Kara Köpekler Havlarken’in Türkçe Poster Tasarımı Tamamlandı

Başrollerini Erkan Can, Cemal Toktaş, Volga Sorgu, Afte Dönmez ve Murat Daltaban’ın paylaştığı Kara Köpekler Havlarken, 12 Mart’ta Pinema Film dağıtımı ile gösterime çıkıyor. Kara Köpekler Havlarken’in Türkçe posteri MYRA Reklam tarafından Rauf Kösemen ve Uğraş Salman süpervizörlüğünde tamamlandı.
Kara Köpekler Havlarken, İstanbul’un bitmek bilmeyen mülkiyet ve güvenlik meselesi üzerinden ele aldığı konuyu, hareketli yapısı, gerçekçi oyunculukları ve genç dinamik rejisi ile adından uzun yıllar sözettirecek kült bir sokak filmi yapmayı başarıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • DFF İlk Toplantısı 21 Ocak’ta Fransız Kültür Merkezi’nde Yapılıyor

    DFF (Dağ Filmleri Festivali) ilk toplantısı 21 Ocak Perşembe günü saat 19:00 – 21:00 saatleri arasında Fransız Kültür Merkezi’nde yapılıyor. Toplantıda öncelikle festival takipçileri tanınmaya çalışılacak, festival organizasyon şeması detaylandıracak ve iş akışı anlatılacak. Çalışmalara katılmak isteyen üyelerin vakit ve yeteneklerinden daha etkin yararlanılabilme yolları araştırılacak. Toplantıya festival çalışmalarında görev almak isteyen, yöneticilerle tanışmak ve derneğe üye olmak isteyen kişiler de katılabiliyor. İletişim: Murat Yılmaz, Tel: 0532 345 99 03.

  • Görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    DFF İlk Toplantısı 21 Ocak’ta Fransız Kültür Merkezi’nde Yapılıyor yazısına devam et
  • Kısa Film Sineması Açılıyor

    Türkiye’nin ilk kısa film sineması Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde (NHKM) açılıyor. NHKM, kısa filmcilerin buluşma, paylaşma ve gösterim mekânı olma iddiasıyla gündeme getirdiği projeyi, 23 Ocak Cumartesi günü bir açılış etkinliğiyle başlatacak. Şubat ayında Kültür Merkezi’nin Yılmaz Güney Salonu’nda her Pazar saat 16:00’da gerçekleştirilecek gösterimlerle kısa film sineması faaliyete geçecek. Kısa filmlerinizin izleyicilerle buluşmasını, üretimlerinizi paylaşmayı, tartışmayı, sinema aracılığıyla sözünüzü söylemeyi dert ediyorsanız siz de 23 Ocak günü yapılacak açılışa katılın.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kısa Film Sineması Açılıyor yazısına devam et
  • Şrek: Sonsuza Dek Mutlu

    Mike Mitchell’in yönettiği ve Mike Myers, Eddie Murphy, Cameron Diaz ile Antonio Banderas’nun seslendirdiği animasyon film Şrek: Sonsuza Dek Mutlu (Shrek Forever After), 28 Mayıs 2010’da UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
    Şrek, tatlı dilli işadamı Rumpelstiltskin ile imzaladığı anlaşmada dolandırılır. Rumpelstiltskin’in kral olduğu Uzak Ülke’nin çarpık alternatif versiyonunda yeşil canavarlar av malzemesi haline gelmiştir. Saflığı yüzünden yaptığı herşeyi geri alarak dostlarını kurtarmak ve hayattaki tek gerçek aşkına yeniden kavuşmak Şrek’in bundan sonra atacağı adımlara bağlıdır.

    Şrek: Sonsuza Dek Mutlu yazısına devam et

    Acı Bir Hayat Hikayesi

    Lee Daniels’in yönettiği ve Gabourey Sidibe, Mo’Nique, Paula Patton ile Mariah Carey’in oynadığı Acı Bir Hayat Hikayesi (Precious), 12 Mart 2010′da Duka Film dağıtımıyla r Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Tüm yaşadıklarına rağmen Precious içinde bulunduğü durumu kaderinin bir parçası olarak kabûllenmiştir ve yaşadığı sorunlardan hayal dünyasında gezintiye çıkarak kaçmaya çalışmaktadır. Film, hayatın umutla bakılması gereken bir hediye olduğu düşüncesi ile hareket ediyor ve aynı zamanda, çaresiz insanların yalnız olmadıklarını, onlara her zaman yardıma hazır kurumların var olduğunu anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • sadibey.com yazarlarının eleştirilerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Acı Bir Hayat Hikayesi yazısına devam et
  • Güner Sarıoğlu’na Cevap

    Sayın Güner Sarıoğlu,

    Gerçeği Öldüren Kamera kitabı ile ilgili yazım üzerine vermiş olduğunuz cevabı Sn. Çilingir’in ikazı üzerine okudum. Hemen hergün sadibey.com’a bakarken iki günlük bir ihmalim yüzünden yazınıza, bu ikaz ile geç ulaşabildim.

