Adları savaşlarla anılan birçok şehir var günümüzde, geçmişte de vardı, gelecekte de olacak gibi görünüyor. Bunlardan biri Beyrut. 1975 – 1990 yılları arasında yaşadığı iç savaş sonucunda adı da kendi gibi neredeyse yok olmuş bir şehir, Beyrut. Josef Farez’in son filmi Zozo, Lübnan’daki iç savaşı bir çocuğun gözüyle anlatıyor. Film 1987 yılında Beyrut’ta geçiyor.
11 yaşındaki Zozo’nun ailesi, Beyrut’taki iç savaştan canlarını kurtarabilmek için, İsveç’e gitmek ister. İsveç’te, Zozo’nun büyükannesi ve büyükbabası yaşamaktadır. Büyükbabası da onları sabırsızlıkla beklemektedir. Pasaportlar hazırdır, biletler de alınmıştır. Yola çıkacakları gün, evlerinin bombalanması sonucunda Zozo ve ağabeyi dışında, Zozo’nun annesi, babası ve ablası ölür. Zozo’nun ağabeyi de Zozo’yu kurtarmak için kendini feda eder. Zozo, harabe olmuş bir yerde yapayalnızdır artık, elinde babasının hazırlamış olduğu pasaportlar ile kırmızı çantası dışında bir de çok yakın bir zamanda bulduğu civcivi vardır. Umutsuzluğa kapıldığı anda civciv yanındadır ve onunla konuşur. Zozo için yapacak tek bir şey vardır artık, elindeki pasaport ve bilet yardımıyla İsveç’e büyükbabasının yanına gitmek. Yolda kendi yaşındaki güzel Rita’yla tanışır ve onunla arkadaşlık eder. Ancak İsveç yolunda yolları ayrılır. Zozo’yu İsveç’te neşeli bir büyükbaba ve bir büyükanne beklemektedir. İsveç’te huzur vardır, en azından patlayan bombalar yoktur. İsveççe öğrenmeye başlar. Ancak Zozo’nun artık başka bir sorunu daha vardır. Bir yabancı olduğu için okulda arkadaşları tarafından kolay kolay kabûl görmez. O da kendisi gibi yabancı olan Leo ile arkadaşlık eder. Yine bir gece rüyasında annesine sıkı sıkı sarıldığı gecenin sabahında Zozo, her şeye rağmen yaşamaya devam eder.
Lübnan’daki iç savaşın bir kesitini bir çocuğun yaşadıkları üzerinden anlatan Zozo, zaman zaman duygu yüklü ve dramatik sahneleriyle izleyiciyi etkilemeyi başarıyor. Babam ve Oğlum (2005, Çağan Irmak) filminden etkilenen seyircilerin, bu filmdeki bazı sahnelerden de benzer şekilde etkileneceklerini düşünüyorum. Küçük Zozo, bir yandan ailesini kaybetmiş olmanın acısını yaşarken, bir yandan da yeni yaşamına ayak uydurmaya çalışmaktadır. Çoğunda da tökezler ama matrak büyükbabası hep yanındadır.
Bir ülkeyi, bir toplumu yok etme noktasına getiren iç savaşı beyazperdeye taşıyan Zozo, savaşın sivil toplum üzerindeki etkilerini göstermek, buna karşılık bir çocuğun yeniden yaşama bağlanma çabalarını sunması açısından önemli bir yapıt. Ayrıca görülüyor ki savaşta ölenler sadece insanlar değil, bunun yanında şehirler, kültürler, konuşulan diller de ölüyor.
(07 Nisan 2006)
Asya Çağlar