Uzun ve yorucu geçen bir günün ardından bir çift eve yorgunluktan tükenmiş halde dönerse ne olur? Rutin hayatın getirdiği sıkıntılar başladığında neler hissedilir? İlişkinin ilk döneminde birbirlerinde sevimli buldukları küçük şeyleri sinir bozucu görmeye başladıklarında ne olur?
Bu hafta sinema salonlarımızda vizyona giren The Break – Up (Ayrılık) bu soruların yanıtlarıyla seyirciyi başbaşa bırakıyor.
Tamam mı devam mı?
Yönetmenliğini Bring It On ve Down With Love filmlerinden tanıdığımız Peyton Reed’in yaptığı ve yapımcılığını Scott Stuber ile birlikte Vince Vaughn’un üstlendikleri Ayrılık, alışılmış Hollywood romantik komedilerinin tersine bir formül izleyerek, esas oğlanla esas kızın nasıl ve nerde mutlu sona ulaşacaklarını değil de, bir ilişkinin bitme sürecini başlangıcından sonuna dek gözler önüne seriyor.
Filmin başkarakterlerinden Gary, Chicago’da iki katlı bir turist otobüsünde rehberlik yapmaktadır. Sıradan bir Amerikalı erkek profili çizen karakter, pozitif ve iyi huylu olmasına karşın evindeyken bir o kadar bencil ve umarsız davranabilmektedir. Eşi Brooke ise onun tam tersine disiplinli ve titiz bir yaklaşım izler. İki yıllık beraberliklerinin ardından Gary ve Brooke çiftinin ilişkileri çıkmaza sürüklenmiştir ve artık onların paylaşabileceği bir şey kalmamıştır. Nitekim her ikisi de oturdukları evden çıkmayı inatla reddedince işler daha da çıkmaza girer. Evde yaşanan kavgalar kimi zaman komik görünse de bir o kadar da trajiktir aslında. Yakın aile dostları ve arkadaşlarının iyi niyetli tavsiyelerine kulak veren Gary ve Brooke, ne yazık ki birbirlerinden gitgide uzaklaşırlar.
Başrollerde Vince Vaughn ve Jennifer Aniston
Filmin en olumlu yanı kuşkusuz ki Vince Vaughn ve Jennifer Aniston gibi iki ismi kamera karşısında biraraya getirmesi. Gary ve Brooke çiftini canlandıran iki oyuncunun çoğu zaman doğaçlamalara dayalı teknikleri ise özellikle şiddetli tartışma sahnelerinde seyirciyi alabildiğine sürüklüyor ve gerçeğe yakın sahnelerle yüzleştiriyor. Film, yapımcı ve başrol oyuncusu Vince Vaughn’un bir “anti-romantik komedi” yapma fikrinden doğmuş. Vaughn’un ilişkilerin zor ve keyifli yanlarının da anlatılabileceğine dair inancını yönetmen Peyton Reed şu sözlerle destekliyor: “Romantik komedi tarzı filmler o kadar uzun zamandır var ki, insanlar farklı şekillerde anlatmaya çalışıyorlar. Bu senaryoda bana cazip gelen ise, bir aşkın çiçek açmasını değil, ölmesini izlemek oldu. Romantizme kıyasla ayrılık olgusunun daha evrensel bir olgu olduğunu, izleyicinin daha kolay tepki verdiğini düşünüyorum.”
Filmde izlenmeye değer bir unsur da Chicago kentinden manzaralar. Chicago, özellikle bu film için seçilmiş bir mekân ve hâttâ film, Vaughn’un doğup büyüdüğü bu kente yazdığı bir aşk mektubu niteliğinde.
Taraf tutmaya çalışmayın!
Filmin büyük bir çoğunluğunu kapsayan Gary ve Brooke çiftinin çatıştığı sahneler bir süre sonra her ne kadar monotonluğa düşüyormuş gibi gözükse de ve filmin ritmini yavaşlatsa da Ayrılık, ilişkiler ve sevgi üzerine düşünmenizi sağlayacak bir film. Bunun yanı sıra film boyunca taraf tutmaya çalışmayın, çünkü film kesinlikle kadının ya da erkeğin tarafında değil. Gerçek problemler yaşayan ve artık iletişim kuramayan iki insanın traji – komik durumlarını eşit biçimde sergiliyor.
Ayrılık, çoğumuzun yaşadığı veya yaşayacağı ilişkilerden kesitler sunan, kendinizden parçalar bulabileceğiniz bir yapım.
(14 Ağustos 2006)
Âlâ Sivas