    Sinema, hiç yapmadım. Benden başka kimsenin seyretmediği kısacık bir animasyon filmim var. Kafes içinde bir kuş görüntüsü, geriye kaydırma sonucu, ayrı ayrı / yanyana duran, içi boş bir kafes ve havadaki bir çubuk üstündeki bir kuş’a dönüşür…

    Ladik ’76 filminin hangi olumsuz koşullarda, hangi dar imkânlarla çekildiğini, sizin ve bir avuç çalışanınızın bilgisinden ve emeğinden söz ediyorsunuz, haklısınız. Ülkemizde hele belgesel alanda çalışmanın koşullarının neler olabileceğini düşünebiliyorum. Sizin yaptığınız filmde ise, DSİ’nin davranışlarının ve diğer politik (genel ve özel) baskılarında neler olabileceğini, film bittikten sonra başına neler gelebileceğini düşünmemek, yaşadığımız ülke gerçeklerini (o günlerde, bu günlerdede) inkâr etmek mümkün değildir.

    Benim, ağır bulduğunuz görüşlerim, sinemaya, özellikle kameraya soyut olarak yaklaşmamdan kaynaklanmaktadır. Böyle bir soyutlamada, sizin çekim sırasında içinde buluduğunuz koşullar ve de bir zaman olmuş veya başka bir yerde olmuş bir takım olayları (doğal veya toplumsal) mizansen düzenleyerek yeniden oluşturarak belgelemek düşüncesi bulunmamaktadır. Böyle bir düşünceye verilecek karşı soru, “Peki böyle bir olayı (uzun veya kısa süreli olsun) anında olurken belgeleyebilmek ne kadar mümkündür?” Ve çok doğru bir sorudur. Bu soyut düşünceleri çok daha ileri boyutlara vardırmak mümkündür ama bu düşüncelerden yola çıkarak, realiteye inmek ve böyle bir belgeleme işine girişerek, taşın altına el sokmağa da varılacak bir noktadır. O zaman ne ve nasıl yapılır? Siz yapan bir kişi olarak deneyim sahibisiniz, soyutlama yaparak (ve yapılanlara soyutlama gözü ile bakıp ve ardında neler yaşandığını yeterince incelemeden) fikir yürütmekte, benim yaptığım iş olunca gerçek ile tasarlananın farklılığı ortaya çıkıyor.

    Belgesel bir film sizin yaptığınız gibi yapılabildiği gibi, çekildikten sonra üzerinden belli bir zaman geçmiş gerçek belge görüntülerle de yapılabilir. Sizin bildiğiniz gibi Mikhail Romm (hafızam beni yanıltmıyorsa) 90 saati bulan görünteleri inceleyip, kurgulayarak Sıradan Faşizm diye bir film yapmıştı. Film 1,5 – 2 saatlik bir filmdi. Kullanılmayan sahnelerde neler vardı ve kurgulanış biçimi (Romm’un seçimi) farklı olsa idi farklı bir film ortaya çıkardı. Bir farklı olay da, Sinematek nedeni ile mi başlamıştı, Hisar Film Yarışmaları vardı, buraya katılan filmlerden (kısa metraj – belgesel) biri için yapımcısı / yönetmeni, filme yöneltilen “olaylar peşi peşine eklenmiş gibi, hiç düzenleme yapılmış” eleştirisine: “Elimizdekileri kullandık, az olduğu için bir ayıklama yapamadık” diye cevap vermiş. (Bunlardan ilki, filmi görünce düşünmüş olduklarım, ikincisi ise olaya tanık olan birinden -ikinci elden- dinlediklerim.)

    Belgesel filmin -sizin çok iyi bilebileceğiz gibi- kısıtlayıcı özellikleri yanında, sonsuz olanakları da vardır. Benim düşüncemdeki belgesel film soyutlaması, yukarıda da değindiğim gibi belgeselerin düzenlenmiş mizansenler olmadan saptanmış görüntülerle yapılmasıdır. Yanılabilirim. Direk alâkası yok ama, benzerlik gördüğüm için kısaca değineceğim, üzerine yazı yazdığım kitabı çıkaran yayınevinin bir başka kitabında (Türk Sineması ve Din) sinemamızda din üzerine yapılan bir incelemede, benim daha önce sinemamızda din üzerine yazdığım ve Antrakt Dergisi’nde yayınlanan bir yazımdan alıntı yapılmış, dergi ve isim belirtilerek gösteriliyor; ama tamamen başka amaçla yazılmış yazımdan alınan küçük bir pasaj, tamamen farklı bir konudaki yazı için alıntılanmıştı.

