“Bonneville”, biricik aşkınızı kaybetseniz de mutlu olmaya devam edebilmenizin sırrına ereceğiniz, salt nefes alıp vermenin ötesinde hayatı damıtanlar için keyifli bir yolculuk: Şu sıralar, bu filmdeki üç kadın oyuncu dışında hiçbir şey bana bu denli keyif veremez.
“Ölüm Kapanı”, standart dışı olanların -otistik bir kızın örneğin-, nasıl farklı bir paralel dünya ve ‘karanlık’la ilişkide olabileceğine dair öyküsü ile psikiyatrinin ilgi alanına, keskin stili ile de modern korkuların estetiğine sahip: Müzisyen Lordi abartmamış, gerektiği kadar ve şekilde yer almış.
“Resimdeki Hayalet”, mağdur (zaten mağdur olmayan hayalet çok azdır) bir hayaletin öyküsü olarak tam ama tam dozunda korkutuyor ve sağlam stili sayesinde sıkıcı olmaktan kurtuluyor: İnsan ruhunun kötülüğü karşısında da -tuhaftır- şaşırmamızı sağlıyor.
“Uyurgezer” halinizden ve bir gün gelip yaşamınız boyu sizi takip etmiş geçmiş zaman gölgelerinden kurtulup hesaplaşmaya kalkışırsanız, dikkat edin, hoyratlık en yakın dostunuz (!) olabilir: Oradan oraya savrulmuş hayatların özgürleşmesi üzerine bir öykü olan film, hiç beklemediğiniz gelişmelerle şaşırtıyor, üzüyor, tedirginlik veriyor ama gerçeklikten ayrılmıyor.
“Ziyaretçiler”, şiddetin illa da anlamlı bir nedene ihtiyacı olmadığını bir defa daha örneklerken, gerçek bir gerilim yaratmasını biliyor: O kadar ki, gerilirken tırnaklarınızı koltuğa geçirebilirsiniz!
(07 Ağustos 2008)
Ali Ulvi Uyanık
aliuyanik@superonline.com