Levent Semerci’nin yönettiği ve Akan Atakan, Barış Aydın, Barış Bağcı ile Cüneyt Deniz’in oynadığı Nefes: Vatan Sağolsun, 16 Ekim 2009′da Medyavizyon Film dağıtımıyla Fida Film – CRVD Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Nefes, Güneydoğu’da Irak sınırına yakın bir ilçede konuşlanmış komando tugayında geçiyor ve Tugay bölgesinde bulunan Karabal Tepesi’ndeki röle istasyonunu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikâyesini anlatıyor. Sınır nedir, neresidir bilmezdi çoğu. Emir almadıkları ve emir de vermedikleri bir hayattan, her şeyi emirle yaptıkları bir hayata geçtiklerinde sınırları da gördüler.
- Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
- Gizem Ertürk Yazıyor
- Fida Film’den, Nefes: Vatan Sağolsun Filmi Hakkında Açıklama
- Fida Film, Nefes: Vatan Sağolsun Filmi Hakkında Açıklama Yaptı
- Nefes: Vatan Sağolsun, 3. Hafta Sonu Gişe Rakamları
- Ön Basın Bülteni
- SİYAD – Sinema Yazarları Derneği, Nefes: Vatan Sağolsun Filmiyle İlgili Duyuru Yayınlandı
- Nefes, Antalya’nın Tahtalı Dağı’nda Çekilecek
Askerliğimi Tunceli – Hozat Jandarma Komando Taburu’nda yaptım. 1. Jandarma Komando Bölüğü, 3. Jandarma Komando Tim Çavuşu idim. Fragmanda karlı bir araziye intikal ederken pusuya düşüyorlar. Hiç bir komando timi özellikle jandarma komando timi aralık mesafe 10 metre ile yürümez. Daha sonra malûm arazi şartlarında kar var ve bu da kar kamuflajı gerektirir, ayrıca çatışmada patlayan ilk mermiden sonra kız gibi yere yatılmaz. Bilmelisiniz ki bizler Türk komandosuyuz ve biz pikniğe gider gibi göreve veya operasyonel faaliyete gitmedik. Komando olmak onurumdur.
Levent abiciğim, canım benim, sinema24.net’te bir yorum yaptım, keşke önce onu okusaydın. Bu tür bir film çekeceksen şu an hayatta olan bir sürü komando var. Onların görüşlerini bir al. Filmi Antalya’da çekmen doğru değil. Biraz da sisteme vurgu yap. Neden bu zengin insanların çocukları mavi bereyi takmazlar, birde onu sorgula. Ah abiciğim, ben her gece silâh sesi ile uyanıyorum, arazide geziyorum. Onları da bir düşün. Yine de ilk hamle için çok başarılı.
Sercan’a cevap: Bizde Irak’a gideceğimiz zaman kar vardı ama hiç kar kamafulajı vermediler. Sadece tulumlar kar kamuflajlıydı; o da tek renk var diye öyleydi. Kimse önem vermiyor ki. Çık diyorlar çıkıyorsun. Gerçi bölüklerde vardı, şimdi hakkını yemeyelim ama kamuflaj yoksa da “dağa çıkmayın” demiyorlardı.
Herkes bir yorum yapmış ama burada filmin konusu sizin veya benim askerlik anılarımız değil. 40 askerin sevinç, hüzün ve acıları konu alınmış. Sen kötü geçirdin diye onlarda kötü geçirecek değil ama şunu da bilin ki yönetmen filmi çok gerçekçi çekmiş. Bu esas alınmalı ve bu filme gitmelisiniz. Helâl olsun ki bu filmi yapmışlar. Ne mutlu Türküm diyene.
Heyecanla beklediğim bir film, çıkış tarihi olarak 2008 sonu belirtilmişti fakat daha sonra 20 Şubat 2009 deniyor, açıkçası geciktiğine üzüldüm diyebilirim. Bir kaç arkadaşımızın yorumlarını okudum. Filmin fragmanlarında gördüğümüz yürüyüş düzeni gibi teknik unsurlar bence olası şeylerdir veya karteks ile arazide hareket. Şüphesiz bu filmin senaryosunu yazan Hakan Evrensel isimli arkadaşımızın bu konudaki tecrübelerini yabana atmayınız.
Arkadaşlar bu filmi çok seviyorum. Allah rızası için bilen varsa bana ne zaman sinemalarda gösterileceğini bildirsin. 😀
Sercan kardeş yanlışın var. Levent abi çünkü bizde Antalyadayız ve burada çok mavi bereli var. Artı bende Antalya’dan gittim ve bordo bereli idim, yani avcı tim piyadede. Bilmem anlatabildim mi. Bilmeden kimseyi küçümsemesinler. Şu an ben Antalya – Kemer’de çalışıyorum, otelde ve çekim ekibiyle, yani sizinle aynı yerdeydim. Neyse özür dilerim, biraz kızdım. Güzel film abi, devam, destekçiyiz biz, facebook’tada. İyi çalışmalar.
