35 Milim Filmcilik, 10 – 16 Kasım 2006 Haftalık Box Office listesi için tıklayınız.
Aylık arşivler: Kasım 2006
Umut Sanat Filmcilik
Umut Sanat Filmcilik, 10 – 16 Kasım 2006 Haftalık Box Office listesi için tıklayınız.
Bir Film
Bir Film, 10 – 16 Kasım 2006 Haftalık Box Office listesi için tıklayınız.
Medyavizyon Film
Medyavizyon Film, 10 – 16 Kasım 2006 Haftalık Box Office listesi için tıklayınız.
Gaziantep Vega Sinemaları Açılıyor
Gaziantep Üniversitesi’ne 1.500 metre uzaklıktaki Uğur Center Alışveriş Merkezi içinde Vega Sinemaları 5 salonla sinema ve eğlence merkezi olarak 01 Aralık 2006 Cuma günü açılıyor.
Lütfen Beni Öldürme
Marc Forster’in yönettiği ve Will Ferrell, Maggie Gyllenhaal, Dustin Hoffman ile Queen Latifah’ın oynadığı Lütfen Beni Öldürme (Stranger Than Fiction), 15 Aralık 2006’da Warner Bros. dağıtımıyla Fida Film tarafından vizyona çıkarıldı.
On yıl süren zahmetli bir çalışmadan sonra, romancı Karen Eiffel, en iyi kitabını tamamlamak üzeredir. Önündeki tek sorun, ana karakteri Harold Crick’i nasıl öldüreceğini bulmaktır. Yazar, Harold Crick’in gerçekte yaşadığını ve sözcükleri yazdığı anda olayları yaşadığını bilmemektedir. Şaşkına dönen Harold, yazarın aklındakileri duyup romanın (ve kendi) sonunu değiştirmesi gerektiğini anlar.
Acımasız (Yönetmen: Detlev Buck)
Detlev Buck’un yönettiği ve David Cross, Erhan Emre, Jenny Elvers – Elbertzhagen ile Oktay Özdemir’in oynadığı Acımasız (Knallhart – Tough Enough), 24 Kasım 2006’da Bir Film dağıtımıyla Mars Production tarafından vizyona çıkarıldı.
On beş yaşındaki Michael’ın annesi zengin sevgilisinden ayrılınca, lüks semtlerde yaşamaya alışmış olan ana oğul, paraları olmadığı için Berlin’in etnik nüfusu yoğun yoksul mahallelerinden birine taşınırlar. Onları bekleyen, hiç bilmedikleri, hiç tanımadıkları bir yaşamdır. Erol adlı bir gencin başını çektiği bir grup kabadayı, Michael’ın yeni başladığı okulundaki günlerini cehenneme çevirmeye başlar.
Sinematürk’ün İkinci Sayısı Çıktı
İlk sayısı Ekim ayının 15’inde çıkan Sinematürk Dergisi’nin ikinci sayısı çıktı. Yeni sayıda şu yazılar yer alıyor: Yeni Sinemacılar ve Takva (Burçak Evren), Türk Sinemasında İlk Sinemaskop Filmler (Burçak Evren), Türkiye’de İlk Kez Manaki Kardeşler’in Çektiği Filmler ve Fotoğraflar (Özgür Şeyben), Türkiye’de Sinemanın Gelişimi ve Ulusal Sinema Tartışmaları (Bülent Vardar), Sis ve Gece (Müge Serçek), Bahçe ya da Yazlık Sinemalar (Berk Birinci), Adem’in Trenleri (Barış Pirhasan), Eleştiriler (Bülent Vardar, Okan Ormanlı, Sevinç Baloğlu, Özgür Şeyben)
İngiltere’de Alex Rider Fırtınası
Anthony Horovitz’in bestseller dizisi sinemaya uyarlandı. Dizinin ilk kitabı olan Şimşekkıran (Stormbreaker) İngiltere’de gösterime girdiği hafta yaklaşık 4 milyon Sterlin gişe hasılatı yaptı. Filmin premier’inin yapıldığı sinemanın önünde genç kızlardan oluşan büyük kalabalık Alex Rider’ı canlandırdan genç oyuncu Alex Pettyfer’i çığlıklarla karşıladı. İngiltere’nin ünlü çocuk romanları yazarı Anthony Horowitz’in günlerce çok satan listelerinde kalan Alex Rider dizisinin ilk kitabı olan Şimşekkıran (Stormbreaker) filmin vizyona girmesiyle birlikte yeniden çok satanlar listesinde birinci sıraya oturdu. 2006 sonlarına doğru ülkemizde de vizyona girecek olan filmin yeni bir James Bond fırtınası estireceği söyleniyor.