    Ben (biz) ne yazarsam yazayım (ne yazarlarsa yazsınlar) sizlerin filmleri üzerine yazıyoruz ve yazacağız. Öyle ise aslolan filmlerdir. Ne yapmış olursanız olun bir sinemacı olarak sizi hiç bir zaman hedef olarak görmem mümkün değildir.

    En derin saygılarımla, ellerinize sağlık.

    (26 Ocak 2010)

    Orhan Ünser

    boxofficeturkiye.com’dan Sinema Sektörü 2009 Yılı Analizi ve Box Office Raporları

    Türkiye’deki seyirci sayılarını ve hasılatlarını çeşitli istatiksel raporlarla Türk sineması seyircisine ulaştıran ve bu alanda tek olan boxofficeturkiye.com sitesi, hazırlamış olduğu, bugüne kadar hiç bir yerde yayınlanmayan değişik raporlarla Sinema Sektörü 2009 Yılı Analizi’ni gerçekleştirdi.

  • Rapora ulaşmak için tıklayınız.
  • Web Sitesi
  • Senaristin Engelli Koşusu: Seyirciyle Buluşma

    Senaryo Yazarları Derneği, sinemanın ustalarıyla senaryoya ilgi duyanları buluşturmaya devam ediyor. Erol Günaydın, Meral Okay, Türkan Derya, Kandemir Konduk, Nilgün Öneş gibi usta isimlerin yer aldığı yeni dönem kayıtları başladı. 2010 kış ve bahar dönemi seminerlerinde sinema ve televizyonun usta isimleri, genç yazar ve yazar adaylarıyla bir araya gelecek. 24 Ocak’ta başlayacak seminerlerin başlığı Senaristin Engelli Koşus – Seyirciyle Buluşma.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Senaristin Engelli Koşusu: Seyirciyle Buluşma yazısına devam et
  • İstanbul Film Festivali, 01 Şubat’a Kadar Türk Filmlerini Bekliyor

    Akbank sponsorluğunda 03 – 18 Nisan 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale ödülünün verileceği Ulusal Yarışma’ya katılmak isteyen Türk filmlerinin, 01 Şubat Pazartesi akşamına kadar Festival Merkezi’ne (İKSV, Sadi Konuralp Cad. No: 5 34433 Şişhane) başvurmaları gerekiyor. Yarışma yönetmeliği ile başvuru formları Festival Merkezi veya www.iksv.org/film adresinden temin edilebiliyor. 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali Altın Lale Ulusal Yarışma Jürisinin başkanlığını bu yıl, ünlü yönetmen Yeşim Ustaoğlu yapacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Avatar, 67. Altın Küre Ödüllerine Damgasını Vurdu

    Tüm dünyada elde ettiği 1.602.168.000 dolar hasılat ile Titanik’ten sonra en yüksek hasılata sahip olan Avatar, Türkiye’de de 1.472.407 seyirciye ulaşarak Titanik’ten sonra en yüksek hasılata sahip olan yabancı film oldu. 67. Altın Küre Ödülleri’nde aldığı En İyi Film ve En İyi Yönetmen Ödülleri ile dünya çapındaki başarısına bir halka daha eklendi. Önümüzdeki hafta Avatar’ın dünya genelindeki hasılatının, Titanik’in hasılat rekorunu geçmesi bekleniyor. Öte yandan Altın Küre Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Şarkı ödüllerini kazanan Crazy Heart da Avatar gibi Tiglon Film tarafından sinemalara dağıtılacak.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Tüm Şirketler

    Tüm Şirketler,
    15 – 17 Ocak 2010 Haftasonu (Weekend),
    15 – 17 Ocak 2010 Zirve 20 (Top 20) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.

    Paranormal Activity, Hafta Sonu Seyirci Sayısı (3 Gün) 50.836 Kişi

    15 Ocak’ta vizyona giren Paranormal Activity filminin ilk üç gün rakamı belli oldu. Film ilk 3 gün (hafta sonu) seyirci sayısı 50.836 kişi olarak açıklandı. 86 sinemada gösterime giren film ABD’de toplamda 107 milyon dolar hasılat yaparak 2009’un en iyi iş yapan korku filmi olmuştu. Seyircilerini ‘tek başına izleme’ diyerek uyaran filmin özellikle son sahnelerinde seyircilerin perdeye bakmak yerine ya elleriyle yüzlerini kapattıkları ya da yanlarındaki arkaşlarının ellerini tuttukları gözlemleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.