Nefes filminde yaralı asker rolünde kayanın üzerinde üç saatten fazla yattım, hastalandım, yapımcılara söyledim ama kimse beni dinlemedi. Benden önce aynı rolde oynayan arkadaş şu anda Kemer Anadolu Hastanesi’nde yatıyor. Sağ ayağını oynatamıyor, çünkü ayağı donmuş. Levent Semerci Bey’e buradan sesleniyorum, yarın sabah savcılığa gideceğim ve şikayette bulunacağım.
Öncelikle Levent Semerci’ye bol şans diliyorum, çünkü aynı okulda okuduk: Eskişehir STV. Ama benim onun hakkındaki en büyük gözlemim (okul zamanında) hep sansasyonel bir şey yapmak ister ama genelde öykü boyutu, teması zayıf kalır. İnşallah bu filminde bu boyutu yani asıl önemli boyutu gözden kaçırmamıştır, çünkü sinema sadece kurgu değildir. Temasıyla, insan ilişkileriyle sıcak bir film yarattığını umut ederek, bol şanslar diliyorum.
Sayın Levent Semerci. Sizleri Eskişehir 1986-1990 döneminde Animals grubunun bir üyesi olarak çok iyi hatırlıyorum. Animals’lardan biri de şu an hapiste olan arkadaşınız Vedat Yenerer; yanılıyor muyum? Ne günlerdi onlar. Bir de ne güzel oynardınız. Sizler çok popüler tiplerdiniz. Geçenlerde bir arkadaşın yazısını okudum, “bu okulda Levent Semerci’den başka tip tanımıyorum” diye. Sizler çoook başarılısınız. Başarılarınızın devamını dilerim.
Bu film bize ne anlatıyor? Kahraman nerden gelip nereye gidiyor? Öykünün sonunda kahraman nasıl bir değişime uğruyor? Diğer karakterlerin durumu ne? Bu filmin kısaca anlatmak istediği ana cümle ne? Yani biz bu filmi izlerken neyi düşüneceğiz? Yoksa bu filmi izlerken Türk askerlerinin genel durumu hakkında bilgi mi edineceğiz? Onların mutluluklarını ve üzüntülerini mi göreceğiz? Bizi bir yerden alıp başka diyarlara götüren, bizi düşündüren heyecanlandıran öyküsü yok mu bu filmin? Biz bu öyküleri gazetelerden hep okuyoruz ama… Bize bunları daha bireysel anlatan sıcak öyküler lâzım. Lütfen bize bir öykü anlatın ve bizi inandırın.
Türkiyem adında bir beste yazdım, söyledim albümümde, daha kimse duymadı. Filminizde söylemek istiyorum, dinleyin; bilgi verirseniz memnun olurum. Tel: 0537 573 68 79.
Fragmanı izleyince filmin çok çekici bir konusu olduğunu gördüm. Film hakkında farklı sitelerde farklı yorumlar yapıldığını da görüyorum. Ben filmin 30 yılı aşkındır güneydoğuda yaşananlara ilişkin gerçeklerin yansıtılmasında bir ilk olacağını ve bu tarz filmlerin önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde çok daha büyük ilgi göreceğini düşünüyorum. Filmin vizyona girmesini dört gözle bekliyorum.
Uzun zamandır bu filmin sinemada gösterime girmesini bekliyorum. Bence bu filmin başarılı olması için Türk komandosunu iyi yansıtması gerekir.
Bir yanda aile, bir yanda sevdiğin, diğer yanda umutların var ama bunların yanı sıra üç beş çapulcuya bırakılmaması gereken birde vatan var. Yıllarca binlerce insan bu uğurda can verdi. Bence ortak tanı bu ülkenin birlik ve bütünlüğü ne şartlarda korunuyor, bu ülkede yaşayan insanlar nasıl huzur buluyor olmalıdır. Çeyrek tayın ve un bulamacıyla gidilen cephelerde bir destan yazıldı. Allah, Türkü ve Türkiye’yi korusun. Allah askerimize zeval vermesin. Bu arada belirteyim, ayrıntılara çok takılmazsak film güzel olmuşa benziyor.
