Yıllardır kurmaca film ve belgesel film arasındaki ayrım tartışılır. Seyirci belgeselleri sevmez, yapımcılar belgesellere para yatırmak istemez vs… Kısacası belgesel hep “öteki” muamelesi görür… Belgeseller sıkıcı ve didaktik bulunur. Çok da örneği vardır açıkçası… Ama kurmaca filmin kötüleri yok mu? Hem de dillere destan kötüleri var…
Ayrıca son yıllarda belgesel film, klâsik görünümünden çok uzaklaştı. James Marsh imzalı Teldeki Adam (Man On Wire) ve Franny Armstrong imzalı Aptallık Çağı (The Age Of Stupid), belgesellerin de ne kadar dinamik olabileceğini gösterdi.
Ülkemizden örnek vermek gerekirse Pelin Esmer’in 11’e 10 Kala’sı ve yılın en şahane filmlerinden Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan yönetimli İki Dil Bir Bavul, belgeseldeki tabuları yıkma yolunda önemli adımlardı…
Geçtiğimiz günlerde İki Dil Bir Bavul’un yönetmenlerinden Orhan Eskiköy ile yaptığımız söyleşide kurmaca – belgesel kutuplaşmasını da konuşmuştuk. Eskiköy’e filmin başarısını sorduğumda, “Eğer filmimiz belgesel olarak görülseydi, fark edilmeyecekti” demişti… Sadece bu cümlede bile belgeseller üzerindeki ön yargıyı açıkça görmek münkün…
Son olarak 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde belgesellerin gösterimi sırasında yaşanan bir takım sorunlar, belgesel yapımlara yaklaşım noktasında gün yüzüne çıkan somut durum, belgesel emekçilerinin rahatsızlığını son noktaya getirdi. Sinema dünyası ve festivallerdeki bu ayrımcı durumun düzeltilmesini isteyen belgeselciler, ilk olarak yine Altın Portakal çerçevesinde Porto Bello Otel’de bir toplantı düzenlemiş ve durumu tartışmıştı.
Nihayetinde ülkemizdeki belgesel emekçileri bir şey yapmalı, bu iş bir dur demeli dediler ve kolları sıvadılar… Siz de www.belgeselfilm.org sitesini tıklayarak imza verebilir, kampanyaya destek olabilirsiniz… Daha sonraki adım ise basın açıklaması ve bir takım etkinlikler olacak.
Her Yerde Etkinlik
Büyük emek ve bütçelerle hazırlanmasına rağmen Türkiye’de belgesel yapımlara gereken ilginin gösterilmemesi ve özellikle festivallerde de sinema filmleri karşısında adeta üvey kardeş muamelesine tabi tutulan belgeseller, benzer nedenlerle seyirciye de yeterince ulaşamıyor. Aralarında Çayan Demirel, Metin Kaya, Metin Avdaç, Rodi Yüzbaşı gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıda belgesel sanatçısı Antalya’da düzenledikleri toplantıda bu sorunları detaylıca tartışmıştı. İlgili kurum ve kimselerin dikkatini çekmek üzere şimdi de bir imza kampanyası başlatan belgeselcilerin amacı belgesel yapıma hakkettiği değerin verilmesi.
Her yerde aynı ayrımcı tutumla karşılaştıklarını ve yapımlarına gereken saygının gösterilmediğini, festivallerde bile sürekli aynı ayrımcı tutumla karşılaştıklarını ifade eden, kampanya sözcülerinden Metin Avdaç, bu doğrultuda imza kampanyasının ardından bir basın açıklaması düzenleyerek, konuya dikkat çekeceklerini ve bir takım etkinlikler düzenleyeceklerini söyledi.
Belgesellerini büyük bir emek ve çabayla hazırladıklarını ancak bunun karşılığını almadıklarını kaydeden Avdaç, festivallerin bu ayrımcı tutumunun ise artık kabûl edilemeyecek boyuta geldiğini, kamuoyunda belgesel dünyasına farkındalığı yaratmaya çalıştıklarını söyledi.
www.belgeselfilm.org isimli web sitesi üzerinden yürütülen kampanyayı şimdiden onlarca belgesel gönüllüsü imzaladı. Hazırlanan kampanya metninde şu ifadelere yer veriliyor:
Kampanya Metni:
“Bizler açık bir bilinçle yaşadığımız toprakları yeniden tanımak, onları algı perdemizde duygularımızla, düşüncelerimizle harmanlayıp yaşanılır bir toplum gayesine hizmet etmek için belgesel film üretiyoruz.
