25 Ocak 2008 Haftası

“Ben Efsaneyim”, dünyanın başkenti New York’ta sadık dostun köpeğin hariç tamamen yalnız kalmanın nasıl bir şey olabileceğini ve geceleri seni parçalamaya hazır binlerce farklılaşmış / vahşileşmiş türdeşine karşın umudunu – inancını muhafaza edip edemeyeceğini öğrenmek, daha önemlisi ‘denemek için’ gitmen gereken film: Yani perdenin ‘içinde’ olduğun duygusu etkin; hele bir de IMAX’de izlersen!

“Don Kişot”, Sancho’nun eşeği Rucio’nun anlatımıyla bir ikinci maceraya sürüklenirken düşleri ve yüreği en zengin edebiyat karakterlerinden biri ile onun sadık dostlarını sihirli bir unutulmazlık zırhıyla kuşatan Cervantes’i tekrar hayranlıkla andığınız, seyri çok zevkli ‘geniş ekran’ animasyon: Londra Senfoni Orkestrası’nın icra ettiği müziğe bayılacaksınız!

“İçerde”, ucu sivri cisimler atar damarlara sokulduğu için fıskiye gibi fışkıran kanları, vuruş gücü yüksek silâhlar marifetiyle parçalanan kafaları, lime lime doğranan uzuvları izleyerek ‘mutluluğun üst katları’na çıkan seyirciye özel, ‘dumanı üzerinde’ Fransa’dan geldi: Kapalı mekân gerilimi olarak üçte birlik ilk bölüm gayet etkili ama sonrası yok mu sonrası!

“Red Kit: Batıya Hücum”, western temalarının / figürlerinin / unsurlarının sessiz sinema geleneğinden damıtılan bir mizahla hareketli bir yol serüvenine dönüştürüldüğü, hem çizgi romanın özüne sadık, hem de yenilikler içeren, bir ‘herkes için’ eğlence: Canlandırma sineması -kuşkusuz- en zor ve en kolektif yaratı içeren sanatların başında geldiğinden, bu tür 2D ve 3D bileşimi içeren başarılı örnekleri, özellikle tutkunları görmeli.

(23 Ocak 2007)

Ali Ulvi Uyanık

[email protected]