Kulüp Sinema 7’den Bugüne Türk Film Arşivciliği

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sinema Televizyon Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Asiye Korkmaz ile yapılan röportaj:

1959’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü’ne giren Prof. Sami Şekeroğlu, öğrenciliğinin ilk yıllarından başlayarak Akademi öğrencilerine yönelik film gösterileri yapıyordu. Bu gösterilerin Akademi dışında da ilgi ile karşılanması üzerine İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi içinde Türkiye’nin ilk özel sinema – kültür kulübü olan Kulüp Sinema 7′yi kurdu ve kulüp etkinliklerini Akademi dışına açtı.

Film gösterileri yapan, sinema dergileri yayınlayan, Türkiye’deki sanatçı ve bilim adamlarını toplayarak açık oturumlar düzenleyen, yurt dışından önemli sinemacıları davet eden Kulüp Sinema 7, ülkemizdeki ilk ve tek sanat kurumu olan Akademi’de bile sinemanın bir sanat dalı olup olmadığı tartışmalarının yapıldığı yıllarda bir sinema – kültür ortamı oluşturdu ve daha sonra kurulacak olan sinema ile ilgili kuruluşlara öncü oldu.

Prof. Sami Şekeroğlu, sanat ve kültür etkinliklerinin yanı sıra sinema ürünlerini toplamak, bir film arşivi oluşturarak görsel kültürümüzün en önemli belgeleri olan sinema filmlerini gelecek kuşaklara iletmek amacıyla arşivcilik çalışmalarına başladı. Kısa sürede Akademi içinde film koruma odaları oluşturdu ve kulübün ismini 1967’de Türk Film Arşivi’ne dönüştürdü. Aynı yıl, kısa adı FIAF olan Uluslararası Film Arşivleri Federasyonu’nun Doğu Berlin’de yapılan kongresine davet edildi ve Türk Film Arşivi ülkemizi arşivcilik alanında yurt dışında temsil etmek üzere yazışma üyeliğine kabûl edildi. 1969’da New York’ta yapılan kongrede yedek üye, 1973’te Moskova’da yapılan kongrede asil ve yetkili üye oldu.

Türkiye’de film arşivi kurumu halen var mıdır? Ya da hangi isim altında faaliyet göstermektedir?

Evet, var. Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin Sinema – TV Merkezi olarak faaliyet gösteriyor. Prof. Sami Şekeroğlu Hocamız 2004 yılında emekli oldu ancak bir yandan Kurumda ders vermeyi sürdürüyor bir yandan da danışmanımız olarak bizlere yol gösteriyor, arşivcilik çalışmalarına devam ediyor.

Bu kurumun görsel kaynakları nelerdir? Nerelerden film gelmektedir?

Sinema – TV Merkezi, film koruma çalışmalarını dünyada çok sayıda film arşivi gibi (örneğin İsviçre Film Arşivi) gönüllü olarak sürdüren bir kurumdur. Uluslararası Film Arşivleri Federasyonu tarafından gönüllü koruma konusunda örnek gösterilmiştir. Prof. Sami Şekeroğlu’nun sinemacılarımızla elli yıldan beri kurduğu güven ilişkisine dayalı olarak, sinemacılar filmlerini, teknik işlemlerinin tamamlanmasından sonra Kurumumuza korunmak üzere teslim etmektedir. Filmlerin ticari hakları kendilerine aittir. Üniversite filmleri kültürel ve eğitsel amaçlarla, kullanmaktadır. Arşivimizde çoğunlukla filmlerin orijinal negatifleri korunmaktadır. Ayrıca, kültür merkezlerinden ve yurtdışındaki arşivlerden de filmler gelmektedir. Bugün kütüphanemize başvuran herkes, arşivimizdeki filmlerin seyredilebilir durumda olanlarını, ücretsiz ve bireysel olarak inceleyip izleyebilmektedir. Bu konular FIAF kurallarına tabiidir ve Prof. Şekeroğlu 1996 yılında arşivcilik uygulamalarına dair FIAF’ın “Etik Kurallar” anlaşmasını imzalamıştır.

Kurumun kayıp sinema filmlerini bulmak yönünde nasıl bir çabası mevcuttur?