Ülkemiz koşullarında gösterim salonuna ulaşan bir belgesel filmin ardında ciddi bir emek süreci vardır ve bu büyük orada tek başına yürütülen bir çabadır. Maalesef ülkemizde belgesel sinemanın gücü henüz tam olarak algılanabilmiş değildir. Bu doğrultuda bilinmelidir ki zor koşullarda gösterime hazırlanmış bir çalışmanın hak ettiği değeri görmemesi bu emeğe saygısızlık olacağı gibi belgesel sinemanın ötelenmesi anlamına da gelir.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız yaklaşımlardan hareketle belgesel sinema emekçileri olarak yıllardır festivallerde tekrarlanan eksiklerin, üretimlerin paylaşımında yaratığı tahribat hakkında farkındalık yaratmak için hazırladık bu metni.
Filmlerimizin ülkemizde yapılan festivallerde gösterimi ile ilgili çeşitli sorunlar yaşamaktayız. Bu sorunların çözümü için önerilerimizi aşağıda sıralıyoruz Bu ülkenin düşünen insanları ve sinema emekçileri olarak bu konuda hassasiyet göstereceğinize inanıyoruz.’’
Belgeselcilerin metinde yer alan önerileri ise şu şekilde:
* Ön jüri bildiğiniz gibi çok sayıda film arasından bir seçki yapmak ile yükümlüdür. Bu yüzden izleyici ile buluşacak filmlerin belirlenmesinde oldukça önemli bir aşama olduğunu inanıyoruz. Bu doğrultuda ön jürinin bu farkındalığa sahip, mesleği yeterliliği olan, festivalin amacını kavramış kişilerden oluşması gerekmektedir.
* Festivallere yolladığımız filmlerimizin akıbeti hakkında sağlıklı bilgi akışı olmalıdır.
* Festival süresince gösterimlere katılım sağlanması için hassasiyet gösterilmesi oldukça önemlidir.
* Filmlerin tanıtımı için kısa videolar hazırlanması, TV programlarında ve basın açıklamalarında belgesel sinemanın da yer alması, afişleme ve benzeri çalışmalarda belgesel filmlerin tanıtımı içinde hassasiyet gösterilmesi önemlidir.
* Gösterimden önce filmlerin afişlerinin asılması ve hangi salonda gösterim yapılacaksa katılımcıların rahatlıkla fark edebileceği bir şekilde ilân edilmesi önemlidir.
* Gösterimler filmin kalitesini düşürmeyecek şartlarda düzenlenmelidir. (DVD.den gösterim, kalitesiz projektör kullanımı gösterim kalitesini zayıflatır)
* Teknisyenlerin kullandıkları programlar ve aletler hakkında yeterince bilgi sahibi olması ve mutlaka gösterimden önce testler yapmış olması gerekmektedir. Gösterim sırasında yaşanan aksilikler festivalin kalitesini de gölgede bırakır.
* Filmlerin altyazılarında senkrona dikkat edilmelidir.
* Kataloglarda, belgesel filmin adı, ekibi, gösterim saati, kısacası bir izleyicinin asgari düzeyde bilmesi gereken bilgilerin yer alması gerekmektedir.
* Festivallerde belgesel filmlerin bölümleri ve temasına göre yarışma düzenlenmelidir.
* Yarışma bölümüne seçilen filmlerin: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kurgu, En İyi Müzik ve En İyi Görüntü Yönetmenleri dalında ödül verilmelidir.
* Festival komitesi bu konudaki hassasiyetlerini bütün festival emekçilerine iletmelidir.
* İzleyici ile iletişim kurabildiğimiz yegâne mekânlardır festival salonları. Ancak tanıtım aksaklıkları, izleyicinin belgesele olan eksik yaklaşımı festivallerde izleyici sayısını iyice düşürmektedir. Çoğunlukla filmlerimizi biz bize izledik. Bizim için gösterimler kadar festivallerin belgesel sinemanın konuşulduğu, tartışıldığı bir zemin olması da önemlidir. Bu yüzden film ekiplerinden yönetmen dışında en az iki kişinin daha katılım sağlaması için gerekli koşulların oluşturulması ve festival süresince belgesel sinemanın konuşulacağı platformlar hazırlanması belgesel sinemanın ve dolayısıyla sinemamızın gelişimi için çok önemlidir.
* Gösterimden sonra film ekibinin izleyici ile buluşması (Soru – cevap, tanışma) için uygun şartların hazırlanması gerekmektedir.
* Bizler özgün bir sinemanın ancak kendi topraklarından beslenerek var olabileceğini biliyoruz. Üretimlerimizin sinemaya katacağı değerin farkındayız. Kameramızla toplumsal değişime – gelişime katkıda bulunacağımıza inandığımız için özelikle belgesel film üretiyoruz.
Belgesel sinema bir tavırdır. Yaşamın gidişatına karşı alınmış bilinçli bir tavırdır. Belgesel sinema düşünmektedir, fark etmektir, tanımak – tanışmaktır, sahip çıkmaktır. Çabamıza sahip çıkalım.
(12 Kasım 2009)
Gizem Ertürk