Olumlu olumsuz eleştiriler illâki olacaktır, ancak eleştiriler yıkıcı olmamalıdır. Avcı zincirinde 10 m aralıkla yürümüş olması, ya da kar kamuflajı giymemiş olması büyük hatalar değildir. Buradaki en büyük hata şimdiye kadar böyle bir filmin çekilmemesidir. Yüz yıllara yayılan Türklerin kahramanlık öykülerini anlatan adam gibi yapıtların olmamasıdır. Er Ryan’ı Kurtarmak, Kara Şahin Düştü gibi Amerikan filmlerini izlemek yerine Şanlı Türk Ordusunun mensuplarının yaşadıklarını izlemek daha gurur vericidir. Çünkü o dağlarda askerlik yapanlar, şehit olanlar, gazi olanlar Amerikan askeri değil. Bizim kendi askerimiz ve bu askerlerin yaşadıklarını, hangi psikolojide olduklarını herkese göstermek gerekir. Filmi heyecanla bekliyorum.
Daha çok travma filmine ihtiyaç var bu memlekette. Başka Semtin Çocukları kıyıdan köşeden dokundurma yapıyor. Ancak biliniz ki iç güvenlik harekat bölgesinde 30 yıldır yaşananları ve yaşayanları anlatacak daha çok film çekilmesi lâzım. Başarılar.
Arkadaşlar, şimdiye kadar birçok askeri film izledim ama biz Türkler olarak bence şimdiye kadar gösterime giren filmler içerisinde tek diye düşündüğüm bir film. Burada, filmde, TSK.da terörle mücadeleyi birebir gerçekleştiren asil komado askerleri ön plânda. Bu da filmin ne kadar gerçeğe yakın bir film olduğunu ortaya koyuyor. Dikkat ederseniz oradaki Yüzbaşı işin gercek boyutuna değiniyor. Uyumamak, gerçekten arazide uyumamak çok önemli ve sabır gerektiren bir durum. Bu filmde de bundan bahsediyor Yüzbaşı. Çok doğru söylüyor. Uyursan ölürsün. Bu cümle bence herşeyi açıklıyor. Yönetmen ve bu filme emeği geçen arkadaşlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. İlk defa askeri bir film yapmacık olmadan her yönüyle konuyu işliyor. İyi geceler. Sevgilerimle.
Bu film acaba Türk gençlerini askerden soğutmak, korkutmak maksadıyla mı yapıldı, yoksa gerçekten yaşananlar mı anlatıldı, anlamadım. Gerilim müziği de koymuşlar, sanki insanlar orada can vermek istemiyor, oradan kaçmak istiyor da zorla tutuyorlar. Eğer duruma göre, üzüntü anında falan böyle müzik konur, diyorsanız bu Türk filmi değil. Çünkü biz askerliği boynumuzun borcu, askerlikte adım attığımız her karışı da peygamber ocağı biliriz. Ölüme de, zafere de seve seve, gerekirse milyonlarca Türk gencini askere davulla zurnayla gönderenler gibi ölüme de davulla zurnayla gideriz.
Gerçekten ilk izlenim olarak çok süper bir film olduğunu söyleyebilirim. İnşallah hayatın ana damarlarına temasta bulunur ve terörün çirkin yüzünü bir kez daha açıkça ortaya koyar.
Film biraz siyasi olmalı, Ekonomiden etniğe her şeye biraz el atmalı. Bu yüzden film eğer asker etraflı diğer konulara değiniyor ise güzel ama askerlikten bahsediyorsa bizde yeterince macera yaşadık. Hepside hiç güzel değildi. Şırnak, Çakırsöğüt, 310 Y. S.
Öncelikle sadece fragmanı seyrettim. Elinize sağlık diyorum. Bu tür filmller titrememizi, vicdan ve vatan duygularını daha fazla yaşatıyor. İnsanlar olarak toprağın önemini anlıyoruz. Sizden ricam devamı gelsin. Paraysa para, 100 defa seyrederim, ama yapın. Teşekkür ederim.
Sadece fragmanı izleyip nasıl böyle yorumlar yapabiliyorsunuz? Filmin askere, askerliğe nasıl baktığı bile belli değil! Övüyor mu, yeriyor mu? Belki de yönetmene şu an teşekkür edenler filmi gördükten sonra sövecek ya da tam tersi olacak! Hiçbirşey belli değil ki! Sadece sinopsisi ve fragmanı olan bir film hakkında ne garip yorumlar yapılmış. Ha fragman güzel mi? Güzel… Adam zaten reklâm yönetmeni, kötü olması düşünülemez bile! Ancak fazlası için durun da şu filmi bir izleyelim derim…
Fragmanları izledim ve çok etkilendim. Bu filmi vatanını milletini seven herkesin izleyeceğini ve destekleyeceğini düşünüyorum. Emeği geçenlere teşekkür ederim. Amerikan savaş filmlerinden bıkmıştık artık. Kendi milletimizin kahramanlıklarını anlatan savaş filmlerini izlemek çok keyifli olacak.