Kayıp filmler için film sahipleriyle de görüşerek, yurtiçinde ve yurtdışında araştırmalar yapılmaktadır. Örneğin bu yolla, Yılmaz Güney’in Acı filminin negatifi, Kayseri’de bir sinemada harap durumda bulunmuş ve bir akademisyen elemanımız tarafından arşivimize getirilmiştir. Yine yurtdışında, özellikle ülkemizi temsilen asil ve yetkili üyesi olduğumuz Uluslararası Film Arşivleri Federasyonu’na üye film arşivleriyle yaptığmız görüşmeler sonucunda Atilla Tokatlı’nın Denize İnen Sokak filmi Belçika Film Arşivi’nden kurumumuza kazandırılmıştır. Bu yolla çalışmalar sürmektedir. Esasen bu tür çalışmalar FIAF üyesi arşivler arasında yazışmalarla sürekli yürütülmektedir.

Kurumunuzun kimliği özerk midir? Ya da devlete mi bağlıdır?

Üniversite bazında özerktir. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin bağımsız bir organıdır. Yönetim kurulu ve bütçesi ayrı, üniversiter bir yapıdadır. Türk Film Arşivi, 1969 yılında arşivcilik çalışmalarının bürokrasiden ve siyasi etkilerden uzak yürütülmesi, bilimsel ve özgür bir ortam gerektiği inancıyla Prof. Şekeroğlu tarafından Mimar Sinan Üniversitesi’ne -o zamanki adıyla Güzel Sanatlar Akademisi’ne- bağışlanmıştı. Bu inanç ve yapı sürmektedir. Kurumumuz, Üniversitemizin Sinema – TV eğitimini veren Sinema – TV Bölümü’yle entegre çalışmakta, öğrencilerimiz de dışarıdan başvuranlar gibi Kurumdan yararlanmaktadır.

Arşivinizde yaklaşık ne kadar Türk ve yabancı film bulunmaktadır?

Elektronik görüntü (bant, DVD vb) hariç yaklaşık 10.000 film bulunmaktadır; bunun %98’i Türk filmlerinden oluşmaktadır.

Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü ile olan diyaloğunuz nedir? Görsel materyel paylaşımı söz konusu mudur?

Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü ile gerek birlikte film yenilenmesiyle ilgili yürütülen projeler gerekse materyel paylaşımı konusunda iyi ve sürekli bir diyalogumuz var. Siyasetin dışında bir yapıya sahip olduğumuzdan hükümetlerin değişmesi etkilememektedir.

Türkiye Sinema Konseyi (30 sinema birliğinin birleştiği çatı) hakkında ne düşünüyorsunuz?

Başlangıcından günümüze incelerseniz, Türkiye’de sinema ortamında, farklı alanlardaki meslek sahiplerinin kurumsal yapılar oluşturup, bu yapıları devam ettirebildiklerini, birbirleriyle çatışmadan sorunları tartışabildiklerini ve çözümlerde etkin olabildiklerini göremiyoruz.

Sinema Yasası taslağı sizce gerekli midir?

Prof. Sami Şekeroğlu’nun düşüncesi ve Kurumumuzun tavrı hep şu yönde oldu: Sinema, hatta genel olarak hiçbir sanat alanı, siyaset ve bürokrasinin tahakkümü ve işleyiş çarkı altına sokulmamalı. Sinema alanını bir devlet kurumunun kurulması yoluyla bürokrasinin düzenlemesine izin verilmesi; varolan sorunları çözmeyecek, durumu daha da karmaşıklaştıracaktır. Bürokrasinin hükmedeceği bir sinema yasası sanata fayda sağlamaz. Devletin, sadece sinema değil diğer sanat dallarındaki sorunların da çözülmesi ve sanatçıların önündeki engellerin kalkması için yasama çalışmaları yararlı olacaktır.

Arşivcilik konusunda varsa diğer düşünceleriniz?

Bu konuyu kısa anlatmak mümkün değil. Dünyada genelde olduğu gibi ülkemizde de ne film sahiplerinin ne de devletin sinema kültür mirasının korunmasına gerekli önemi verdiğini söylemek mümkün değil. Film arşivciliğinin de her zaman bürokrasinin dışında, sadece gönüllü çalışmalarla sağlıklı yürütülebileceğine inanıyoruz. Sami Hocamız bize hep; arşivcilik için uzman elemana, paraya, sorumluluk duygusuna, süreklilik gösteren bir çalışmaya ama filmlerin en çok da şefkate ihtiyacı olduğunu söylemiştir. Bunları biraraya getirmek için herkese görev düşüyor.

(09 Mayıs 2010)

Erhan Işık

[email protected]
www.yesilcam.gen.tr