Şimşekkıran
Geoffrey Sax’ın yönettiği ve Mickey Rourke, Ewan McGregor, Andy Sarkis ile Bill Nighy’nin oynadığı Şimşekkıran (Stormbreaker), önümüzdeki aylarda Bir Film dağıtımıyla Limon Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Genç Alex Rider sıradan bir lise öğrencisidir. Ancak gizemli amcasının ölümü genç Alex’i bir dizi araştırmaya yönlendirir ve kendini deneyimli ajanlarının eğitildiği bir kampta bulur. Alex Rider artık dünyanın en genç ajanıdır. İlk görevi, Darius Sayle adlı bir bilgisayar programcısının yürüttüğü projesini deşifre etmektir. Genç Alex Rider görevine amcasının bıraktığı izleri takip ederek başlar.
Cinecity Sinemaları, Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali’ne Evsahipliği Yapıyor
17 – 30 Kasım 2006 tarihleri arasında birbirinden renkli çocuk filmlerine bu yıl da ev sahipliği yapacak olan Cinecity Sinemaları, çocukları sinemanın büyülü dünyasında eğlenceli ve macera dolu yolculuklara çıkaracak. Pedagoglar tarafından izlenmiş ve onaylanmış 30’dan fazla ülkeden 100’ün üzerinde film, iki hafta boyunca 4. Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali kapsamında 02-15 yaş arası çocuklarla buluşacak. Filmler; Cinecity D-Point Etiler, Bonus Premium Cinecity Trio Kozyatağı, Cinecity Olivium Zeytinburnu ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Balmumcu olmak üzere 4 farklı noktada gösterilecek.
4. Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali
4. Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali, 14 – 30 Kasım 2006 tarihleri arasında düzenleniyor. Festival, 14 Kasım 2006 Salı günü saat 14:00’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen Açılış Galası ile başlayacak. Galada, Küçük Sinemacılardan Büyük Filmler Yarışması’nda ödül kazananlar açıklanacak. 15 – 16 Kasım tarihlerindeki ilk bölüm çocuklara sinemanın kamera arkasını tanıştırmayı ve sevdirmeyi amaçlıyor. İkinci bölüm ise 17 – 30 Kasım tarihleri arasında İstanbul CineCity Sinemaları ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema TV Merkezi’ndeki film gösterimlerinden oluşuyor.
4. Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali yazısına devam et
Oscar’la Bir Dakika Mutlandıracak Bizi
Ben o zamanlar küçücük bir çocuktum. Türk güreşçilerinin dünyadaki tüm minderlerde fırtına gibi estiğini o zamanın kısıtlı haberleşme araçlarından veya Hürriyet gazetesinin bilmem ne kadar eski bir nüshasının manav için kesekâğıdına dönüştürülmüş halinden okuyarak öğrenirdik. Böylece rahmetli Kemal Ilıcak’ın Tercümanı’nda yayınlanan pehlivan tefrikalarının o günkü 15 – 20 satırını, televizyonda Reha Muhtar’ın başlattığı 30 saniyelik görüntüyü 30 dakika boyunca gösterdiği haberlerdeki gibi tekrar tekrar okur, okur, okurduk! Fakat ne futbolda, ne de diğer alanlarda hiçbir ışık görünmezdi. Metin Oktay’lar, Cemil’ler, Ogün’ler ve daha pek çok büyük futbolcuya rağmen Avrupa takımlarına yenilip yenilip gelirdik…
Biz Hep Hazırdık, Ya Ötekiler?