Framanı izledim, beğendim. Askerliğin ne kadar zor şartlarda olduğunu ve farklı milletlerin sadece bir bayrak altında toplandığını görüyoruz. Sadece toprak ve vatan sevgisi için birbirlerini tanımayan insanlar askerde birbirleri için ölüyolar, canını veriyolar. Filme bu düşünce ile bakarsak aklımıza iyi bir şekilde kazınacağına eminim.
Askerliğimi filmdeki görüntülere benzeyen bir cografyada, hudutta bir dağ karakolunda yaptım. Hemen hemen her erkeğin askere gittiği ülkemizde askerlikle âlâkalı filmleri hatırlamaya çalıştığımda aklıma bir kaç komedi filminden başka bir şey gelmiyor. Filmin tam olarak neyi, nasıl anlattığını beyaz perdede izlediğimizde anlayacağız. Ama buram buram bir askerlik filmi yaptıkları için cesaretlerinden ötürü Levent Semerci ve emeği geçen diğer kişileri peşin peşin tebrik etmek gerekir doğrusu…
Başarılarınızın devamını diliyorum. Bir başlangıç yapmışsınız, devamını bizler getiririz umarım. Kolay gelsin, galada görüşmek üzere. 🙂
Bu filmin yapımında oyuncuların eğitimi için emekli bir subay görev almış. Şimdi o subaya soruyorum: Görev yaparken bir astsubayın ad, soyad, memleket şeklinde tekmil verdiğini gördünüz mü?
Sayın Levent Semerci,
Böyle bir film yaparak zor şartlarda terörle mücadele eden biz askerlerin sıkıntılarını halkımıza aktardığınız için teşekkür ediyorum. Ancak filmin içinde geçen bazı konuşmalar sanki özellikle TSK.nın içinde bir zümreyi küçük düşürmek için yapılmış gibi. Örnek “Astsubayım, lojmanda mı oturuyorsun? Karın var mı? Annen, baban yaşıyor mu? Lojmanda fazla oturamayacak, çünkü atacaklar öldükten sonra” Şimdi sana soruyorum Sayın Levent Semerci: Neden bir astsubaya uyuduğunu söylediniz veya o senaryoda yazılanı okuttunuz? Siz astsubayın zaten o timin komutanlığını gerçek hayatta yaptığını bilmiyor musunuz? O zor şartlarda görev yapan insanların birini yüceltip birini aşağılamak hoşunuza mı gidiyor. Vicdanınız buna nasıl müsade ediyor? Bunların cevabını bana veya hakaret ettiğiniz o zümreye lütfen veriniz.
Flmi izledim ve çok duygulandım. Levent kardeş iyi iş çıkmış ama eksiklerde var.
Kadın teröristin dağda yaralı yakalanmasının ardından, karakolda masa üstünde tedavisi yapılırken bir yandan da televizyon açıktır. Yayınlanan haberde, bir genç kız katıldığı güzellik yarışmasında birinci olmanın sevincini paylaşır muhabirle. Yüzünde güller açan kızımız, üç beş cümle ile bu hoş ama boş duygularını dile getirir. Akabinde komutanın, tedaviyi bölerek kadın teröristin boğazını sıkması vesilesi ile de kadının cinsel yaşamına dair varsayımlarını öğreniriz. Yüksek perdeden gelen televizyonun sesi eşliğinde, neşe içindeki genç kız ile masada kanlar içinde yatan diğer bir genç kızın portresini bir arada görürüz. Bir kadın olarak -geç de olsa- bu filmden öğrendiğim; güzellik yarışmasına katılıp, alkışlanarak güllere boğulmak varken, dağlarda işim ne? A pardon, dağlardaki işim, terörist başını cinsel yönden tatmin etmekti, unutmuşum. Bu kadar sığ bir kadın portresi sunabilen Levent Semerci’ye bravo!
Merhaba,
Nefes filmi ile ilgili görüşümü yayınlamanıza gerek kalmadı. Herhangi bir geri bildirimin şahsıma yapılmadığı sitenizde -bir feminist sinemasever olarak- olumsuz görüş bildirmiş olmam sanıyorum hoş karşılanmadı ya da bana öyle geliyor. Zira sizin bana yazmamış olduğunuz ‘neden’i de monolog şeklinde kendim bulmaya çalışıyorum. İyi çalışmalar. Gülgün Özek, Elle Dergisi Fotoğraf Editörü.
Filmi dün akşam seyrettim ve beklentilerime cevap vermediğini düşünüyorum. Türk askerinin, o Kurtuluş Savaşında yılmadan, eşekle, katırla mermi taşıyan, anlı şanlı askerimizi, 5 tane peşmergeye yenik düştüğünü görmek beni çok üzdü ve sinirlendirdi.
Ne mutlu Türküm diyene…