Bu seferki biraz farklı. Bizim alışageldiğimiz Robin Hood zenginlerden çalıp fakirlere vermesi ile ünlü idi. Oysa Ridley Scott ve Russel Crowe’un Robin Hood’u zenginlerden çalıp da zenginlere vermiyor, sıradan halkı krallığa ve dışarıdan gelen Fransız tehdidine karşı ayaklandırıp, ünvan sahipleri ile sıradan insanların eşitliğine dem vuruyor. Bu hali ile Scott ve Crowe’un Robin Hood’u Romalılar’ın arenasından ortaçağ İngilteresi’nin ormanlarına ışınlanmış bir gladyatörden fazla uzağa gidemiyor.
“Tekrar ve tekrar ayaklan, koyunlar aslan olana kadar…” Daha sonradan Robin Hood olarak anılacak Robin Longstride’ın ölmekte olan Robert Loxley’den sahibine verilmek üzere aldığı kılıcın kabzasında yazan bu yazı, Robin’in (ve de filmin) ana söylemi haline geliyor. Oysa, bizim bildiğimiz, zenginlerden çalıp fakirlere vermesiyle ünlü klasik Robin Hood için “tekrar ve tekrar çal, koyunlar da aslanlar kadar zengin olana kadar” söylemi daha uygun düşebilirdi.
Fakat zenginlerden çalıp fakirlere vermeyi yüceltecek bir film, küresel ekonomik kriz nedeniyle gelişmiş ekonomilerde bile insanların işsiz kaldığı ve fakirleştiği şu dönemde pek uygun düşmemiş olabilir. Bir de tabii, 10 sene önce koskoca Roma İmparatoru’na karşı gelerek sıradan insanların da asiller kadar hak sahibi olduğunu “kanıtlamış” ve bu konuda bir kahramanlık miti yaratmış olan Crowe’un yeni baştan kendine bir imaj yaratmasındansa bu imajı perçinlemesi daha kolay olmuş olabilir. Zaten izleyiciler onu otoriteye karşı ayaklanan ve sıradan insanların koruyucusu olarak tanımışlardı 2000 yılı yapımı Gladyatör’de…
Her ne kadar Gladyatör’ü biraz tekrarlıyor da olsa, iki buçuk saatle biraz uzun olan son Robin Hood eğlenceli bir film. Özellikle savaş sahnelerindeki hızlı kamera kurgusu biraz baş döndürse dahi filmi gayet hareketli bir hale getiriyor.
Lady Marion Loxley, filmin açılışında tohumlarını çalan “orman insanları”nı okla kovalıyor ve okçulukta usta olan Robin Hood’a ne kadar da uygun bir eş olabileceğini kanıtlıyor. Onların bu uygunlukları böylece yerleştirildikten sonra, Robin’in Lady Loxley’nin savaşta ölen kocasının yerine geçmesini yadırgamıyoruz -ne de olsa birbirlerine çok uygun bir çift.
Yalnız iki buçuk saatin sonunda hâlâ havada kalan bir konu var -“orman insanları”nın neden kendilerini “küçük piçler” diye bağırarak okla kovalayan Lady Loxley’e yardım ettikleri. “Orman insanları” filmde bir noktada birden Lady Loxley’e yardım ediyor, hayatını kurtarıyor, yasalara karşı gelerek aralarına alıp ormanda barındırıyorlar. Fakat o birbirlerine diş bileyen durumdan nasıl böyle bir duruma geldikleri anlaşılamıyor.
(13 Mayıs 2010)
Yasemin Sim Esmen