Haberleşme araçları gelişip yaygınlaştıkça ilgi alanlarımız ve beklentilerimiz de farklılaşıp çoğaldı. Bir müddet Eurovision’a kilitlendik! 1975 yılında Semiha Yankı’nın seslendirdiği Seninle Bir Dakika ile ilk defa bu yarışmaya katıldık ve Semiha çok başarılı olduğu ve sonucu hiç hak etmediği halde, Türkiye olarak suratımıza kocaman bir şaplak yemiş gibi olduk.
Bu şaplak, aslında pek çok şey anlatıyordu ki, özetle, ne kadar hevesli olursak olalım, ne kadar güzel bir şey yaparsak yapalım, ‘ötekilerin’ yaptığımızı takdire hazır olmaları gerçeğiydi…
Başarı Alanları ve Başarılı Kişiler Çoğaldıkça
Neticede takdire dayalı alanlar dışında da başarılar kazanmaya başladı Türk insanı. Futbolda, Galatasaray UEFA kupasını, Türk Milli Takımı dünya üçüncülüğünü kazanırken; 12 Dev Adam, Filenin Sultanları ve atlet Süreyya Ayhan peş peşe başarı haberleri getirdiler. Bunları Türkçe’nin dışlandığı bir şarkıyla, Sertap Erener’in Eurovision birinciliğini perçinledi…
Fakat bu arada sinema alanında çok büyük bir eksiğimiz olduğunu içten içe hissediyorduk. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin yanına bir de Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali ekledik… Olmadı. Hala bir eksik vardı çünkü. Hani insan bazen canı bir şeyler ister de ne olduğunu, ne yapacağını bilemez ya! Onun gibi, bu eksiğin ne olduğunu epeyce çözemedik. Sonunda kafamızda bir ampul yanıverdi! Eksiğimizin artık şarkı yarışması, futbol, basketbol veya atletizm değil sinemanın en büyük iltifatı sayılan Oscar olduğunu anlayıverdik…
Evet! Meğer bizler Oscar almayı ne kadar özlüyormuşuz!
Böylece Amerika’ya film göndermeye başladık ama buna rağmen hala ufukta bir Yabancı Film Oscar’ı görünmedi…
Dondurmam Gaymak ve Akademi Üyeleri
Bu yıl ciddi rakiplerinin arasından sıyrılarak, son kompleksimizi tatmin için, Amerika yollarına düşen ve Oscar aday adayı olan Dondurmam Gaymak ne bir yaratıcı yönetmen filmi örneği, ne ticari sinema örneği, ne de ağır ol da molla desinler türü bir yönetmenin elinden çıkma… Dondurmam Gaymak kelimenin tam manasıyla bir halk sineması örneği. Yüksel Aksu’nun yazıp yönettiği ve yapımcılığını birkaç arkadaşıyla üstlendiği film, sade ve sıcak. Halk tüm film boyunca doğal bir doku oluşturuyor. Hikâye çok aktüel. Yani günümüz Türk insanının ortalama kanaatlerini, sevinçlerini, kinini, paranoyasını yansıtması bakımından kusursuz denebilecek kadar otantik yazılmış. Filmde polisinden komünistine, esnafından hırsızına, aylağından iş güç sahibi hacısına kadar her şey yerli yerinde…
Eh, Yüksel de, Adana’da halkla söyleşirken “İnsan oynayan hayvan” diye bir lâf ediverdi! İşte Amerikalıların arayıp da bulamadığı bir afiş cümlesi böylece kendiliğinden ortaya çıktı! Akademi üyelerine buradan sesleniyorum: Biz Eurovision için 30 sene, dünya kupalarında derece almak için 100 sene filân beklemiş milletiz. Aklınızı başınıza devşirip, dünya sinemasının en büyük oyuncularından Gérard Depardieu gibi bir oyuncunun bile 15 saniyesini (‘teaser’ını) görerek “İşte film bu” dediği bir filmle karşı bulunuyorsunuz. Ayağınızı ona göre denk alın…
Şaka ile karışık tanıtım bir yana, ben, Yüksel Aksu ve ekibini canı gönülden tebrik ediyorum. En İyi Yabancı Film Oscarı’nı alamasalar bile Türk insanının gönlünde onlarca ödül aldılar. Aşağıda adları yazılı ekibi daima sevgiyle anacağım! (Not: Gaymak için daha farklı bir eleştiriyi yine bu sütunda yapacağım ve o vakit filmin teknik kadrosunu da vereceğim.)
