“Caddelerinde kızlarla oğlanlar, oynaşıyordur şimdi hem de nasıl
Başlayan, biten tazelenen aşklar… Başlıyor Önümüzde yeni bir fasıl…”
Sezen Aksu’nun bu dizeleriyle noktalanıyor Serseri Mayınlar. Belki kendinden emin bir duruşla belki de sindirilememiş öfkesiyle. Hayata karşı tek tabanca olmaya mahkûm edilmiş insanlarıyla ve onların danslarıyla kendi içine çekiliyor. Hikâye de anlamını bulamadığı yolda kendi içine çekilerek Sezen Aksu’yu dinlemeye çalışıyor. Ama filmin içindeki hoş ezgiler bile tarif edemiyor duyguları. Ferzan Özpetek sanırım bu kez kendi anlattığı hikâyeden bile sıkılmış olacak ki sürekli çemberin içinde koşup duruyor. Aynı fiziksel hazlardan hoşlanmamanın, bunun duygusal tepkimelerinin, cesur olup her şeyi geride bırakmanın altını çiziyor yönetmen. Ama öyle koyu renkli bir kalemle çiziliyor ki bu ana fikirlerin altı… Okumayı gerektirecek, beynimizi zorlamamızı sağlayacak başka hiçbir şey kalmıyor filmde. İstanbul Film Festivali’nde Javier Fuentes – Leon’un Contracorriente (Akıntıya Karşı) filmine biraz fazla haksızlık etmişim sanırım. En azından olayı fantastik unsurlarla süsleyerek farklı bir algılama boyutuna yönlenmiştik.
Vasatın altında bir film ne yazık ki Serseri Mayınlar. Epik tiyatroda gestuslar vardır. Verilmek istenen mesaj bariz bir şekilde seyirciye aksettirilir. Dördüncü duvar yıkılmamıştır çünkü zaten böyle bir duvar yoktur epik tiyatroda. Serseri Mayınlar’da da uluorta bir gestus bombardımanına tutuluyoruz. Ama izlediğimiz şey ne bir tiyatro eseri ne de teknik olarak tiyatroya sırtını yaslamış bir sinema filmi. (Bkz. Dogville) İkisinin de uzağında olan ve fazlaca bir neşeli hüzün barındıran bir eser. Bu sefer Serra Yılmaz’ı göremiyoruz. İtalyan filminde zoraki bir Türk kültürü esintisi var ama yine de. Anlayacağınız ne tarafından bakarsam bakayım Serseri Mayınlar’ın belini doğrultamıyorum. Yüz tiplerinin bile aynılaşmaya başladığı Ferzan Özpetek sinemasının içerikten öte teknik yeniliklere de ihtiyacının olduğunu hissettim bu filmde.
Yazımı kısa tutmak zorunda olduğumu düşünüyorum. Zira ben de yönetmen gibi eleştirilerimi tekrarlayarak başa dönmüş olacağım.
Yönetmen: Ferzan Özpetek
Senaryo: Ivan Cotroneo, Ferzan Özpetek
Oyuncular: Riccardo Scamarcio, Nicole Grimaudo, Alessandro Preziosi, Lunetta Savino
Yapım: 2010, İtalya, 110 dk, Renkli
(19 Temmuz 2010)
Görkem Akgün