Cezayir kökenli 1964 doğumlu Kad Merad, Zaccharia karakterinde muhteşem. Kad Merad’ı Christophe Barratier’nin 2004 yapımı “Les Choristes – Koro” filminde Chabert karakteriyle hatırlayabilirsiniz. 1950’de Paris’te doğan aktör-yönetmen Richard Berry, Bob Swain’in orijinal adı “Denge” anlamına gelen 1982 yapımı “La Balance – Sokakların Kanunu” suç filminde Mathias karakterinde görünmüştü ve bu film, Ocak 1986’da gösterime girmişti ülkemizde. Berry’nin yönettiği 2001 yapımı “L’Art (délicat) de la Seduction – Sanat (hassas) Baştan Çıkarır”, 2003 yapımı “Moi, César – Ben, Sezar”, 2005 yapımı “La Boite Noire – Kara Kutu” filmlerini de görmek gerek. “Ölümsüz”, birinci sınıf aksiyon ve gerilim yüklü bir kanlı film. Mafya filmlerini sadece Hollywood’dan izlememek gerek. Bu alanda Fransız sineması da güçlüdür.

    (12 Ağustos 2010)

    Ali Erden

    [email protected]