Dondurmam Gaymak’ın oyuncu kadrosu: Turan Özdemir (Ali Usta), Gülnihal Demir (Canfeda), İsmet Can Suda (Tingöz Kerim), Ulaş Sarıbaş (Kamil), Canberk Zaifoğlu (Çete), Altuğ Sarıbaş (Çete), Kadir Kapız (Çete), Ali Dural (Çete), Hüseyin Dural (Çete), Alptuğ Şevik (Çete), Zeynep Özal (Güzel Kız), Recep Yener (Hoca), Tolga Çandar (Doktor), Mehmet Gökmen (Arif Dede), Nejat Altınsoy (Komünist Mustafa), Sadettin Ünsal (Bekçi), Celil Yağız (Beyaz Eşyacı), Alaattin Sakar (Maraş Dondurmacısı), Ayşe Arslan (Tingöz Anne), Ali Şefik (Tingöz Baba), Burçin Batu (Melih), Burcu Tuna Uruk (Zeynep), Sinem Altıok (Torun), Burcu Baydur (Torun), Muhammet Kıyak (Berber), Erdinç Özal (Kahveci), Tünay Ürper (Kırtasiyeci), Özcan Gözer (Büfeci), Muammer Gökmen (Terzi), Levent Aras (Keçi Çobanı), Metin Yıldız (Gazeteci).
ALTYAZI
Doğru iş yaptığında ödül bekleme. Yaptığın iyi iş zaten senin için büyük ödüldür. – La Bruyere.
(22 Kasım 2006)
coskuncokyigit@gmail.com
TV Proje Geliştirme Atölyesi
A. Halûk Ünal yönetiminde TV Proje Geliştirme Atölyesi çalışmalarına başlıyor. İyi bir TV film veya dizi hikâyeniz olduğunu düşünüyor, eserinizin niteliğinden emin olmak istiyorsanız, eserinizi kendisini kanıtlamış önemli yazarlara okutmalı, onların eleştiri ve katkılarını almalısınız.
TV Proje Geliştirme Atölyesi’nin editörleri arasında her biri konusunda uzman olan Birol Güven, Gaye Boralıoğlu, Muharrem Buhara, Macit Koper, Neşe Şen ve Ümit Ünal gibi isimler bulunuyor. Amatör, profesyonel herkesin katılabileceği atölyeye son başvuru tarihi 30 Aralık 2006 olarak belirlendi.
Arthur ile Minimoylar
Luc Besson’un yönettiği ve Penny Balfour, Mia Farrow ile Freddie Highmore’un oynadığı Arthur ile Minimoylar (Arthur and the Minimoys), 22 Aralık 2006’da Özen Film dağıtımıyla Özen Film / Umut Sanat tarafından vizyona çıkarıldı.
On yaşındaki melek yüzlü, fırça saçlı, çilli suratlı Arthur ile tanışın. Anneannesinin yanında kalan Arthur’ün sıkıntısı evleriyle bahçelerini ele geçirmek isteyen varlıklardır. Küçük kahramanımız ne yapacağını kara kara düşünürken, dedesinin evin değişik yerlerine bıraktığı ipuçlarını izleyerek Minimoylar Ülkesi’ne geçiyor. Prenses Selenya’yla ve minimoylarla tanışıyor.